• not: yalvaririm, allahaskina sondaki linkleri okuyun]

    oncelikle bu bir belgesel degil, belgeselcilere haksizlik etmeyelim. nitekim neredeyse hicbir bilgi vermemekle kalmiyor, olasi senaryolari da (hani bilimin potansiyel yeni sinirlari diye iyimser olarak baksak dahi) carpitarak ve new age laga lugasina getirerek anlatiyor. kuantum mekaniginden populer bilim kitaplarinda okudugu kadariyla haberdar olan ben, resmen iskence cektim, bilimadamlari herhalde kalp krizi gecirmislerdir. haaa, filmdeki uzmanlara gelince...

    internette 10 dakikanizi alacak bir arastirmayla, o cikarilan profesorlerin bazilarinin fikirlerinin tamamen carpitildigi (hatta bir tanesi dava acmis), digerlerinin bilimsel komunite tarafindan dislandigi ve deepak chopra gibi dunyanin en civik, "new age kapitalistiyle" calistigini, geri kalan uc bes kisinin de zaten ramthanin ogrencileri oldugunu gorebilirsiniz. (eger deepak chopranin grow younger, live longer kitabini bulursaniz, fazla sinirlenmeden okumanizi oneririm. 200 sayfa sonra dahi hicbir sey ogrenmediginizi sasirarak goreceksiniz)

    tabii bu serefsizlige ek olarak, kuantum fizigini de fantastik bicimde yorumlamislar. dunyanin deterministik olmamasi ama istatiki olarak hesaplanabilir olmasiyla, beyin gucunuzle bu ihtimalleri kontrol edebileceginiz gorusu arasinda daglar kadar fark vardir, arada hicbir bilimsel baglanti yoktur, gotunuzden element uydurmayin demek gerekmektedir. ama izleyene epilepsi gecirtecek kadar agir gorsel efektlerle laga lugaya getirilerek bu bilimsellik susu verilmis ve olmayan (zayif da degil, olmayan) bir neden sonuc iliskisine dayanan iddia akla yatkinmis gibi geliyor.

    eger gercekten insan beyin gucuyle kuantum mekanigini etkliyebiliyorsa dahi bunu daha bilmiyoruz ve bu film de bu konu hakkindaki anlayisimizi bir gram dahi arttirmiyor. isterseniz bir kere daha izleyin, hicbir onemli bilgi bulamayacaksiniz.

    en basitinden: http://en.wikipedia.org/…/what_the_bleep_do_we_know
    kizilderili hikayesi hakkinda zerre bir bilgi bulunmadiginin aciklandigi factual errors ve quantum mechanics altbasliklari yeterince kisa ve aciklayici.

    eger zamaniniz varsa, reca ederim efendim sunu okuyalim: http://skeptico.blogs.com/…/04/what_the_bleep_.html
    ramtha nedir ne degildir bilmiyorsaniz sunu da okuyunuz, zaten ikinci yarisi filmin elestirisidir: http://skepdic.com/channel.html

    cok cok cok kotu ve ahlaksiz bir produksiyon, hem ardina saklandiklari bilimi carpitmislar pervasizca, hem de o bilim icin calisan insanlarin dusuncelerini. ramtha misin ne haltsin, insallah kuantum dalga fonksiyonun coker, venuste kaktus olarak bulursun kendini.
  • tc nufus cuzdanina yazilabilecek her dinden daha yobaz, dangalakca ve sahtekar bir olusumun reklam filmi.

    nedeni basit: o dinler yogurdu artik ufleyerek yiyorlar, test edilebilecek her turlu konuda bilimsel yontem tarafindan yanlislandiklari yahut gereksiz kilindiklari icin, artik metafizik sinirlarin icinde kendi hallerinde takilip insanlara ruhsal tatmin sagliyorlar.

    lakin bu what the fucking madirfakir oh yeaa takimi oyle degil. bilimle ayni kulvarda at kosturup, dunyevi aciklamalar bulmak pesindeler, ama dunyevi zahmetlere girmeden. onun yerine bir kac guzel grafige kuantum muantum diye dublaj yaparak. tabii bu uyduruk halleriyle iki dakikalik ciddi bir tartismada yerle yeksan oluyorlar ama onlar da bu sistematik tartisma cephelerinden kacip, infomerciallara has beyin yikama taktigiyle savasiyorlar. new age gerillalari. duzenli ordu kursaniza lan.

    "ne dusunursen o olur, evren senle harmonik iliskiye girer, seni datmin eder, bu bir rezonans olayi ercan" temali kirk yillik new age dogmasinin, universitede gorulen modern fizikle, hele hele detayli haliyle filan alakasi yoktur, taklitlerden sakininiz.

    modern yasamin tatminsiz bireyleri, ananiz babaniz gibi metafizik masallarda mutlulugu bulunuz, benim gibi dinsiz kafirlerin bir tane tutunduklari dal var, onu da yozlastirip icine sicmayiniz. yoksa nihilist olur, topunuzu yakarim
  • quantum fiziği hakkında tosun paşadan, veyahut ne bileyim, çöpçüler kralından daha fazla bilgi vermeyen bir yapıt. ve evet, ne tosun paşanın ne çöpçüler kralının, hatta ve hatta hababam sınıfı sınıfta kaldının, quantum fiziğiyle uzaktan yakından hiçbir alakası yok.

    öncelikle belirtmem gerekir ki, çok koyu bir pozitivist sayılmam. hatta bu belgeselde (hoş belgesel kelimesi pek tanımlamıyor ama neyse...) anlatılan şeylerin çoğu özellikle şu aralar sarılıp körü körüne inanmak istediğim şeyler. ama bu kadar saçma, bu kadar eksik (yokluğu da eksiklikten saydım) bir şekilde önüme konduğu zaman, ruhaniyetle quantumun arası beynimde daha bile açıldı...

    o kadar hatalı bir yapım ki, neresinden başlayayım bilmiyorum... insanların 90% sudan oluştuğunu söyleyen, vücut için hayati olan 20 aminoasitin 20sinin de vücutta üretildiğini iddia eden, biraz lise biyoloji kitabı karıştırarak bile yanlışlığı saptanabilecek bilgilerin dahi bulunduğu bu filmciği nasıl tasvir etsem şaşırıyorum...

    hadi bıraktım böyle detayları, interneti ne kadar alt üst ederseniz edin hakkında hiçbir bilgi bulanamayan o kızılderili hikayesine ne demeli? güya daha önce hiçbir gemi görmeyen kızılderillilerin gerçekliklerinde gemi kavramı olmadığı için kolomb'un gemilerini fark etmemişler, hiç görmemişler... oldu canım, oldu arkadaşım. peki siz bu bilgiyi nerden edindiniz? hem dilleri, hem de kendileri tamamen öldürülmüş, soyları tüketilmiş kızılderili kabilelerinden mi? hadi bu bilgiye ulaşımın imkansız olduğu gerçeğini bıraktım... hadi diyelim gerçekten kızılderililer gerçekliklerinde gemi mefhumu olmadığı için görmediler kolombu... peki nasıl öldü hepsi, var olmayan bir gerçeklik tarafından mı, ya da beyaz ırkın gerçekliğinde kızılderili diye bir kavram olduğu için mi? ya da avrupalıların gerçekliğinde ölü kızılderililer mevcutken, aslında ölmeyen kızılderililerin gerçekliğinde, hayatları paşa paşa sürdü mü? babaneme 3. dereceden 4 bilinmeyenli bir denklem sorsam, yapamamasının sebebi de onun gerçekliğinde böyle bir mefhumun yer almaması mı olacak? oldu.

    hadi bu hikayeyi atlattım... nöro-transmitterler hakkındaki saçmalığa da girmeden yol almayı başardım. ama 4000 kişinin meditasyon yaparak suç oranını düşürdükleri zırvalığı beni yine de benden almayı başardı. hiçbir bilimsel kaynak tarafından doğruluğu kanıtlanmamış, boş numaralar etrafında dönen iddialara nasıl da inanıyor insanlar... suç oranının kendisi zaten stabil bir değer değilken, sürekli karmaşık paternleri izlerken, aklı başında olan kim bu zırvalığa kanar? amca oğlunun 5000 yaşında olan bir rahip, belki hala kızının eskiden bir tırtıl olduğuna inanan insanlar iddia etti diye mi? ya da yanına şahane efektler koydukları için mi?

    diyeceğim şudur ki, ortalama bir mühendislik öğrencisi kadar bilgiye, ve ortalama bir şuura sahip biri olarak bile, bu filmin tamamen zırva olduğu kanaatine varmam hiç zor olmadı, herhalde fizikten ve quantumdan yeterince anlayan bir insan için 5 dakika boyunca izlemek bile işkence olmalı.

    aklı başında diye sanılan insanların dahi bu belgeseldeki verilere gerçekten değer verdiğini görmem, ne kadar anlayışı kıt olduğumuzu da gösterdi bana, ki bu da bonus oldu. ne söylense inanacak insanların arasında aslında new age saçmalıklarının bu kadar popüler olmasına şaşmamak lazım...
  • belgesel, film karisimi bi tarzda bir cok roportajlar icererek quantum arkasindaki fact larden baslayip, bir yandan din bilim iliskisini irdeleyip tanri kavramini sorgulayip bi yandan gercek nedir sorusunu irdeleyip uzerine insan iliskileri, insanlarin hayata bakisi ve duygularin ve insan karakterlerinin nasil olustuguna, ne olduguna deginen
    ve bu cercevede ilerleyen ilginc bir yapim.
    http://www.whatthebleep.com/
  • --- spoiler ---

    icinde "kizilderililer daha once gemi nedir bilmedikleri icin gelen gemileri gormediler" gibi baska bir boyuttan gelen askin zeka urunu yalanlar barindiran seyirlik. ne belgesel ne film. insan gelisimini toptan yalan etmistir. gormek ile anlamlandirmayi ayni kefeye koyarak bilinc ve zekayi hice saymistir. zira ciddi ciddi "gelenleri gormediler" demektedir, "anlamlandiramadilar" degil. bu mantikla yola cikarak yeni dogan bir bireyin hicbirsey goremeyecegini, hicbir sey goremedigi icin de kafasinda yeni anlamlar olusturamayacagini ve sonucta bir gelisim saglayamadigi icin hicbir sey gormemeye devam edecegini iddia edebiliriz rahatlikla.

    yada hayatinda hic belgesel seyretmemis, aslan nedir bilmeyen bir bireyin karsisinda duran aslani gormemesi gibi durumlar olusabilir ki "olllldu guzelim" diyip gecmek gerekir. icinde bir gram dusunmeye sevkedici birsey varsa bile bu tip bir dezenformasyondan sonra degeri yoktur. ayrica birinci sinif bir "tarikat propagandasi"dir. otesi yoktur.

    --- spoiler ---
  • hayatımda beni en çok irrite eden diyaloglardan birinin doğmasına sebep olmuştur.

    bir eve giriyorum, içeride what the bleep izleniyor.

    - izlemeyin şunu be, yarısı yalan dolan
    - ama inanırsak aslında gerçek belki
    - ...nalakası var, bildiğin atmasyon be
    - her şey inanmakla alakalı dostum

    saç baş yoldurdular be, cevab veremedim.
  • hayatımda izlediğim en ama en kötü film.

    eğer ki kuantum mekaniği ile ilgili hiçbir bilgim olmasaydı, filme bakıp;
    "aaaa ne kadar karmaşıkmış, ne kadar enteresanmış kuantum, keşke ben de anlayabilseydim"
    falan diyip, filmden hiçbir şey anlamadan çıkardım.

    ama şükür ki az biraz da olsa kuantum ile ilgili birşeyler biliyorum ki, filmde anlatılanların tamamen saçmalık olduğunu kavrayabildim.

    saçmasapan tezlerin üstüste döşenmiş olduğu, bilimsellikten ve mantıktan oldukça uzak, süslenmiş püslenmiş, hayatınızın en gereksiz 2 saatini size yaşatacak bir film.

    izlemeyin.

    edit;
    yani o kadar hızlı kötülenmiş ki, inanamadım. ne düşünüyorsunuz anlamıyorum.

    bu filmden çok etkilenmiş, ne bileyim kuantum mekaniği dolayısıyla tanrının varlığının, pozitif düşüncenin ve suyun ısıtıldığında canavar şekli aldığının, ruhun ve özgür iradenin varlığının kanıtlanmış olduğuna inanmış olabilirsiniz.

    ama bırakın şu 8 belgesel izleyip dünya görüşü oluşturmuş entel ayaklarını.

    bu film ancak ve ancak samanyolundaki 20 dakikada allahın varlığını kanıtlayan belgeseller kadar bilimsel.

    kuantumun adını kullanarak filmdekiler bizi ortaçağda incili kiliseden dinleyen halk yerine koyuyor.

    özet:
    kuantumu okuyup öğrenin, sonra karar verin film neye benziyor.
  • hans von aiberg'in suzuki almaya gittiği için çekimlerine katılamadığı propaganda filmidir. filmin kadrosu da yehova şahitlerinin cennet resimleri arasından seçilmiş. zira aynı onlar gibi -subliminal mesaj olarak- özürlü amanda da wasp amcam da aksanı bozuk amit goswami de çok bilmiş zenci bücür de polonyalı hemşehrilerim de burada, bizimle, siz de gelin, kim olursan ol gel yamacımıza tekniği kullanılmış. insani olan hiçbir şey bize yabancı değil; sizin kek gibi inandığınız o yivrenç dinleriniz gibi geri kafalı ve despot değiliz, aldatmanın, seksin, sevginin ne demek olduğunu biliriz; çağdaşız o biçim animasyon yaparız denilmiş.
    filmde en çok hoşuma giden şey ise "kuantum fiziği" teriminin "hazreti x aleyhisselam" vurgusuyla söylenmesi oldu. bu sayede referans alınırken "komintern'in 5. kongresi'nde.." ya da "taberi ve buhari'ye göre.." havası yaratılmış ki aynısı deepak chopra'da da var.
    halbuki kuantum fiziği ve bu filmin başında sorulan sorulara yanıt arayan süper bir kitap var piyasada ilginizi çekiyorsa (bkz: the god particle) (lederman yahudi ben de sabetaycıyım o yüzden öneriyorum, kolluyoruz hep birbirimizi)
    bir de unutmadan söyleyeyim; kolomb'un gemilerinin anlatıldığı kısım çekilirken gerçekten gülmediniz mi diye sormak isterim yapım ekibine; karşılaşmak kısmet olursa olasılıklar evreninde.
    (bkz: fashionable nonsense)
    (bkz: kuantum fiziği diyeni her gün dövmek)
  • en başta quantum fiziği anlatıyoruz hem de basit, herkesin anlayabileceği ayakları ile izleyici çekmeye çalışan, ancak yaklaşık 30. dakikasında toplu meditasyonun suç oranlarını düşürdüğüne ilişkin farazi bir istatistiği utanmadan insanın burnuna dayayarak cıvıklaşan film.
    (bkz: maharishi effect)
    detay için: http://www.skepdic.com/refuge/funk25.html

    ayrıca masaru emoto denen şaklabanın bilim çevreleri tarafından ciddiye bile alınmayan kendisine iyi davranılan su kristalleri resimlerini bilimsel gerçeklermiş gibi seyirciye empoze etmeye çalışıyor. özellikle kahramanımızın vücüdundaki su kristallerini güzelleştirmek için orasına burasına kalpler, çiçekler, böcekler çizdiği sahne görülmeye ve gülünmeye değer. (#9649508)

    filmdeki ana otoriterlerden biri ise sanki bilimle uğraşan bir quantum fizikçisi imiş gibi film boyunca vıdı vıdı konuşan orta yaşlı tuhaf bakışlı bir kadın. ancak bu kimdir nedir diye araştırınca kişinin evinin mutfağında 35.000 yaşındaki ramtha isimli bir savaşçı atlantisli'nin ruhuyla iletişime geçtiğini iddia eden jz knight* olduğunu öğreniyoruz.

    detay için : http://skepdic.com/channel.html

    belgesel kisvesine bürünmüş olsa da kısaca şöyle anlatılabilir filmin konusu:
    (ara: ama bir güç var)
  • butun kaynaklar ve hatta ramtha tarikati tarafindan documentary turune dahil etmektedir. dokumanter/belgesel turune dahil olmasi icin yapilan, gercekleri anlattigini iddia eden bir seyin icindeki anlamsizliklari tartismak, alttaki propagandayi gormeden yuzeyde kalip "evet cok bilinclendirdi beni" diyenleri gercege uyandirmak gerekir. bu sey aslinda belgesel de degildir, cunku tamami dezenformasyondan olusur. ama dunyaya "belgesel" diye yutturulmaya calisilmaktadir, tehlike de buradadir. pervasizca bilimsel oldugunu iddia ederek kendi ramtha ogretilerindeki sacmaliklari bilim diye yutturmaktadir. j.z.knight adli kurucu kadin bu ramtha tarikati yuzunden orta yasli orta gelirli bir insanken bugun paraya para dememektedir.

    en az bizdekiler kadar tehlikeli ve durdurulmasi gereken birsey olmasina ragmen nedense yabanci kaynakli new age zirvasi oldugu icin ikiyuzluluk yapilarak tarikattan sayilmaz, "ayy dusunmeye sevk ediyor, farkli bakis acisi" denir. bu bir kurmaca degil, canlandirma degil. gerceklere dayandigini iddia eden sahtekarca bir yapim. ustelik ornegini daha once verdigim "gormeme/anlamlandiramama" hadisesi sadece bir ornektir. bunun gibi nice ornekler mevcut. tarikatin istedigi tarzda dusunceye sevketmek icin her turlu carpitma yapiliyor.

    kisacasi ne sinema filmidir ne belgesel. su katilmamis propagandadir, gercekleri amaca gore carpitmadir. triumph des willens ne kadar sinema filmiyse bu da o kadar sinema filmidir.
hesabın var mı? giriş yap