• en güzel queen şarkılarından. queen adına rağmen populer olmamasından dolayı keşfedilen şarkılardan sayılabilicek ve iyi ki de öyle olan şarkı.
  • az bilinen queen şaheserlerinden. az bilinen diğer şaheserleri gibi muhteşemdir, sihirlidir, değişiktir. gerçek queen dinleyicisi tarafından daha çok sevilmesi muhtemeldir. diğer az bilinen muhteşem queen şarkılarından bazıları:

    (bkz: tenement funster)
    (bkz: sleeping on the sidewalk)
    (bkz: dead on two legs)
    (bkz: my melancholy blues)
    (bkz: the millionaire waltz)
  • yeni başlayan bir ingiliz yapımı drama dizisi.

    http://www.imdb.com/title/tt2372220/
  • brian may sarkinin sadece sözlerini yazmamis ayni zamanda sarkiyi bestelemistir de. queenin kendini astigi yillar olan 1973, 1974 yillarindan bir eserdir ve queen'in kanimca en güzel albümünde* bulunur.
  • brian may in smile senelerinde yarattığı bu parça, kör bir kız için yazılmıştır..
  • eski bir hellfire üyesi ve güçlü bir telepat olan white queen in gücün karanlık tarafı ile ilişkisi, öğrencilerinin phalanx tarafından yokedildikten ve kendisi komaya girdikten sonra jean grey tarafından hayata döndürülmesi ile bitmiştir. phalanx ı iyi adamlarla birlikte püskürttükten sonra, prof x tarafından, banshee ile birlikte yeni mutantlara hocalık yapmaya davet edilmiştir. görevi kabul eden kraliçemiz hayatının geri kalanını bi işe yaramanın verdiği huzurla geçirmiş gökten düşen elmaları afiyetle yemiştir.
  • aşmış konser performansı için... sene 1975.
  • 1974'te, grubun pek bilinmediği zamanlarda değil de, queen'in çok daha popüler olduğu '75 sonrası yıllarda yayınlanmış olsaydı, günümüzde "tüm zamanların en güzel rock balladları" toplamalarının vazgeçilmezlerinden olacak şarkıydı. sonradan queen'in sayısız şaheseri arasında pek fark edilmeden kaybolmuş gitmiş, yine de aramaya inanmak gerek, evet..

    "no tears in my eyes, so sad it ends as it began"
  • birçok kadın black queen* olduğunu sanırken aslında white queen'dir. hepsi değil, ancak belki de tamamına yakını. kendilerini güçlü hissetmek isterler ki konfor bölgelerinden hiç ayrılmasınlar, her şey her zaman kontrollerinde olsun. kendi benliklerini bu şekilde algılayarak her türlü nahoş duruma hazırlı olduklarını ve hatta bu şekilde bir savunma kalkanı oluşturdaklarını sanırlar. hakikat hiç öyle değil tabii. bu acı hakikatle yüzleşen hemcinslerime elimde olsa bol bol içki ısmarlardım. çok zor bir durum. en iyisi her şeyden önce "insan" olmamızdan mütevellit kırılgan canlılar olduğumuzu kabul etmek.

    sözün özü, başyapıttır.

    edit: yazim yanlisi uyarisi icin langesund'a tesekkurler.
hesabın var mı? giriş yap