• akşam yemeğinde 400 milyar harcayan arap şeyhi, şaraba 2 trilyon veren iş adamı, 9 tane villası olan devlet bakanı, amına 4 trilyon stoklayan porno yıldızı gibi mevzular açıldı mı ortamın en malının çıkıp söylediği deyim. "yeaa size ne, siz de kazanın siz de stoklayın"

    bak şimdi mal. ne sınırsız kaynak var, ne sınırsız zenginlik var, ne de sınırsız mal mülk var. zengin fakirin ekmeğini ağzından aldığı için o ağız boş kalıyor. adam da mecburen konuşuyor. çünkü binlerce yıldır bu iş öyle bir sisteme bağlanmış ki, bir adamın trilyonluk villasını üç kuruşa yapan bir işçi en fazla çenesini yorabiliyor. bu ekonomik uçurum ona bile normal geliyor. senin gibi gerizekalıya nasıl normal gelmesin?

    tabii bu tür meselelerde duruma değil kişilere odaklananlar senin bu gerizekalı tepkini körükleyici laflar ediyorlar. 20-25 yaşındaki adamın sinema kapattıracak durumunun olması normal mi demiyorlar, arda zaten çok şımarık ya diyorlar. bir başbakanın çocuğunun bile tonla servetinin olması normal mi demiyorlar, levent kırca cıvıklığında gemicik esprileri yapmaya çalışıyorlar. iş adamlarının ne kanlar emerek, kimlerin açlığı pahasına zengin olduğunu düşünmüyorlar, sadece abramoviç'in kahvaltısına takıyorlar. ama zaten bunlar da abramoviçlerin istediğidir. merak etme rahatsız olmuyorlar boş laftan. çaresizlikten kiminin enerjisi çenesine vuruyor, kimisinin de yancılık, yavşaklık, yalakalık damarına.
  • yormamı be... dedirten durumdur.

    zatı muhtarem kişi bebek te ferrarisiyle cirit atsın, mis gibi baba parası yesin, biz eşşekler gibin sabah akşam çalışıp ev kirası ödiyelim. o en güzel tatil köylerinde kalsın, yatı olsun, katı olsun....bik bik bik bik bik bik....şeklinde yorumlanabilir***
  • her hafta sadece bir gün karşıdaki windows binasının tepesine pırpır yanaşan bir helikopter görüyoruz ofisimizden. biz kahvaltımızı yaparken o manevra yapıyor, bir güzel yanaşıyor, içinden pilot çıkıp kapıyı açıyor ve 3 adam helikoptere binip gözden kayboluyor. bizi de acaba kim ki bu adamlar, arapmış galiba, vay be adam trafiği çekmek istemiyor herhalde, acaba nereye gidiyor diye sorular içerisinde bırakıyor. "neyse canım, bizim de servisimiz var hehe" diyerek görev yerlerimize dağılıyoruz.
  • ofiste bir arkadaş, ofisin yakınlarındaki bir dükkanı dünyaca ünlü bir yerli tekstil markasının 90bin liraya kiraladığını duymuş.

    o andan itibaren ofiste aylık 90 bin lira kira vermek nasıl bir şeydir, aylık kazanç nedir ki o kira verilebilmektedir, bu marka işe nasıl başlamış, nasıl marka olmuştur, kesin önce pazarlarda satış yapmıştır, sahibi de pazarcımıştır, sonra bir dükkan açmıştır, o değil de şu caddede bir dükkan sahibi olmak vardı, o dükkan sahibi şimdi yattığı yerden 90 bin lira alıyor, lan oğlum bunlar nasıl paralar...

    diye diye koca mesaiyi piç ettik. harbi konuşmaktan çenemiz yoruldu. bildiğin beyin fırtınası yaptık bu konuda. kesin pazarlarda satmıştır önce, kesin.
  • bence biz bu atasözünü yanlış yorumluyoruz. burada zenginin malı bildiğin aleti, züğürdün çenesini yorması ise zenginin malı züğürdün ağzına vermesi... züğürt geveleyip duruyor.

    yemin ediyorum bu atasözünün aslı bu. zenginler fakirlerin ağzına veriyor demek istiyor. bunu öğrendiğimden beri kendimi o kadar kirli hissediyorum ki anlatamam.

    orospu çocukları ya, çenemizi yoracak kadar neyi bekliyorsun? bitir işini çık git pezevenk!
  • olması gerekli bir durumun gayet öz bir deyiş ile tanımlanmış halidir.

    şöyleki, zenginin malı üzerine düşünen züğürt bir gariplik tespit etmiş. normal olmayan bir durum, bir dengesizlik. meseleye kafa yormuş. serzenişte bulunmuş, olmamış. kıskanmış, olmamış. başta çekinerek, daha sonra içtenlikle türlü belalar okumuş, tutmamış. işi kadere vurmuş, nefsine yedirememiş. yolun çıkmazlığını görünce mahşere sığınmış. pek yapmadığı birşey olduğundan, tekrar yeryüzüne dönmüş. sıkıştığını anlamış, çekinmiş, sıkılmış. nihayet zenginin malının çenesini yormaktan öteye geçmeyeceğini fark etmiş ve durumu sesli bir şekilde dile getirmiş: "zenginin malı züğürdün çenesni yorar". söylemin özünde acıklı bir yaşanmışlık, çaresizlik içerisinde çare aramak ve gerçeklerle yüzleşmek olduğundan, söz hemen kabul görmüş, patlamış gitmiş.
  • erotik olduğunu farkettiğim atasözü.
    (bkz: algıda sıçıcılık)
hesabın var mı? giriş yap