• "ortalamanın altında kalan" ya da "ortalamanın altında" anlamına gelmeyen kelime. "ortalamanın altında" demek isteyen, (illa "vasat" kelimesini kullanmak istiyorsa) "vasatın altında" diyebilir...
  • arapça kökenli ortalama, iki şeyin ortası anlamındaki sözcük..
    4,5'tan 5 almak gibi.. sloganı "abi, idare eder yaa.." olan kifayetsiz, az vasıflı devasa insan topluluğu..

    "vasattan bize ne?" diyemiyoruz. çünkü çoğunluk vasat olunca, vasat kural haline geliyor. vasat diye bir işgal kuvveti var. hatta vasatlık bir tsunami .. geçip gittiği yerleri birbirine katarak ve gittikçe büyüyerek vasat olsun olmasın, herkesi altına alıyor..

    daha önce türkiye için yaptığı vasatistan tanımının, "her şeyde taklitçilik, derine inememe, kalite arayışının olmaması, onun yerine göz boyamaya çalışmak, her konuya ciddi yaklaşmak yerine daha çok 'mış' gibi yaklaşmak demek" anlamına geldiğini kaydeden vedat milor, hürriyet pazar’dan hakan gence’nin "bizde çoğu şey vasat mı" sorusuna da şu cevabı vermiş;
    "aslında vasatın da altında. bayağıistan’a doğru gidiyoruz."

    vasat üstü olduğunuzda anlaşılmamaya mahkûm bir yalnızsınız.
    kimsenin sizi anlamak istememesi umurunuzda değil mi? doğrusu, benim de değil. peki, hedef tahtası, nefret objesi olmaya ne dersiniz? çünkü o vasat güruh kendine benzemeyene böyle davranır.

    şibumi'de* hocası, go ustası nicholai hel 'e şöyle der; "biz artık orta düzeydeki insanların çağında yaşıyoruz. orta düzeydeki insan sıkıcı, renksiz, aptal gibi görünür. fakat ölümsüz tekdüzeliğine devam eder... hiç bıkmaz. amipler her zaman kaplanlardan çok yaşar. çünkü durmadan bölünür, yenilenirler. o ölümsüz tekdüzelikleriyle."
    hocaya göre, bu kalabalığın çıkardığı gürültü mantıksızdır ama kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. beyinleri yoksa da, binlerce kolları vardır. bunları diğerlerini yakalamak, çekmek, aşağı indirmek ve batırmak için kullanırlar.
    öğrencisine bu kalabalıktan uzak durmasını salık verir.

    montréal üniversitesi’nde siyaset biliminde eleştirel düşünce dersleri veren ve vasatlığı yaşadığımız düzenin politik ve toplumsal bir parçası olarak değerlendirerek ufuk açan filozof alain deneault * michel abescat'la yaptığı bir söyleşide *"bastille’in alınması gibi bir şey olmadı; reichtag yangını’yla karşılaştırılabilir hiçbir şey yok; aurora’dan daha tek pâre top atılmadı . oysa ayan beyan hücum oldu ve başarıyla taçlandı: vasatlar iktidarı aldılar." demiş.
    deneault'ya göre dünyayı vasatlar yönetiyor. mesleklerin ruhunun yok edilerek, emeğin geçim yoluna indirgenmesi ile başlayan bu yönetişim şeklinde hedefin birbirinin yerine konabilir kimseler kılmak olduğunu söylüyor. "uyuşturan devrim" diyor buna ve daha çok ama çok önemli şeyler söylüyor. şurada

    liberazimle başlayarak taylorizm ve thatcherizmle olgunlaşan bu iktidar türünde neden emekçiler birbirine kırdırılıyor, neden gerçek liyakat yok ve asla olmayacak, neden hiçbir bağımsız!? rapora ve kamuoyu araştırmalarına güvenemiyoruz, hepsinin cevabı bu metinde.
    yaşadığımız düzeni bir kez de onun perspektifinden görmemizi sağlıyor deneault. oldukça göz ardı edilen ve gözden kaçan bu yaklaşımı değerlendirirken belki kendimizi de sorgulamamız gerekiyordur.

    orta yolculardan mıyız? deneault'nun deyişiyle "oyunbozanlık" etmiyoruz değil mi? eleştirel düşünceden kaçınıyor, bilimsel kuşkudan uzak duruyor, sorgulamıyor, sorgulanmasına izin vermiyoruz. marjinal olmaya, çok da dürüst davranmaya, tatsızlık çıkarmaya gerek yok. bize ne şırıngalanırsa, kabul ediyor, görünenin arkasındaki görünmeyenle ilgilenmiyoruz. buna göre formatlıyoruz düşünce ve davranışlarımızı. ve sonra sanki böyle değilmişiz gibi, arada bir şeyleri protesto bile ediyoruz, ediyor görünüyoruz; yüksek çıkıyor sesimiz, kahvehane muhabbetinde birden coşanlar vardır hani..
    zaten gerçeklerle ilgilenen kaç kişi var? hayat kısa, değmez. maddi olanaklarımız önemli, titrimiz önemli, varsın her bildiğimizi söylemeyelim, bilmiyorsak da bilmeyelim, herkes mutlu olsun..
    ilk bakışta farklıymış gibi görünen vasat tanımları buluşuyor aslında. biz ise, böyle itaatkâr oluyoruz, gittikçe daha fazla itaatkâr.. vasatlık yolunun taşları bunlar. dikkatli basın..
  • sözlükten ayrılma kararı aldığım gün hikayesini yazacağım vasat kelime.
  • yanlış kullanılmasına kıl olduğum kelime. "orta" demek bu, kötü, özelliksiz, sıradan, berbat filan gibi bir şey kast edilecekse bu kelimlerden birini seç. vasat'a dokunma!
  • nezdimde kelimelerin şahı olan ve hayatımı değiştiren** efsanevi kelime. vasat bütün kelimelere hükmeden bir kelimedir ve kelimelerin maradonasıdır.
  • owencan rumuzlu internet dehasının sık kullanımları sonucu haksız yere ün kazanmış olan, adeta owencan reyisin ününden nemalanmakta olan vasat sıfat, hatta yerine göre zarf.
  • yildirim turker son yazisinda soyle tanimlamis:
    "vasat, toplumun her katmanına nüfuz eden totaliter bir örgütlenmedir."
  • yanlış kullanımı çok rahatsız edici bir kelime.
  • en büyük eleştirmeni şule gürbüz'dur:

    "bu müzikleri dinleyip de hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkabilenlere, tıka basa yemek yiyenlere, başka basit şeyler konuşup gülenlere şaşırıyor, irkiliyordum. dediğim gibi lise de bitti. nasıl, ne vakit oldu bu iş pek hatırlamıyorum. hemen her zaman olduğu gibi okulun en dangalak, en hiç bir şeysiz tipleri asıla asıla bir şey yakalamışlardı. insan on altı-on yedi yaşında nasıl bu asılmış arzusunu duyabilir kendini asmanın dışında, hiç anlamadım. ınsan yirmi yaşında nasıl muhabir, eczacı, koca...olmaya razı olur, nasıl ister anlamadım. ben peygamber olmak istiyordum, ya da hiçbir şey. ama olamadığım peygamber olamamak olsun istiyordum."

    muzik hocasi/ zamanin farkinda
  • bu kelimenin olumsuz olarak algılanmasındaki etkenin, kelimenin fonetiği ile ilgili olduğu kanaatindeyim.
    bir teklik, bir sonluk var bu fonetikte. gerçi buna, dil içinde günlük kullanımın verdiği olumsuz bir değer de etken.
    ama yine de bir kez kendi kendinize söyleyin seslice;
    - vasat!
    kötü gibi duruyor hakkaten değil mi?
    kelimenin ilk hecesi ''vas'', ''vazgeçmek'' ile ilişkilendirilebilir beyinde kolayca.
    sondaki ''at'' ise, ''gereksiz olanı imha et, at'' der gibi.
    türkçe'de bu gidişle hiç bir zaman gerçek değerini bulamayacak zavallı bir kelime o.

    üzgünüm vasat, kötüsün.

    fakat iyi salladım haa!
hesabın var mı? giriş yap