• türk kafayı bulunca kavga eder , yunanlı ise kalkıp bununla dans eder. tüyleriniz diken dken olur.
  • rebetiko dinleyerek kafayı düzleyince yapılan dans. kavga etme, boyun eğme, meydan okuma, kaybetme, zafer temaları peşi sıra gelebilir, ayıkken yapmanın mümkünatı yoktur bu yüzden. bir tür süper egodan sıyrılma ritüeli gibi gelir çok ayık olup üzerine düşününce, bu yüz den de düşüneceğine sarhoş olup sıyrılmak iyidir. dizler çürür, duruma göre yara bere sahibi olunur ama kendinin azabı çekmek tadından yenmez duygudur.
  • en ağır ve en etkileyici örneklerinden biri, ritmi ile aynı adı taşıyan, söz ve bestesi dionisis savvopoulosa ait olan zeybekikodur. halk arasında genel olarak "me aeroplana kai vaporia" (uçaklarla ve gemilerle) olarak bilinir.

    (bkz: #19524002)
    en iyi yorumunu sotiria bellou yapmakta, arka planda savvopoulosun belli yerlere yaptığı eklemeler gelmektedir. bu şarkının bellou-savvopoulos yorumunun yunanca sözleri aşağıdaki gibidir:

    401 agonia gia ilektrosok nekrozontanoi sto kitaro skines rock fotogragia me tin mpelou
    me aeroplana kai vaporia kai me tous filous tous palious
    trigirname sta skotadia kai omos esi den mas akous
    den mas akous pou tragoudame me fones ilektrikes
    mes tis ipogeies stoes ospou oi troxies mas sinantane
    tis vasikes sou tis arxes
    o pateras mou o mpatis
    aprositi mitera morfi apo xoma kai ourano
    irthe ap'th smirni to eikosidio
    tha xatho ap'ta matia sou ta dio
    kai ezise 50 xronia
    mes ton kosmo san prosfigas
    se ena katoi mistiko
    se auto to topo osoi agapoune trone vromiko psomi
    agapoune
    trone vromiko psomi kai oi pothoi tous akolouthoune ipogeia diadromi
    xtes to vradi eida ena filo san ksotiko na trigirna pano sti motosikleta kai piso trexane skilia
    siko psixi mou dose revma vale sta rouxa sou fotia
    san to marko
    vale sta organa fotia
    kai sti lavomatia na ti
    na tinaxtei san mavro pnevma i tromeri mas i lalia
  • anlatmak için kelimelerin, en azından benim için yetersiz kalıp, hakkıyla tarif edemeyecegimden korktugum, yunanlar tarafından dansların kralı olarak adlandırılan bir çeşit kendinden geçme ve sonra kendini bulma durumu. aslen kişinin gösteri için degil (bir çok yerde öyle değil ya artık), sadece kendisi için yaptıgında anlam kazanan bu dans, söylenmek isteyip de, bogazda tıkanıveren sözlerin, en keskin haliyle, dansla dışa vurumu gibidir. belirli hareketleri olmayıp, daha çok kişinin ruh haline baglı doğaçlamaya dayanır. 9/8'lik ritmin vuruşları damarda dolaşmaya başlayınca, hatırlananlar ve özlenenlerle birlikte, hakkıyla yapmak bu dansı, terapi gibi oluyor.
  • (bkz: rembetiko)
  • en guzellerinden birisi icin (bkz: sinefiasmeni kiriaki)
  • olması gereken* üzerine yazılmış bir behçet aysan şiirdir.

    zeybekiko

    yıldızları say, şu yıldız aşkın kurşuna
    dizilişidir
    öteki ölümün çarmıha gerilişi
    ve o ilerde hiç konuşmayan
    susuşun üvey yıldızı.
    solgun, yanıp sönen
    düşmanlıkların

    bir gün olmayacak düşmanlıkların
    olmayacak mitralyözlerin
    barikatların

    tutuklu kamplarının
    ve tel örgülerin parlak yıldızı.

    sana sesleniyorum, sesimi duy
    beni anla.

    bir batık gemiden esen
    deli rüzgarla

    geldim yanına
    senin, deli rüzgarla.

    yağmurda
    kararmış, adları okunmayan

    kırılmış mermerleri, yosun bağlamış
    sarıkları, harçları
    bilemem hangisindedir
    yitirilmiş gömüt taşları

    karların altındadır.

    ilkyaz gelince
    sürgün açar ölülerimiz
    yan yana.

    aynı topraklarda.

    kalkar
    horon teperler ve sirtaki.

    giritten dedem seslenir
    foçadan senin deden

    ilkyaz gelince

    aynı taştan evlerde
    aynı at arabalarına binip

    verirlerdi aynı selamı

    aynı gelinciklere

    ve aynı suların şarkısıyla.

    hey takis petrulas
    yıldızları say

    yoksa bir yıldız da
    sen ekle
    ben senin dostunum.
    hey behçet aysan
    yıldızları say
    yoksa bir yıldız da
    sen ekle
    ben senin dostunum.

    solgun, yanıp sönen yıldızların.

    yıllar sonra yine sabaha karşı
    yine böyle bir ağaç hışırtısı

    saat 03'ü vurduğu zamanlar
    bana bu şiiri yazdırdı.

    saatin 03'ü vurduğu zamanlar
    iki yüreğim birden vardı.

    ya batık bir gemi ya bir deniz feneri.

    1985 eylül, 1986 temmuz
    ankara

    not:
    takis petrulas : şiirde geçen düşsel bir şair
  • kainat ile dans eden arasındaki aracısız, dışarıya kapalı, direk bağdır.
  • bu arada bu dans zeybekiko mudur bilmiyorum ama adı her ne ise erkeklere çok yakıştığı kesin.

    http://www.youtube.com/…v=oo-asgtcacy&feature=share
hesabın var mı? giriş yap