• muazzam bir billie eilish sarkisi. hem yeni tinliyor hem de bir o kadar tanidik. hem hic abartisiz sade bir vokal, hem de pirlanta gibi parildayan bir ses. hem insanin icine dokunan huzunlu sozler, hem de gunun sonunda cok arabesklesmeden derdini anlatan bir hikaye. ovmelere doyamiyorum; bu yil billie grammylerden cok saglam odullerle donmezse yaziklar olsun o akademiye.

    let's, let it go
    let me let you go

    sozlere bak, hey gidi...
  • tekerlemenin verdiği huzur varmış ve yağmurla iyi gidiyormuş.
    i could lie and say "i like it like that, like it like that"
    i could lie and say "i like it like that, like it like that"
  • 2001 doğumlu billie eilish 'in yumuşacık, akıcı sesiyle büyüyüp kocaman olduğu şarkı. 3:13 dk süren şarkı o kadar kısa geliyor ki insana. günlerdir süren susuzluğumu kana kana gidereceğim şey bu şarkıymış. (bkz: loop)
    sözleri de bir o kadar anlamlı.

    don't you know ı'm no good for you?
    ı've learned to lose, you can't afford to
    tore my shirt to stop you bleeding
    but nothing ever stops you leaving

    quiet when ı'm coming home, ı'm on my own
    ı could lie and say "ı like it like that, like it like that"
    ı could lie and say "ı like it like that, like it like that"

    don't you know too much already?
    ı'll only hurt you if you let me
    call me friend, but keep me closer
    ı'll call you when the party's over

    quiet when ı'm coming home, ı'm on my own
    ı could lie and say "ı like it like that, like it like that"
    ı could lie and say "ı like it like that, like it like that"

    but nothing is better, sometimes
    once we have said our goodbyes
    let's, let it go
    let me let you go

    quiet when ı'm coming home, ı'm on my own
    ı could lie and say "ı like it like that, like it like that"
    ı could lie and say "ı like it like that, like it like that"
  • dinlediğim en büyülü şarkılardan biridir.

    burada sadece 2 entry girilmiş olmasına çok şaşırdım. favori video klibi kanalımın şarkı için yaptığı klibi buradan izleyebilirsiniz.
  • çok güzel bir şarkı gerçekten de. şu sıralar nedense çok dinliyorum. hatta bazen istemsizce oluyor. ama ilk dinlediğimden beri her dinleyişte bir şey farkediyorum. şarkının bazı mısraları bir birleriyle uyuşmuyor. şöyle ki ilk verse'de kız diyor ki:

    "don't you know i'm no good for you
    i've learned to lose you can't afford to
    tore my shirt to stop you bleeding
    but nothing ever stops you leaving"

    şimdi ben bunu şöyle çeviriyorum:

    "sana iyi gelmediğimin farkında değil misin?
    karşılayamadıklarını kaybetmeği öğrendim ben**
    kanamanı durdurmak için gömleğimi yırtsam da
    gidişini hiç bir şey durdurmuyor"

    sen iyi gelmiyorum demek diyerekten hanım kızımız ayrılmaya çalıştığının sinyallerini veriyor ve sonradan çalışsa dahi gideni durduramadığı için üzüldüğünü görüyoruz. hatta durdurmak için "kanamak" kelimesi kullanılıyor ve akan kanı durdurmak için gömleğini yırtmasının bir işe yaramadığnı görüyoruz, duyuyoruz. belki de burada gitmek derken ölmekten bahsediliyor. o da olabilir. adam ölürken de ona "şimdi de mi görmüyoruz senin için doğru biri değilim" diyor. bu fikir şarkının uyumsuz sözlerine bir nebze açıklama getirse de ikinci verse'e bakarken ne görüyoruz peki?

    don't you know too much already?
    ı'll only hurt you if you let me
    call me friend, but keep me closer
    ı'll call you when the party's over

    "i'll only hurt you if you let me" cümlesiyle "call me friend but keep me closer" cümlesi bir birine zıt bence. çünkü ilk cümle karşısındakine zarar vereceğini düşünen birinin ayrılmak için kurduğu cümleye benzerken ikinci cümle bilakis "lütfen ayrılmayalım. dost olarak da kalabiliriz. yeter ki yakın olalım" temalı bir cümle. ama belki de ben yanlış anlıyorum sözleri. neyse artık. işsizlikten gece gece şarkı incelemesi yapıyoruz şimdi de. napalım!

    edit: çaylak bir arkadaşımız milkshake mademoiselle "call me friend, but keep me closer" cümlesinin "keep your friends close, but your enemies closer" cümlesine atıf olabileceğini söyledi. bence gayet mantıklı!
  • nacizane türkçe çevirim:

    sana iyi gelmediğimi bilmiyor musun?
    seni kaybetmeyi öğrendim dayanamayacağım şekilde
    kanamanı durdurmak için gömleğimi yırttım
    ama hiç bir şey gidişini durdurmuyor

    sessizce eve gelirim, yalnız başıma,
    yalan söyleyebilirdim, böylesini seviyorum diyebilirdim, ben böyle seviyorum...
    yalan söyleyebilirdim, böylesini seviyorum diyebilirdim.. ben böyle seviyorum (diyebilirdim)...

    zaten çok fazla şey bilmiyor musun?
    sadece bana izin verirsen sana zarar veririm
    bana "arkadaş" de, ama yakınlarında tut (beni geri ara)
    ben de seni parti bittiğinde ararım

    sessizce eve gelirim, yalnız başıma,
    ve yalan söyleyebilirdim, böylesini seviyorum diyebilirdim, ben böyle seviyorum...
    yalan söyleyebilirdim, böylesini seviyorum diyebilirdim.. ben böyle seviyorum (diyebilirdim)...

    hiçbir şey daha iyiye gitmez bazen
    ikimizde vedalarımızı bir kere edince
    artık sadece bitmesine izin verelim,
    senden vazgeçmeme izin ver

    sessizce eve gelirim, yalnız başıma,
    yalan söyleyebilirdim,ben böylesini seviyorum diyebilirdim, ben böyle seviyorum...
    yalan söyleyebilirdim, ben böylesini seviyorum diyebilirdim.. ben böyle seviyorum (diyebilirdim)...
  • klibi yüzünden kola içemez oldum.
  • aşırı derecede görsel bi şarkı. şurası çok feci etkiliyo beni.

    ilk “nothing ever stops you leavin’” kısmından sonra gelen ani sessizlik. ve onun ardından gelen bir kapının çarpılıp kapanma sesi. çok hafif bir ses, öyle ki çok uzaktan geliyor sanki. gözümün önünde kapkaranlık bir boşluk ve tam ortasında upuzakta bir kapı var gibi. biri de çarpıp gidiyor işte.

    dikkatle dinleyin bu kızı.
  • 2019’un başına gelmiş en güzel şey.

    görsel şölen, film gibi lan…

    bir helikopter uçuş sesi var girişte sanki… ara ara giriyor… kuşlar uçuşuyo gibi ama değil.

    sonra o muhteşem kapı çarpılış sesi uzaktan gelen. o gitti…

    sonra ikinci yarıda piyanoya giriyoruz, baya duygusallaşıyoruz… call me friend but keep me closer dedikten sonraki “call me back” sesi. sanki bir robot ağlıyor. o duygusallığı kırıyor bir anda noluyo lan dedirtiyor.

    ve ondan sonra “i’ll call you when the party’s over” cümlesinden sonra giren küçük bir kızın ayak sesleri tarzında bir ses. koşuyor sanki merdivenlerden aşağı iniyor kaçıyor gibi, elbisesini kaldırıp, düşmesin diye… külkedisi geliyo her defasında aklıma o ses girince balkabağına dönüşecek bir an önce koşmazsa… ayakkabısını düşürecek birazdan…
hesabın var mı? giriş yap