• yenisey yazıtları orhun kadar önemli görülmez, zira müstakil birer yazıt değil, mezar taşlarıdır. orhun'dan daha eskiye uzanan yazıtlar vardır ama çoğunlukla tam tarihe ulaşmak zordur. yine de bu mezar taşlarının orhun yazı sisteminden farklı olduğu ve ondan daha "ilkel" bir usulle yazıldığı bellidir.

    bugün çok şehit verdik. türklerde ölene ağıt yakmak çok önemlidir. ağıtların belli karakteristikleri vardır, bunlardan biri de ölenin ağzından konuşmak. yenisey yazıtları ekseriyetle ölenin ağzından konuşurlar. bu entry o yüzyıldan bugüne, vatanı için ocak başındaki eşini, sürüsünü ve gökyüzünü öksüz koyup giden şehitlerimize bir nevi saygı için girilmiş olsun. yazıtlardan günümüz türkçesiyle bazı pasajlar:

    "külüg çur'um ben, bayca sengün'ün oğlu. gamsız büyümüştüm ya, gam bu imiş. gökyüzündeki güneşe, yeryüzündeki yurduma doyamadım. evdeki evdeşimden, kırdaki oğlumdan ayrıldım."

    "ben küni tereg. üç yaşımda babasız kaldım. dedem külüg tutug beni adam etti. gamsız bir adamdım. evdeki evdeşimden ve dedemden ayrıldım."

    "erdemli bir erkek gibi, ülkeme taptım. tanrı(sal) ülkemden, güzel dostlarımdan ayrıldım."

    "şanlı adım yaruk tekin, otuz bir yaşımda yittim. ketim bele tugma'nın oğluydum, kalamadım yazık ki. budunun birliği için elli akrabamdan ayrıldım."

    "tüz bay küç pars külüg'üm ben. sevgili kadınım için öldüm. yetimlerim, babam, yoldaşlarımdan, sevgili beyimden ayrıldım, kardeşlerimden ayrıldım."

    "ben qutlug çıgşı. qadar savaşında, halkım ve ülkem için, öksüzlerimden ayrıldım."

    "şerefim ve ülkem için öldüm. ıssık inal halkıyla ve beyiyle kalamadım. kırk dokuz yaşımda göçtüm."
  • kırgızlar (bugünkü hakaslar diyebiliriz) tarafından dikildiği sanılan ve yukarı yenisey vadisinde, çok geniş bir coğrafyada bulunmuş kurgan, kaya , mezar taşlarına yenisey yazıtları diyoruz.

    bugün bildiğimiz 200 civarı yenisey yazıtı içinde ilk bulunan messerschmidt’in 1721 yılında uybat ırmağı yakınlarında bulduğu uybat 3 yazıtı.

    strahlenberg tarafından bilim dünyasına tanıtılan bu yazıt, konuya ilgi duyan bilim insanlarının bölgeye gelmesine ve diğer yazıtların bulunmasına vesile olmuş.
    (bkz: uybat yazıtı/@ay hatun)

    çoğunluğu kısa metinlerden oluşmuş mezar kitabeleri olan yenisey yazıtları’nın sayısıyla ilgili karmaşanın birçok nedeni var. öncelikle türk yazıtlarıyla ilgili erhan aydın’ın şu sözlerine kulak verelim:

    “bazıları hakkında bilgimiz olmakla birlikte bugün nerede olduğunun bilinmemesi, her geçen gün yeni yazıtların bulunması, yeni yazıtlar bulundukça özellikle rus araştırmacıların bunları gizlemek gibi tuhaf tutumları, özellikle rusya’daki müzelerde bulunan yazıtların sürekli yerlerinin değiştirilmesi vs.”

    yenisey yazıtları özelinde ise şunu söyleyebilirim. bir defa bulundukları coğrafya öyle dümdüz bir yer değil. malum yazıtlar yenisey nehri boyunca sıralanmış ve bu havzada nehrin birçok kolu var. ormanlık ve kayalık alanlar, tepeler var. yazıtların çoğu yatık vaziyette, görülmeleri ve bulunmaları kolay değil dolayısıyla her geçen gün yenisi bulunabiliyor.

    eski bulunanlarda ise şöyle bir durum var. mesela zamanında bölgede keşif yapan bir bilim insanı, -x yazıtı diyelim- buluyor, fotoğraflıyor (çok önceleri bilim insanları yanlarında ressamlarla gidip resmini yaptırırmış) hatta estampajını alıyor vs. fakat ikinci gidişinde bulamıyor. müzeye kaldırıldı, diyorlar. müzeye gidiyor, yok. ya başka bir müzeye nakledilmiş ya depoya kaldırılmış. işin içine rusların ketumlukları da girince olay arapsaçına dönüyor. ortaya çıkan sonuçla ilgili yine erhan aydın’ın konuyla ilgili araştırmasından minik bir örnek vereyim:

    “kara-bulun ııı (e 67) yazıtı şçerbak (1970, s. 113)’a göre yerinde, vasilyev’e göre tuva müzesinde (1983, s. 35), sertkaya (2008,s. 10) ve bazılhan’a göreyse nerede olduğu bilinmemektedir.”

    durum bu.
    doğru düzgün envantere ulaşmak çok zor. ekim devrimi öncesinde de sonrasında da rusların bölge halklarına olan politikası hep aynı. dede korkut hikayeleri türklüğü övüyor diye yıllar boyu yasaklanmış. bölgedeki türk yazıtları üzerinde çalışma yapmak isteyenler zora koşulmuş. halit said hocayev diye bir adam -ki muhtemelen çoğu kişi duymamıştır- divanü lugati’t türk’ü azerbaycan türkçesine çevirmiş, yazıtlar üzerinde çalışmalar yapmış. sonra ne mi olmuş, pantürkist diye kgb tarafından kurşuna dizilmiş ve eserlerine el konmuş.

    neyse, konudan uzaklaştım farkındayım, sözün özü hem bölgede araştırma yapmak hiçbir zaman çok kolay olmamış hem de yenisey yazıtları dağınık bir coğrafyada bulunduğu ve kısa yazılı mezar taşları olduğu için hiçbir zaman orhun yazıtları kadar ilgi görmemiş.

    yazıtların üzerlerinde herhangi bir tarih kaydı olmamasına rağmen kullanılan runik türk yazısının orhun yazıtları’ndan eski olduğu düşünülerek 6 veya 7. yüzyıllarda dikildiği tahmin edilse de elimizde arkeolojik bir ispat yok.

    yazıtların hepsi soylu erkekler için dikilmiş, içlerinde hiç kadın yok. bu mezar taşlarında -genellikle- önce ölen kişi adı, ardından kısa bir biyografi, kahramanlıkları bazen de göğe, yer sub’a duyduğu özlemi anlatan birkaç satır, sonunda da yakınlarıyla olamayacağı için üzüntüsünü belirten ifadeler yer alıyor. ve bazı taşlarda oldukça belirgin kazılmış damgalar ve hayvan resimleri var…

    “çok eski zamanlardan beri var olan ant geleneğine ilk olarak yenisey yazıtları'nda rastlanır.
    ‘ant içtiğim yoldaşım, ant ile bağlı olmayan iyi eşimden, dostumdan ayrıldım.’ (begre yazıtı)”
    (bkz: anda/@ay hatun)

    “ölülerini genellikle yakan kırgızlar daha sonra, ilkbahar veya sonbaharda külleri gömer, bir tapınak yapar veya bengü taş denen bir kaya üzerine, ölenin kendisini ve savaşlarını betimler ve ağıt yazarlardı.”
    (bkz: bengü taş/@ay hatun)

    “siz elimden, prensesimden (kunçuy), oğullarımdan, kavmimden sizlerimden altmış yaşımda (ayrıldım)
    adım el togan tutukiben tengri/semavi elimin elçisi idim.
    altı müttefik buduna beğ edim. "
    uyuk - tarlak

    “kuyda prensesim (kunçuy), yaylada oğlum söyleye, sizlerime söyleye doymadım, ayrıldım.
    halkım, arkadaşlarım söyleye ayrıldım.
    altunlı okluğu belime bağladım.
    tengri/semavi elime doymadım,
    sizlerime söyleye.
    ben üçin külüg tiriğ’im.
    semavi ülkemde ben yemliğim (?)
    altmış üç yaşımda ayrıldım.
    müstefreşe (cariye) hatun yerimden ayrıldım,
    semavi/tengri elimde evlatlık kızım, üveği (?) oğlum, altı bin atım.
    hanım tülberi, avam halk, meşhur arkadaşım,sizlerim…
    er, genç adamlar, güveğilerim kız ve gelinlerim doymadım.”
    uyuk - turan

    “köni tiriğ üç yaşımda babasız oldum.
    ağabeyim külüğ tutuk büyüttü/kişi kıldı.
    erlerde ben kedersiz idim.
    kuydaki prensesimden ayrıldım ablama…”
    barık/barlık 2

    “ben,
    bayna sangun oğlu külüğ çur.
    bunsuz /kedersiz büyüdüm.
    keder bu imiş:
    gökdeki güneşe (tanrının gününe), yerdeki elime doymadım.
    kuydaki prensesimden, vadidedi oğlumdan ayrıldım.”
    barık/barlık 3
    (yazıtların tercümeleri hüseyin namık orkun’un eski türk yazıtları kitabından alınmıştır)
  • orhun’da amaç tarihsel kaynak olarak yazılı abide mezar taşları üretmektir.
    yenisey’de amaç ölü hakkında bilgi veren yazılı sade mezar taşları üretmektir.
    bu nedenle aslında yenisey için yazıt kelimesi kullanılması orhun abidelerine haksızlık olur.
    yenisey için yazıttan ziyade ilk yazılı türk kaynakları denilebilir ki tam çözülemese de çoyren yazıtı bu bakımdan yenisey’den daha eski bir durumda gözükmektedir.
    bu nedenle kronolojik açıdan daha geç zamanlı olsa da ilk türk yazıtları orhun abideleridir.
  • orhun yazıtlarından yaklaşık 400 yıl önce yazılmasına rağmen yazılanların henüz çözülememesinden dolayı bilinen en eski türk yazıtları olarak geçmemektedirler.
  • benim uktemdi lan bu!*

    orhun alfabesinin erken dönem örnekleridir. açıkça bellidir ki bu alfabe altay bölgesindeki türk halklar tarafından uzun süre kullanılmış ve orhun yazıtlarında en olgun haline bürünmüş.

    ekşi sözlük'te yakın zamana kadar yer bulamayışı gerçekten üzüntü vericidir. halbuki türk dilinin kökenine dair birinci elden kaynak teşkil ediyorlar. benim yarım yamalak bilgilerime göre sayıları hiç de azımsanacak gibi değil. binlerle ifade ediliyor. genellikle mezartaşlarında kullanılsa da vergi amaçlı kullanılanların olduğunu da bir yerlerde okudum. vergi memurlarının bu obadan zamanında şu kadar vergi aldık sakın bir yamuğunuzu görmeyelim diye tuttukları notlar da var. yani türk devlet teşkilatı ve iktisat tarihine dair de bilgi içeriyorlar.
  • orhun abideleri 8. yy, yenisey yazıtları 6. yy kırgızlar tarafından yazılmıştır. kırgızlar türk olduğuna göre neden en eski yazılı türk eserleri orhun abideleri olarak anlatılıyor çözemedim. aslında en eski yazılı türk eserleri bu yazıtlardır.
  • yazıtlardan günümüze kadar gelen hâlâ kullandığımız birçok kelime var,
    bunlardan bazılarını ses değişimlerini de göz önünde bulundurarak derledim:

    adaklıg: ayaklı
    (söz içi d’ler türkiye türkçesinde y olur, eski türkçede söz sonu g sesi korunur)

    adrıl-: ayrılmak

    agıl: ağıl

    ak: beyaz

    akça: akçe

    al-: almak, ele geçirmek

    aw: av

    bar-: varmak ( eski türkçede söz başında bulunan bazı b’ler türkiye türkçesinde v’ye dönüşür.)

    bars: pars

    beg: bey

    bengü: ebedi,kişi adı

    beniz: beniz

    berü: beri

    ber- : vermek (b>v)

    erdem: kahramanlık

    er: erkek,asker

    ew : ev

    geyik: yabanî hayvan

    kara: siyah

    kawış-: kavuşmak

    kıl-: yapmak,etmek

    kız: kız

    kök: mavi,gri,gök (eski türkçede k ile başlayan kelimeler türkiye türkçesinde g ile başlayabilir)

    kümüş: gümüş (k>g)

    ogul: çocuk(lar)

    ok: ok

    ög: anne (öksüz buradan geliyor)

    siz : siz

    tag : dağ (eski türkçede t ile başlayan bazı kelimeler türkiye türkçesinde d ile başlar)

    tik-: dikmek (t>d)

    tilek: dilek (t>d)

    tirig: diri,canlı (t>d) (g)

    -bunların dışında da günümüz türkçesinde kullandığımız yüzlerce kelime var. bahsettiğim kuralları kullanarak hem göktürk yazıtlarında hem de yenisey yazıtlarında birçok kelimeyi anlayabilirsiniz. bu başlıktaki bir sonraki entrymde bu yazıtlarda geçen ilginç ve unutulmuş kelimeleri derleyeceğim.
  • yenisey yazıtları’nda ve türkçenin bazı dönemlerinde de geçen ama artık kullanmadığımız kelimeler:

    adaş: yoldaş

    agı: ipekli kumaş

    alıt-: yakalatmak

    alku: herkes,her şey

    apa: ata

    arkkış: övgü

    asıg: yarar,fayda

    balık: kent

    bay: zengin

    bugu: erkek geyik

    çök: şaman dualarında ‘amin’

    egeç: annecik

    egri tewe: tek hörgüçlü deve

    esiz: ‘ne acı’ anlamına gelen bir acıma ünlemi

    et öz: insan bedeni

    ıdma-: elden bırakmak

    katıglan-: çalışıp çabalamak

    öd: zaman

    ökünç: pişmanlık,üzülme

    sagır: kadeh

    sü: ordu

    yek:şeytan,ruh
  • yenisey yazıtları’nda geçen kişi adları:

    (aralarında günümüzde de kullandığımız çok güzel adlar var, anlamını bildiklerimi veya günümüzdeki hallerini yazmaya çalışacağım)

    ak baş

    alp (gümüzdeki gibi yiğit,savaşçı demek)

    altay

    anar

    antlıg (ant sahibi,andı olan kişi)

    arslan

    atam

    bars (pars)

    bayça

    bogü

    bugra

    böri (kurt)

    erden

    ergene

    elçin

    kapçı

    kögşin (gökşin)

    kök (gök,mavi)

    kutlug (kutlu,bahtlı)

    öz tugdı (tug-: doğmak)

    tapam

    temir (demir)

    togan (doğan)

    çuçuş

    yadag

    yerlig (yerli,yer sahibi)
  • yenisey yazıtları’nda geçen hayvan adları:

    at: at

    bars: pars

    boto: deve yavrusu

    böri: kurt

    bugu: erkek geyik

    egri tewe: tek hörgüçlü deve

    elik: bir geyik türü

    geyik/keyik: yabanî hayvan

    irbiş: sibirya leoparı

    kiş: samur

    kökmek: sibirya leoparı

    öküz: öküz

    tañ: tay

    toñuz: domuz

    turña: turna

    yılkı: at sürüsü

    yunt: at

    (ayrıca kuş kelimesi tek başına geçmese de kuşla- fiili kuş avlamak demek.)
hesabın var mı? giriş yap