• burnumuzun dibinde yaşanan rusya ukrayna savaşı'nı, bu bölgeden çok daha uzak bazı ülke halklarından çok daha güvende hissederek takip ederken, yeniden hatırlayıp şapka çıkardığımız mustafa kemal atatürk'ün "etkin barış" bilgeliği.
    karadeniz'in ikinci bir basra körfezi haline* gelmemiş*, bugünlerde korkulan nükleer kıyamet savaşı 50 yıl önce gerçekleşmemiş olmasını sadece türkiye değil, tüm dünya'nın da borçlu olduğu mustafa kemal dehası dış politika kuramı...

    bu ilke; 80 yıldır ülkeyi yağmalayan sağ-atlantik muhafazakarı cenahın iddia ettiği gibi pasifist, türkiye'yi uluslararası masalardan uzaklaştıran, kabuğuna çeken değil; tam tersi, küresel ve bölgesel paktlarla 1. dünya savaşı/osmanlı sonrasının ülkemize ve tüm dünya'ya kaos taşıma riski en yüksek bölgelerinde ve dünyanın en stratejik deniz geçiş yolunda; balkan antantı (1934 - imzacılar: türkiye, yunanistan, yugoslavya ve romanya. bulgaristan'a kapı açık), montreux boğazlar sözleşmesi (1936), sadabat paktı (1937- imzacılar: türkiye, iran, irak, afganistan) gibi askeri-ticari saldırmazlık, işbirliği ve geçiş düzenleme antlaşmaları yoluyla ülkeyi öncelikle yerel sonra küresel masalara taşımış, stabilite ve çağının ötesinde avantajlar proaktif bir çabayla elde edilmeye çalışılmıştır.

    yeminli türk, atatürk ve cumhuriyet düşmanı, eğitimsiz ve liyakatsiz güruhlar tarafından yönetilirken bile, montreux boğazlar sözleşmesi sayesinde yedi düvel tepişirken, yalnız ve güzel ülkemiz mevcut statükoda bile birbirini boğazlayan tüm tarafların temkinli bir mesafede kalmaya çalışıp, kendi saflarında görmek için her türlü hayati tavizi vermeye hazır oldukları bir pozisyonda kalabiliyor. zira antlaşma bölgesel barış amacını o kadar net ortaya koymuş ki, birbirini parçalamaya çalışan taraflar bile bu antlaşmaya uyulmasını kendileri açısından hayati buluyor. aynı, 2.dünya savaşındaki kan banyosunda 75 milyon avrupalı ve asyalı katledilirken bu toprakların dünyadaki nadir güvenli noktalardan biri olduğunu hatırlayıp şükran duyduğumuz gibi.

    insan ister istemez, türkiye'nin montrö'ye sahip çıkabildiği kadar, balkan ve sadabat paktlarını da koruyabilecek güç ve kararlılıkta olabilmesi durumunda dünya siyasetinin ve coğrafyasının nasıl olabileceğini hayal ediyor. türkiye'deki sulh ve stabilite halinin ortadoğu ve balkanları, dolaylı olarak da tüm dünyayı barışa veya kaosa sürüklediğini son 20 yıldır bizzat yaşayarak gördüğümüzde bu müthiş cümlenin atatürk tarafından neden bu kadar önemsendiğini kafamıza vurula vurula anlıyoruz.

    bu antlaşmaları, abdulhamid döneminde perişan edilmiş ve ege'ye, balkanlara, kuzey afrikanın kaybedilmesine mal olmuş, hurda donanmayı sıfırdan oluşturarak, genç cumhuriyet donanması'nın gövde gösterileri eşliğinde kabul ettiği ingiliz kralı edward dahil tüm dünyaya deklare etmesi de bu ilkenin kesinlikle pasifist değil tam tersi oyun kurucu ve başrole aday bir ilke olduğunun ispatıdır.

    velhasıl; türkiye cumhuriyeti'nin, atatürk milliyetçiliği ve devrimciliğinin anti emperyalist etkin çözümlerini daha kuvvetli dikte edebilmesi, sırf jeopolitik değil insan odaklı da düşünülmüş eşi benzeri olmayan stratejilerini uygulayabilmesi, buna uygun güçte ve barış halinde olması sırf kendi bekası için değil, küresel barış için de hayatidir.

    buralarda da yeni türeyen "türkiye ne ki yaa, angolasın ooolum sen! cibuti'sin. kimsin ki.." yangınlarına kulak asmayın. gücünüzün farkına varın ve gururla yazın her yere...

    "yurtta barış dünyada barış"
  • "birçok zaferler kazandım. fakat, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum." demiş bir yüce önderin ilkesidir.
  • teröristbaşı'nın az akıllı taklacısı sırrı süreyya önder anlayamamış bu ulvi sözü. ve kendince zırvalamış:

    ~
    . "...yurtta sulh cihanda sulh sözü bir barış havariliği değildir. bunu herkes yanlış biliyor. biz yurtta sulh'u istiyoruz cihanda da sulh'u istiyoruz değil, o bir teslimiyetin ve acziyetin ifadesidir. bu misak-ı milli'den vazgeçme durumunun formüle edilmiş biçimidir. biz yani hatay'la suriye'yle ırak'la musul'la bütün taahhüt ve taleplerimizden vazgeçiyoruzun atatürkçesidir. aldınız bu sözü bir sürü yanlış anlam yüklediniz. böyle çevirip duruyorsunuz..."

    . (youtube)
    . (milliyet)
    ~

    teröristbaşı bebek katili'ne "sayın öcalan'a bin selam", çatışmada öldürülen pkk'lı terörist için de "böyle bir ölüm hepimize nasip olsun" diyebilen, öldürülen teröristlerin arkasından ağıtlar yakan, terörist leşlerini yüceltmeye çalışan, ölümlerini onurlandırmaya çalışan birinden de bu beklenirdi zaten.

    ama ilginç olan mustafa kemal atatürk'ün yurta sulh cihanda sulh sözünü "teslimiyetin ve acziyetin ifadesi" olarak gören sırrı süreyya önder, türkçesini kustuğu 21 mart 2013 abdullah öcalan'ın mesajı'na: "öcalan bu toplumda ...onurlu bir barış'ı yeşertecek bir mektubu kaleme aldı" diyerek başlıyor, barış elçisi olarak yutturmaya çalışılan bir katilin mektubunu "milyonlar artık barış diyor, selam olsun barış sürecine güç verenlere, demokratik-barış çözümünü destekleyenlere" diyerek bitiriyor.

    e hani (yurtta ve dünyada) barış istemek acziyetti, teslimiyetti?
    atatürk barış'tan sözedince, alemde barış isteyince acziyet oluyor da, siz barış isteyince bu defa ne oluyor, o acziyet olmuyor mu?

    bu neyin kafası?
    bu ne ikiyüzlülük?
    bu ne utanmazlık?

    yahu bu atatürk hani tek adam'dı, diktatör'dü?
    aklınıza esti mi sabah akşam "diktatör, eli kanlı, despot, tek adam" diye atıp tutan siz değil misiniz?
    "diktatör, eli kanlı, despot, tek adam" atatürk'ü nasıl olup da bu defa "aciz ve teslimiyetçi" olarak tanımlayabildin sırrı efendi?
    bu teorin bir hayli havada kalıyor.

    imralı tutanakları'nı hepimiz okuduk. bölücübaşı bebek katili'nin karşısında yurtta sus cihanda pus oturanın kim olduğu belli. "başganım başganım" diyerek taklalar atanın kim olduğunu da tarih yazıyor. terörist başı'na methiyeler düzüp bundan çıkar sağlamaya çalışan aciz ve teslimiyetçi kimdir herkes biliyor.

    ki atatürk gibi bir insanı "aciz, teslimiyetçi" olarak tanımlayıp, bir katili barış elçisi olarak aklayıp paklamaya çalışmak bence ahlaksızlığın dik alasıdır.

    senin seviyene inip sorayım, la bu atatürk size ne etti kardeşim?
  • sırrı süreyya önder'e göre barışın değil, teslimiyetin ve acziyetin ifadesi olan bir sözdür. meclisteki konuşmasında "biz yurtta sulh'u istiyoruz cihanda da sulhu istiyoruz değil, o bir teslimiyetin ve acziyetin ifadesidir" diye buyurmuş.

    haklı olabilir, mesela bence de istikbal göklerdedir lafı, sanki bir kaçış gibi. hani yerde bir şey yapamıyoruz, elimiz kolumuz bağlı, bari göklerde takılalım gibisinden bir ifade gibi. mesela ben sporcunun zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim lafı, bizim anladığımız gibi değil. bak bir tek emre doğrusunu biliyor, ona göre hareket ediyor.

    köylü milletin efendisidir lafı var ki ona hiç girmeyeceğim. sanırsın köylü harbiden milletin efendisi, akp bunun böyle olmadığını, sözün nasıl anlaşılması gerektiğini 10 yıldır çok güzel gösteriyor. bir de sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir sözü var misal, al bak kadir topbaş tek başına kırdı parçaladı sözü, gerçi zamanında melih öyle sanatın içine tükürerek ilk adımı atmıştır.

    son olarak hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hattâ cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat, sanatçı olamazsınız sözüne değinmek istiyorum. bu söz çok doğru işte, isteyenin cumhurbaşkanı olabildiğini görüyoruz.
  • ilk kez 20 nisan 1931'de zikredilmiştir. bu ilke 1961 ve 1982 anayasalarında da yer alan türkiye cumhuriyeti'nin temel dış politika uslubu ve amacıdır.
    ve
    ekşi sözlük içerisinde mustafa kemal'in bu sözü ana tema yapılıp yazılan bir entry ve entry sonunda bu başlığa verilen bir bağlantı gg entry olarak olarak kabul olunup, silinebilir.
  • barış gönüllüsü nihat doğan hocaefendi hazretleri, atanın bu anlamlı sözündeki barış oranını az bulup beğenmediği için miktarını biraz daha arttırmıştır:

    . (bkz: yurtta sulh barışta sulh)
  • küba'nın başkenti havana'da bulunan atatürk büstünün üzerinde yazan söz. hem türkçe, hem de ispanyolca olarak iki dilde yazılıdır.
    (bkz: paz en el pais, paz en el mundo)
    https://www.facebook.com/….658798520&type=3&theater
  • türkiye'nin askeri doktrinin temelini de oluşturan söz.

    türk ordusu organizasyon ve teçhizat yapısını sadece savunmaya göre kurmuştur.

    1974'te çıkarma gemisi eksikliği, uçak gemisine ihtiyaç duymaması, ordu mevcudunun herhangi bir savaş olasılığı için daima yüksek olması, ordu, cephe ve üs yapıları tamamen bu amaca uygun olarak dizayn edilmiş, askeri okullarda verilen eğitim de bu amacı genç subaylarda kökleştirmek için programlanmıştır.
  • akp döneminde yurtta sus ve dünyada yalamaya devam et şekline dönüşen motto.

    (bkz: hayaldi gerçek oldu)
  • son yıllarda yürütülen politikalar ve 11 mayıs 2013 reyhanlı patlaması ile devam eden sürece baktıkça, son dönemlerde hortlayan aklıevvel düşmanlarına rağmen ulu önder mustafa kemal atatürk'ün ne büyük lider olduğunu bir defa daha hatırlatmış olan sözdür.
hesabın var mı? giriş yap