• "all thinking men are atheists"

    -ernest hemingway
  • öldükten sonra tanrıyla karşılaşacaksan ve muhtemelen kuyrukta diğer insanlar beklerken, kısa bir sohbet yapacaksan; ona neden ibadet etmediğini, neden onu tanrı kabul etmediğini, neden dinlerin saptırılmış ve fanatikleştirilmiş kurallarına uymadığını ve neden haklı olduğunu gösterecek bir şeyler söyleyeceksen. bir soru soracaksan, 23 nisan'daki çocuklar gibi şiir okuyacaksan ve böylelikle onun, senin cezayı hak etmediğini düşünmesini sağlayacaksan düşünmek zorundasın. daha zeki olmalı, daha özgür düşünmeli, daha büyük algılamalı, daha çok sorgulamalısın.

    ama öldüğünde bellek, buldukların sıfırlanıyorsa yarrağı yedin. eğer yerse, "yapma ya, ben mi yapmışım bunları? tüh" deyip hatırlamadığını söyler onun üstüne gidersin.

    eğer zerre konuşamayacaksan da gider cehenneminde paşa paşa yanarsın. düşündüğünü söyleyemeyeceksen, bu kadar önemsiz bir kulsan, köleysen, hiç'sen, yan zaten. dünyada özgürlüğünü yaşamışsındır, orada da yanarsın. nietzsche ile takılır, marx'ın sakalsız halini görür, manowar ve gropie'lerine bakar tespitler yaparsın. yok değer herkes kendi başına yanıyorsa, grup yanması yoksa, aklın kafatası içinde, beden içinde esir, bedenin dünyada, bir mahallede, bir ülkede esir, dört bir yan zindan... zaten alışıksın, bulursun bir yolunu. insan çektiği acıdan ders çıkarabilen, hatta keyif alabilen bir canlı ya. biraz da başka şekil yanalım o zaman.

    ya da göt korkusundan, yanma tırsısından, kulluktan vazgeçmediğin için yaşama, sevme, gösterme, hissetme, aciz kal, af dile. mükafatın, "her şeyin sınırsız ve çok güzel olduğu bir yer" olsun. orada kafandaki her şeyi, her sapıklığı, bastırdığın bütün duyguları yaşayabileceğini mi sanıyorsun? cennette, "biraz hüzün istiyorum" demeye hakkın olacak mı? istediğin her şeyi yaşayabildiğinde, her şey çabalamadan gerçek olabildiğinde bu sana yetecek mi? bu mu mutluluk, bu şartlar altında bir süre sonra kendini neye adayacaksın? nasıl görevler üstlenmek isteyeceksin? cennet milliyetçisi mi olacaksın mesela ve "ya artık namaz da yok, akşamı nasıl edeceğiz yav" mevzuunu mu takacaksın kafaya?

    zeki bir insan tanrıya inancı konusunda tatava yapmaz. sorgulamıştır bilir, ancak sen yaftalarsın onu inancı düşük diye. düşükse de sebebini bilir.

    hem inandığın veya inanmadığın için, düşündüğün veya bir şeyleri düşünmeye cesaret edemediğin için, müslüman ya da hristiyan olduğun için, bir sırrı bildiğin, çözdüğün ya da başka bir yerden öğrendiğin için ayrıcalıklı değilsin. deliden üstün, hawking'den aptal değilsin. önemli olan tercihlerin.

    cennetin sensin, cennetin o an olduğun yer neresiyse orası. bulunduğun yeri kendine ve diğerlerine zindan edebilirsin veya herkese mutluluk vermenin bir yolunu bulabilirsin. seçim senin.

    tabii benimki de vakit darlığından erken boşalmanın dik alası. kimsin, ne anlatıyorsun, hamken, yanmış, pişmiş gibi ne konuşuyorsun, her şeyi her yerde herkesle ne konuşuyorsun eşşoleşşek.
  • *leonardo da vinci: sanat, bilim ve insanın kesişimi bu adamdır. hem ressam, hem bilim adamı. dahi. mucit. çok yönlü zekâsını sabahlara kadar överim o yüzden kısa kesiyorum. bu adam için ateist diyen var, agnostik diyen var, deist diyen var. hakkında tonla şey okudum, izledim. ben deist olduğunu düşünüyorum. desteksiz atmıyorum yani. hatta bu da desteğim: "çalışmalarım olması gereken kaliteye erişmediği için tanrı'yı ve insanlığı gücendirdim." demiş.

    *gottfried wilhelm leibniz: şu an bu satırları yazabiliyor olmamı bu adama borçluyum. çünkü tüm sayıların 0 ve 1'le ifade edilebileceğini bu adam bulmuş. çok büyük dahilerden. matematikçi. eğer bulabilirseniz newton'la olan mektuplaşmalarını okuyup ne büyük bi' adam olduğunu anlayabilirsiniz. bilimsel çalışmalarında "böyle olması tanrı'yla çelişir, demek ki böyle değildir." gibi tanrı varlığını bilimsel gerçek kabul etmiş bir dindardır.

    *daniel bernoulli: eğer akışkan mekaniği diye bi'şey varsa bu adam yüzünden var. matematik ve fiziği karıştırıp önümüze koyanlardan. olasılık ve istatistik çalışmaları da mevcut. babası dehasını kıskanıp evden atmış. inançlı.

    *niels bohr: kendisi için tüm zamanların en iyi 4. fizikçisi gibi bi' unvan uydurulmuş. ama bu unvanı bence de kesinlikle hak etmekte. kuantum mekaniği üzerine eğilmiş, atom çekirdeğini anlamaya çalışmış. hristiyan olarak başladığı hayatını agnostik olarak tamamlamıştır.

    *michael faraday: bu adam ciltçide çalışırken ciltlenecek kitapları okuyarak bilime merak salmış ve araştırmalar yapmış. bi' eğitim almadığı için matematik bilgisi sıfırın altındadır. deneysel bilime öncülük etmiş, elektrik ve manyetik ilişkileri anlamaya çalışmıştır. bilim tarihinin ilk nerd'ü olabilir kendisi. inançlı bi' adamdır. elektrik ve manyetizma arasında aradığı ve bulduğu ilişkiyi tanrı'nın yarattığı her şey birbirine bağlı olmalı düşücesiyle bulduğu rivayet olunur.

    *james clerk maxwell: bu adam faraday'ın deneylerle anlamaya çalıştığı ne varsa matematiğe dökmüş. matematik ile fiziği buluşturmuş, ışık, elektrik ve manyetiği tek bir denkleme sığıştırıp fizik derslerimizi daha da zorlaştırmıştır. newton'dan sonraki en büyük fizikçi olarak bilinir. ayrıca ilginç bi' bilgi vereyim, venüs'te kraterler, ovalar, bayırlar ve dahi en ufak tepeciklerin bile ismi kadın ismiyken bu adamın adı verilen bir dağ vardır. kendisi "din için bilim"i savunan, inançlı bir adamdır.

    *carl sagan: bakın ben bu adamı çok seviyorum. bu adam var ya bu adam dünya dışı akıllı yaşam arayışına giren ilk adam. titan ve europa'nın okyanusları olabileceği savını geliştiren, gidip yakından bakalım diyen adam. daha da önemlisi bilimi yaymaya çalışan, halk tarafından anlaşılması ve sevilmesi için çabalayan bir adam. cosmos adlı belgeseli yapmış, adeta kitlelere bilim çok güzel gelsenize demiştir.

    ünlü bi' lafı var: inanmak istemiyorum, bilmek istiyorum. kendisi için ateist dense de bence agnostik. çünkü eminim ki tanrı'nın varlığına dair en ufak bir kanıt bulsa fikri değişecekti. bakın ne demiş: bilim adamları sıklıkla, "biliyor musunuz, bu gerçekten iyi bir kanıt, ben yanılmışım." derler ve gerçekten de fikirlerini değiştirir, o eski görüşlerini bir daha dile getirmezler. böyle bir şeyin siyaset ve din konusunda en son ne zaman meydana geldiğini hatırlayamıyorum. ayrıca (bkz: garajımdaki ejderha)

    *charles darwin: bu adamın çektiğini pişmiş tavuk çekmemiştir arkadaş. sen kalk dünyaları gez, araştırmalar yap. tek bir fikir üzerinde 21 yıl düşün, saçı sakalı ağart sonra tüm dünya seninle maymun diye dalga geçsin, kafanı maymun vücuduna ekleyip resmetsin. bakın bu adam sırf inancı yüzünden çocuklarının yanına gömülemedi. hakkında açılan biyografi sayfalarının bizim gibi geri kalmış toplum dillerine çevrilmiş kısımlarında din diye bi' hane açılıp dinsiz olduğunun altı çizildi. çalışmaları biyoloji kitaplarından çıkarıldı. önceleri hristiyan olan darwin, araştırmalarını sürdürdükçe inancını kaybetmiş. john fordyce'a yazdığı bi' mektupta ''tanrı'nın varlığını reddetme konusunda asla bir ateist olmadım, genel olarak (yaşlandıkça daha da fazla bir şekilde) agnostikliğin benim aklımdakilerin en doğru ifadesi olduğunu düşünüyorum.'' demiştir.

    bi' de demiş ki: beynin bir yan ürünü olan düşünce, maddenin bir özelliği olan kütle çekiminden niçin daha hayret verici olsun? bu bizim kibrimizdir.

    *richard dawkins: bu adam hiçbir şey yapmadıysa evrimi bilal'e anlatır gibi anlattığı kör saatçi kitabını yazdı. düşünen, bilimi hayatının merkezine koymuş, güzel bi' adam. kendisi ateist.

    bakalım o ne demiş: hepimiz yanılıyor olabiliriz. spagetti canavarı hakkında, tek boynuzlu pembe at veya uçan çaydanlık hakkında da yanılıyor olabiliriz. örneğin siz tahminime göre hristiyan bir çevrede yetiştirildiniz. diğer inançlara inanmamak nasıl bir şey bilirsiniz. çünkü bir müslüman değilsiniz, bir hindu değilsiniz. neden bir hindu değilsiniz? çünkü siz amerika'da doğup büyüdünüz, hindistan'da değil. hindistan'da doğup yetişmiş olsaydınız bir hindu olacaktınız. danimarka'da vikingler zamanında yetişmiş olsaydınız thor'a inanıyor olacaktınız. klasik yunan zamanında olsaydınız zeus'a inanacaktınız. orta afrika antik dönemde olsaydınız ulu cuvcuv dağı'na inanıyor olacaktınız. yani hristiyanlığın tanrısını seçmek için özel bir sebep yok. sadece şans eseri çevrenizdeki diğerleri gibi siz de amerika'da doğup yetiştiniz. ve şimdi bana "ya yanılıyorsanız" diye soruyorsunuz... peki ya denizin dibindeki ulu cuvcuv hakkında siz yanılıyorsanız?

    *galileo galilei: kendisi güneş merkezli evren modeli destekçisi, fizikte karşımıza çıkan serbest düşme problemlerinin mucidi, jüpiter'in uydularının kaşifi, bilim ve din arasındaki savaşta atılan en ağır top mermisidir. yazdıkları ve kopernik destekçisi olduğu için kilise tarafından kafir ilan edilmişse de bir tanrı inancı vardı. deist olduğunu düşünüyorum. ayrıca kendisinin imzasına hastayım, hatta ismim soyismim baş harfler tutuyor, taklit ediyorum.

    ne demiş: bize algı, akıl, zeka bahşeden tanrı'nın bunları kullanmamızı istemediğine inanmayı reddediyorum.

    *william herschel: uranüs'ün ve uranüs'ün iki uydusunun kaşifi, renkötesi ışıkları, radyasyonu bulmuş, 24 adet senfoni yazmış, 800 adet çift yıldız tespit etmiş, sayısız nebula kaydetmiş ve gökyüzündeki tanımlı cisim sayısını 750'lerden 2500'lere çıkarmış bi' adam bu. mektuplarında sürekli "tanrı biliyor" diye yazması inançlı olduğunu gösteriyor. bi' de şey demiş: "inançsız astronomlar deli olmalı."

    *johann karl friedrich gauss: sayılar kuramı, diferansiyel geometri, elektrik, astronomi ve daha birçok alanda çalışmalar yapmıştır ve kendisi için matematikçilerin prensi denir. babası okumasını istemiyor, bilim ve matematik sevmiyordu. bu zeki adam az daha taş ustası olacaktı. deisttir.

    *isaac newton: eğer okullarda fizik diye bi' ders varsa bu adam yüzünden var. yeryüzü tarihinin en görkemli adamlarından biri bu adam. hakkında yanlış bir kanı var: bu adam elma neden yere düşüyor diye sormamış, bu adam ay neden düşmüyor diye, güneş neden hep aynı taraftan doğuyor diye sormuştur. okuldan alınmış, annesinin isteği üzerine az daha çiftçi olacakmış. bütün gece gökyüzünü izlediği ve matematikle ilgilendiği için uykusuz kalıp gündüz çiftlik işlerini yaparken uyuyakalırmış. sonra annesini okula dönmeye ikna etmiş. sonra aşık olmuş, nişanlanmış ama dersleri yoğun diye nişanlısından ayrılmış. inanılmaz inançlı bi' adamdır. kendi amel defterini tuttuğu söylenir.

    albert einstein: "dahiliğin mutlak bir sınırı vardır; aptallığın asla." demiş dahi. zamanı 4. boyut olarak adlandıran müthiş adam. kuantum fiziğinin babası. herkes yakından tanıdığı için daha fazla övmüyorum. inancı hakkında çok tartışılır. ama tartışılma sebebi de kendisidir. farklı zaman dilimlerinde, farklı çalışmalar yaparken, yıllar içinde fikri defalarca değişmiş. şimdi burada deist olduğunun ya da ateist olduğunun kanıtı olabilecek tonlarca sözünü paylaşabilirim. ama ateist olmadığını ve dünya işlerine karışan bir tanrı'ya inanmadığını net bi' şekilde belirtmiştir. bence agnostik. ama kendisini mini istatistiğime dahil etmemeye karar verdim.

    *richard feynman: mükemmel bi' fizikçi. ben bu adamı çok seviyorum. hayat hikayesi o kadar hüzünlü ve güzel ki ve buna rağmen her şeyi o kadar güzel dalgaya almış ki hayran bırakıyor. bilmeye ve öğretmeye duyduğu heyecan ilham verici. ayrıca onlarca edebiyatçının yüzlerce aşk mektubunu okudum ama hayatım boyunca okuduğum en güzel aşk mektubunu bi' fizikçi olan bu adam yazmış. kendisi ateist.

    bakın ne demiş: bakın, bir şey var; şüphe ve belirsizlikle, bilmeden yaşayabilirim. bence bilmeden yaşamak, yanlış olabilecek cevaplarla yaşamaktan çok daha heyecan vericidir. yaklaşık cevaplarım, olası inançlarım ve değişik konular hakkında değişik derecelerde kesinliklerim var; ancak hiçbir şeyden tamamen emin değilim ve hakkında hiçbir bilgim olmayan bir sürü şey var. ama bilmek zorunda değilim. bir şeyleri bilmemek beni korkutmuyor; amaçsız görünen -ki anlayabildiğim kadarıyla gerçekten öyledir- bir evrende kaybolmuş olmak... beni korkutmuyor. bu nedenle evrenle olan ilişkimizle ilgili özel hikayelere de inanamıyorum.

    *stephen hawking: bilimsel görüşlerinden, çalışmalarından çok inancı, daha doğrusu inançsızlığı konuşulan bir başka adam bu da. hayata 10-0 geride başlayıp durumu eşitlemiş sonra da öne geçmiş. kim kazanır bilmem.

    henüz bilimi anlamıyorken, tanrı'nın evreni yarattığına inanmamız doğaldı. fakat artık, bilim çok daha ikna edici bir açıklama sunuyor. "tanrı'nın aklını okuyabilirdik" sözüyle kastettiğim şuydu: şayet bir tanrı mevcut olsaydı, ki yok, tanrı'nın bildiği her şeyi bilebilirdik. ben bir ateistim, demiş.

    *max planck: kuantum fiziğinin amcası, hak ettiği ilgiyi göremeyen bir dahi. tüm sevdiklerini kaybetmiş, hatta çocuklarından birini siyasi duruşunu bozmamak adına hitler almanya'sına kurban vermiştir. tanrı fikri konusunda kafası karışıktı. önceleri agnostik olan planck, sonradan tanrı'nın varlığını kabul etmiş. "dinde ve bilimde tanrı inancı gerekebilir. inananlar için tanrı bir başlangıçtır. fizikçiler için her şeyin sonundadır." demiş. deisttir. bazı kaynaklarda ölmeden önce katolik olduğunu açıkladığı iddia edilir.

    *leonhard euler: öldüğünde arkasında 8 ansiklopedi kalınlığında matematik çalışmaları bırakmıştır. görsel ve işitsel hafızada çığır açan bu adam da zeki insan denince akla ilk gelenlerden. şu an mühendislik diye bi'şey varsa bu adam sayesinde var. sürekli güneş'i izlediği için gözlerinden birini kaybetmiştir. ayrıca tanrı'nın varlığını formülle ispatlamaya çalışacak kadar dindardır.

    *johannes kepler: dünya'nın güneş etrafında eliptik bi' şekilde döndüğünü söyleyen ilk bilim adamı. dünya dönerken fa ve mi notası çıkardığını düşünüyormuş ayrıca. newton'a ilham olmuştur. kuruntulu, histerik ve tüm diğer dahiler gibi biraz paranoyak bi' adammış. "geometri dünyanın varoluşundan önce vardı. tanrı'nın zihni'yle eş yaşamlıdır. geometri tanrı'ya var etme modeli sağladı. geometri tanrı'nın ta kendisidir." demiş bu inançlı adam.

    +
    ___________________________________________________________________________________

    zeki insan denince aklıma gelen ilk isimler bunlar. deist veya dindar olanları "tanrı inancı olan"; agnostik veya ateist olanları da "tanrı inancı olmayan" olarak gruplarsak: 19 kişiden 12'sinin tanrı inancı var, 6'sının yok, 1'i de einstein. (o istatistiğe dahil değil.)

    bu 18 kişilik örneklem üzerinde yapılmış mini istatistiğime göre zeki insanların tanrı inancı olması:

    %66 ihtimalli.

    hâliyle zeki insanların tanrı inancı olmaması da:

    %33 ihtimalli.

    %66 > %33 olduğundan zeki insanların tanrı inancının daha düşük olması hipotezi çürür.

    + peki bu bilgi gerçek hayatta ne işimize yarayacak?
    - hiç bilmiyorum. benim canım çok sıkılıyordu, iyi oldu böyle.

    edit: tanrı inancım yok.

    edit-2: tesla'yı unutmuşum, valla çarpılacaz öteki tarafta.*
  • "ben dinlere inanmıyorum. insanlar tarafından yazılmış, çoğu ögenin de mezopotamya, eski mısır, eski yunan mitolojilerinden kopyalanmış olduklarına inanıyorum, bunu söylerken kimseye hakaret etmiyorum, ama çok hakaret işitiyorum nedense…"

    (bkz: fazıl say)
  • fakir insanlarin tanri inanci da zenginlere gore daha yuksektir. mesela en fakir ulkeler ayni zamanda en dindar insanlarin yasadigi ulkelerdir. fakir ulkelerdeki insanlarin egitim imkanlari zengin ulkelerdeki insanlarin egitim imkanlariyla ayni degildir. yani esas neden zeka degil ekonomik kosullar olabilir ki bu da bizi yeniden marx'la bulusturur. yeni teoriler uretmeye pek gerek yok gibi.

    (bkz: religion is the opium of the masses)
  • mantıklı sorular sorabilmesinden kaynaklanan bir durumdur.

    amerika ne zaman keşfedildi ? 15. yüzyılda . son din 6. yüzyılda geldi . aradaki 900 yılda doğan büyüyen ölen nesiller islamdan muaf mıydı?

    cennet sonsuz mutluluksa ergenliğe girmeden ölmüş çocuklar-bebekler direkt sınanmadan bu sınanmayı geçiyorlar mı ? sınanmadan sonsuz mutluluğa ulaşmak adaletsiz gelmiyor mu peki?

    tarifi imkansız büyük uzayda tek canlı bizsek , gereksiz değil mi o kadar büyük olması ? eğer tek canlı biz değilsek diğer canlıların dinle sınanması da bizle aynı seviyede mi ?

    çok dindar bir ailede-çevrede doğup büyüyen ve dolayısıyla böyle yetişen bir çocuğun belki de hiç sorgulamadan-düşünmeden, mantık dini olan islamda ödüllendirilmesi ironik değil mi?

    evet bunlar bir çırpıda aklıma gelen sorular. eğer cevabı olan varsa bekliyorum gerçekten ama saçma cevaplarla gelmeyin bana. siz de biraz düşünün dediklerimde belki hak vereceğiniz bir şeyler olacaktır .

    edit : kötülemek cevap vermek sayılmıyor arkadaşlar
  • gözünü açabilen herkesin farkedebileceği bir gerçektir. kaldı ki bu gerçek, tarihte büyük din adamlari için iyi değerlendirilebilmiş bir fırsat olmuştur. büyük din adamlarının büyük dinlerinin yayılmaya başladığı coğrafyalar, o dönemlerin eğitim açısından en fakir olduğu coğrafyalardır.

    evet roma ve arabistandan bahsediyorum. özellikle ekvatora yakın sıcak bölgeler, sıcaklığın oluşturduğu etkiyle insan beyninin daha yavaş çalıştığı, insanların çalışmaktan çok serinleme ihtiyacıyla tembelleştiği bölgeler olmuştur. bunun aksine daha soğuk bölgeler (ingiltere, iskandinav ülkeleri, kanada..) daha hızlı gelişmeye müsait bölgelerdir. ve istatistiklerin gosterdiği de şudur ki; evrim teorisini en yüksek yüzdeyle kabul eden ülkelerde bunlardır.

    evet aslında evrim teorisinin burda bir ölçek olarak kullanılması okuyanları rahatsız edebilir ama çamurdan yaratıldık diyen adama inanan adamla evrime inanan kişi arasındaki zeka farkını anlamak aslında fazlaca bir zeka gerektirmese gerek. fakat belki biraz cesaret ve mantık gerektirdiğini söyleyebiliriz.
  • bir varsayımdır. hatta mantıklı bir varsayımdır. (fakat eksiktir.)

    zeki ve eğitimli insanların tabuları (ki bu tabulardan en büyüğüne tanrı diyoruz) cahil insanlara göre daha zor kabullendiği yadsınamaz bir gerçek. zeki adam sorgular, körü körüne inanmaz. bundan dolayı da genel geçer doğrulardan, inançlardan uzaklaşabilir.

    bu demek değildir ki zeki ve eğitimli insanlar inançsızdır. zeki insanlar da inançlı olmayı seçebilirler, kendi düşünceleriyle tanrıya ulaşabilirler. sadece tanrı dışında başka şeylere ulaşma ihtimalleri pek parlak olmayanlara göre daha fazladır. basit ve rezil bir örnekle; zeki ve düşünenlerin %10'u inançsız ise, cahillerin sadece %1'i inançsızdır.

    zeka tam olarak inanç için bir kıstas olamaz. buna rağmen istatistiklerde bir etken olarak yer alması gayet normaldir.
  • zeki insandan kasit eger ki bilim adamlari ise cok mantikli bir tespittir. tanri inanci cok olan insan kayitsiz sartsiz bizi tanrinin yarattigina inanir. her olayda tanriya pay cikarir, yine sorgulamadan dini kitabi benimser. oysa ki bilim adaminin ozellikleri nelerdir: merakli olmak, elestirmek, sorgulamak, arastirmak... dinse dogmalardan olusur. mesela tanri inanci yuksek olan bir insandan biyolog bir bilim adami olabilecegini dusunmek pek mantikli degildir. fakat bu o insanin dini inanci yuksek diye aptal olmasi demek de degildir. buradaki ince cizgi zekilik ve aptallik degil, zekayi kullanmadaki secilen yoldur. o da herkesin kendi bilecegi istir.
  • gerçekliği tartışılabilir olmakla birlikte, böyle sanılıyor olması bile zeki insanların inançlarını ispata ihtiyaç duymamalarından, ya da inançlarını, herhangi bir menfaat elde edebilmek için uluorta yaşama lüzumu hissetmemelerinden kaynaklanıyor olabilir.
hesabın var mı? giriş yap