• kuyumcular birligi'nin cagdasi.
  • birebir başlıkla ilgili olmayabilir ama hissettiğimi ifade etmek için daha uygun bir başlık bulamadım; efenim sıradan bir gün, son derece sıradan işinizin öğle yemeği vaktinde, firmanızın son derece sıradan yemekhanesinede, son derece sıradan arkadaşlarınızla kuyrukta beklemektesinizdir. çalıştığınız firma yapı itibariyle bürokrasinin doruk noktasında, tipik türklerin yaşamak ve çalışmakta olduğu, meydan larousse da standart bir türk insanı tanımı altına resmi konulabilecek insanlarla doludur. bu durum şahsen kabullenilmiş, ortama uyulmuş, farklı olunduğu düşüncesi beynin derinliklerine itilmiş ve mesai sonrası vakitler için yaşanmaya başlanalı çok olmuştur. aynı işler yapılmakta, aynı şeyler giyilmekte, aynı dedikodular yapılmakta, aynı diziler üzerine konuşulmaktadır.
    yanınızda sizin kafanıza uyan ama aslında kurum kimliğine çok da uyamayan bir arkadaşınız ve bir kaç kişi daha bulunmaktadır, bahsi geçen şahıs hafta sonu nişanlanmış, bir diğer sıradan düzenin içine adım atmıştır. haliyle kendisine çok uymasa da sevdiceğin aldığı alyans ve tek taş parmağında yanıp sönmektedir ve bittabi çevrede ve kuyrukta bulunan bütün cinsi latifler yüzüğü incelemekte, yorumlarda bulunmakta, tebriklerini sunmaktadırlar. kızcağız daha önce ilgisini çekemediği bu grubun tepkileri karşında şoke olmuştur.
    yazar işte tam bu noktada dehşetle bir şeyi farkeder; bütün bu cinsi latiflerin parmağında da az çok aynı kesim de ve kıratta, aynı şekilde alyanslarının üzerine takılmış tektaşlardan bulunmaktadır; az maaş alanı, çok maaş alanı, yöneticisi, işçisi; evet(!) tektaşı olmayanı yoktur ve artık yüzüğün varlığı sabit kabul edilmekle kalmamış, ben benimkini şöyle takıyorum, bilmem ne yaparken aman takma çizilir, benimki zaten şurada parmağımı sıkıyor, bilmemne kesimlisi daha rahat gibi söylemlere geçilmiştir. işte gerçek yüzük kardeşliği , farkında olmadan bir yaşam biçimini benimseyerek bir tarikata üye olma durumu kendiliğinden oluşmuştur.
    ama yazarın dehşet içinde farkettiği tek şey bu değildir malesef...farkettiği şey; kendi parmağında da aynı yüzüklerin aynı şekilde takılı olması ve ağzını tam da bu konuda yorum yapmak üzere açmış bulunduğudur.
  • son zamanlarda nişanlanan arkadaşlarda gördüğüm kardeşlik çeşididir. hepsi mi aynı yüzükten takar be birader . (bkz: kıskanmak)
  • son ve hepsine hükmedecek yüzüğü yoketmek ve mordor'u yenmek üzere yola çıkan grup.
  • ucundan kıyısından yüzüklerin efendisi ve fantezi edebiyatına yakınlık gösteren inek * bir öğrenciden girmeyeceğim bir dersin konusunu bana sonraki gün anlatmasını rica etmem üzerine gözlerinde bir ışıltıyla bana sarfettiği isim tamlamasıdır. şöyle ki;

    helluin- hede hodo'nun konferansına katılmayacam, bana yarın anlatır mısın?
    yaşam formu- tabi anlatırım, yüzük kardeşliği adına!

    bu coşkuyla karşılaştıktan sonra artık beni bir daha tolkien, kardeşlik, yüzük müzük kesmez. kendime yeni diyarlar, yeni amaçlar bulmalıyım. hakikaten yüzük ne ki kardeşlik ne ki..
  • sex ambargosu yiyen erkek/kadının yaşadığı psikoz
  • geçenlerde arkadaşla kral'ın dönüşünü izlerken aklıma gelen şey; yüzük kardeşliğinin aslında bir altılı masa olması.
    -elfler
    -gondor
    -rohan
    -hobitler
    -cüceler
    -bir de büyücü dede
    görüyorsunuz ki kılıçdaroğlu dışındaki her kombinasyon tutuyor.
  • evli çiftlerin evliliklerinin üçüncü senesinden sonra oluşan kardeşlik durumudur.

    (bkz: alyans kardeşliği/@safagi sokmeyen cocuk)
hesabın var mı? giriş yap