• en iyi ivy league okullarından biri.
  • dunyanin en prestijli universitelerinden biri.

    amerika'nin dogu yakasinda new york'a 2 saat mesafede new haven isimli kucuk bir sehirde yer alir. yale kampusu ve binalari cok guzel olsa da new haven'in geri kalanin cok cirkin olmasi ve yuksek suc oranina sahip olmasi okulun en buyuk dezavantajlarindan biri.

    bu okul lisans seviyesinde en secici girmesi en zor okullardan biri.
    (1. stanford 2. harvard 3. yale)

    okul lisans seviyesinde diger uber okullar ile ayni seviyede olmasina karsin genel olarak akademik acidan stanford, harvard, mit, princeton gibi okullarin cogunlukla gerisindedir. hukuk fakultesi disinda zirveye oynadigi bir akademik alan pek yok gibi. mesela muhendislik fakultesi ortalamadir. business school'u kotuydu, gerci son 10 senedir ataktalar, yeni bina ve bir suru yeni hoca ile yeniden yapilanma gecirdiler. neyse boyle garip bir celiskisi var okulun bence.

    tarihi olarak amerika'nin ust sinif zenginlerinin gittigi okullardan biridir. mesela bush ailesinin neredeyse tamami yale mezunudur.

    kadin ve azinlik ogrenci haklari konusunda diger okullara gore normalde cok muhafazakar olmasina ragmen su aralar political corectness dalgasina kapilmistir ayrica. okul yonetimi azinlik ogrenciler alinmasin diye belli cadilar bayrami kostumlerini yasaklamaya bile basladi. bu kadar cok zengin beyaz amerikalinin gittigi ve fraternitylerle dolu olan bir okulun bir baska celiskisi de bu sanirim.
  • abd'de hic haz almadigim universitelerden birisiyken sempati duydugum universitelerden birisi haline geldi. bunun farkli nedenleri olsa da, garip bir tesaduf neden oldu fikrimin degismesine.

    neden haz almiyorum; bilemiyorum aslinda, belki george bush'un en unlu mezunu olmasi, belki skull and bones society gibi sacmaliklari bunyesinde barindirmasi, nedense hep establishmenti (muesses nizam) temsil ediyor gibi geldi bana. cemaatci vatandaslarin da ugrak yerlerinden biri olabiliyor burasi, demek ki negatif bir izlenim kalmis bende.

    neden fikrim degisti; tip fakulteleri ve genel olarak arastirma kulturu gercekten cok iyi. cok iyi arastirmalar yapiliyor. biyoistatistik gibi bazi online kurslari muazzam ve materyal bedavaya erisime acilmis durumda. universitelerin toptan sevilecek veya sevilmeyecek kadar kompleks yerler oldugunu zamanla daha iyi anladim. son olay ise soyle oldu.

    ben tokyo'dayken tokyo universitesi'nin dogru durust bir dergisi olmamasi, mezunlar derneginin cok zayif olmasi, sosyal acidan sifirin altinda bir universite olmasi gibi konulara kafam takiliyordu. evime columbia, cambridge, new york universitelerinin dergileri, mezunlar dernegi kitapciklari vesaire geliyordu. takip ettigim zaten boyle bircok yayin vardi. tokyo ilk 20'de 30'da universite, "boyle birsey olabilir mi ya?" (kilicdaaaaar) diye hayiflanirken, new york'a tasindim. meger yasadigim apartmanin benden onceki kiracisi, bayagi kallavi bir yale universitesi mezunuymus. netten baktim, 6 yila yakin yale'de gecirmis danielle hanim. tabi bunlari kendisiyle tanisip bir kahve ictigimiz icin degil, hatunun adres degistirmeyi unuttugu icin butun dergilerinin bana geliyor olusundan ogrendim. ben de acip okuyorum o dergileri vallahi... zarf icindeki seyleri acmiyorum ama, gercekten.

    yale mezunlar derneginin aralik 2020 sayisi geldi ve bayildim resmen. dedigim gibi, bu tarz yayinlara zaten ilgisi olan birisiyim ve derginin bu nushasi gercekten cok guzel olmus.

    "kadinin yale'deki 150. yili" derginin ana temasi. yale'e ilgi duyanlar icin biraz bilgi vereyim.

    - dergi deli gibi okur mektubu dolu. aralarindan bir tanesi cok ilginc mesela. 60' mezunu richard bey demis ki; artik yale'in isminin degistirilmesini tartisma zamani gelmistir. gorunen o ki yale'e ismini de veren elihu yale isimli kisi, butun servetini kole ticaretiyle basarmis bir ticaret erbabi (bush'larin okulu olmasi nasil da ironik)... gerci japonya'da elini nereye atsan bir fasiste, abd'de de kole ticaretiyle zengin olmus bir zengine carpiyor, bu isin sonu yok yani. nitekim richard da kendi onermesini kendisi gecersiz hale getirmis "yale ismi elihu'ya degil, tum yanlislari ve dogrulariyla birlikte universiteye aittir". sonra gerci bir paragrad daha yazip kendi fikirleriyle tartismaya devam etmis.

    - nobel'i kazanan louise gluck hakkinda bir makale, kendisi yale'de pozisyon bir pozisyon sahibi...

    - gelelim kadinlar ile ilgili kisma. harika! 1869'da sanat okulunun kurulmasi icin bagis yapan street cifti, ilk bastan kadinlarin da okula kabul edilmesini sart kosmus. yani yale'de kadinlar 1869'dan beri sanat okuyabiliyorlar. muzik okulu 1890'da benzer sekilde baslamis. bakin burasi cok... ehm ehm.. onemli: 1847'de acilan graduate school (ust ogrenim?) 1892'de ilk kadin ogrencilerini almis. 20 kadin phd ogrencisi kabul edilmis, 2 yil sonra 7 tanesi yale mezunu ilk phd ogrencileri olmuslar. acikcasi makalenin bu kismini okurken phd ile ilgili daha cok sey okumam gerektigini dusundum. ne kadar eski (gladyatorlerden bahsetmiyorum), ya da simdi 6 7 yilini verenler nasil 2 yilda bitirebiliyorlardi? vesaire...

    1810'da acilan tip fakultesi (sanirim graduate medical school), ilk kadin ogrencilerini 1916'da almis, onu da ogrencilerden birisinin babasi 1000 dolar verip, bir kadinlar tuvaleti yaptiracagina dair soz vermesiyle kabul etmisler ahaha 1954'de ilk erkek hemsirelik ogrencisi gelmis (vice versa)! hemsirelik okulu 1923'de acildigindan beri sadece kadin ogrencileri kabul ediyormus (bu da enteresan bir konu aslinda). muhendislik okulu 1852'de acilmis ve tam 99 yil sonra, 1951'de ilk kadin ogrencisini kabul etmis bir yuksek lisans ogrencisi olarak.

    bu arada birseyi fark etmissinizdir; henuz lisans (undergrad) seviyesinde ogrenci okula kabul edilmedi (hemsirelik okulu sayilir mi bilemiyorum). ilk lisans ogrencisi 73' yilinda kabul edilmis, amy solomon!

    bu bilgileri makale degil de bir tablo gibi gorsel olarak dizayn etmisler, okumasi gercekten cok keyifli. okurken hep acaba bizdeki bogazici, hacettepe gibi universiteler de benzer birsey yapsalar nasil olurdu diye dusundum. ne de guzel olurdu ama kayitlari var mi acaba boyle birsey yapmaya yetecek. sonucta ulkenin basbakaninin bile kayitlari kayip degil mi? 1800'lere kadar nasil gideceksiniz...

    - covid ile ilgili bazi yazilar. yale mezunu bazi yazarlarin yeni kitaplari.

    - mark alden'den (86' mezunu) cok keyifli bir makale: when the ottomans almost took over the world ahaha tanri'nin golgesi: sultan selim uzerinden keyifli bir makale yazmis gercekten yazar. guney amerika'yi talan eden ıspanyol'larin dunya gorusunun nasil osmanli ve muslumanlar tarafindan sekillendirildigine dair ilginc fikirler. muslumanlarin kontrol ettigi ticaret tekelinden kacmaya calisan umutsuz avrupa'lilarin nasil dunyayi kesfetmeye calistigi, vesaire... aslinda makale, yale mezunu alan mikhail'in yeni kitabi hakkinda. e-kitaba dusmusse belki siz de bir bakabilirsiniz. gercekten de akran (jenerasyon?) biliminden (sosyal bilimler), sibernetige kadar turk ve muslumanlarin neleri gelistirdigi ve dunyayi nasil etkiledigine dair cok kisitli bir bilgi durumumuz var. bu acidan boyle kitaplari cok onemli buluyorum.

    - sonra kadinlar kismina geri donup, onemli kadin mezunlardan, ki aralarinda sairler, ceo'lar, ekonomistler falan var, cok guzel mektuplar ve fikirler yayinlanmis.

    - yine bazi kitaplar. muze ilanlari. kultur kultur kultur... why showering is overrated (neden dus almak cok abartiliyor) isimli bir makale dergi kapaginda var ama icerikte bulamadim, halbuki harika bir konu. dus almayi birakan bir doktorun hikayesiymis, bense gunde en az iki kere dus alan birisi olarak bu doktorun fikirlerini duymayi cok isterdim (kendisiyle birebir tanismaya cok merakli olmasam da haha).

    dergi bitti, gercekten keyifli vakit gecirtti bana. acaba bizde var mi boyle seyler? istanbul teknik mezunlar derneginin dergisinde bolca insaat haberi okudugumu hatirliyorum ahaha eskiden teklif etseler gitmem dedigim bir yere, simdi hic dusunmeden gidin diyebilirim, gorunuse gore guzel bir kulturun parcasi olacaksiniz.
  • edward norton un mezun olduğu universite
  • ders veren hocalarının ilk maaşlarını köle ticaretinden gelen parayla karşılamış okuldur. ha ben etik bulmadım, şiddetle reddettim, o ayrı konu..
  • vakt-i zamaninda bir tanidigim, bu guzide kurumu soyle ozetlemistir: "if there is a thin line between sanity and insanity, that is where yale holds the student..." yani neymis, yale'in basketbol takimindan adam olmazmis.
  • aidiyet hissi vermek açısından yaleli derken insanın ağzını yamultan üniversite.
  • siyaset bilimi, hukuk, tarih bölümleri, harry potter'dan fırlama residential college'ları falan tamam da benim esas hayran olduğum drama school'u. öğrencilerin emrinde yıl boyu kullandıkları iki tane tiyatro var, üstüne yale repertory'de de görev alıyorlar. yale cabaret'de ders dışı oyunlarını sergiliyorlar. yönetmeninden oyuncusuna ışıkçısına kadar hepsi acayip yetenekli. john turturro, meryl streep, paul giamatti falan burdan mezun. donald margulies gibi pulitzer ödüllü bi oyun yazarı playwrighting dersleri veriyor.
  • graduate school'a kabul edilen tüm doktora öğrencilerine fellowship ve/veya teaching-research assistantship kombinasyonlarıyla tam finansal destek veren, buna yönelik olarak phd başvurularında ek bir burs başvurusuna ve financial statement'a gerek duymayan, phd'ye başvuran herkesi otomatikman bursa da başvuruyor sayan güzel okul.
  • koccaman camlari olan girisin kendisi bile yale olmasina yetebilir. ayrica dunyanin en inanilmaz cimenlerine sahip olmasina ragmen akilli cocuklarimiz , gelecegimizin mimarlari cimenlerden cok kutuphanede takilmaktadir. zira o kutuphane tarihi eser diye eve konmak istegi uyandiran cinsten baska turlu bir seydir.
hesabın var mı? giriş yap