• bir kişi veya bir olgu hakkında yapılan yakıstirma ve tanimlamalar.
  • etiketlemek, tanımlamak. beynimizin çalıştığı en önemli prensiplerden biridir. gördüğümüz, duyduğumuz herşeyi yaftalarız. (etiketleriz, tanımlarız)

    1. basamak: bir olayı, kişiyi, fikri vs. ilk algılandığı şekliyle yaftalamak.

    2. basamak: bir olay, kişi, fikir vs. hakkında biraz düşünüp 1. basamağı aşan ve 'şöyle de olabilir' şeklinde yaftalamak.

    3. basamak: bir olay, kişi, fikir vs. hakkında biraz düşünmekle yetinmeyip olaya daha büyük bir resimden ya da başkalarının gözünden bakarak yaftalamak.

    çoğu insan etrafındaki birçok olayda 2. basamakta kalır. 3. basamağa çıktığı konular sadece çok önem verdikleri, geleceklerini ciddi biçimde etkileyen (eş, okul vs. seçimi gibi) konulardır. fakat asıl bilmemiz gereken, konu sayısı ile sıralama yaptığımızda hepimizin en fazla 1. basamakta durduğudur.

    hepimiz çeşitli platformlarda tartışmalara giriyoruz ve konu hakkındaki düşüncelerimizi belirtiyoruz. tabii ki bu belirtme sürecini etkileyen pek çok faktör var ama ben dikkatimi çeken kilit bir noktadan bahsetmek istiyorum.

    kişimiz a karşısındaki de b olsun.

    insanlar konu hakkında fikir belirtmeden önce karşısındakini söylediklerine/yazdıklarına göre yaftalar. a eğer 1. basamaktaysa yorumu genelde faydalı olmaz. çünkü 'hiç düşünmediği için karşısındakinin bilmediği birşey söyleme olasılığı düşüktür. iki 1. basamak tartışması izlemek pek eğlenceli değildir.

    a eğer 2. basamaktaysa karşılıklı yeni fikirlerin yeşermesi için şans doğmuş olur. burada a kişisinin sunduğu olasılıksal tavrın b kişisi tarafından yapıcı, iyi niyetli vs. gibi algılanma olasılığı yükselir. bu olsa da olmasa da karşısındaki seviyeyi hisseden birey, egosal bir mücadeleye girişir. (bkz: altta kalmamak) bu kademe de genelde (başlangıçta olmasa bile) egosal mücadeleye dönüştüğünden pek faydalı olmaz. dışarıdan bakan 1'ler beğenir, 2'ler önemsemez.

    a eğer 3. basamaktaysa kaliteli bir tartışmanın yolu açılmış olur. eğer a, 3. basamak bir b bulabilirse, hem kendileri, hem de tartışmayı izleyen diğer insanlar için farklı noktalardan bakma imkanı doğacaktır. insanları geliştiren, hayatlarında dönüm noktası oluşturan fikirlere sahip olmalarını sağlayan fikirler 3. basamak insanları ve tartışmaları sayesinde çıkar.

    ayrıca ilginç bulduğum bir durumdur ki 1. basamak ve 3. basamağın söyledikleri sıklıkla benzerlik gösterir. bu yüzden 2. basamak, karşısındakinin bir 1. basamak mı yoksa 3. basamak mı olduğunu anlamakta zorlanır. bu zorlanmayı fazla yaşamak istemediğinden 'büyük ihtimalle 1. basamak' şıkkını işaretleyip, fazla vakit kaybetmeden diğer sorulara geçer. bu da birçok tartışmanın bir anda kilitlenmesine ya da sığlaşmasına yol açar.
  • (bkz: tag)
  • son zamanlarda yazılı ve görsel basınımızda oldukça sık duymaya,görmeye başladığımız 1 kelime.1 işlem de köstebeklik yapmak.
  • "üzerine asıldığı veya yapıştırıldığı şeylerle ilgili bir bilgi veren yazılı kâğıt parçası" diyor tdk ama beni sıklıkla yarı yolda bırakan hafızam, idamlıkların boynuna asılan ve idam gerekçesini açıklayan "kağıt parası"nın özel bir adı olduğunu bana diyor.. kim bilir belki de idam yaftası'na takıldı kaldı aklım-hafızam..
  • osmanlı devletinde 1757 yılından itibaren infaz edilen kişilerin başlarının yanına koyulan metinlerdir. üslupları kişisel özellik taşımayan, sultanın yüce gönüllüğününe değinen ve infaz edilen mahkumunun çeşitli suçlarını dile getirerek keyfilik kuşkusunu uzaklaştırmak ve sultanın kararlarını haklı göstermek çabasının bir ürünü olan yaftanın uzmanlara göre 18.-19. yüzyıl osmanlı hukuk literatüründe ayrı bir yeri vardır.
    tepedelenli ali paşa 'nın yaftasının türkçe'ye uyarlanmış hali.
    yanyalı ali paşa ,şubat 1822´de başı kesildi.
    “burada sergilenen baş tepedelenli ali paşa adıyla bilinen dinimize hıyanet etmiş bir hainin başıdır. otuz kırk yıl boyunca bu tepedenli ali paşa, ona çeşitli eyaletlerin yöntemini emanet eden saray ´ın birçok mazhariyetine gark olmuştur. sultan kendisine oğulları ve akrabalarına birçok lütufta bulunmuştur. buna karşılık, minnet duymak bir yana, sürekli olarak sultan´ın iradesine karşı gelmiş ve yönetimi altındaki halka baskı yapmak için kalleşliğe ve hainliğe başvurmuştur.tarihin hiçbir döneminde onunkine eş bir soysuzluk örneğine rastlanmaz.onun yaptıkları kadar gaddarca ve barbarca eylemler duyulmamıştır.her zaman kuşkulu ve fesattı ,çıkan bütün karışıklıklara kimi zaman açıkça,kimi zaman gizlice katılıyordu.ihtiras onu kemiriyor kendisine emanet edilen eyaletlerden hoşnut kalmıyordu;komşu eyaletlerin yönetimine el koyuyor ve oralarda karışıklık çıkarıyordu.kudretli rabbimiz tarafından bize tevdi edilen kutsal bir emanet olan çok sayıda zavallı reayanın canına kıydı;başkalarının şerefini ayaklar altına aldı ya da mallarına el koydu . aileleri topluca yıkıma uğratıyordu , ve bunu yalnız arnavutluk´ta değil, yenişehir (larissa),manastır ve sarıpol [sarışaban/hrisopolis] gibi egemenliğini yaydığı kazalarda yapıyordu. ali paşa’ nın duyulmamış şiddeti ve verdiği zararlar arnavutluk ve komşu eyaletlerin haklarını zorlayınca, zorbalığından haberdar olan saray, davranışını değiştirmeye ikna etmek için kendisine birçok defa en sert ihtarlarda bulundu; ama bu hayırlı tavsiyeleri dinlemek bir yana, ali paşa küstahlıkta ısrar etti ve gözü karararak her türlü güvenliğin merkezi, halifenin ikametkahı olan istanbul’da davranışını kınayan ve başkente sığınan birkaç kişinin üzerine ateş ettirecek kadar ileri gitti. bütün ilahi ve insani kanunların bu açık ihlali ali paşa’nın cezalandırılması kaçınılmaz kılındığından görevinden alındı ve yönettiği eyaletler başka vezirlere emanet edildi. işte o zaman maskesini atarak isyan bayrağını çekti ve kurduğu bütün yüz kızartıcı projeleri gerçekleştirmek amacıyla yanya kentine çekildi. çılgın gözüpekliğiyle onu nice mazhariyetlere gark etmiş olan osmanlı devletinin gücüne karşı çıkabileceğini sanıyordu. ali paşa’ yı harekete geçiren intikam ruhu yunanlıların ayaklanması sırasında bütün kapsamıyla kendini gösterdi. müslümanlara karşı isyan etmeye kışkırtmak için mora’daki kafiruna ve sulyotlara [yanya yakınındaki suli köyü ve civarında yaşayan arnavutlar] çok büyük paralar gönderdi. bu dinsizce davranışı günahlarının ölçüsünü taşırdığından, kutsal kanunlar ve devletin güvenliği ölümünü gerekli kılıyordu. onu tutsak eden rumeli seraskeri muzaffer hurşit ahmed paşa, ölüm kararını veren kutsal fetva gereğince, verilen emirleri yerine getirdi. böylece müslüman halk hain tepedelenli ali paşa’nın kalleşliğinden ve zorbalığından ebediyen kurtulmuş oldu.”
    osmanlılar ve ölüm sayfa 346-347
    tepedelenli ali paşa'nın kesik başının yanına konan yafta
  • insanların çoğunluğunun zulasında, zihinlerindeki bazı temel şablonlara göre hareket etmeyen kimselere yapıştırmak için beklettikleri sıfatlar var. sanki başka alternatif yokmuş gibi, "bu uçta değilsen şucusundur" deyip seni kafalarında hemencecik bir konuma yerleştiriyorlar.çünkü paket halinde bulunan fikirlerin idrakı basit oluyor. muhatabının maksadını kavramak amacıyla çaba sarfetme zahmeti gösteren incelikli insan sayısı pek az. bir kimsenin hakkaniyetle dört naldan bilgi avlayıp kendi eklektik fikrini oluşturmaya çalışmasına alışılamadı henüz.
  • sınıflandırmak, kategorize etmek. önyargılar ve genellemeler ile beslenir. çağın hastalıklarından biridir, can yakar. buna maruz kaldığınız zaman sürekli haykırmak istersiniz, ben o değilim, diye...
  • şu sıralar çok moda bir kelime. iddia ediyorum bu kelimeden en haz etmeyen aslında en çok yaftalayandır.
  • (bkz: troll)
    (bkz: ateist)
    (bkz: laikçi)

    sözlükte son zamanlarda en çok rastladığım yaftalar bunlar oldu. hayır kardeşim ne derdiniz var da uğraşıyorsunuz anlamadım. herkesin bir fikri olacaktır. yaftalayarak ancak kendini tatmin edebilirsin. (bkz: klavye delikanlısı)
hesabın var mı? giriş yap