• istanbulda ziyaret ettiğimiz mekanlar arasında 'mekan' demeye deyecek yerlerdendir. zira 'mekanın gözü vardır, dili vardır' dedirten, insanı tarif edilmesi güç halet-i ruhiye içine gark eden zından dır. zındandır zından olmasına da öyle bildiğiniz alelade zındanlardan değildir bu zından. iki heceli zındanlar cinsinden olduğu rivayet edilse de, elhak bu zındanı gördükten sonra 'ben zındana zından demem zından yedikuleli olmayınca' diyesi geliyor insanın. geçiyorum zındana..
    kulelerden birine girer girmez, sizi senaryonun baş aktörü/aktrisi derekesine çıkarır allah muhafaza. empati derekenize göre değişir tabii bu dereke. alçak hücre kapılarından başınızı eyüben geçip dar ve karanlık taştan daha taş koridorda ilerlerken (neyse ki elektrik keşfedilmiştir ve ışıklandırılma sistemleri de) ansızın ışıklar söner de kalbiniz yerinden fırlayıverecek hale gelirseniz. bu dayanılmaz birkaç saniyenin hemen akabinde sert bir dönemeçte duvara akseden adam gölgesiyle çığlığınızı yutabilirsiniz. adamcağızla aydınlıkta yüzleşince arkadan gelen turistleri görür ve onun bir garip bencileyin olduğunu anlarsınız ve korkuyu ifşa etmemek içindir ki mütebessim bir çehre bürürsünüz yüzünüze. geçiyorum koridordan..
    varıp genc osman'ın idam edildiği hücreye ayak bastığınızda ise, duvara el sürer sürmez 'dile gel de anlat sırların' deyip susup dinlersiniz. son nefesi ne yöne uçmuştur osman'ın şuraya mı basmıştı ayağını diye bir dahi sorarsınız duvara, ayak izini ararken, derununuzdan 'nedir bu empati hastalığım benim' deyu 'cık cık cık' çekerken ve de kendi kendinize, yaşayageldiğiniz zaman diliminden bi kuple sıyrılüben yan hücrede (daha büyücek bir hücredir) kösem sultan ve muhafızlarının beklediğinin ayırdına varabilirsiniz. daha fazla kalırsanız burada zaman tünelinden geri gelememe ihtimaldir. kürre i arz üzerinde her nevi hadise cereyan edebilir bu ihtimali düşünererek yine hamle vaziyetlerini alırsınız. geçiyorum ve geliyorum..
    ya 'kan kuyusuna' ne demeli? anlatmak kabil değil. yanınızda el feneriniz olsaydı kafesin aşağısına doğru tutup sanki kanlar içinde yüzen kafaları görecekmişsiniz gibi dehşete kapılırsınız. neden sonra kulenin üstüne ulaşırsınız ve kendisi istanbulun güzelim manzarasını temaşaya dalmışken 'sakın aşağı bakma'diyen arkadaşınıza manalı bir bakış atıp aşağıya bakarsınız tabii ki. yükseklik korkunuz olmadığına bütün kalbinizle iman ve itimad etmektesinizdir. aşağı bir bakarsınız ne görseniz beğenirsiniz? yükseklik korkusu. bunu da geçiyorum..
    aşağıya aynı koridordan inmek mecburiyetindesinizdir. ikinizin aklından da aynı espri geçer: 'çıkarın bizi burdan, biz, biz masumuz' heyhat ki ne heyhat.. bu espriye kimse gülememiştir.
    gidilesi, görülesi mekandır elhasıl. devasa demir kapıdan buyrun..
  • sur var, tarih var.. gozetleme kuleleri var.. gece duvarlarin uzerine du$en dolunay i$igi var..

    ama sandalyeler plastik, kafe erdal'da malatya galatasaray macini seyreder gibi.. oldu mu hocam $imdi? (bkz: 11 temmuz 2004 blackmores night istanbul konseri)
  • istanbul'u güneybatıdan çevreleyen kara surları ve kuleler topluluğuna halk arasında yedikule zindanları denilmektedir.zindanlara istanbul'un herhangi bir kesiminden otobüs ya da tren ile gitmek mümkündür, bugün hala müze olarak kullanılmakta olup yetersiz ışıklandırma nedeniyle tüm zindan ve kuleler gezilememektedir.

    yedikule zindanlarının tarihi oldukça eskiye dayanıyor.asırlar önce yedikule'nin bulunduğu yerde thedosius i 'in yaptırdığı zafer tak'ı vardı , bu tak m.s. 412'de şehrin giriş kapısı haline getirildi.

    thedosius ii tarafından sağ ve soluna birer kule eklenerek kara surlarına bağlandı ; şehrin en büyük caddesine (direkli cadde ) açılan bu kapıdan genellikle zaferden dönen imparatorlar geçerdi.kapının kemer ve cephesi altın yaldızlarla susluydu. bugün bu altın yaldızlardan pek bir eser kalmamasına rağmen bu kapı altın kapı olarak anılır.

    işkence bölümü
    yedikulenin batı cephesini oluşturan bizans eserleri altınkapı-surlar-zindanlar çeşitli çağlarda türlü tamirat görmüş ve birçok defa elden geçirilmiştir.

    önceleri silahların ve devlet hazinelerinin saklandığı yer olan yedikule zindanları , bunların topkapı sarayı'na nakledilmesiyle önemini kaybetti. kulelerden biri bizanslılar zamanında tutuklular ve idam mahkumları icin kullanılırdı ve burada işkence için gerekli aletler , hücreler ve kuyular hala mevcuttur.

    osmanlılar döneminde önemli tutuklular , tatar hanları , savaaş yapılan devletlerin elçileri için kuleler hapishane olarak kullanılmıştır.

    bu kulelerin en ilgi çekeni ise müze giriş kapısının sol tarafında bulunan kitabeler kulesidir.bu kule içine eskiden mahkumlar hapsedilir , mahkumların su ihtiyacı ise kulenin ortasında bulunan su kuyusundan temin edilirdi.

    altınkapı'nın solundaki mermer kulenin içindeki merdivenden önce sağa sonra sola dönüldüğünde , üstünde "siyaset odası " yazan oldukça ürpertili bir görünümde büyük bir salon görülür.ahşap zemin etrafında tahta iskeleler ilk göze çarpar .yetkililer bu iskelelerde idam edilecek mahkumların , idam edilenleri izlediklerini belirtiyorlar . salonun ortasında ise "kanlı kuyu" adı verilen dar ve derin kuyu mevcuttur.mhakumlar bu kuyunun kenarında idam edilir ve başları bu kuyuya atılırdı.

    kanlı kuyu'nun dibinde bulunan bir tünel denize kadar uzanmaktadır;şu an tünel tıkalıdır ama zamanında mahkumların kesilen başları bu kuyuya atılır , kuyunun dibine kadar gelen deniz suyu , kafaları denize kadar sürüklerdi.

    * sıyaset odası'ndan çıkıp , adeta bir labirent gibi olan dar merdivenlerden yukarıya tırmanırken , soğuk bir hava hissediliyor.tam karşıda genç osman'ın idam edildiği oda bulunur.9metrekarelik bu odanın hiç penceresi yoktur .

    fatih sultan mehmet tarafından hisara çevrilen yedikule zindanları , yüzyıllarca kapalı tutulmuş , ilk olarak 16. padişah olan genç osman idam edilmiştir.

    *genç osman 1604 yılında doğmuş ve 13 yaşında tahta çıkmıştır.ana dilinden başka arapça , acemce , italyanca ,latince ve yunancayı tercüme yapabilecek derecede iyi bilirdi.

    genç osman yeni bir ordu oluşturup yeniçeri ile sipahi ocaklarını dağıtmak istiyordu , bunu cariyelerine söylemişti , bu söz kulaktan kulağa yeniçerilere kadar yayılınca genç osman'a karşı cephe alınmaya başlandı.lehistan seferinden önce kardeşlerinden en yetişkini olan şehzade mehmet'i idam ettirmesi , bardağı taşıran son damla oldu.genç osman'ın ağa kapusu'nda olduğunu anlayan asiler onu oradan alıp bir at arabasının üstünde halka teşir ederek orta cami'ye getirdiler .oradan da yedikule zindanları'na getirildi.

    yüzyıllardan beri ilk defa yedikule zindanları'nda bir padişah idam edilecekti , halkın isyanının önlenmesi için yedikule hisarı'nın tüm kapıları kapatıldı.

    ikindi namazından sonra zindanda davut paşa da dahil olmak üzere 10 cellat genç osman'ın üzerine atladı.genç osman oldukça güçlü kuvvetliydi , ilk boğuşmada 3 cellatı yumrukla yere serdi . ikinci hamlede bir cellat yerden kaptığı baltayı genç osman'a vurarak omuzunu kırdı .

    osman yerde acı içinde kıvranırken caman cebecibaşı elindeki kemendi genç osman'ın boynuna geçirip olanca gücü ile sıkarak boğdu.veziriazam davut paşa ise belindeki hançeri çıkartıp ; osman'ın burnunu ve kulaklarını kesti ve i. mustafa 'nın anası olan valide sultan'a ertesi gün götürdü.

    genç osman'ın cenazesi o gece gizlice yedikule'den topkapı'ya nakledildi.

    *zindanda bulunan işkence odasında değişik işkence aletleri bulunmaktadır . bunların arasında kullanılan iğneli fıçının içine mahkumlar sokulur ve yerde yuvarlanması ile feci işkenceye uğratırlardı.

    bu fıçı zamanla rutubetten çürümeye yüz tutuğundan dışarı çıkartılmış ve halen altınkapı önünde bulunmaktadır.
  • roma imparatoru birinci theodosius tarafından yaptırılmış; top, kitabeler ve üçüncü ahmet kuleleri osmanlılar döneminde eklenmiştir.
  • tadilatı devam eden müze. fatih belediyesi web sayfasından yapılan rezervasyonla gündüz ve gece seçeneğiyle rehber eşliğinde gezilebiliyor. gece görmeniz şiddetle tavsiye edilir, yanınızda sevdiceğiniz hele de gökyüzünde dolunay varsa tadından yenmiyor.

    görsel
  • manowar elemanlarının gördüğü anda dibinin düştüğü ve "burada mutlaka konser dvd'si çekmeliyiz" dediği yer.

    ayrıca halleck'e selamlarımı sunarım.
    (bkz: #7985276)
  • polat alemdar için pek de hayırlara vesile olmayan bir mekandır. ayrıca manowar ve dj tiesto gibi kendi dallarında iki büyük ismi ağırlamaya hazırlanan zindanlardır.
  • özelleştirmenin tarihe verdiği zararın en güzel örneği.

    kapalı durumda ve ziyareti mümkün olmayan... yıllardır sonuçlanamayan mahkemelerin ceremesi, müze severler tarafından çekilen tarihi bir yapı.
  • aslında istanbul'un en güzel noktalarından birisidir. ortaokul yıllarımdan bu yana denize bakan tarafına geçer saatlerce o müthiş manzarayı izlerdim.

    bu son bir kaç senedir saçma bir şekilde kapalı. sebeplerini hatırladıkça kan beynime sıçramaya devam ediyor o yüzden bu konu bir kenarda dursun, sebep olanlar da belasını bulsun!

    hisarın kapısından girer girmez zaten zamanda yolculuk yapmışcasına 300'lü yılların sonuna götürürdü hemen insanı. büyüleyici bir atmosferi vardır her zaman bu hisarın. zindanları gezerken ürpermeyecek insan yoktur herhalde. yüzlerce, binlerce yıl boyunca ne işkenceler yapıldı bu zindanlarda. gerçi bizans döneminde zindan olarak kullanılmamıştı bu hisar. zindanlardan birinde açılan ve gezerken de görülebilen kuyunun açılma sebebi alınan kellelerin atıldığında oradan denize kadar ulaşmasıydı. he bir de bizans döneminde 4 kulesi olan hisara 3 de osmanlı ekleyince 7 oldu bilgisini de tekrar vereyim.

    artık kapalı olması o kadar üzücü ki! çayını, kahveni alıp altınkapı'ya giden o ihtişamlı yoldan yürüyüp, yine o ihtişamlı merdivenlerden çıkarak o surların gözetleme kulelerinde kalmak istediğin kadar o müthiş manzarayı seyretmek değerini bilemediğimiz muhteşem bir lüksmüş gerçekten.
  • her önünden geçtiğimde içimi hüzün kaplayan zindanlardır. o güzelim altın kapının hali içler acısı, o güzelim surların haline değinmiyorum bile...

    sen kalk aslında sana deli gibi para basabilecek herkesin ziyaret etmek isteyebileceği bir yeri kirala, yetmesin ziyarete kapatıp, çürümeye bırak. çocukluğum oradaki konser ve etkinliklerde geçti. konser alanı olarak kullanımı bile bir nevi geri dönüşüm olarak sayılabilir benim nezdimde ama kapalı kalmasını, çürümeye bırakılmasını hazmedemiyorum sözlük.
hesabın var mı? giriş yap