• '' ... tanrı varsa, ki ben olmadığına gerçekten inanıyorum, insan aklının sınırları olduğunu da bilir. yoksulluğu, haksızlığı, açgözlülüğü, yapayalnızlığı, bütün bu karmaşayı o yaratmadı mı? mutlaka çok iyi niyetlerle girişmiştir bu işe, ama sonuçlar bir felaket. tanrı varsa, bu dünyayı erkenden terk etmeyi seçen yaratıklara karşı cömert davranacaktır, hatta bizleri burda vakit harcamaya zorladığı için özür bile dileyebilir ... ''
  • ben bu kitabı ilk kez, intihar denememin sonrasındaki günlerde okumuştum.

    okuduğum ilk paulo coelho kitabı değildi. overrated olduğunu düşünüyordum kendisinin. tamam, hoş kitaplar yazıyordu ama sadece hoştu. okurken beni derinden sarsan bir marquez, bir vesconcelos değildi. ama vakit geçerdi. kitap okurken sakinleşiyordum. ölmek, atomlarıma ayrılmak, dünya üzerinde hiç yaşamamış sayılmak istiyordum.

    şu an olduğu gibi evime kapamıştım kendimi. annem dahil kimseyle konuşmuyordum. evden çıkmıyordum. tüm gün yiyip yatmaktan başka bir şey yapmıyordum. eylemsizlik ruhumu sarmıştı. sonra can sıkıntısı had safhasına gelince, çıkıp bir kitapçıya gittim ve adı en sempatik gelen kitabı seçtim.

    ben veronika değildim aslında. veronika'nın gerçek sorunları yoktu. benim vardı. ama benim hissettiklerimi hissediyordu. benim gibi düşünüyordu. ölmek istiyor ama ölemiyordu. öğreniyordu. hayattan zevk almayı keşfediyordu. yaşlanıp çürümek diye bir şey olmadığını, yaşama sevincinin ne olduğunu, ölümün hayatın amacı olmadığını öğreniyordu.

    veronika kendi bedenini keşfediyordu. veronika aşkın nasıl bir şey olduğunu keşfediyordu. veronika nesnelerin arkasındaki anlamları keşfediyordu.

    ben? ben veronika'dan çok farklıyım. şimdi gerçek sorunlarım olmadığı halde kendimi eve kapayıp kendimi yenilemeye çalışmama rağmen veronika'ya benzemiyorum. benim bunları keşfetmeme gerek yok. nesnelerin arkasındaki manayı, hayattan zevk almayı, aşkı, kendi bedenimi, yaşama sevincinin ne olduğunu ben biliyordum eskiden. tek sorunum, artık bunları hatırlamıyor oluşum.

    ama hatırlamaya başladım yavaş yavaş. deli olmanın getirdiği inanılmaz özgürlüğü tekrar keşfediyorum. sanırım tekrar hayattan keyif almaya başlıyorum.
  • “şimdiye kadar hiç kendi istediğim gibi yaşayamadım, hep birilerini mutsuz ederim düşüncesi ile, aile mi hayal kırıklığına uğratırım endişesi ile yaşadım.asla tam anlamıyla mutlu olmadım; istediğim mesleği seçemedim, istediğim gibi diğerlerini özgürce sevemedim.ilerde ne olacak peki ; evleneceğim, çocuklarım olacak, sıkıntılarım olacak, kendimi onlara adayacağım, onlar beni bırakıp gidecek, terk edeceğim veya terk edileceğim..şimdiden gördüğüm bu geleceği neden kabul edeyim ki; kendi isteğimle bu noktada bırakmak varken..”
  • paulo coelhonun "bence" en iyi kitabı.
  • paulo coelho'nun bir donem yasadigi psikiyatrik bozukluklara ithafen yazdigi romani.
  • "hiçbir şey öğrenemedin mi daha, ölüm kapındayken bile? ikide bir onu rahatsız edeceğim, bunun canını sıkacağım diye düşünmesene. insanların hoşuna gitmiyorsa şikayette bulunabilirler. şikayet edecek cesaretleri yoksa, bu onların sorunu."
  • kitabın ismi turkceye tam olarak cevrilmemistir. esas ismi "veronika ölmeye karar veriyor"dur. baya da fark eder aslında. ama yine "turk cevirmenler"imizin vc andrews hanım'ın bütün kitaplarının ismine kafalarından "catı" kelimesi koymaları yanında cok önemli birsey sayılmamaktadır.

    bence paulo coelho'nun en güzel eseridir. icindeki tanrı, ask ve ozellikle de yasamak kavramı insanı düsündürür, en azından bana kendi hayatımı elestirmemi sagladı. ayrıyetten kitabın hemen hemen her cumlesinde guzel dusunceler saklanmaktadır.
  • bitirip kapağını kapadığımda gercekten etkisinde kalmış olduğum kitap.sürükleyiciliği tartışılmaz.sonu ayrı bi olay zaten.okunmalı!
  • " dis saldirilardan kacinmak amaciyla, kendi icsel gelisimlerini de sinirlamislardir. ise gitmeyi, televizyon seyretmeyi, cocuk yapmayi, trafikten sikayet etmeyi surdururler ama bunlar hep otomatige baglanmistir ve herhangi bir duyguyla iliskileri yoktur.- hersey kontrol altinda oldugu surece-
    zehrin bunyeye yayılmasinin yarattigi en buyuk sorun, tutkularin-nefret,ask,umutsuzluk,merak vb.- su yuzune cıkmasını onlemesidir. acilasan insan zamanla hic bir istek duymaz. ne yasayacak ne de olecek iradeye sahiptir artik, sorunun ozu de budur." der kitap. bes yil once okudugum ve bu bes yil icinde rastladigim hemen hemen en surukleyici, en "hissettiren" kitap diyebilirim kendisi icin.
  • kendimi bulduğum şahane kitap.

    --- spoiler ---

    ''tüm tanıdıkları onu gıpta edilecek bir kadın gibi görürlerdi, ama bu görüntüyü sağlamak, kendisi için yarattığı bu imaja uygun davranmaya çalışmak hemen hemen tüm enerjisini tüketmişti.
    bu yüzden kendi kendisi olmak için gereken enerji hep eksik kalmıştı. dünyadaki herkes gibi, mutlu olmak için başkalarına ihtiyaç duyan bir kişiydi, ama başkalarıyla da baş etmek de zordu.
    güçlülüğü ve kararlılığıyla pek çok kişiyi etkilemişti veronika, ama neye yaramıştı bu? boşlukta kalakalmıştı, yapayalnız.. ölümünü bekleme odasında.

    veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce veronika'yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu''

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap