• hayret kimse yazmamış, samuel beckett'in aynı adlı oyunundan uyarlama 2001 tarihli irlanda yapımı bir film mevcut.

    film, tahmin edileceği üzere oyunun birebir uyarlaması. ama tiyatro sahnesinde değil de ıssız ve çorak bir yerde çekilmiş. mekanın verdiği yalnızlık hissinin yanında, seçilen tiplerin sıradışılığı (doğal olarak) ; ufak kamera hareketleri ve hatta gece görüntülerinin yansıtılış biçimi dahi kişiyi etkilemeye kafi. diyaloglar desen zaten absürd...insana boşluktaymış hissi veren bir film. hatta nedensiz bir biçimde yer yer geriyor.

    edit: malum ortamlarda film ve altyazısı kolaylıkla bulunabilir

    http://www.imdb.com/title/tt0276613/
  • godot'nun gelmeyişi tanrının yokluğunu imler.
  • samuel beckett tarafından önce fransızca yazılan ardından ingilizce'ye çevrilerek başka ülkelerde de sahnelenen tiyatro oyunudur. aynı zamanda oyunun birebir uyarlaması olan 2001 yapımı bir filmi de mevcuttur.

    oyunda 5 tane karakter vardır. bunlar vladimir, estragon, pozzo, lucky ve çocuktur(çocuğun ismi oyunda geçememektedir). vladimir ve estragon oyun boyunca sahnededirler. godot isimli birini beklerler sürekli. ancak ne zamandır beklediklerini bilmezler. vladimir hemen herşeyi hatırlayan ve sorgulayan bir karakterdir. ve hep mantıklı düşünür. ancak estragon daha çok duygusal düşünür. vladimir mantıklı konuşurken onun aklında rüyasında mutlu olduğu vardır. dünü hatırlamaz. hatta sık sık godot'yu beklediklerini unutur. her seferinde vladimir hatırlatır. godot'yu okuyan herkes farklı yorumlar. bazıları umut derken bazıları ölüm der. ancak godot'nun tanrı olduğuna dair fikirler daha baskındır. çünkü isminden anlaşılacağı üzere god-ot. aynı zamanda efendi-köle ilişkisini yansıtmak üzere de 2 karakter vardır oyunda. bunlardan efendi olan pozzo köle olan lucky'dir. pozzo izin vermeden lucky düşünemez bile. pozzo izin verdiğinde lucky konuşabilir ama saçma sapan konuşur. bu karakterlerin dışında da küçük bir çocuk daha vardır. birinci ve ikinci perdede birer kez olmak üzere 2 defa gelir ve her iki gelişinde de godot'nun bugün gelemeyeceğini yarın geleceğini söyler. burdan anlıyoruz ki vladimir ve estragon uzun zamandır godot'yu uzun zamandır bekliyorlar ancak ne zamandır bekledikleri belli değil. örneğin birinci perdede pozzo ve lucky geldiğinde pozzo kör, lucky de dilsiz değildir. ancak ikinci perdede pozzo ve lucky tekrar gelir. pozzo kör, lucky dilsiz olmuştur. pozzo vladimir ve estragon'u tanımaz. vladimir onlara daha dün burada olduklarını söyler ama bunu vladimir dışında kimse hatırlamaz. yani orada geçen zaman birgün değil daha uzun bir zamandır aslında. ve yine ikinci perde de çocuk gelip yine godot'nun gelemeyeceğini söyler. biz de burdan anlarız ki godot'yu vladimir ile estragon uzun zamandır bekliyor. estragon ve vladimir'in birbirlerini 50 yıldır tanıdıkları geçiyor oyunda. aslında tüm zamanları bir ağacın dibinde, bir yol kenarında geçiyor. samuel beckett burada bize hayatın monotonluğunu yansıtıyor bir nevi. oyunda varoluşçuluk belli bir şekilde sorgulanıyor. bunu da tabii ki mantıklı düşünen karakterimiz vladimir yapıyor. godot gelmeyecek biliyoruz. vladimir ve estargon da biliyor. ancak insanın birşeylere inanmak istemesinden dolayı onlar da geleceğine inanıp beklemeye devam ediyor.

    oyunu hakkıyla okursanız veya filmini hakkıyla izlerseniz. insanın varoluşuna, hayata dair gerçekten çok güzel mesajlar içeriyor. absürd bir tiyatro örneği olduğu için bir dakika için de gereksiz bir şekilde 3 alakasız konuya bile dalabilirler ama bu absürd tiyatroda zaten görebileceğimiz birşey. bu sizi sıkmasın.

    edit: imla
  • beklemek üzerine yazılmış bir tiyatro oyunu olarak şu linkten türkçe altyazılı olarak izlenilebilir. godotu beklerken

    sadri alışık ustanın dediği "hayat demek ölümü beklemek demektir" sözünü çok daha iyi anlaşılır kılar samuel beckett bu oyununda. oyunda iki karakter belirsiz(hiçliğin ortasında) bir yerde sürekli olarak beklemektedirler. beklerler..beklerler.. godot diye birinin geleceğini düşünüyorlardır ve bekliyorlardır. kimdir bu godot ne işe yarar ne zaman gelecektir kimse bilmez. sadece beklemek vardır oyunda. "nothing to be done" diyerek isyan ederler oyunun bir yerinde.. yapacak hiçbir şey yoktur çünkü. beklemek ve beklemek dışında hiçbir şey yapamazlar. biziz o insanlar aslında. bekliyoruz. sürekli ama sürekli bekliyoruz. şapkalarımızı değiştirip , ayakkabılarımızı çıkarıyor yeniden giyiyor ve daha iyi olduğumuzu düşünüyoruz sadece. ama beklemekten başka yapacak hiçbir şeyimiz yok. yeni insanlar da geliyor bazen. aynı insanlar aslında fakat yeniden geldikleri için yeni insanlar sanıyoruz onları.
    oyunda bir ağaç vardır. olaya hüzün katan cılız bir ağaç. biraz daha güçlü olsa kendilerini asabilirlerdi fakat öyle cılız ki o işe bile yaramaz. bunca depresif temanın arasında umut da vardır bu oyunda. şöyle der en sevdiğim kısımında.
    -"we are no longer alone, waiting for night, waiting for godot, waiting for... waiting...the sun will set, the moon will rise, and we away..from here."
  • nedense hep kendimi vladimire yakın buluyorum. belki de farkındalık ıstırabı yüzündendir. yine de vladimir bile benden daha iyi durumdadır. neticede o, bu sonsuz bekleyiş içinde, en azından estragon a sahiptir. ayrıca hoş bir şapkası vardır.

    oyunda neredeyse her cümlenin alıntısı yapılacak kadar güzel ve derin anlamları var. zaman zaman farklı kısımlarına takılıyorum. her seferinde o kısımdaki derinlik beni içine çekiyor.

    bu gün aklıma vladimir in son konuşmalarından biri takıldı.

    --- spoiler ---

    ikinci sahnenin sonu. estragon uyuyor. vladimir kendi tiradına başlar. bir farkındalık halidir. kendini fark eder, beklediğini ve bunun soyut bir sonsuz döngü halini fark eder. gerçekliği sürekli unuttuğunu, sonra hatırladığını, sonra gene unuttuğunu ve bunun sona ermeyişinin acısını hissettiğini, umutsuzluk içinde büyük bir yılgınlık halinde fark eder.

    şöyle başlar,

    was ı sleeping, while the others suffered? am ı sleeping now? tomorrow, when ı wake, or think ı do, what shall ı say of today? that with estragon my friend,
    at this place, until the fall of night,
    ı waited for godot?

    ve şöyle biter,

    down in the hole, lingeringly, the grave digger puts on the forceps.
    we have time to grow old. the air is full of our cries. but habit is a great deadener.
    at me too someone is looking, of me too someone is saying, he is sleeping, he knows nothing, let him sleep on.
    ı can't go on!
    --- spoiler ---
  • (bkz: godotyu beklerken), oy güldüm bi.
    (bkz: samuel beckett)
  • o hep bekleyip bekleyip dünyadan çekip gidenlerin yaşayan bizler olduğunu idrak edemeyene absürd gelir, edebilene yaşamın anlamı, öyle derin bir basitlikte eserdir.
  • orijinal adı en attendant godot olan samuel beckett piyesi
  • okuyup da hayranı olmayan var mı ve ayrıca müthiş bir sorgulamaya girmeyen var mıdır acaba?
    (bkz: samuel beckett)
hesabın var mı? giriş yap