• sürüldükten sonra temizlemesi çok güç bir maddedir. fi tarihinde eve alınmış bir kutu vazelin nasıl olduysa o zamanlar daha 2,5 yaşında olan oğlumun * eline geçer ve olaylar gelişir...
    misafir beklenmektedir. evde kaynağını bulamadığımız hoş bir gül kokusu vardır. nerden bu koku derken kapı çalınır. misafirler içeri buyur edilir. haşarı oğlum da arz-ı endan eyler. o ne ? yeni doğmuş bir tay bir buzağı gibidir. baştan aşağı kendisini vazelinlemiştir. saçları, kaşı gözü, yüzü, kulakları... eline fazla gelenleri de bi güzel üzerine bulamıştır. koskocaman kömür gözlerini kırpıştıra kırpıştıra bakmaktadır. misafirler de biz de krize gireriz bu görüntü karşısında.
    - lan oğlum naaptın sennn?
    - !?
    biz katıla katıla güldüğümüz için çocuk utanmıştır. bir beş dakika müsaade istenir. ozi bey tabiri yerindeyse adeta kaynayan suyun altına sokulur. lakin kendisi kedi yaratılışlıdır. sudan nefret etmektedir. babası omuzlarından bastırıken ben de şampuanı kafasına boca edip hatur hutur saçlarını yıkamaya çalışmaktayımdır. bu arada küçük beyden sürekli şu sözler işitilir :
    - baba... baba bitti... bitti...
    küvette bir o yana bir bu yana çırpınıp firar etmeye çalışmaktadır. meret vazelin ise öyle bir sabunlamaya çıkacak gibi değildir. bir, iki, üç, dört sabun atılır. hem biz hem çocuk heba olmuşuzdur. oğulcuğum paket yapılıp bu sefer kurulanır. hala parıl parıl parlamaktadır.

    sonuç :
    1- vazelin güzel kokar
    2- sürüldü mü kolay kolay çıkmaz
    3- saçlara sürmemek lazımdır
    4- çocukların ulaşamayacağı yere saklanmalıdır
    5- çocuklarınızı parıldayan bir buzağı görünümündeyken dahi haline gülüp utandırmayın
    6- banyoda eziyeti sadece anneler değil babalar da yapabilir
    7- bu da böyle bir anımdır
  • efendim, robert augustus chasebrough karosen ticaretiyle ugrasan ve de iflasin esiginde brooklynli bir kimyagerdir. böyle bir haldeyken 1859 yilinda yeni umutlarla, beklentilerle petrol bulunmus pennsylvania'ya gider. nitekim orda petrol kuyusu açmis isçilerden ayaklarina yapisan ve kesiklerin, yaniklarin tedavisini de hizlandirdigi söylenen parafin benzeri bir maddenin varligini ögrenir. kavanozlar içinde bu maddeden brooklyn'e tasir, aylarca üzerinde çalisir, kendi bedeni üzerinde de deneyler yapar, ve nihayetinde "vazelin petrol jeli" adiyla 1870'te piyasaya verir ve çok kısa süre içinde büyük başarıya ulasir.
    vaseline adinin labaratuvarinda kullandigi karisinin vazolarindan (vase) ve o zaman ilaçlarin sonuna konmasi moda olan "line" ekinden olustugu varsayilir.
    ahsap mobilyalari korumaktan açik havada birakilan makinelerin, araba akülerinin paslanmasini önlemeye, dösemeye siçrayan boyalari çözmekten, deriyi parlatmaya, kayganlastirmaya kadar bir dizi fonksiyonu vardir vazelinin. tüm bunlarin disinda amazon yerlileri vazelini mutfak yagi olarak kullanip ekmeklerine sürerler, chasebrough da günde bir kasik vazelin yiyip uzun yasamasini ona borçlu oldugunu söylermis (1933'te 96 yasinda ölmüs). isteyen deneyebilir, vazelin yiyebilir, ekmegine katik yapabilir, ben sahsen yapmam.
  • "adamın birisinde motorsiklet hastalığı varmış ve bir gün uzun zamandır biriktirdiği parayla motorsiklet almış.
    her şey iyi hoş ama yağmur yağdığı zaman motorun jantları leke oluyormuş, adam da her yağmur sonrası elinde bezle jantları siliyormuş. bir gün adama arkadaşı yağmur yağmadan önce gök gürlemeye başladığı zaman jantlara vazelin sür yağmur suyu akar gider leke yapmaz demiş. adam da yapmış, gerçekten leke kalmıyor. bir kaç ay sonra adam bir kızla tanışır ve kız bir zaman sonra ailesiyle tanıştırmaya eve yemeğe davet eder. akşam olur tam kızın eve girecekler, kız, "- yalnız bizim evde bir kural vardır, yemek yenirken birisi konuşursa bütün bulaşıkları o yıkar ve bayağıdır kimse yemekte konuşmuyor, bulaşıklar çok birikti" der.

    içeri girerler adam bakar dev gibi bulaşık yığılmış mutfakta. neyse üç beş sohbet edilir ve yemeğe başlanır.adam aklına bi puştluk gelir ve başlar kızın göğüslerini ellemeye, bakar anada, babada ses yok, masaya yatırır kızı bi güzel düzer yine kimsede tık yok. bu sefer başlar anasını ellemeye ve onu da güzelce becerir. yine kimsede ses yok. tam bu sırada gök gürler ve adam cebinden vazelini çıkarır ve kızın babası " -tamam amına koyduğumunun çocuğu ben yıkarım bulaşıkları" der.
  • bununla bağıra bağıra seks yapan komşularınızı susturabilirsiniz. bir kutu vazelini paspaslarının üstüne bırakıp zile basıp kaçın. bir daha bağırmıyorlar. ayrıca banyoda da dirseklerinize kese yapın, sonra da vazelin sürün, öyle pürüzsüz öyle yumuşacık oluyor ki yalamak isteyeceksiniz.
  • en önemli olayı sürülecek bölgeyi su ile ıslatıp sonra vazelini sürmekmiş. senelerdir çamur gibi sürüp, boşuna tiksinmişiz. su ile sürüldüğünde anında eriyip deriye karışıyor ve farkı hemen hissediyorsunuz.
  • sürekli çantamda taşıdığım. bütün erkekler görsün taşıdığımı diye de olur olmadık yerlerde çantamı açıp herkese gösteriyorum. karşılıklı gülümsüyoruz falan sonra. sonrası da zaten malum.

    not: he ibneyim
  • ham petrolden çıkarılan ve 31 derecede eriyen bir tür mineral yağ. neden şimdi böyle bir tanım yaptım? çünkü bulmacalarda kendisini böyle soruyorlar. hoş, türk milletine başka şekilde sorsan şu mereti lak diye yapıştırır cevabı ama bulmaca sonuçta edep ve terbiye içerisinde soruyor ne soracaksa. hayır benim anlamadığım neden 31?
  • flüt kutusundan çıkan ve ilk etapta flüt çalarken ne işe yarayacağını anlayamadığım kayganlaştırıcı madde.

    hieronymus bosch'un garden of earthly delights tablosuna bakınca anladım ama ne işe yaradığını. diyor ki ressam, çalmayı beceremiyorsanız alternatif kullanım şekilleri de var:

    http://physics.weber.edu/…onors_images/delightd.jpg * *
  • öncelikle bu çok amaçlı nanenin buluşuna dair biraz bilgi vereyim:
    her şey 1859 yılında brooklyn, new york'ta başladı. robert chesebrough (ponds bakım malzemeleri ile ünlüdür) adlı genç bir kimyagerin ofisinde çalıştığını gözünüzün önüne getirin. genç robby, döneminin çok yaygın bir sorunuyla boğuşmaktaydı. yakıt olarak gazyağı satıyordu ama pennsylvania'daki petrol kuyularındaki büyük grevler geçimini zorlaştırıyordu. petrolün gelecekte en temel enerji kaynağı olacağını öngörmekteydi.
    birşeyler yapmalıydı... hemen at arabasına atlayıp, petrol kuyularının anavatanı olan pennsylvania'daki titusville'e doğru yola çıktı. amacı petrol sektöründe voleyi vurmaktı.
    ancak, sondaj aletlerinde kullanılan parafin benzeri bir yapışkan madde ilgisini çekti. kuyularda çalışanlar bu maddeden nefret ediyordu, çünkü sondaj aletlerinde tutukluğa sebep oluyordu. fakat sebep olduğu bütün sorunlara rağmen, işe yaradığı bir nokta da bulmuşlardı. bir yaraya veya çürüğe sürdüklerinde, iyileştiriyordu.
    robby bu maddeden bir miktar alıp brooklyn'deki laboratuvarına götürdü. içindeki temel madde olan ve bugün petrol jölesi olarak bilinen saydam maddeyi keşfekmesi uzun sürmedi. harikalar yaratan bu jölenin patentini 1870 yılında aldı.
    testler için canlı bir deneğe ihtiyacı vardı. bilim adına karısı ve çocuklarını doğramak söz konusu olamayacağı için, her türlü kesik ve yanığı kendi vücudunda uygulamaya karar verdi. söz konusu maddeyi sürdükten sonra tüm yaralar, hiçbir enfeksiyon oluşmadan, hızla iyileştiler.
    sıra bu maddeye bir ad vermeye gelmişti...
    robby müthiş bir isim seçti : vazelin !
    neden vazelin ismini seçmişti peki? kesin doğrusu bilinmemekle birlikte anlatılan birçok hikaye vardır...
    bu hikayelerden birine göre, robby laboratuvarındaki malzemeleri karısının vazolarında tutardı ve o dönem tıbbi ürünler "in" ekiyle bittiği için ((bkz: listerin) , (bkz: murin) ..vs) onun da aklına vazelin geldi.
    kimileri bu ismin yunanca wasser (su) ile elain (yağ) kelimelerinden türetildiğini iddia ediyor.
    hangisi hoşunuza giderse siz ona inanın. ya da kendi hikayenizi yazın. nasıl olsa hiç kimse bunu anlamayacaktır.
    bu ürünü satmak chesebrough için kolaydı. at arabasına yüklediği ücretsiz numuneleri bütün new york eyaletinde dağıttı. altı ay içinde on iki ayrı satış ekibi kurmuştu bile.
    insanlar bu ürünü her şey için kullandılar: yaralar ve çürükler, mobilyalardan leke çıkarmak, tahta yüzeyleri cilalamak, deri giysileri onarmak, paslanmayı önlemek, kedilerin tüylerinin dökülmesini önlemek ve cinsel yardım için. (sonuncusunu hayal gücünüze bırakıyorum!) eczacılar vazelin'i başka ilaç ve merhemler için bir çıkış noktası olarak kullandılar.
    bay chesebrough'nun (ona robby diye hitap etmeyi sürdürmemiz artık mümkün değil) çok zengin bir adam olduğunu varsaymak doğru olur. 1881 yılında şirketi, standard oil'in eline geçti. 1909 mayıs'ında, 72 yaşında, standard oil'in zorunlu emeklilik kuralına göre, chesebrough şirketin yöneticiliğini bırakmaya zorlandı.
    vazelin'in en doğru kullanımı da bay chesebrough'ya ait olmalı. insanların sağlıklı yaşamak için her gün bir kaşık vazelin yemesi gerektiğine inanıyordu.
    kendisi, hayata gözlerini yumduğu 96 yaşına kadar her sabah dolu dolu bir kaşık yemeyi ihmal etmedi...
  • bütün nemlendiricileri bi kenara, kendisini şöyle aaaaaaap ayrı bi kenara koyuyorum. insan olsa maaş bağlarım, o derece seviyorum abi. tek boktan yanı, sürdükten sonra bi yere dokunmamanız gerekiyor. onun da çözümü basit, banyodan sonra ayaklarıma sürüp üzerine çorap giyiyorum. yatarken de ellerime sürüp eldiven -bazı zeki arkadaşlarımız gibi çorap da olabilir- takıyorum.

    sonra sabahleyin o yumuşacık eller, topuklar filan. of. bokunu yiyeyim vazelin. sıç koy önüme yiyeyim.
hesabın var mı? giriş yap