• kimsenin ustun alaman milletine yakistiramadigi skandal.

    ispanyol iki arkadasla sohbet ederken bu konu acildi. bir turk arkadas, `almanya'da cok turk yasiyor; bu skandalda kesin bir turk muhendisin parmagi vardir` diye espri yapti. sonra ispanyollar kendi aralarinda gulustu ve `biz de bu olay olsa olsa bir ıspanyol'un basinin altindan cikar diye konustuk bugun` dedi.
  • volkswagen’in karıştığı skandal dallanıp budaklanmaya devam ediyor http://www.otopark.com/…28/diger-vaglarda-durum-ne/ . audi ve skoda dan açıklamalar gelmeye başlamış. a1, a3, a4, a5, a6, tt, q3 ve q5 modellerinde bu motorların kullanıldığı açıklanmış. volkswagen’in emisyon hileli araçları büyük ihtimal ülkemizi teğet geçmiştir ama hadi olmaz ama diyelim ki arada bize de gelen olmuşsa eğer a1 ve a3 ü 2.0 lt dizel ile alan pek olmadığından ülkemizde bu modelleri kullananlar etkilenmeyecektir. fakat şanssız a4, a5, a6, q5 ve birazda q3 (1.4 tsi modelleri daha çok satmıştır) kullanıcıları yürüyen bir fabrika kullanıyorlarmış bu zamana kadar.
    skoda ürün gamında ülkemize 2.0 lt dizel motor daha çok eski kasa superb ile gelmişti, octavia rs ve yeti nin 4×4 modelleri de 2.0 lt dizel ile satıldı. tabii vergi yükünden dolayı bu araçları tercih eden pek olmamıştır ama yinede araştırmakta fayda var.

    ben bize bu şekilde hileli araçların geldiğine inanmam, otomotiv firmaları bizi sever ve en iyi üretimlerini gönderir. bu zamana kadar pek çok firmadan milyonlarca araç geri çağrıldı ama çok şükür bizim ülkemiz hiç bunlara denk gelmedi, şimdide gelmez, gelirse de bizimkiler düzeltmiştir.

    asıl üzerinde durulması gereken konu 1.6 dizeller. bu motorların özellikle ilk versiyonlarında kağıt üstündeki tüketim değerleri ile gerçekte görülen değerler arasında büyük fark vardı. 5 lt görünen arabalar 7.7.5 lt lerde geziyordu. ben 3 ay 1.6 tdi golf 6 kullandım, fabrika verisi 5 lt olan aracı ne kadar dikkat edersem edeyim, klimayı bile kapatsam 6 lt nin altına indiremedim. bu iş biraz daha dallanıp budaklansa 1.6 tdi lerde gümleyecektir. amerikalılar 2.0 lt den aşağı motor kullanmadıkları için skandalın bizi ilgilendiren kısmı henüz dillendirilmiyor.
  • bu hile için vw, türkiye pazarı için çıkıp ''sikmişim çevreye salınan karbon miktarını, bizim derdimiz türkiye'deki ikinci el vw pazarı düşmesin, vw sahipleri araçlarını satarken zarar etmesin yeter'' dese, türkiye'deki bütün vw sahipleri için krizi çözmüş olur. kimse de dönüp ''ama karbon'' demez. jantı büyütülmüş ve yere yaklaştırılmış sirocco'lu itoğlu itlerin ise umurunda olmaz bu durum.

    böyle de lüzumsuz bir toplumu dünya üzerinde pek az yerde bulabilirler. memlekette doğa kimsenin sikinde değil. yeter ki araçlarına zeval gelmesin.
  • l1 + r1 + l2 + l3 + kare + 3 defa uçgene basildiginda aktiflesen hiledir.
  • ülkemizde böyle bir şey olunca amerika'da olsa deriz ya hani, işte amerika'da olsa ne olacağını bize gösteren olaydır.
  • beter olsun dediğim araba üreticisidir. araç hatalı bile olsa ülkemizde geri almayan ve aracı alan kişiyi süründüren sayın volkswagen amerika da böyle sike sike almak zorunda geri. anasını sikip geri versinler hatta arabaları diyeceğim ki bazı arkadaşlar zaten yapmış :) (üstte yazılan entryde resimler mevcut)
    eşek gibi alacaklar.
  • bu konuda zamanında bir şeyler karalamışız ama nedense kenarda kalmış. yazık olmasın diye ısıtıp servis edelim:

    volkswagen'in emisyon skandalının arkasındaki dinamiklerin iyi analiz etmek gerek.

    abd'de 2008 krizinin en sert vurduğu sektörlerden biri amerikan otomotiv sektörü oldu (krizde tüketiciler her şeyden önce konut ve otomotivden kısar) hatta literatürde 2008 krizinin bir alt unsuru olarak 2008 otomotiv krizi olarak da adlandırılır. üç büyükler olan general motors, ford ve chrysler bu süreçte neredeyse tarihten siliniyorlardı. bush ve obama hükümetlerinin destekleri ile ayakta kalabildiler.

    bu fırtınanın ortasında, volkswagen'dan akıllıca sayılabilecek cesur bir hamle geldi. amerikalı rakiplerinin zor durumda olduğunu gören volkswagen, amerikan pazarına girmek, ağır yaralı rakiplerinin işini bitirip kendini dünyanın en büyük otomotiv firmasına dönüştürecek bir plan yaptı; volkswagen amerikan otomotiv sektörünü ele geçirecekti. bunun için ellerindeki dizel motor teknolojisinin amerikan tüketicisine sevdirilmesi gerekiyordu. reklam kampanyaları hazırlandı, hazırlıklar yapıldı. kriz sebebiyle tasarruf yapmak zorunda olan amerikan tüketicisine, yakıt tasarrufu sağlama iddiasındaki volkswagen araçları da bu pazara giriş için ideal görünüyordu.

    fakat tehdidi gören amerikan otomotiv firmalarından bu saldırıya bir karşılık geldi; söylenenlere göre "zaten sektördeki herkesin yaptığı" emisyon hilesi, volkswagen'e karşı patladı. medya volkswagen'i çevre katili bir firma olarak göstermeye başladı. sonuç? volkswagen bir krizle boğuşmak zorunda kaldı, amerika'yı ele geçirme planları suya düştü ya da ertelendi. süreç sonunda ceo herbert diess ve yönetim kurulu başkanı hans dieter pötsch istifa etmek zorunda kaldı.

    özetle, "şeytani bir dev şirkete karşı çevreci bir zafer" olarak görülen süreç, aslında otomotiv devlerinin satrancından ibaret. filler yine tepişiyor.
  • güzel yurdumuzda basın dünyada olan bitene bu kadar duyarsız, olan bitenden bihaber olursa ve dahi haberdar olduğu konularda da lisan yetersizliğinden ne olduğunu anlayamayacak hâlde olursa hepimiz böyle dertler ediniriz.

    efendim, kısaca özetlemeye çalışayım. bu skandalda söz konusu, vw fabrikalarında üretilen 2 tip dizel motordur. dolayısıyla bu motorların kullanılmış olduğu araçlardır. sözkonusu motor, 1,6 ve 2,0 litre santimetreküp hacimli turbo dizel motordur. skandal da, bu motorların kullanıldığı araçlara entegre edilmiş bir emisyon ölçüm yazılımının manüpile edilerek yanlış değerler vermesinin sağlanmış olması. bu yazılımın kullanıldığı araç sayısı 11 milyon olarak tahmin ediliyor. ama bu, bu 11 milyon araç da geri çağrılacak anlamına gelmiyor. ne olacağı şimdilik, henüz belli değil. bütün bu skandal vw'ye aşağı yukarı bir 30 milyar avro'ya patlar. bu da bütün vw topluluğunun en fazla iki sene kâr edememesinden fenâ bir şey değildir. emin olun koskova vw'nin kasasında bunun gibi bilmem kaç tane skandalı bertaraf edebilecek kadar birikimi vardır.

    ayrıca; bu skandal, aslında avrupa ve amerika ülkelerindeki denetimler temel alındığında bir "skandal" olarak nitelendirilebilir. bu denetim kriterleri zaten güzel yurdumuzda ciddiye alınmadığı ve uygulanmadığı için, doğruyu söylemek gerekirse, bize giren çıkan pek bir şey yoktur.

    misâl; avrupa ve amerika ülkelerinde 30 sene önce tedâvülden kaldırılmış ve üretimi, satışı ve dahi kullanılması yasak olan, 1984 model, renault toros veya tofaş kartal gibi külüstürler, türkiye'de hâlâ yollarda cirit atıyor. hemen hemen bütün marmara bölgesi, avrupa ve amerika ülkeleri değerlerine göre hayâtî dereceye varan bir atık gaz ve hava kirliliği derdinden muzdarip. üstelik, eğri oturup doğru konuşursak, hiçbirimiz araba alırken alacağımız arabanın emisyon hacmine bakıp da tercih yapmıyoruz. hâlimiz bu minvâl üzere iken, burada heyecanlanmanın, sinirlenmenin, goy goy yapmanın bir anlamı da kalmıyor.

    hâ, volkswagen bir bok yemiştir. skandal, skandaldır. eywallah.
    ama emin olun bu skandalın mevzusu arabalar, hileli hurdalı hâlde bile, türkiye cumhuriyeti kanunlarında öngörülen bütün şartları da kat be kat yerine getiriyorlar. siz sanıyor musunuz kî, bu skandalı ortaya çıkaran birleşik devletler kurumlarının uyguladığı denetimler ve koyduğu şartlar güzel yurdumuzda da var? bu denetimler, koşullar zâten burada yok. güzel yurdumuzun en önemli taşıt denetim kurumu tüv bile alman kuruluşu. yâni biz değil bu skandaldan şikayet etmek, bize satılan arabaların denetimini bile yapamayacak hâldeyiz. tüv türkiye'nin denetimlerini, kontrollerini ne şekilde yaptığı da müstakil başka bir skandal olmalıdır.

    bunlara ilâve olarak; türkiye'de hâlen üretilmekte olan gıda maddeleri, temizlik ve kozmetik ürünleri, inşaat ve yapı malzemelerinin bu nevî bir denetime tâbi tutulduğunu düşünüyorsanız, safdillik ediyorsunuz. annelerimizin, hanımlarımızın her gün kullandıkları deterjanlar, sabunlar; hepimizin hergün kullandığımız sabunlar, şampuanlar, kremler; yeri göğü kaplayan inşaatlarda kullanılan her türlü kimyasal malzemeler; berberlerde, kuaförlerde hergün ton ton tüketilen saç spreyleri, kremler, jöleler ve sâir kimyasal ürünler; gıda sektöründe her gün ton ton tonlarca tüketilen kimyasal ürünler; tekstil sektöründe kullanılan her türlü boya ve diğer kimyasallar; tarımda kullanılan her türlü gübre, ilaç ve diğer kimyasallar; diğer sektörlerde kullanılan her türlü yapıştırıcı, ayrıştırıcı ve sâir kimyasal ürünler ve burada daha saymaya çenemin ve ellerimin kifâyetinin kaldıramayacağı onlarca ürün, sizce adamakıllı bir denetimden geçiriliyor mu türkiye'de? lütfen bir zahmet gebze dilovası'nın hâlini bir araştırıverin. emin olun bu ürünlerin %75'i avrupa birliği sınırından içeri giremez. siz sanıyor musunuz ki vw'nin ürettiği motorlardan çıkacak egzoz gazı emisyonu onlardan daha zararlı!

    bakın; güzel yurdumuz gitgide betonarme bir hâle geliyor. anadolu'da ormanlar ve tarım alanları saniye saniye yok oluyor; göller, su kaynakları kuruyor; hayvan türleri azalıyor ya da yok oluyor; üç tarafı denizle kaplı bir kara parçasında denize girilebilecek yer aramaya başlıyoruz yavaş yavaş; türkiye'de kanser almış başını gidiyor; hiç farkında olmadığımız ama dudağımızı uçuklatmaya yetecek vehâmette bir çöp sorunumuz var...

    yâni bunların yanında, vw'nin egzoz gazı salınım oranlarını manipüle etmiş olması inanın beni pek de ilgilendirmedi. bana sorarsanız siz de kafanıza fazla takmayın, rahat olun.
  • amerikan hükümeti ile vw'nin yaptığı anlaşma dahilinde, durumu ne olursa olsun çalışır durumdaki tüm araçların geri iadesi halinde para ödeyeceğini duyanlar, araçlarda değerli gördükleri ne varsa alarak teslim etmeye başlamış. ortaya çıkan görüntüler ilginç.
hesabın var mı? giriş yap