şaklaban

• sakaci, sebek, gulduren insan ya da dalkavuk..
• (bkz: palyaço), (bkz: soytarı).
• (bkz: astrolog)
• komiklikler yaparak etrafına topladığı üç beş kadını güldürerek, sevimli maymun olmaktan medet uman erkek kimse.
  bir yerden sonra bayar.
• yurdum insanın önemli bir kısmı.
• (bkz: ibiş), soytarı
• (bkz: ricardo quaresma)
• insanları eğlendiren kişi anlamına gelen söylemesi keyifli kelime. bu gün şaklaban kelimesine steam ödüllerinde rastlayınca şaklaban lakaplı arkadaşımızı hatırladım.
  
  zamanında arkadaşlarla parkın kaykay alanında vakit geçirirken, bir arkadaşımız parkın çocuk alanında yalnız başına sallanan beş altı yaşlarında bir çocuk görmüştü. bu görüntü onun içine oturmuş olacak ki bize çocuğu gösterdiği gibi onun yanında bitmişti. bizim kayarak vakit geçirdiğimiz bir iki saat boyunca; çocuğu sallamış, beraber tahteravalliye ve kaydırağa binmiş, ona hikayeler anlatmış, onunla bağ kurmuştu.
  
  en sonunda sıkılıp dağılmaya karar verdiğimizde ayfer'in yanına gidip bu günlük paydos verdiğimizi söyledik. o da kıza sımsıkı sarılıp "umarım seni eğlendirebilmişimdir." dedi ve dağıldık. yolda giderken ayfer'e takılmak için "ne o, çocukları eğlendirme işine mi girdin?" diyince diğer bir arkadaşımız hemen "şaklabanlık ayfer'in doğasında var." diye atladı.
  
  ve o atlayıştan sonra arkadaşımızın lakabı şaklaban ayfer olarak kaldı. çoğu zaman ayfer'i bile atıp kısaca şaklaban diyoruz.
• çevremde sıkça rastladığım, kızları yanında tutabilmek adına türlü komiklikler yapma çabasına giren erkek türü.
  
  bu erkekler genelde kendilerini çekici bulmuyorlar ve kızları güldürmedikleri zaman onları yanlarında tutamayacaklarını düşünüyorlar. o yüzden kızların yanında sürekli bi espri soytarılık yapma dürtüleri oluyor. bu da bi yerden sonra itici geliyor tabii. bu yüzden de bütün kızlardan fz yiyip oturuyorlar.
• (bkz: nureddin nebati)