• engin enişte'nin sinem'in iğrenç adolesan yeğeni yağız'ın elinden ipad'ini almak için şekilden şekile girmesi, çocukla çocuk olma çabalarının yağız'ca siklenmemesi, daha sonra da çocuğa fırça kayınca manita tarafından kınanması...

    tanıdık düğününde zorla evlendirilen damat ile engin enişte'nin empati kurması, "yarrağı yedim nasıl sıyıracam bu işten kendimi" diye düşünürken, "ne düşünüyorsun" diye soran sevgiliye "müzik beni duygulandırdı" ayağı çekmesi... sevgilinin bunu yutup duygulanması...

    yemin ederim okudukça ensemden aşağı bir ateş düştü, boğazım kurudu, hayatım gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti. engin çiledi ben kendime ağladım.

    şimdi resmi geçit ve fener alayı:

    sinem'in okuduğu öğrenci söğüşleme amaçlı özel üniversitede çok önemli bir şey yapıyormuş gibi yarak kürek dersler veren ex-devrimci abi... yüzüme acı bir gülümseme oturdu, iki ezan geçti kalkmadı o gülümseme: (bkz: #26005084)

    çikolata kursu hocası eski türksel yöneticisinin "kendini bitter çikolata ile ifade et ebru, bitter senin gibi gizemli" gazı ile cihangir'de kafe açmaya, kafenin finansmanı için engin enişte'ye kredi borcu gömmeye kalkan, engin enişte'nin kardeşi kadar güzel olamayan mıymıntı sevgilisi ebru...

    hayatı yüksek torklu taşıtlar, body building ve fenerbahçe'den ibaret olan ama mürekkep yalamış engin enişte'nin hayalindaki manitayı* ayıklayan cadde çocuğu alper.

    sinem'in ve ebru'nun, engin enişte'ye her fırsatta laf sokan, yaşlı yakışıklı babası (bunun da fenerbahçe spor kulübü kongre üyesi olmasını bekliyorum cihan kılıç'tan)

    ve en güzeli, engin enişte'nin, "bilge adam kurs veriyormuş mezunu direkt kapıyorlarmış" masalına kapılıp istanbul'a gelen dumlupınar üniversitesi öğrencisi sik kafalı küçük kardeşi, bir kısım türk gençliğini mükemmel özetlemiştir. (bkz: ccna)

    mizah dergisi geçmişim şu sözlükteki biçok yazardan daha geriye gider. ben, cem yılmaz da dahil olmak üzere, "küçük burjuva" dediğimiz insanların küçük hayatlarını bu kadar iyi gözlemleyen ve bu kadar iyi yansıtan bir çizer daha görmedim. çizgisi de muhteşem.
    cihan kılıç bu çizgisini koruduğu takdirde türkiye'nin en iyi mizahçılarından biri olacaktır.

    saygılarımı sunarım.
  • "engin" in kral saati denize attığında "saat kaç eder, 2,5*7000 euro..." diye düşünmesi ile beni yarmış seri.
    işte o kare efendi adamla piçin arasındaki farkı gösterir, biri hep hesaplı kitaplı tutarlıdır, öbürü fevridir dengesizdir gösteriş budalasıdır...

    ayrıca kralin derin v yaka giymesi ve paso kıllı olması da güzel tasvirdir neo-kro erkekleri ve onu beğenen hatunları (sinem) iyi tasvir eder.
    (neo-kro kavramını icat etmiş bulunuyorum)
  • umutun gundilik dozunu artırmasından kelli uykusuzu elime alınca açıp okuduğum ilk köşe olmuştur ve sinem.

    ağladığı zaman yanındaki gudubet kız arkadaşının nezaretinde tuvalete seyirten bir macera ile biz okurlara merhaba dedi. sonra bir erkek arkadaşı oldu; saçının ve vücut kıllarının eşit uzunlukta olduğu, yani umut sarıkayanın "koç burssuz" diye tabir ettiği türden bir delikanlı bu da. bu çocuğun adı da alper. sonra bir macerada alperle bozuştu. geçmişi tamir etmek için son kez buluşmaya karar verdiler ve bir restauranta oturdular. sinem menüye baktı, iskender yazdığını gördü. garsona iskenderin ne olduğunu sordu, garson tarif etti. ve sinem siparişini verdi; "tamam ben iskender istiyorum. ama et ve sos koymayın. yoğurdu da ayrı bir kaseye koyun lütfen". yemekler geldi.. ama sinem alpere kırgındı, son sözünü söyledi ve masadan kaltı; "bensizliği bensiz yaşayarak öğreneceksin". alper sinemin arkasından ağlarken sinemin yemediği yemeğe çatalını daldırıyordu. maceranın adı "ve sinem.. melek kanatlarında düşlemişti sevgiyi" idi.

    sinem'in ablasının nişan merasimi ile yeni bir karakter girdi maceraya; şahsiyetsiz efendi enişte engin. engin'in ruhunun derinliklerinde yatan hissiyatın modern dans ile resmedildiği bölümler cihan kılıç'ın dehasının da zirve yaptığı bir andı.

    sinemin babasıyla edinim üniversitesine gittiği macerada sinem sürekli elindeki cep telefonu ile meşguldu. okul rektörü babasına "edinen neslin kazanacağını" söylerken okul bahçesinde belediyenin sokaklardan toplayıp bıraktığı köpek sürüsü havlıyordu. ancak sinem hiç oralı değildi, yakın bir arkadaşıyla beraber aynı okulda okumayı kafasına koymuştu bir kere.

    sonra dörtlünün tatile gittikleri macera. cadde çocuğu alper kendini sollayan bir motosikletliyi kafasına fena takıyordu. hatta mola yerinde motosikletliyi kız arkadaşıyla yemek yuerken yakalayınca ecnebi elemana haşin bakışlar atmayı da ihmal etmiyordu. sonra yoluna devam eden grubumuz önlerinde az evvel karşılaştıkları motosikletli çifti görüyordu. engin enişte alpere "yanaş alpercim yanaş, bak şimdi onlara ne yapacam" diyordu. ve camı açıp motosikletlilere bağırdı; "you think you're fast, but you are slow. because jeep is bigger. motorcycle lose, jeep win". alper enişteye içten bir "helaaal" gönderiyordu. ve ön koltukta oturan sinem hafifçe açık olan cama kıvrılarak bitirici sözünü ecnebi motorculara söyledi; "bazıları altında motor olunca adam oldum sandı ama herkes kimin ne mal olduğunu biliyor.." motorcu çiftin kendilerine yönelik sarfedilen bu sözlere karşılığı kafalarının üstündeki soru işaretinden ibaretti.

    kesinlikle son dönemin parlayan yıldızı, hep aynı keyifle takip etmeyi diliyorum buradan.
  • bu köşenin kopma noktası sinemin manitası kralın 'benim en yakın kankam dediğim insan, caddede kapışırken kaza yapıp kollarımda can verdi' diyerek duygusallığını göstermeye çalışmasıydı.
  • sinem'in ablasının çocuk doğurma isteğini ve engin enişteye çocuğun ona çok yakışacağını anlatırken engin eniştenin ruhunun bedeninden ayrılıp bulundukları odadan çıkıp banyoya gidip yüzünü yıkaması...

    engin eniştenin solcu arkadaşıyla alper'in sohbet çabası...adam komunizmden bahsederken alper'in tartışmayı aziz yıldırım'a indirgemesi...

    ve bu haftaki sayıda alper'in sinemin kalçasını sıkıp sonrasında hesabı istemesi...

    kesinlikle ciltleştirilsin ya da internette bir yerde bütün bölümleri yayınlansın ve tutulsun. çok başarılı.
  • sinem'in sevgilisi için (kişiliğini pek tanımam ama görüntü olarak)

    (bkz: volkan demirel)
  • ama arkadaşlar iyidir'den bile daha iyi olduğunu düşündüğüm cihan kılıç köşesi. bir hafta çizmedi diye gözüm sinem'i aradı hemen... ayrıca "edinim üniversitesi" ile yarmıştır.
  • cihan kılıç sinem gibi tiki kızların dünyasını çok iyi gözlemlemiş ama alper ve engin enişte'nin kardeşi ve onun tayfasının oluşturduğu özel üniversiteli hafif milliyetçi polat alemdarcıkların dünyasına da süper iniyor. bu tiplerin atarlı gider yapmaklı saçma jargonunu ve konuştukları konuları çok güzel yakalamış. en son bir tanesinde engin'in kardeşi ve onun kızıl saçlı piç arkadaşı şekilli erkek berberine (kuaför olmuş bu ama) gidiyorlardı. engin'in kardeşi ya ben askerde ne yapıcam ya filan diye sallıyor, kızıl piç de diyor ki en yanlış adama söyledin oğlum, teoman abim (şekilli berber) en boktan zamanda yapmış di mi abim? teoman da he he deyince bu başlıyor sıkmya gider aslanlar gibi çıkarız dağa filan diye. cihan kılıç çok güzel bir maden buldu. bence bunu işlemeye devam etsin. son sayıda sinem'in alper'e telefonda bir kezban tribi de vardı en mutlu günümde yanımda olmayan üç kuruşluk insanları hayatımdan çıkarıyorum diye. alper'in cevap ise "bebeğim, gider yapıyorsun" sinem buna karşılık ister hoşuna gider ister zoruna gider diyor. sesli güldürdün cihan kılıç, tebrikler. eline sağlık.
  • cihan kılıç'ın güzel bir gözlem ürünü köşesi. çok eğlenceli ve çok gerçek. bu sinem ve kankişinin aynısından lise ve dershanedeki sınıflarımda vardı bir kaçar tane. okurken onların konuşmaları şeklinde canlanıyor kafamda, daha bi keyif alıyorum.
  • cihan kılıç'ın uykusuz'daki köşesi. her hafta, uykusuz alır almaz, önce otisabi, ardından da bu köşeyi ve en son diğer iki elemanın, esnek ile geniş'in, maceralarını okuyorum.

    öykü, bazen sinem'in dışında diğer karakterler ağırlıklı hale geliyor. engin eniştenin kardeşi ve kankası, alper'in babası, engin enişte ve nişanlısı (yoksa eşi mi?)...

    sinem, bildiğin bağdat caddesi kadınlarından biri. suadiye'de, babasının evinde yaşayan, kemalist (sanırım emekli asker) ve sözcü okuyan babası ile yaşayan, görece güzel, götü kalkık ve dandik bir özel üniversitede okuyan karakter olarak tasvir ediliyor. aslında, onca afra ve tafrasının altında, sinem karakteri, son derece itici, sevimsiz, bencil, güvenilmez ve aptal biri. bu dünyaya herhangi bir katkısı yok. güzel ve "sarışın" olduğu için insanlar çevresinde dönüyor; o da "cool" takılıyor. ama başka bir numarası da yok. alper karakteri ise, sinem'in hayalindeki erkek tipi, onun tokmakçısı: zengin piçinin teki. body yapıyor, lüks arabalar kullanıyor, cömert, uzun boylu, yapılı ve havalı; ama yine de yeterli değil. sinem, zaman zaman taksim veya kadıköy çevresinden düşürdüğü kıl kuyruk tiplerle de seks yapıyor. kafasına göre.

    bu anlamda, kendini beğenmiş sinem karakterini değil de, örnek olsun, engin enişteyi daha çok seviyorum. beyaz yakalı, koca sikli, efendi adamı oynayan ve bu yüzden sinem'in kezban kardeşinin seçtiği ama aslında kocaman bir kaybeden olan engin'i daha çok seviyorum. sinem'in kardeşi olacak kaltak da az değil; hem herife canım cicim, çekiyor, hem de herifin taşaklarını söküyor -- bukowski hocama da gönderme yaptım*.

    engin enişte'nin kardeşi ve kankası da günümüzün "idealize edilen gençliğini" çok güzel bir şekilde özetlemiş aslında. daha doğrusu, ortalama insan tipi bunlar: muhafazakar, ama her yola gelen, her türlü yoz ilişkiyi yaşayıp yine de dindar olduğunu
    iddia eden, milliyetçi geçinen ama anında herkesi satabilen, samimi olarak yaşamayan, kimseyi sevmeyen, bencil, çıkarcı, rantçı ve aptallaştırılmış kocaman bir toplamdan iki kişi.

    bir de sinem'in okul arkadaşları var. sinem'in hiç takmadığı ama onun gözüne girmek için ters takla atan arkadaşlar. yanlış hatırlamıyorsam 2-3 hikayede de bunlardan bahsediliyordu.

    özetleyecek olursak, severek okuyoruz.
hesabın var mı? giriş yap