• hidrojen atomlarinin parçalanarak enerji açiga cikardiklari güne$ sistemlerinin merkez noktasinda bulunan büyük kütleler
  • bir erdal erzincan eseri, sözleri şöyle:

    bir yıldız doğdu nur ile
    âlemi yaktı nar ile
    küsülüyüm ben yar ile

    niye doğdun sarı yıldız mavi yıldız
    aman aman evler yıkan yıldız
    evler yıkan beller büken
    kanım döken kervan kıran
    dön dön yâre doğru dön

    yine bugün yaralandım
    indim etrafı dolandım
    tatlı canımdan usandım
    dön dön yâre doğru dön

    sana kervan kıran derler
    bana dertli kerem derler
    yâre ikrar veren derler
    niye doğdun sarı yıldız mavi yıldız

    bir yıldız doğdu nur ile
    âlemi yaktı nar ile
    küsülüyüm ben yar ile

    niye doğdun sarı yıldız mavi yıldız
    aman aman evler yıkan yıldız
    evler yıkan beller büken
    kanım döken kervan kıran
    dön dön yâre doğru dön

    yine bugün yaralandım
    indim etrafı dolandım
    tatlı canımdan usandım
    dön dön yâre doğru dön

    sana kervan kıran derler
    bana dertli kerem derler
    yâre ikrar veren derler
    niye doğdun sarı yıldız mavi yıldız
  • bulutsuz ve aysız geceler, yıldızların şölen zamanıdır adeta. kent ışıklarının yarattığı körlükten biraz olsun arınılabilen bir yerde, gözümüzü geceye daldırıp, yıldızlara bakınırken, aşağıya doğru kaydırdığınızda gözlerinizi, gecenin karanlığına saklanmış bir kara tepenin üstündeki bir köyün ayrı düşmüş tek bir evinin ışığı, yıldız sanılır bazen. oysa yıldız dediğin başka bir hayat, bambaşka hayaller barındırır. bildik bir köy evi ışığı değildir o anda aradığımız. nedir peki? yıldızların belki binlerce yıl öncesindeki ışığında ne arar, ne düşleriz ki? yıldızlar bilinmezliktir biraz. ayın yüzey şekillerine kadar, kendini sunduğu, keşfedildiği gökyüzünde, yıldızlar, en uzak, sürprizli bilinmezliklerdir; güzelliği mutlak. ve gene mutlak bir kesinlikle, bir döneminde varlığının, kimbilir ne farklı hayatları yaratmışlardır. her yıldız bir hayat kaynağıdır; bilebildiğimiz tek anlamlı gerçeğimizin kaynağı. güneşin ve dünyanın varlığının küçücük bir bölümüne denk gelen, "yaşamlı zamanlar" milyarlarca yıllık ömüründe her yıldızın bahşettiği bir fırsattır elbet. yıldız varsa, yaşam eninde sonunda mutlak olacaktır. bu yüzden yıldız umuttur da bir yandan... yıldızlara bakıp da, kendini o sonsuz boşluklara bırakıp da, varlığını, yaşamını sorgulamayan, yaşamı anlamaya çalışmayan tek bir insan yoktur elbet. sorular ve sorgulamalar zamanı olur yıldız insanlar için, bu cesareti olanlara. yıldız, sorgulamayı öğretir insana. bulutlar kapasa bile varlığını bildiğimiz, bu gece olmazsa bir sonra, o da olmazsa daha sonra ama mutlaka, geceyi süsleyeceğini bildiğimiz ışığımızdır, yıldız. onsuz korkutucu ve anlamsız bir boşluk olan gece göklerini, seyredilir kılar. tüm bunları bilmese de hisseder insan, kendine ve dünyaya yabancı kalmamışsa. o yüzden, umudun simgesi yapmışızdır yıldızı. o yüzden yıldızları kuşanırız*, o yüzden alnımızdaki bereye takarız*. bayrağımıza, ayı ve güneşi bulaştırmadan, uzak da olsa o en güzel umutların simgesi, hayatımızın kaynağı yıldızı koyarız, inadına tek başına... kimi zaman emeğimizin simgesi yerleşir içine*, bazen öfkemizin*. ama yıldız hep aydınlık, ışıl ışıl kalır karanlıklar ortasında. bazen, umuttan ve hayalden bile güzel...

    alakasız bakınız: (bkz: yıldızlar ve ateş)
  • şans, talih, baht karşılığı olarak kullanılmasından yanayım.

    talih, arapça kelime olarak zaten çıkmak, yükselmek, yükselen yıldız, şans demek.

    şans, chance ise gidip latince cadere fiiline dayanır, yani düşmek, çakılmak. başımıza düşen şey, elbette düştüğünde (kaydığında) dilek tuttuğumuz yıldızdır. yukarıdan düşer, etkiler, iyi veya kötü şans getirir. (bkz: influenza)

    hint-avrupa dillerindeki star'ın etimolojisi, bildiğim kadarıyla dönüp dolaşıp sümer'in inanna'sına, oradan babil'in iştar'ına, yani venüs'e dayanıyor.

    sanırım babil iştar -> fenike astoret -> yunan astarte ve afrodit, buradan da latinceye astrum ve stella (ve venüs); nihayetinde bütün avrupa dillerinde aynı kelimedir: star.
    arapçada da zühredir, parlak manasına da gelir ve venüs demektir. (bkz: zehra)

    ve özel isim olarak kullanıldığında, yıldız ilkin gökte güneş ve aydan sonraki en parlak nesne olan venüs'ü işaret eder. inanna'dan itibaren politik, askeri başarı/başarısızlık, aşk, güzellik, doğurganlık, verimlilik ile ilgili talih hep venüs'le, ve onu simgeleyen çoğu zaman aynı isimli tanrıçayla ilişkilendirilmiştir. ve atfettiği bu öngörülemez doğası gereği antik dünya venüs'ü daima dişil kabul etmiş, onu hep tanrıça bilmiştir. biz de nesneleri dişil/eril diye ayırmasak da, yıldız'ı kadın adı olarak kullanıyoruz.

    ve inanna'dan itibaren bu tanrıçanın sembolü daima 8 köşeli yıldızdır (bkz: iştar yıldızı).
    türkçede ve türklerde yıldızın özel olarak venüs'le ilişkilendirildiğine dair bir kayıt yok sanırım, varsa da bilmiyorum. biraz zorlamayla, yakın zamandaki selçuklu yıldızının 8 köşeli yıldızlardan olması itibariyle ilişki kurulmaya çalışılabilir. daha bariz bir ilişki, türklerin sembolü olan * ay yıldızdaki yıldızın venüs olması. ve bunun türklerde sembol olarak kabul edilişinin öyküsü de, talihin (yıldızın) yanımızda olduğu bir savaş sonrası hilal ve venüs'ün su üzerine yansıması üzerine şekilleniyor.

    fakat en nihayetinde yıldızın etimolojisiyle ilgili bildiğimiz, onun parlama, parlaklık ile ilişkili olduğu (arapçadaki zühre gibi). yıldızların gökyüzündeki tam bir döngüsünü tamamladığı yıl ile ilişkili olabilirse de, sanırım bununla ilgili bir kayıt yok.

    akdeniz havzasında talih, daha yakın tarihlere gelindiğinde, özel olarak venüs'ün başrolünden çıkıp daha genel olarak yıldızların tümüne, burçların tamamına atfediliyor. yani artık venüs/afrodit'ten değil, daha ziyade fortuna/tyche'den bahsediyoruz.

    fortuna tanrıçası belli bir yıldızı değil, dönmekte olan zodyak'ın yani yıldızların/burçların tamamına, bazen de bu zodyak'ın belli bir anda bulunduğu belli bir pozisyona işaret ediyor. bugün de şans, talih ve servet anlamlarında kullanılan fortuna, yaygın olarak bir geminin dümeni veya küre olarak sembolize ediliyor.

    esasında fortuna'nın tam karşılığı talih değil, felek olacaktır.
    (bkz: rota fortunae)
    (bkz: çark-ı felek)
    (bkz: feleğin çemberi)

    tabii bunlar ne eski çağlarda, ne de bugün keskin biçimde birbirlerinden ayrılmış şeyler. özellikle gündelik dilde talih, felek, venüs, fortuna hepsi birbirine karışıverir, birbirinin yerine kullanılır.

    ancak birbirinden daima dikkatle ayrılmış olan, talih/şans/felek/fortuna ile kader/yazı/yazgı/fatum *. günlük dilde bunlar da zaman zaman birbirine karışsa da, politik, dini ve astrolojik anlamda bunlar hep ayrılmıştır. ve gök cisimleriyle, yıldızlarla, venüs'le özdeşleştirilen hep birinci gruptur.

    yani bundan böyle şans, talih, baht, felek yerine nefasetle yıldız sözcüğünü kullanabilirsiniz.

    peki ben bu kadar şeyi aslında neden yazdım?
    çünkü talih cesurdan yanadır olarak çevrilen fortis fortuna adiuvat sözünü, yıldız yiğidin yanındadır olarak çevirmek istiyorum.

    yani hem fonetik olarak güzel, hem bu şekilde tamamen türkçe olması güzel bir ayrıntı; kazakistan'a gidip "jıldız jigittin jandadır" deseniz de sizi anlayacaklar. daha önemlisi, cesur tam olarak fortis karşılığı değil; fortis cesur, güçlü, eril, yılmaz, sarsılmaz anlamlarının hemen hemen tümünü kapsıyor. ingilizcede de bu problem var: hem fortune favors the bold olarak çeviriyorlar, hem fortune favors the strong olarak, hem de fortune favors the brave olarak. çünkü fortis sözcüğünün tam bir karşılığı yok. ama bizde var: yiğit.

    evet arkadaşlar, şimdi hep beraber tekrar ediyoruz: yıldız yiğidin yanındadır!
  • - sadece bir gece de mi olmaz? lütfen?
    - saçmalama. nasıl yer değiştirebiliriz ki? biraz makul isteklerde bulun artık hayattan.
    - ya bir gece, bir kez, kimse anlamaz. söz veriyorum, söylemem insanlara.
    - offf yeter ama günlerdir. ben dostuz sanıyordum. kullanıyorsun beni.
    - senden bir şey istemedim ki hiç. ilk defa. lütfen. bir kerecik. çok sıkıldım. nefes alamıyorum.
    - amaaaannn.. tamam be tamam gel hadi. ben ne yapacağım senken?
    - bir şey yapmana gerek yok. çok kolay. bütün gece boyunca içip sızacaksın. böyle yaparsan kimse anlamaz yer değiştirdiğimizi.
    - tamam hadi gel.
    - tamam.

    dün gece, bir karanlığına yıldız oldum ben. kimseye söylemeyeceğim yalanını yiyen parlak yerine geçtim.
    kayarsan ölürüz demesine rağmen, hem intiharı hem cinayeti aynı anda gerçekleştirdim.
  • bize en yakın 100.000 yıldızı gösteren 3d bir simülasyon yapmış google chrome:

    http://stars.chromeexperiments.com/
  • ek$i sözlük'te sıkça kullanılan yıldız* için (bkz: akıllı bkz)
  • yaşamın karanlık zamanlarında beliren iki olgudan biri.
    kuytu köşeye sinip düşse de yesek diyen haşarat, kemirgen vb bilimum utanmaz arlanmaz bir bir dökülürken yoluna, bir o kadar da yıldız yolunu aydınlatır, elini uzatır, içini ısıtır adamın.
    (bkz: dost)
  • benim için evrende yalnızca bir tane vardır. *
  • gündelik hayatın kirli döngüsünden en uzak noktaya kaçmak istediğinde, insanı dünyadan kolayca soyutlayabilen hülyalı ateş topları.
hesabın var mı? giriş yap