• piste varmadan, 1600 metre civarına denk gelen bir irtifada aracı durdurup toprak dağ yolunun uçurum kenarı olduğu bir yerden kalkış yapmaya karar verdim. bu kararımın sebebi pistten gelen ters ve darbeli rüzgar haberleri idi. hava kararmaya başlamıştı. bu son 15-20 dakika olabilirdi kalkış yaparak vadiye yönelebilmem için.
    paraşüt iptidai bir şekilde yola serildi, içi kamp malzemelerimle dolu 80lt'lik sırt çantam 2 adet karabina yardımı ile, önüme sanki bir yolcuymuş gibi eklenerek tüm bağlantılar kontrol edildi. kilo limitlerinin altında gezdiğim bu agresif kanat daha stabil olacaktı benimkine eklenen çantanın ağırlığı ile.
    4. denemede, korktukları şey üzerine şakalar yapıp durarak bu duygularına meydan okuyan arkadaşlarımın arkamdan "öleceğimi" söyleyen bağırışları ile 2-3 adım içinde ayaklarım yerden kesildi ve gayet çalkantılı bir uçuşa başladım. eğer varabilirsem inmeyi planladığım kamp yeri; kazaları ile ünlü derin bir vadi idi.
    beklediğimden daha sarsıntılı ama çok ciddi bir çökme ve kapanma yaşamadan iyi bir irtifa ile denize ulaştım. ancak hava neredeyse kararmıştı ve bundan sonra henüz göremediğim kamp yerine ulaşabilmem için hiç zig zag çizmeden doğrudan hedefe yönelmem bile yeterli olmayabilirdi.
    evet, ilk pişmanlık belirtileri başladı, altı üstü 30 dk önce çok sevdiğim dostlarımla soğuk bira yudumlama şansım varken, şimdi soğuk ve karanlık sulara iniş yapıp binlerce liralık malzemeyi orada bırakarak kıyıya varmak için saatlerce kulaçlamam, sonra da medeniyete ulaşıp kendimi sağlama alabilmek için bir o kadar yürümem gerekebilirdi.
    babamın o sözü geldi yine aklıma "sende eşşek sikine sürülecek akıl yok", babacığım bir kere daha dibine kadar haklı idi. yanımdaki 4 adet sticklight*'ı kırarak ilk 2'sini kendi üzerime bağladım, üçüncüyü suya iniş yaparsam orada bırakacağım çantama, sonuncuyu da paraşüte monte şekilde sulara gömülme ihtimali çok yüksek olan harnes*'ime bağlayıp telsizimi son defa kullanarak durumumu haber verip çantadan zar zor çıkardığım ve içinde birtakım taşınabilir kıymetli malzemelerimi alacağım dry pack (su geçirmez malzeme torbama) koydum.
    denize iniş yaparken, normal olanın aksine arka rüzgar almak gerekir, daha inmeme belki de 8-10 dakika vardı ama kendimi arka rüzgara göre ayarladım. bacak kolonlarımı açıp, bel kolon bağlantımı gevşeterek, küçük de olsa içine su dolup hızla batarak beni de yanında çekme ihtimali olan paraşütten kendimi kolayca ayırabilecek duruma geldim. işin kötü yanı arka rüzgar beni kıyıya yaklaştırmıyordu, iyi yanı ise açığa da götürmüyordu, karaya paralel uçuyordum, ama hangi tarafa devam etsem karaya daha yakın bir noktaya iniş yapacağım konusunda tam karar verememiştim. iyice keyfim kaçmıştı ama sonuçta içinde bulunulan durum bu idi, iniş yapılacak, yılların birikimi malzeme çok büyük ihtimalle bir daha bulunmayacak şekilde orada terkedilerek can derdine düşülecekti.
    irtifam belki de 100'lü metrelere yeni düşmüştü ki; yüzüme vuran tatlı meltem, koyun pisliği kokusu ile kanadımdan o mucize gibi şıkırtıları çıkararak beni yukarı taşımaya başladı. 20 dakika gibi bir süre bu tırmanma yavaş ama istikrarlı şekilde devam etti.
    normal şartlarda uçan kişinin altında, havayı sürekli soğuran bir su kütlesi (deniz-göl) varken tırmanması söz konusu olamaz, ama teoride okuyup, bazı eski pilotlardan dinlediğim o istisnai gece kuralını yaşıyor, iyi kötü irtifa kazanıyordum.
    uçuşumun tamamı 2 saate yaklaştı ve o gece kamp ateşlerinin arasında uygun bir yer bularak hedeflediğim plaja selametle inmeyi başardım.
  • hafta sonu fethiye ölüdeniz babadağda 1.800 metrede deneyimlediğim olay. hafif tırsarak gittim ama muhteşem eğlendim. korkanlar için söyleyeyim babadağa rallli modunda tırmanan minibüsler yamaç paraşütünden daha korkutucu. etrafımdaki herkesin yapma etme atlama ne gerek var muhabbetlerine kulak asmayıp. hector isimli şirketle sabah 7.30'da tırmandık. 1.900 metrede rüzgarın uygun olmaması nedeniyle 1.800 noktasına geldik. minibüsle çıkarken kuralar çekildi kimin hangi pilotla atlayacağı belli oldu. benim pilotum saffet bey'in 91'den beri bu işi yaptığını duymak rahatlatıcı oldu. bugüne kadar kimseyi havada bırakmadık esprileri de yapıldı tabi. öncelikle üzerinize uzun kollu bişeyler giyin zirve ciddi soğuk oluyor, atlayışın ilk 10 dakikası elimiz kolumuz soğuktan dondu. yanınıza ıvır zıvır yük herhangi bişey almayın. değerli eşyalarınızı fermuarlı ceplere koyun. hafif bişeyler yiyin tıkabasa karınla atlayanlardan baya bi çıkaran varmış, kahvaltıyı inince yaparsınız. atlayışta tek dikkat edeceğiniz şey pilot koş dediğinde koşmak. havalanmadan oturmaya çalışmak pilotu da sizi de zor durumda bırakabilir. koş dediğim zaten üçüncü adımda havalanıyorsunuz. havalandıktan sonra müthiş bir ölüdeniz manzarası bekliyor. müthiş keyifli bir görsel şölen. herhangi bir motorlu taşıt olmadan uçmak çok acayip keyifli bir duygu. manzara seyrederek aşağı doğru ufak ufak süzülüyorsunuz . korkacak herhangi bişey yok. o sırada pilot mütemadiyen go-proyla bi sürü fotoğrafınızı videonuzu çekiyor. zaten size soruyor akrobasi istermisiniz diye istemezsen süzülerek laylay lom iniyorsun. bu kadar çıkmışken denemek lazım isterim diyince wingoverlar spinler ile dünyanın kaç bucak olduğunu gördük. adrenalin manyağı olduğumuz akrobasi dakikalarından sonra süzülerek güvenli bir şekilde indik. inişte de pilot koş dediğinde koşup olayı tamamlıyorsunuz. atlayıştan sonraki bi kaç saat suratımızdaki aptal sırıtış devam etti. aklınızdan geçiyorsa mutlaka güzel bir havada yapın gerçekten çok keyifli.
  • yamaç paraşütü bi paraşüt diildir, o bir "kanat"tır ve paraşüt gibi düşmez, planör gibi uçar (süzülür). bu bağlamda yamaç paraşütüyle atlanmaz, doğru teknikle havalanmak gerekir.
    son derece sağlam özel bir kumaş ve özel iplerden imal edilir. bu teknoloji harikalarıyla uçmak için önce iyi bi eğitim almak gerekir, aksi taktirde iki bacağınızı da 6 yerinden kırmanız işten bile olmayabilir.

    işi iyice öörendikten sonra kartallar gibi süzülmeniz, sıcak hava akımlarını kullanarak döne döne yüxelmeniz ve kuşların neden şarkı söylediğini öğrenmeniz mümkündür.
  • yaptıktan sonra büyük bir hevesle facebook'a koyduğum fotoğrafların altına semtten bir kardeşimizin,
    "ooo abi kucağa gelmişsin" yorumu yüzünden bir daha yapmayı düşünmediğim etkinlik.
  • yamaç paraşütü: ingilizce - paragliding, fransızca -parapente, almanca - gleitschirm olarak adlandırılır.

    yamaç paraşütü'nün kısımları:

    · kanat : yamaç paraşütünde, havada süzülmeyi sağlayan kumaş kısım
    · askı ipleri : kanada bağlı olan ipler, kanadın yüzeyine dengeli bir şekilde dağılırlar. ortalama 80-90 adet askı ipi vardır ve bunların her birinin taşıyabilecği yük 80-150 kg arasında değişmektedir.
    · taşıyıcı kolonlar : askı ipleri bölümlere ayrılarak kolonlara bağlanır. bu sayede iplerin zarar görmesi ve dolaşması önlenir. aynı zamanda ipler bölümlerine göre ayrılmış olur. modern kanatlar 3 ve 4 kolonlu olarak üretilirler.
    · harnes : uçuş koltuğu. üzerindeki karabinalar aracılığıyla kanada bağlanır. harnesler vücudunuza göre ayarlanabilirler, yine de 3-4 bedenleri mevcuttur. harneslerle arkanıza yaslanıp saatler süren uçuşlar yapabilmeniz için konforlu üretilmişlerdir. bir harneste yedek paraşüt yeri, bagaj, yan cepler, telsiz cebi, sırt ve yan korumalar ile speed sistemi bulunur.
    · cell (hücre): kanadın zarlar aracılığıyla bölümlere ayrılmış kısımlarına denir. zarların üzerindeki delikler sayesinde kanadın içindeki hava sürekli bir cell diğerlerine hareket ederek iç basıncı dengeler.
    · leading edge (hücum kenarı-burun) : kanadın ön kısmına denir.
    · trailing edge (firar kenarı-kuyruk) : kanadın arka kısmına denir.
    · flap : kanadın yan uçlarındaki stabilizelerdir.
    · rabit halka : kolonlardaki ip demetlerini birleştiren çelikten kare ve üçgen halkalardır.
    · karabinalar : kanadı kolonlardan harnese monte etmeye yarayan,farklı açma kapama sistemleri olan metal aksamlardır.
    · ripstop : kanadın kumaşının üretiminde kullanılan dokuma tekniğidir.kumaşın üzerinde mm''lik kareler vardır ve her bir kare dikiş vazifesi görür.bu kareler herhangi bir yırtılma durumunda,yırtığın büyümesini engeller.
    · dacron : kanatların yapıldığı kumaş türüdür.özelliği hafif olması ve çabuk sert form alabilmesidir.
    · double-stich : kanatların üretiminde kullanılan dikiş sistemidir.bir düz ve bir zig-zag dikiş yan ayanadır.şoklarda dikişlerden biri atarsa diğer dikiş destek görevi görür.
    · kordo hattı : kanadın kuyruk kısmından burun kısmına kadar olan mesafeye denir.
    · aspect ratio : kanadın boyunun enine oranıdır.
    · glide ratio : süzülme oranıdır.orta seviye bir kanadın süzülme oranı ortalama 1/7'dir.bu rüzgarsız havada 1000 metrelik bir tepeden havalanan yamaç paraşütünün düz uçarak 7 km. süzülebildiğini gösterir.
    · sink ratio : kanadın çöküşünün m/sn. olarak ifade edilmesidir.
    · hücum açısı : kanadın uçuş yönü ile kanat doğrultusu arasında kalan açıdır.hücum açısı fren konumları arttırıldıkça artar,fren konumlarlı azaltıldıkça azalır.hücum açısının düşük ya da yüksek olması uçuş performansını etkiler.
    · durum açısı : kanat doğrultusu ile ufuk çizgisi arasındaki açıdır.
    · süzülme açısı : uçuş yönü ile ufuk çizgisi arasındaki açıdır.bu açı kanadın performansını belirler.
    · yer hızı : kanadın ve pilotun yere göre hızıdır.
    · hava hızı : kanat üzerinden geçen havanın hızıdır.
    · rüzgar hızı : rüzgarın esiş hızıdır.
    · s paterni : iniş manevrasıdır.
    · 8 paterni : daha dar alanlarda kullanılabilen bir iniş manevrasıdır.
    · irtifa : uçuş yapılan yükseklik.
    · termik : dikine hareket eden;hava akımlarıdır.yamaç paraşütçüleri yükselen hava akımlarını kullanarak binlerce metre yükselip,kilometrelerce uzağa giderler.en uzun uçuş 337 km, pilot:bojan marcic, yer:kuruman-g.afrika.
    · türbülans: düzensiz,stabil olmayan hava akımlarına denir.yamaç paraşütçüleri için tehlike oluşturur.
    · rotar : oluşumlar arkasında oluşan düzensiz hava hareketleridir.
    · dust devil : soğuk hava ile karşılaşan termikleri oluşturduğu küçük hortumlardır.
    · soaring : yamaç paraşütçüleri,yamaçların rüzgara bakan taraflarının önünde oluşan kaldırıcı bandı kullanarak saatler süren uçuşlar yaparlar.bu tür uçuşlara soaring uçuşu ya da yelken uçuşu denir.
    · plf : 5 nokta taklası olarak da bilinir.sert bir inişte ya da bir kaza durumunda şoku vücudun 5 ayrı noktasına dağıtmak amacıyla kullanılır.
    · stall : kanadın yüksek hücum açısına bağlı olarak,hava hızının düşmesi sonucu üzerindeki kaldırıcı kuvvetlerin ortadan kalkmasıdır.
    stall sonucu;ileri gidiş durur ve hızlı bir irtifa kaybediş başlar.
    · spin : kanadın üç eksende koordinesiz dönüşdür.spin sırasında kanat üzerinde pilotun kontrolü kaybolur.
    · spiral dönüş :bir çöküş manevrasıdır.bir eksen etrafında koordineli 360 derecelik dönüşlerdir. budönüşler sırasında pilot,merkezkaç kuvveti etkisiyle kanadın dışına itilir ve kanad dönüşleri hızlanıp,dalarak gerçekleştirir.spiral dönüşlerde oluşan yüksek hız ve merkezkaç kuvveti etkisinden dolayı kanada binen yük artar.bu dönüşler sırasında çöküş çok yüksektir.
    · big ears : bir çöküş manevrasıdır.kanad uç kısımlarından bilinçli olarak söndürülür.söndürülen alan arttıkça taşıyıcı kısım azalır ve çöküş artar.
    · wingover : bir çöküş manevrasıdır,aynı zamanda akrobasi amaçlı da kullanılır.
    · b-line stall : bir çöküş manvrasıdır.kanat bkolonları kullanılarak söndürülür;kanadın dış yüzeyi ikiye katlanır ve hızlı bir çöküş başlar,8-10 m/sn.
    · asimetrik kapanma : kanadın tek tarafının kapanmasıdır.müdahale edilmezse ya da yanlış müdahalelerde pilot için tehlikeli olabilir.
    · windsock : rüzgarın esiş yönünü anlamamıza yarayan hafif kumaştan yapılmış basit bir araçtır.kalkış ve iniş bölgelerine dikilirler.uzunca bir sopaya ya da boruya takılarak kullanılırlar.
    · stremer : rüzgarın esiş yönünü göstermesi için kullanılan bez ve kağıt parçalarına denir.
    · t pano : iniş bölgesinde rüzgarın esiş yönünü belirtmek amacı ile kullanılır.
    · speed bar : kanadın hızını arttırmak amacı ile kullanılır.ip ve makara sistemi ile hernese ve kanadın speed sistemine bağlıdır.ayaklarla itilerek kullanılır.
    · windmeter (anomometre) : rüzgarın hızını ölçmeye yarayan alete ya da cihaza verilen ad.
    · vario : uçuş sırasında yükseliş ile çöküşü,sesli ve görüntülü olarak bildiren cihaza verilen ad.vario'lar termiklerin kaldırıcılığının daha iyi anlaşılması ve merkezinin daha kolay bulunması amacı ilekullanılırlar.
    · altimetre : yüksekliği bildiren cihaza verilen ad.
    · gps : anında dünya üzerinde nerede olduğunuzu haber veren küçük üniteler.uydular aracılığıyla pozisyonunuzu gösteren araçlardır.aynı zamanda yerden ne kadar yüksekte olduğunuzu da haber verirler.
    · balast : uçuşta kullanılan ekstra ağırlık.
  • para veripte yapacağım bir aktivite değildi ama bir arkadaşımın kıyağı ile bedava yapma imkanım oldu. artık kesinlikle bundan sonra devamlı yapacağım. sadece pistten aşağı uçmak için koşarken çeyrek saniyelik bir tırsmam oldu. havalandıktan sonra ise kaybolup gitti. havadayken korku ya da heyecan duymadım aksine sadece mutlu oldum. değişik bir mutluluk. denemekte kararsız kalan, az biraz cesaretli herkese tavsiye ederim ama riskleri göze alarak ve çok usta bir pilot seçerek. benim pilot on yıllıktı ve gayet rahattı. "hiçbir erkek beni uçuramadı demezsin artık" diye klişe de bir espri yaptı.
  • duyduk ki babadağ'da bir yolcu daha düşmüş birkaç gün evvel, bu işi denemek için kendini emanet ettiği pilotun pek muhtemel kalkmak için uygun hava beklerken açtığı bacak kolonlarını takmayı unutarak aceleyle çıkışa koşturması sonucu...

    ikiniz beraber çakılıp ölebilirsiniz müşteri ile birlikte, ölüm biraz ağır kaçıyor gibi gelse de kulağa nihayetinde bu extrem bir aktivite, ama yolcu düşürmek nedir lan? dikkat edeceğin 3 toka var zaten kapalı mı diye, sen ikisini açık bırakıp düşürüyorsun yolcunu!

    edit:
    kalkış videosunu izleyenlerin dediğine göre hadiseyi yanlış tahmin etmişim, bacak kolonları hava beklerken açılıp bir yere oturulmuş falan değil. direkt takmayı unutmuşlar.
    yani yaşanan olaya kaza falan diyemeyiz, ihmaldir kendisi.
    biz ders verirken her fırsatta, bıktıracak sayıda; " '98 yılında, dünyada, bacak kolonu açık unutulduğu için, tamamı ölümlü 34 kayıtlı kaza var" derdik de öğrenciler bunu duymaktan sıkılırdı.
  • daha önce sıkça söylendiği gibi uçuştan daha zor olan o dağa tırmanmak kesinlikle. babadağ'a kelle koltukta o şekilde çıktıktan sonra yukarıda tekme tokat dövseler eğlenirdim zaten. gerçi uçuştan daha zor olan bi şey daha var. o da uçuş fotoğraflarını ve videolarını almak. resmen aşağıda can pazarı yaşanıyor. 20 fotoğrafa, 3 dakikalık bir videoya 120 lira fiyat çekiyor beyefendiler. ikisini alırsanız, baya yalvarırsanız 70'e düşürüyorlar. sanırım kişisel ilişkilerini kullanarak daha düşüğe almak da mümkün olabilir, bizim hanzo bu kadar indirim yaptı.

    ölüdeniz için konuşursak zaten manzara muhteşem ama havada iyi zaman geçirmeniz biraz da pilotun kişiliğine bağlı. 45 dakika çok iyi muhabbet edip uçmak da mümkün "bitse de gitsek" modundaki bıkkın bir pilota denk gelip sıkılmak da mümkün. benimki mesela sürekli paraşüte, rüzgara küfür ediyordu. zaten uçuş öncesi bana paraşütü taşımam için "emmoğlu" diye hitap edince bir şeylerin ters gideceğini anlamıştım. kulağımın dibinde "soktuğumun paraşütü, kodumun rüzgarı" diye feryat eden bir pilot olunca ben de gaza gelip "aq güzel manzara ha kodumun kelebekler vadisi de iyiymiş" diye dolanmaya başlayacaktım havada.

    netice itibariyle kesinlikle yapılması gereken ama düşünüldüğü kadar adrenalin salgılatmayan, kalkış anı dışında heyecan seviyesi artarak azalan bir aktivite. genelde her pilot belli bir noktada heyecan olsun diye paraşütü döndürme, takla atma olaylarına giriyor ki o zaman gerçekten baya keyifli hale geliyor. hatta o hengamede g kuvvetinden ayaklarım bile uyuştu. bunun dışında iniş anı bana çok keyifli geldi, piste yavaş yavaş yaklaşırken, pilotun ayağa kalk demesiyle kendimi iniş takımlarını açmış gibi hissettim. sonrası patır patır koşma malum.

    neyse çok da uzatmaya gerek yok, eğer benim de bir zamanlar yaptığım gibi bu işi yapmadan önce bu başlığı okuyorsanız, hiç düşünmeden yapın derim.
  • ölüdenize ilk gittiğimde kararım kesindi ; asla yapmayacaktım. sonra günde en az 70-80 kişinin yaptığını gördüm. allahın 1000 yaşında ingiliz turistleri, 15 yaşında rus kızlar filan pek güzel uçuyorlar sorunsuz iniyorlar. laaan dedim benim neyim eksik. gittik pegas tan satık aldık (kötü olmasa da gravity tercih edilmeli çok daha profesyonel görünüyorlardı) bi minibüsle uçurum kenarlarından babadağ a çıktık. piste indik, şöyle bi aşağı baktım ve dedim ki
    "lan beni deli mi skti napıyorum burda ben?!!"

    hocanın hadi demesiyle paraşüte bağlandım, allahtan atlamıyorsunuz da daha yürürken havalanıyorsunuz. 1900 metreden atlayacak olsak ben minibüsle dönmüştüm kesin. havalandık ve tüm korkularım geçti. rüzgar yüzümde, tüm deniz ayaklarımın altında, o kadar sakindim ki keyifle aşağıyı seyrettim. sadece ipleri o kadar sıkmışım ki kollarım hala ağrıyor. ölmeden önce mutlaka yapılmalı diyorum. pilot iyiyse, malzemeler yeni ve problemsizce kesin yapılmalı.
  • başlangıç eğitimine tabi tutulan çömez:
    -ne zaman atlayacağım,benim sıram kimden sonra,ipler dolaşmış olmasın?
    eğitmen:
    -yamaç paraşütünde atlanmaz uçulur yawrum,sakın harnes'a oturmaya kalkma..
    b.e.t.t.ç:
    - harnes kim?
hesabın var mı? giriş yap