• çanakkalenin en doğusundaki ilçesi. balıkesire daha yakındır. hatta 1940lı yıllara kadar balıkesire bağlı bir yerdi. idari olarak çanakkaleye bağlansa da balıkesirden kopamamıştır. alışverişe filan oraya giderler.
  • çanakkale ilçesi.
    1 belde (kalkım beldesi) ve 76 köyü vardır.
    ilçe merkezinde 4,
    kalkım beldesinde 2 mahalle olmak üzere
    toplam 6 mahalle muhtarlığı vardır.
  • yol yine uzundu. ve ben yine gittim.

    kuzeye doğru mavi daha bir mavileşiyordu sanki. bulutsuz bir göğe baktın mı hiç? denizden hiçbir farkı yoktur. ve o lacivert denizin etrafını kaz dağları sarmalamaktaydı o gün. yazın en sıcak gününü, doğduğum topraklarda bırakmış ve sarıkız'ın serinliğine sığınmak üzere yola çıkmıştım. birbirinden dolambaçlı, virajlı, baş döndürücü, büyüleyici yollar. iki yanı böğürtlenlerle, çınar, çam ağaçlarıyla kaplı, heybetli yollar. hanlar'a doğru kenarlarda kar çubukları belirdi. demek ki kışın fena kar yapıyordu buralar. tıpkı kavrun'un, kaçkar'ın kışını merak ettiğim gibi, buranınkini de hayale dalmıştım bile. yaylacıların derme çatma ahşap evleri kim bilir nasıl direniyordu bu yarım akıllı mevsime. yazın akşamları böyleyse şayet, kış geceleri ne yapıyordu burada yaşayan, çalışan, ya da sadece yolundan geçip giden insanlar?

    hanlar, hep o bildiğim hanlar'dı zaten. asırlık çınar ağaçlarının yutmuş ve sanki asırlardır bir türlü çıkarmayı becerememiş olduğu bir yer. etrafta kimse yokken ürkütücü. akşamcılar varken şenlikli, bol fasıllı. ramazan ayındaysan ulvi. bunca özelliğini saydığıma göre, hatrı sayılır miktarda konaklamıştım bu topraklarda. farkında değilim.

    sonra yenice göründü uzaktan. ben oraya apartmansız cennet adını koydum. 60 küsür sene önce aslında daha bir yukarı kısımda kurulu iken "büyük deprem" sonrası yerle bir olan, birçok hayatı toprağının içine koyan yenice, şimdi taş çatlasın 3 katlı binalardan ibaret, kendi halinde, insanı, havası ve güzel suyu, bereketiyle, çanakkale'nin görülmeye değer bir ilçesidir.

    nuri bilge ceylan'a, o adı gibi güzel yaşayasıca insana, memleketlik yapmıştır. onu doğduğu gün bağrına basmıştır. etrafı, sarıkız ve mitolojinin kutsal ida'sıyla çevrilidir. nefes almak istesen, bedava oksijen sunar. hem de altın tepside. karnın acıksa, evinde ne var ne yok önüne serecek sıcacık insanı vardır. sıkılsan - ki olacak şey değil ama - az ötede geyikli limanı seni bekler. bozcaada'ya kavuşturmak üzere. daha ne olsun?

    bir yanımda kırmızı biber tarlaları, öbür yanımda yabani böğürtlenler uzanırken delice,
    daha o sabah, güneş doğarken aklıma düştü yenice...
  • ahmet hamdi tanpınar 'ın meftunu olduğu sigara. paris yıllarında gauloises içse de hep yenice'nin özlemini çekmiştir.

    kaynak: ekrem ışın, a'dan z'ye tanpınar, s. 44, yky, 2003
  • nuri bilge ceylan'in tum filmlerinin gectigi canakkale kasabasi. yonetmenin dogum yeri.
  • adnan menderes'in tercih ettiği sigara markasıymış.
    bu nedenle halk arasında da çok popülermiş.
    adnan menderes sonrası halk eski talebi göstermemiş.
  • karabük'teki için:

    kadıköy'den 00.30'da çıktık, toplam 1.5 saatini mola düşünelim, herhalde 7-7.30'ta filan oradaydık.

    parkurlarına ben bakmadım, fakat bakanlar "bu parkurlarda gidip aynı yoldan geri dönüyorsun" diyorlar. doğrudur, yenice trekking'e daha yeni yeni açılan bir yer. geç olduğu iyi olmuş, bu güne kadar gayet sakin ve sessiz kalmış.

    eğer bu tür yürüyüşlere alışık değilseniz, "anıt ağaçlar" levhasından sapmayın. 1 km boyunca -buna alışık olmayanlar için- bayağı zorlu bir patikadan çıkıyorsunuz. bir kere zaten orası henüz insanların yürümesine alışık değil, yolunuzdaki dalları dikenleri hatta yan yatmış ağaç gövdelerini geçmeye çalışmak bir noktadan sonra sinir bozuyor. ayrıca yokuş gayet dik, bir de bu mevsimde gidiyorsanız drek çamurun içinde yol alıyorsunuz. 1 km deyince çok bir şey ifade etmeyebilir ama o yolu çıkarsanız ne demek istediğimi anlarsınız... neyse, yolun sonunda (son?) 1000 yıllık bir porsuk ağacı var. bir açıklık, ağacı fotoğraflayacak bir açı filan yok. ağaç patikanın üzerinde bir yerlerde sadece, sonunda değil aslında. isterseniz devam da edebilirsiniz tabi, ama o zaman yol çok uzuyormuş diye biz o patikayı geri indik. aslında kaydık demek lazım.

    trek grubu keltepe'ye eçıktı ertesi gün, biz çıkmadık. çıkanlar feci memnun döndüler. yer yer kaya tırmanışı da gerektirdiğinden, anıt ağaçlar yürüyüşümden daha dik ve daha zor yerleri olduğundan ama buna değdiğinden bahsettiler. "en azından yol üstünde bir ağaç görüp geri dönmedik, zirve yaptık. zirvede sular buz tutmuştu, hatta bir ağaç olduğu gibi buz halindeydi" diye anlattılar aynen, ama o buz ağacın fotoğtafına bakmadım bilemicem.

    biz o gün, yazıköy yoluna vurduk. şimdi şöyle, orada yeşil vadi restoran diye bir yer var. hem restoran, hem de oralardaki -sanırım- tek konaklama tesisi. tam onun olduğu yerde bir yazıköy levhası var, 6 km gösteriyor. yine bir patikayla başlıyorsunuz. herhalde 1 km'si filan patika, dik ama rahat çıkılan cinsten. belli ki çok yürünmüş, sizi engelleyecek bir şey kalmamış. neyse efendim, bu patika birden bitiyor ve sizi gayet normal, istanbul'un yokuşlarından çok daha rahat çıkılan bir yokuş karşılıyor. siz elinizi kolunuzu sallaya sallaya yürürken, biz bakıyorsunuz neredeyse zirveye gelmişsiniz...

    o rahat yürünen yolun ucu bucağı belli değil. tamam düz giderseniz ileride yazıköy olması lazım ama ne kadar ilerine, ne kadar yürüdük, oradan dönüş aynı yoldan mı, değilse nereye çıkıyor, çıktığımız yerden nasıl dönücez... bunları bilmediğimiz için geri döndük. ama güzeldi.

    sonracıma, o yeşil vadi'nin önünden geçen güzel derenin yukarısına doğru dümdüz devam edin derim ben, o yol çok güzel. ööyle ip gibi akan değil, çağıl çağıl akan bir suyun kenarında giderek yükseliyorsunuz. derken adının "incebacakoğlu" olduğunu tahmin ettiğim bir köye ulaşıyorsunuz. yürüdüğünüz mesafe ne kadar bilmiyorum ama 4 km filan olduğunu tahmin ediyorum. neyse, eğer o köyden bir 3-5 km daha devam ederseniz seyir tepesi'ne ulaşıyormuşsunuz ama biz artık günü bitirdiğimiz için ulaşamadık.

    son olarak, böyle doğa işlerini sevgiliyle yapmak çok güzel bişey. insan kendini bi "iyi" hissediyor, daha bi böyle "sevgi kelebeği" oluyorsunuz. ayrıca pratik de üstelik; patika çıkarken elini tutacak, ayağıyla sana basamak yapacak, önünden yol açacak ya da arkanda duracak biri çok büyük bir güven hissi. hem, benim sevgilim "ya ne hemen gidiyosun ne güzel romantik olmuştu şurda" demişse gerçekten olmuştur orada bişeyler. sizi temin ederim.

    yeşil vadi restoran'a gelince...

    alkol yok, önce bunu söyleyeyim. restoran kısmı güzel hakkaten, menüsü mantıklı. fiyatları için "oralarda ucuz olur" diye düşünmeyin, pahalı değil ama ucuz da değil. menü kebap ve pide türü ağırlıklı, ortalama fiyat 15 lira. güzel havalarda dere kenerındaki masalarda yemek keyifli olacaktır.

    fakat sakın kışın burada kalmayın. aman diyim. canını seven kalmasın.

    tesis daha çok yeni, belki de ilk kalanlar bizlerdik. o kadar yeni. tabii ki eksikleri var, ama ısıtmasının olmaması çok feci bişey. hava zaten soğuk, duvarlar zaten sunta (ahşap demiyorum sunta diyorum) ve odada hiçbir şekilde ısınmıyoruz. üstelik ekstra battaniye de yok. çorap ve iki kat pijamayla yattık. hele duş almayı kesinlikle düşünmeyin. biz "odada sıcak su zaten akmıyor, soğuk da ip gibi..." derken, baktık ki yine şanslıymışız, bazı odalarda hiç su yokmuş. hatta banya&tuvaleti olmayan odalar da varmış. odalar dediğim, zaten toplasan en fazla 8 oda.

    servis elemanları güleryüzlü güzel insanlar, sevdik cümleten. işletmecisi midir sahibi midir bilemiyorum, o da özünde iyidir tabi ki de, biraz nobran. ama zaten onu görmüyorsunuz alt katta kasada duruyor.

    peki nasıl gitsek kime takılsak derseniz:
    http://www.arnika.com.tr/

    iyi tatiller.
  • çanakkalenin ilçesi olup 2yıllık üniversite hayatımı geçirdigim yer. ınsanları çok iyi tabi arada istisnaları vardı ama güzel yer yani. meyve ağaçlarıyla dolu sokaklarından yaz akşamları az kiraz, erik, şeftali toplamadık hee bide çilek tarlalarına girdiğimiz zamanlar ey gidi. ılk zamanlar küçük diye insan sıkılıyor amaa iyiki de küçük yerde okudum diyo insan arkadaşlıklar kalıcı oluyor. bide yaşlıları var yenicemizin siveleri pek tatlıdır (siz buraa okumaa mı geldiniz) gibilerinden. konuda uzadı gitti ama yenice diyince insan özlüyor o zamamları kaz dağlarına yürüyüş için çıkalım diyip 3 çeşmeler de sucuk ekmek yiyip dönerdik be. son olarak eğer bir gün oraya okumaya gidicek olan olursa her mezun olan kişinin dediği lafla bitiriyorum insallah. yeniceye bir gelen pisman birde giden. saygılar sevgiler.
  • 1953’te meydana gelen 265 kişinin hayatını kaybettiği 7.2 büyüklüğündeki depremin merkezüssüdür. istanbul, tekirdağ, çanakkale, balıkesir, izmir depremi hisseden iller arasındadır. kayıtlara göre 6750 bina deprem sonucu bu çevrede hasar almıştır.

    bu deprem, gönen-yenice fayını gündeme gelmiştir. bu aralar pek konuşulmasa da bölgedeki depremler, bu fayın tekrar bir deprem ile hatırlanacağını göstermektedir.
  • çanakkale'nin ilçelerinden birisidir. ilin en doğusunda yer alır. ilçe merkezi kaz dağlarının kuzey yamaçlarında kurulmuştur.
hesabın var mı? giriş yap