• yobaz kelimesi sadece bir kesime hitap etmemelidir çünkü; sallasan yobaza değer, entellektüelim diye geçinen yobazlar, marjinaller, ateistler, solcular, çağdaş yobazlar vb. ile doludur etraf... beyinde çözülmesi gereken bi hadisedir, kendine göre etrafındaki insanlarla, konuşmadan, dinlemeden, anlayacak kapasitesi olmamasına rağmen anlamaya bile çalışmadan "yobaz" yaftası yapıştıran insanlar da asıl yobazlar, gericiler, kaz kafalılardır...

    kelime anlamı olarak öncelikle "kaba saba, incelikten yoksun" anlamında bir kelime olmasıyla birlikte "bir inanca dışarıyla etkileşime kapanacak şekilde kendisini kaptırmış kişi" anlamına da gelir bu bağlamda, satanistler, depdebeciler, post-nihilistler bile "yobaz" olabilir... tikat etmek lazımdır.
  • yobaz, bağnaz demektir. bir düşünceye ya da akıma, başka bir tanesini tanımama derecesinde bağlanmaktır yobazlık.
    islamcı yobaz olabildiği gibi ülkücü yobaz ya da sosyalist yobaz da olabillir.
  • sahipin ilk dikkat çeken parçalarından, eline saglik deniz yilmaz ve kurban diyoruz.
    sözleri;

    bu dünyadan kar sağlayan kirli bir el var,
    zorla kesilen haraçla bir dünya doyar.
    karanlık hasat mevsiminde, gündüz ağlar,
    son günler yaklaştıkça güneşte yakar.

    sen, yobaz efendinin sağ yanında yerini al
    sen, düzenbaz efendinin sol yanında yerini al
    ve sen etme, naz, efendinin kucağında yerini al

    sahipten emir alan tüm acizler azar
    bilmez cahil, ruh evidir, bedense mezar
    yüzyıllardır kanla beslendi, tarihte yazar
    hep sapkındır hem de derki, "değmesin nazar"

    sen, yobaz efendine inanmayanın canını al
    sen, düzenbaz efendinin haramından payını al
    ve sen etme naz! efendinin kucağında yerini al

    aydınlığa çıkarmak için uzanan o el,
    karanlığın içinden geliyor, cahil! bre cahil!

    ona akıl verin, ihtiyacı var
    aklının odacıkları pek bir dar
    ıssız yığıntıdan kurtulacağına
    sabah akşam örer odaya duvar

    cahil, allah senin çileni versin
    oğlun senin tersin olsun ki ersin
    kalbimizde elbet herkese yer var
    ancak akıl denen muamma seni neylesin

    sanki doğar doğmaz ilk duyduğuna inanmış
    hemen ardından da kapıları kapatmış
    yeter ki şu aciz beden tam doysun
    zaten ruh ve akıl bataklığa saplanmış

    hem cahilsin hem de akıl verirsin
    sana maruz kalan nasıl delirmesin?
    işe yarar bir şey olsa aklında
    iblis oturabilir miydi şimdi sarayda?

    apışının arasıyla düşünen
    yaratanı yapma dese de yapar
    ölünce elbet herkese bir ev var
    ve bir kısmının manzarası ateştir
  • ister kurban'ın ileri görüşlülüğü diyin, isterseniz tesadüf diyin, ama şu şarkının bir sözlerine bakın ve sonra bugünü düşünün. balyoz gibi bir şarkı. tak, tak!

    "hem cahilsin hem de akıl verirsin
    sana maruz kalan nasıl delirmesin?
    işe yarar bir şey olsa aklında
    iblis oturabilir miydi şimdi sarayda?

    apışının arasıyla düşünen
    yaratanı yapma dese de yapar
    ölünce elbet herkese bir ev var
    ve bir kısmının manzarası ateştir"
  • çocukluk döneminde beyin devreleri yakılan insanlardır. işin garibi son zamanlarda yeni bir trend çıktı. yobaz oldukları söylenince "düşüncemden dolayı yobazsam evet yobazım ne mutlu bana" tarzı savunmalara girebiliyorlar. insan beyninin çalışma sistemi bence çok daha fazla araştırılmayı hakediyor. belki bu tiplerin beyinleri çözümlenebilirse bir tedavi şekli olabilir. insanlığın geleceği için en azından bir umut olur tedavi.
  • yıllar yılı yok terörist şeriatçı, yok fundamentalist hıristiyan, katil komünist, yok bilmem ne adamların yani kısaca yobaz dediğimiz grubun nasıl olup da bu kadar körü körüne saçma sapan şeyleri savunurken sonra kendilerinin dahi yasak ilan ettiği şeyleri sırf onlardan biri yapınca mazur gördüğüne anlam veremedim.

    hani sorun burada neye inandıklarından bile çok nasıl inandıkları. zaten mesela bu yüzden fundamentalist ve dindar farklı şeyler.

    neyse diyordum ki, yobazlar ve maruz gösterme hevesleri... mesela türkiye ve hırsızlık:

    tamam anlıyorum bal tutan parmağını yalar gibi lafların edildiği bi kültürden gelmişsin. ama usturuplu da yemiyorsunuz ki. öyle bi kendinden geçme, bal kavanozunu bitirip, hazemedemeyip kusma hallerine varmış bi helölöy. e kul hakkı? ne oldu?

    sonra tecavüz mevzusu var. bu sadece dinde pedofilinin yeri olduğuna inanma/ikna etmeye çalışma değil. velev ki var (var mı yok mu hepimizin kendince bi fikri var, fakat hem islam alimi değilim, hem de bu işi uzun uzadıya tartışacak kadar islam'ın ne dediğiyle ilgilenmiyorum. insanların uygulamaları beni daha çok enterese ediyor.) e dini nikahsız da yapıyorlar? zina lan, gene günah?

    herhangi bi dinden yobazı al. hatta dini boşver. ekonomik sistem olur, politik sistem olur. onun yobazını al.

    bu adamların hepsi için bi ya günah ya yanlış ya bişi kavramı var.
    fakat yobaz işte tanımları gereği mantıklı varlıklar değiller, bu 'yanlış' kavramları o kadar absürd bir şey ki, bi insan ne kadar prensipli olmaya çalışırsa çalışsın, mümkün değil.

    yani atıyorum:
    + tecavüz yasak --> ok yapmadı.
    + zina yasak --> ok, yapmadı.
    + harama bakmak yasak --> ok, yapmadı.
    - düşünmek yasak --> ahanda bu aşamada patladı tabii.

    veya komunist yobazdan gidelim:
    + başkasının hakkı gördüğünü almak yasak --> ok yapmadı.
    + devletin malını almak yasak --> ok yapmadı.
    + yolsuzluğa göz yummak yasak --> ok yapmadı.
    - fazlasını istemek yasak --> ahanda bu aşamada patladı.

    ki bak çok iyimserim gene. öteki maddelerde başarılı olduğunu varsaydım.

    hah şimdi akıl yürütmesi o kadar başarısız ki... onun için bi kadına bakıp 'günah' bir şey düşünmekle, bir kadına tecavüz etmek arasında çok ciddi bi fark yok. beeelki biri daha fazla günah penalties o kadar.

    ama bi tarafta benim gibi, "iki yetişkin birbirleriyle istediğini yapar, size ne ki?" diyen bir 'orospu' var. (öyleymişmişim. şaka yapmıyorum, arada sözlük'te gelip random saydırıp giden mallar var. sen kimsin lan yarraaam rahatlığında olduğum için dert etmedim de ne kadar şuursuz olduklarını güzel açıklıyor.)

    hah, bi tarafta biz yoldan çıkarıcılar, diğer tarafta da bi günah işleyivermiş kaarrrdeşi var. ama onların günahkar "çok doğru yaptım, olsa gene yaparım" demiyo. ya kılıfına uyduruyor, uyduramıyorsa bi anlık şeytana uyduğunu iddia ediyor, ya da suçu bize falan atıyor. (ne alakaysa. yavşak. en sinir olduğum bunlar. olm bak kılıfına uydurma çabasındaki en azından kendi içinde tutarlı. bu tür en şerefsiz, kaypak... ıyy yani.)

    biz "tecavüz mü, yok artık. yanlış ötesi.", "evlilik dışı ilişki bambaşka, tarafları ilgilendirir. olsa gene yaparım haha." diyen 'orospu'lar olduğumuz için adam kendini ötekiyle özdeşleştiriyor.

    bu sadece adamını/çıkarını koruma iç güdüsü değil. sadece onun günahında kendi potansiyelini görüp duyduğu suçluluğun eseri de değil.

    bu yaşadığı psikozun bi parçası. normal bir insan gibi sebep sonuç ilişkisi kurabilse, ne kadar cahil de olsa, bu kadar salaklaşmaz.

    fakat öyle bir sanrıda ki: "zaten günah/hata/yanlış içinde yüzen korkunç iğrenç varlıklarız, bi yanlış yapıyor diye kimseye kızma hakkımız yok. ama biz buna rağmen doğruya çekmeye çalışıyoruz en azından. o yüzden biz iyiyiz. münferit* tecavüz/yolsuzluk/cinayet falan büyük resimde görmezden gelinebilir şeyler. ama siz kötüsünüz çünkü başka değer yargıları savunuyorsunuz."

    hele üstün güce, tanrı, karma bilmem neye inanıyorsa, daha da çelişkili olduğunun farkında değil. eğer bunlar varsa ve biz sahiden yanlışsak, cezasını çekeceğiz. niye bu kadar diş biliyorsun ki?

    mesela ben %100 hıristiyan olsam, hiçbir şüphem derdim tasam olmasa, ben koyunluğuma bakarım (şair burada hıristiyan mitolojisindeki kuzu falan metaforlarına gönderme yapmaya çalıştı ama beceremedi.)

    tamam misyonerlik lazım ya, ok inancımı da yaymaya çalışırım. ama yobazın nefret ettiği gibi nefret etmem. "karşıdaki de tanrının yaratımı değil mi? hepsi onun planının bi parçası değil mi? benim ne haddime evrendeki bir şeyden nefret etmek" der kabullenirim. yok yoldan çıkarıyorsunuz yok masumların aklını çeliyorsunuz diye çıldırmak yok, "hepsi tanrının iradesi." oooh. kebap valla. kafa rahatlığına bakar mısınız?

    bunun dini olmayan versiyonunu da hayal edebilirsiniz. "aklın, adaletin, doğanın yolu bir. hepsi bu ekonomik düzene çıkıyor. o kadar mükemmel, o kadar doğru ki, biz inananlar çabaladığımız sürece yol buraya çıkacak. bizim başarısız olmamız diye bir olasılık yok, sadece bu yol şu götlek bilmem neciler tarafından sekteye uğratılabilir. fakat biz en doğru olduğumuz için sonunda tabii ki başarıya ulaşacağız."

    al. şüphesiz inançlı dediğinin kafası rahat olur arkadaşım, bizim gibi haldır haldır o mu, bu mu, neden, nasıl, hmm diye düşünceden düşünceye atlamaz.

    işte ne çeşidinden olursa olsun bu yobazların kendi inançsızlığı ve şüphelerinin hıncı bize (sahiden inanan, hiç inanmayan, konuyla en ufak alakası olmayan herkese) patlıyor anlayacağınız.

    not: bugün bende çok nadir olan bi yavşaklık, şakalar komiklikler falan söz konusu. nooluyo bilmiyorum.

    not 2: buraya kadar okumuşsunuz, ben de size bi şarkı armağan edeyim: sevgiler.
  • etrafa tükürükler saçarak, hararetli bir şekilde konuşan, karşısındaki farklı bir görüşteyse asla dinlemeyen, dinlese bile o meşhur at gözlükleriyle görebildiklerinin dışına çıkamayacağı için anlayamayacak olan kişilere verilen genel ad.illa sarıklı olması gerekmez bunların, bilumum farklı ortamda bolca bulunurlar.üniversitede de çok sık rastlanır bu tip kişilere, okumak da kar etmez ki bunlara..çünkü "yaşken" eğilmişlerdir bir kere, sonradan değişmeleri çok zordur.
  • ilk saniyesinde whiskey in the mı derken ters köşeye yatıran kurban'ın sağını solunu ayırt etmeden etkileşime kapalı yobaz düşünceye verip veriştiren şarkısı. alışık olunan kurban tavrının dışında tabii; komple sahip albümü öyle aslında.

    eleştiriyi pentagram'ın "bir"'inden bir adım öteye taşıyan, yer yer kükremeli postmodern ilahi.
  • "benim inandığım doğrudur ve bu konuda söylediklerini duymuyorum kiiiiii, kapadım kulaklarımııı, kapadım gözlerimiiii, sen ne söylesen boşşş." hâli.

    fanatik, mutaassıp, bağnaz kavramlarıyla da çok yakın akrabadır bu arkadaş.

    kendi çizdiği fasit dairede öylesine tutarlı bir dünyası vardır ki, bu ona mutluluk verir. fakat asla huzurlu olamaz, çünkü tek doğru ve gerçek olarak kabûl ettiği düşüncesini savunabilmesi ve bu tutarlılığın bozulmaması için her an tetikte olmak 'zorundadır'.
  • geçen sefer sevgilimle otobüste, bu sefer de beyazıtta arkadaşımla oturup yemek yerken tacizine uğradığım hominid türü.
    hava sıcak, şortları çekmişim, bacakta dövme çıkmış, beyazıtta boklu bi balıkçıda ekmek arası yerken, bu sefer ceket gömlek giyimli bi yobaz gelip selamsız sabahsız, "ne yazık ediyosun kendine" filan diye bacağımdaki dövmeye çemkirmiştir. yazıkmış günahmış can benim canımmış. ulan sen de dedin işte can benim canım günahsa günahı benim boynuma sen kendi canına bak dedim ama sana göre günah olan daha neler yapıyorum ben bi bilsen yarraam, sana ne benim vücudumdan amına kodumun dallaması deyip sakalından tuttuğum gibi yere yapıştırıp suratını o dövmeli ayağımla ezmek istemedim değil. amına kodumun arapçı orospusu. kendi memleketimde rahat yaşayamıyorum hepsini katletmek istiyorum, zorla faşist yapıyosunuz lan beni ibneler. gaz odası yapıp içine hepinizi tıkıp yakmak sabun yapmak istiyorum.
hesabın var mı? giriş yap