23 entry daha
  • karabük'teki için:

    kadıköy'den 00.30'da çıktık, toplam 1.5 saatini mola düşünelim, herhalde 7-7.30'ta filan oradaydık.

    parkurlarına ben bakmadım, fakat bakanlar "bu parkurlarda gidip aynı yoldan geri dönüyorsun" diyorlar. doğrudur, yenice trekking'e daha yeni yeni açılan bir yer. geç olduğu iyi olmuş, bu güne kadar gayet sakin ve sessiz kalmış.

    eğer bu tür yürüyüşlere alışık değilseniz, "anıt ağaçlar" levhasından sapmayın. 1 km boyunca -buna alışık olmayanlar için- bayağı zorlu bir patikadan çıkıyorsunuz. bir kere zaten orası henüz insanların yürümesine alışık değil, yolunuzdaki dalları dikenleri hatta yan yatmış ağaç gövdelerini geçmeye çalışmak bir noktadan sonra sinir bozuyor. ayrıca yokuş gayet dik, bir de bu mevsimde gidiyorsanız drek çamurun içinde yol alıyorsunuz. 1 km deyince çok bir şey ifade etmeyebilir ama o yolu çıkarsanız ne demek istediğimi anlarsınız... neyse, yolun sonunda (son?) 1000 yıllık bir porsuk ağacı var. bir açıklık, ağacı fotoğraflayacak bir açı filan yok. ağaç patikanın üzerinde bir yerlerde sadece, sonunda değil aslında. isterseniz devam da edebilirsiniz tabi, ama o zaman yol çok uzuyormuş diye biz o patikayı geri indik. aslında kaydık demek lazım.

    trek grubu keltepe'ye eçıktı ertesi gün, biz çıkmadık. çıkanlar feci memnun döndüler. yer yer kaya tırmanışı da gerektirdiğinden, anıt ağaçlar yürüyüşümden daha dik ve daha zor yerleri olduğundan ama buna değdiğinden bahsettiler. "en azından yol üstünde bir ağaç görüp geri dönmedik, zirve yaptık. zirvede sular buz tutmuştu, hatta bir ağaç olduğu gibi buz halindeydi" diye anlattılar aynen, ama o buz ağacın fotoğtafına bakmadım bilemicem.

    biz o gün, yazıköy yoluna vurduk. şimdi şöyle, orada yeşil vadi restoran diye bir yer var. hem restoran, hem de oralardaki -sanırım- tek konaklama tesisi. tam onun olduğu yerde bir yazıköy levhası var, 6 km gösteriyor. yine bir patikayla başlıyorsunuz. herhalde 1 km'si filan patika, dik ama rahat çıkılan cinsten. belli ki çok yürünmüş, sizi engelleyecek bir şey kalmamış. neyse efendim, bu patika birden bitiyor ve sizi gayet normal, istanbul'un yokuşlarından çok daha rahat çıkılan bir yokuş karşılıyor. siz elinizi kolunuzu sallaya sallaya yürürken, biz bakıyorsunuz neredeyse zirveye gelmişsiniz...

    o rahat yürünen yolun ucu bucağı belli değil. tamam düz giderseniz ileride yazıköy olması lazım ama ne kadar ilerine, ne kadar yürüdük, oradan dönüş aynı yoldan mı, değilse nereye çıkıyor, çıktığımız yerden nasıl dönücez... bunları bilmediğimiz için geri döndük. ama güzeldi.

    sonracıma, o yeşil vadi'nin önünden geçen güzel derenin yukarısına doğru dümdüz devam edin derim ben, o yol çok güzel. ööyle ip gibi akan değil, çağıl çağıl akan bir suyun kenarında giderek yükseliyorsunuz. derken adının "incebacakoğlu" olduğunu tahmin ettiğim bir köye ulaşıyorsunuz. yürüdüğünüz mesafe ne kadar bilmiyorum ama 4 km filan olduğunu tahmin ediyorum. neyse, eğer o köyden bir 3-5 km daha devam ederseniz seyir tepesi'ne ulaşıyormuşsunuz ama biz artık günü bitirdiğimiz için ulaşamadık.

    son olarak, böyle doğa işlerini sevgiliyle yapmak çok güzel bişey. insan kendini bi "iyi" hissediyor, daha bi böyle "sevgi kelebeği" oluyorsunuz. ayrıca pratik de üstelik; patika çıkarken elini tutacak, ayağıyla sana basamak yapacak, önünden yol açacak ya da arkanda duracak biri çok büyük bir güven hissi. hem, benim sevgilim "ya ne hemen gidiyosun ne güzel romantik olmuştu şurda" demişse gerçekten olmuştur orada bişeyler. sizi temin ederim.

    yeşil vadi restoran'a gelince...

    alkol yok, önce bunu söyleyeyim. restoran kısmı güzel hakkaten, menüsü mantıklı. fiyatları için "oralarda ucuz olur" diye düşünmeyin, pahalı değil ama ucuz da değil. menü kebap ve pide türü ağırlıklı, ortalama fiyat 15 lira. güzel havalarda dere kenerındaki masalarda yemek keyifli olacaktır.

    fakat sakın kışın burada kalmayın. aman diyim. canını seven kalmasın.

    tesis daha çok yeni, belki de ilk kalanlar bizlerdik. o kadar yeni. tabii ki eksikleri var, ama ısıtmasının olmaması çok feci bişey. hava zaten soğuk, duvarlar zaten sunta (ahşap demiyorum sunta diyorum) ve odada hiçbir şekilde ısınmıyoruz. üstelik ekstra battaniye de yok. çorap ve iki kat pijamayla yattık. hele duş almayı kesinlikle düşünmeyin. biz "odada sıcak su zaten akmıyor, soğuk da ip gibi..." derken, baktık ki yine şanslıymışız, bazı odalarda hiç su yokmuş. hatta banya&tuvaleti olmayan odalar da varmış. odalar dediğim, zaten toplasan en fazla 8 oda.

    servis elemanları güleryüzlü güzel insanlar, sevdik cümleten. işletmecisi midir sahibi midir bilemiyorum, o da özünde iyidir tabi ki de, biraz nobran. ama zaten onu görmüyorsunuz alt katta kasada duruyor.

    peki nasıl gitsek kime takılsak derseniz:
    http://www.arnika.com.tr/

    iyi tatiller.
62 entry daha
hesabın var mı? giriş yap