• yazmaktan nefret ediyorum ama bu da gorecelidir.

    cok yuksek hizda hareket eden cisim icin zaman "isik hizini sabit tutmak" icin yavaslar. bunun anlami sudur: ne kadar hizli gidersen git, isigin hizina ulasamazsin. hatta yaklasamazsin bile. bizim hilmi abinin hakemlik yaptigi yarista sen saniyede 299.998 km hiza ulassan bile, "lan isik hizini gectim mi acaba" seklinde yaptigin deneyde hilmi abinin arkandan sana tuttugu fenerin isiginin hala zart diye yanindan gecip gittigini gorursun. cunku senin "birim sure"n isigin seni gecebilmesine olanak saglamak icin "genlesmistir".

    isiga gecilen bu torpil adalet anlayisimi zedeliyor amina koyiim...
  • bir de kütleçekim kaynaklı zaman genişlemesi vardır ki o da kütleçekim kuvvetinin uzayı bükmesinden kaynaklanır. büküldüğü için genişleyen uzayda hareket eden ışık aynı mesafeleri daha uzun zamanlarda almak durumunda kalır. ışğın uzayda belirli bir zaman aralığında aldığı yol sabit olduğuna göre değişken olan zamandır. ve hatta bu etkiden dolayı "kütleçekim zamanı da büker" denir.

    devasal kütlelerin ufak hacimlerde sıkıştığı nötron yıldızı gibi cisimlerin yakınlarında zaman %30'a varan genişlemelere uğrar. yani yıldızın üzerinde herşey gerçekte olduğundan %30 daha yavaştır.
  • biri bana günlerce, haftalarca, aylarca sabah akşam anlatsa bile anlayacağımdan kuşkulu olduğum olay.
  • 100,000 km/saat hızla giderken yaktığınız el fenerinden çıkan fotonların 400,000 km/saat hızla hareket etmemesinin sebebi. evet saniye bildiğimiz saniye olsaydı ışık 400,000 km/saat hızla hareket etmeliydi ve fakat gerçekte olan bu değildir. gerçekte zaman, ışığın hızını sabit tutacak şekilde genişler.
  • anlamakta zorlananlar için bu olayı basit bir şekilde izah etmeye çalışayım:

    >>ön bilgi: ışık hızının her gözlemciye göre sabit olduğu einstein'dan evvel deneylerle tespit edilmiştir. zaman genişlemesini ortaya çıkaran teori bunu ön kabul olarak alır, bizim alacağımız gibi. (bkz: michelson morley deneyi). ayrıca elektriğin ışık hızında ideal bi kabloda aktığı varsayılmıştır. elektrik yerine tek bir foton da düşünebilirsiniz.

    yerdesin ve arkadaşın ışık hızının yarısı hızla giden bir trende gidiyor. ikinizde de uzun birer kablo var ve kablonun bir ucunda pil diğer ucunda ampul var. sen butona basacaksın ve ampul yanacak, aradaki süreyi ölçeceksin ve ışık ne kadar hızla gidiyor onu anlayacaksın.

    sen deneyini yaptın ve ışık 10 saniyede ampulü yaktı dedin . sonra trenden inen arkadaşın da geldi sana aynı sonucu bulduğunu söyledi. (bkz: olamaz)(bkz: kenan komutan) sen de dedin ki: kardeşim sen butona bastıktan sonra aynı zamanda ışık hızının yarısıyla yol alıyordun e o zaman ampul de bir miktar ileri gitti; sinyalin onu aynı sürede yakalaması için ışığın 1.5 katı hızla gitmesi lazımdı ama düzenek aynı düzenek. senin ışığın hızını daha düşük ölçmen lazımdı??

    burda einstein olduğunu düşün bir dakikalığına*: haa o zaman sen ışığın hızını daha düşük ölçmedin ama sende bana göre daha kısa bi zaman geçti ve bu şekilde aynı sonucu bulduk. yani senin düzenekte bana göre 15 saniyede ışık yanmalıydı ama sen 10 saniyede yandığını söylüyorsun benim düzenekteki gibi. o zaman, zamanda genişleme var*.

    işte bu şekilde uzay aracındaki astronotlar senden "uzun" yaşıyor (kendileri bunun farkında değil*. sen 15 yıl ölçüyorsun adamlar 10 yıl ölçüyor. senin kalbin 150 milyon defa atıyor onların ki 100 milyon. senin beyninde 150 trilyon nöron ateşleniyor onlarda 100 trilyon (astronotlar 150+ iq ya sahip oldukları için burası şüpheli*)

    not: işbu entry halk için bilim adına yazılmıştır, sağında solunda gedik aramayınız.
  • psychedeliclerde belli bir dozu geçtiğinizde kesin yaşayacağınız durum. zaman algısının değişmesi. 5 dakikanın ömür gibi gelmesi.

    (bkz: time dilation)
  • time dilation.

    zamanı göremiyor olmamız onunla adeta bir hamur gibi oynayamayacağımız anlamına gelmiyor. evrende zamana bağlı olarak saatinizin geçirdiği tiktakların ne kadar az ya da çok olduğuna hızınız karar verir. evrende herkes aslında bileşik olarak ışık hızında hareket eder. bu hızın bir kısmı uzay boyutunda gerçekleşir, bir kısmı ise zaman boyutunda. ağaçta duran bir elma ve yatağınızda uzanıp bu entryleri okuyan sizin, uzay boyutunda hiç hareketiniz olmadığı için sizin için zaman çok daha hızlı geçmektedir. evrende var olan her bir madde zaman boyutunda geleceğe doğru gitmek zorundadır. e siz bir madde olduğunuz için ve kütlesi olan hiçbir şeyin hiçbir zaman ışık hızına mutlak şekilde yetişemeyeceği için hiçbir zaman zamanın akışını kesin olarak durduramayacaksınız. ama farz edelim ki ışık hızına çok yaklaşsaydınız o zaman uzayzamandaki ışık koninizi genişletip zaman içinde mutlak geleceğe hareket ederken o ışık konininizin içinde geleceğe dair daha fazla ihtimal ve gidilebilecek daha fazla gelecek yaratırdınız ki bu da sizin zamanınızın görece genişlemesine sebep olurdu ve gelecekte yaşaması mümkün olan ihtimalleriniz artardı. işte kaderin içinde bir kader dediğiniz yaşanması mümkün olan ihtimallerin hepsinin gelecekteki sınırı olan ışık koninizi genişletmekle adeta gelecekleriniz artardı. hiç kimsenin yalnızca bir geleceği yoktur. doğrusal anlamda uzayzamanda her bir madde veya foton için sayısız akıbet vardır . uzayzamanda geleceğe doğru gidiş yönünüzün 0.000000001 derece sapması bile size başka bir geleceğe ve akıbete götürür. hele ki siz ışık hızına yaklaşmış bir hızda iseniz ve zaman sizin için yavaşlamışsa herhangi bir uzayzaman noktasındaki akıbetiniz bambaşka olacaktır çünkü gittiğiniz ve saptığınız yöndeki açının yarıçaplarının sizin mutlak kaderiniz olan ışık koninizin içinde oluşturduğu yay yolculuk arttıkça yani yarıçapınız uzadıkça yani iki kader arasındaki mesafeniz sizin için bambaşka olacaktır.
  • (bkz: uzayzaman)
  • (bkz: basti zaman)
  • (bkz: marijuana)
hesabın var mı? giriş yap