• sadece kapıların kepenklerini yağlayan, elinde sermaye olarak sadece bir miktar yağ ve bir adet yağ sıkacağı olan gariban bir adamın sırf yahudi olduğu için "yağ tüccarı" diye gösterilip elindeki paranın onlarca katı kadar vergi borcuna sokulduğu, bu tür akıl dışı ve adaletsiz vergi borçlarını ödemeyi kabul etmeyenlerin veya ödeyemeyinlerin çalışma kampına gönderildiği ırkçı/faşist uygulamadır. buna rağmen hala dalga geçer gibi "onlar osmanlı'dan beri çok rahattılar, ama buna rağmen vergi ödemeyi istememişler, ayıp etmişler" diye savunulmaktadır.

    ulan benim dedemin babası 1915'te soykırımdan sağ kurtulmuş, istanbul'da küçük bir terzi dükkanı açarak hayatını devam ettirmesine rağmen bu uygulama yüzünden dükkanına, parasına el konulmuş, neredeyse tüm hayatı işkenceler ve yokluk içinde geçirmiş olmasına rağmen bunları anlatınca da mağdur edebiyatı yapmakla suçlanıyoruz.

    ayrıca türkler türkiye'nin sahibi oluyor da, "azınlıklar" denen biz ermeniler, rumlar, yahudiler neden bu ülkenin ortağı olmuyormuşuz? üstelik ermeniler ve rumlar bu topraklarda binlerce yıllık tarihi olan, bu toprakların en eski halklarıdır. yahudiler de sonradan ispanya'dan gelseler de yüzlerce yıldır bu topraklarda yerleşik bir halklar.

    bir de işin ironik tarafı bunlar "türkiye'nin vatandaşı olan herkes türktür." derler, ama bu ülkenin vatandaşı olan gayrimüslimleri türk saymamayı da çok iyi bilirler. türkiye'nin vatandaşı olan herkes türktüyse, o zaman bu ülkenin vatandaşları olan gayrimüslimlerin sermayesi niye "türk sermayesi" olarak görülmedi?

    edit: satır
  • varlik vergisi uygulandigi zamanlarda halk arasinda bir fikra dolasir olmus. sozlukte fikra anlatacak kadar alcalmak eylemini gerceklestirmek durumundayim:
    bir yahudi, bir ermeni ve bir rum vergi hakkinda muhabbet ederken herkes odedigi vergiden dert yaniyormus.rum "yahu benim vergi kirkbin lira bittim ben" diye aglarken yahudi atilmis "ya ben napiyim benimki ellibin". ermeni de ayni dertten muzdarip "benimki de otuzbin mahvoldum ben!" derken ortama bir turk girince hepbir agizdan sormuslar: "kardes sen kac lira vericen?". "benim vergi bes yuz lira" deyince hep bir agizdan:" vay be ne mutlu turkum diyene"
  • kasım 1942'de kanunlaşan, ii.dünya savaşı yıllarının ekonomik güçlüklerini aşmayı hedefleyen ve edinilmiş servet ve karlara yönelik çıkarılan bir defalık vergi.

    varlık vergisi'nin önemi, gayrimüslim azınlık, tüccar ve işadamlarına büyük darbe indirmesi ve çoğunun izleyen yıllarda ülkeyi terk etmesine yol açmasıdır.

    17 maddeden oluşan yasaya göre; büyük çiftçiler yanında, yüksek gayrimenkul sahipleri ve şirket ortakları bu kapsamda değerlendirilmiştir. kimin ne kadar vergi vereceği ilin veya ilçenin en yüksek mülki amirinin başında olduğu bir komisyon tarafından belirleniyordu. saptanan oran ve vergi miktarına karşı itiraz olanağı yoktu. (bkz: hukuksuzluk) ve 15 gün içinde belirtilen miktar ödenmeliydi. bunu izleyen 15 gün içinde eğer ödeme yapılmıyorsa çalışma kamplarına gönderiliyorlardı. verginin tahsili için yakın akrabaların servetlerine de el konuluyordu.

    müslümanların ve yabancıların sevretlerinin 1/8'inin, dönmelerin servetlerinin 1/4'ünün, gayrimüslimlerin servetlerinin de yarısının vergi olarak alınması isteniyordu. türkiye çapında 114.368 kişiye uygulanmıştır.

    bu vergi türkiye'nin uluslarası itibarını da zedelemiştir (italya ve almanya hariç).

    çalışma kamplarına gönderilmek üzere toplanan 2057 kişinin 1229'u istanbul'dandı. bunlardan 21 kişi kamplarda ölmüştür (öldürülmüştür).
  • varlik vergisinden dedemin yani sira babam da nasibini almis. 1943 dogumlu babamin adini dedem "bir varlik gitti, bir varlik geldi" diyerek varlik koymus.
  • hukuk dışı olmasının sebebi kanunda belirtilmeyen ama tamamen komisyonların insiyatifine bırakılmış vergi oranlarıdır. kanunda "dönmeden bu kadar al, yahudiden şu kadar, ermeniden rumdan da o kadar" diye bir laf barındırmaz, ama yekün bütün komisyonlar nasıl olduysa mutabakata varıp bu oranları oluşturup iki hafta gibi abuk bir süre içerisinde tahsile girişmişlerdir.

    finansman kaynağı bolluğunun yaşandığı bu yıllarda bile böyle bir varlık vergisi toplamak pek çok aileyi çökerteceği gibi ikinci dünya savaşının yaşandığı ve dünya finans piyasasının çöktüğü bir dönemde (türkiyeden bahsetmiyorum bile) vergiyi ödemekte zorlanan aileler borç alamayıp likidite krizine girmeleri sonucu ellerindeki şirketleri, hisseleri, binaları, fabrikaları, tarlaları çok ucuz fiyatlara satmaya zorlanmıştır.

    zaten amaç da onların bu zorluğa girmeleri ve ekonomideki egemen yapılarını müslüman türk asıllılar lehine değiştirmekti. yapılan bu büyük hata hem bir insanlık ayıbı olarak tarihe yazılmış, hem ölümle sonuçlanacak kadar vahim boyutlara erişmiş hem de türkiye'nin benito veya adolf gibilerinin ülkelerini soktuğu imaja yakın bir hale gelmesine sebep olmuştur.

    bu feci vehamet karşısında aslında utanarak bahsetmemem gereken bir faktörden daha bahsedeceğimdir ki, zamanında aklını kullanmış işini kurmuş ve hükümete vergi ödeyerek girdi sağlayan tüccar halkın ekonomiden bu zorunlu çekilişi türkiye'nin kalkınma sürecine sekte vurmuştur. becerikli burjuvaziden kapital alınıp beceriksiz burjuvaziye verilmiştir.

    gayrımüslimmiş.. sen adamlara dirsek çık, sonra da "aramızdaki hainler!" diye lanse et. "türküm diyen türktür" yalanını sürdür. popülizmi kırınca feci bir milliyetçilik çıkıyor ki nerde hoşgörünün memleketi osmanlı anavatanı, nerde bu uygulamalar.

    demek ki zengine duyulan nefret, etnik kimlik kazanınca legal bir müdahale unsuru oluşturuyormuş..
  • varlik vergisi, donemin dunyasinda savasta bitap dusmus ekonomiyi toparlamak icin hic de yadirganacak bir yontem degildir. savas sirasinda alinan tum tedbirlere ragmen karaborsacilikla zengin olmus "savas zenginleri"nin varliklarini vergilendirmektir gorunur amac. yani bu varliklarin onemli bir kismi hic de dusunuldugu gibi vergilendirilmis kazanclarla olusmamistir (zaten donemin ekonomi politikalari incelenirse savas doneminde zengin olmanin imkansizligi aciktir). buraya kadar bir sorun yoktur, cunku yasada yahudi, rum ve ermenilerin kanini kurutun muslumanlardan uc bes ne alirsaniz alin denmemektedir ve bu konuda verginin ilkesine cok buyuk haksizlik yapilmaktadir. buraya kadar sorun olmasa da uygulamada turkiye cumhuriyeti tarihinden asla silinmeyecek bir leke olusmustur:
    1. komisyonlar kirkor efendi cok zengin ondan 1milyon alalim, mustafa efendi de zengin ondan 500bin alalim, vs seklinde kafalarina gore, dedikodulara gore vergi matrahlari belirlemis,
    2. bu tutara itiraz hakki yokmus ki hukuk devleti ilkesi burada bir guzel cignenmis. ayrica belgeler incelendiginde ilginc bir sekilde musluman zenginlerin vergi matrahlari komisyonun kendi inisiyatifiyle dusurulmus oldugu, ancak gayrimuslumlerde pek tabii boyle bir sey mumkun olmadigi goze carpar: 1milyon dediysek 1milyon 990bin olmaz seklinde bir uygulamaya gidilmis.
    3. bu tutarin cok kisa bir sure icinde odenmesi zorunlu kilinmis, boylece gayrimuslumlerin ozellikle istanbul'daki mallari tasra burjuvazisi tarafindan yok pahasina alinmis ki iste hep bahsedilen sermaye transferi bu noktada gerceklesmis.

    sonuc askaleye giden 1400 kisinin icinde bir tek musluman yokmus ki bu noktada artik uygulamanin savunulacak hicbir tarafi kalmiyor ve bu ulkenin vatandaslarina utanmaktan baska yapacak bir sey kalmiyor.
  • verginin kanunu, 11 kasım 1942 de 350 milletvekilinin katıldığı bir oturumda, oy birliği ile kabul edilmiş..
    lakin 76 adet milletvekili, oylamaya hiç katılmamışlarmış..

    ki oylamaya katılmayarak, az da olsa rengini belli etmiş bu 76 kişinin içinde şu tanıdık isimler de mevcutmuş:
    reşat nuri güntekin
    hüseyin rahmi gürpınar
    hasan ali yücel
    celal bayar
  • esasinda bir "pozitif ayrimcilik" uygulamasimiymis da haberimiz yokmus.

    evet, her gayrimuslim zengindir, yillarca zavalli turkleri somurmus ve onlar kahramanca savasirken, bu memleket icin kendilerini kurban ederken onlarin uzerinden (adeta bir asalak gibi) para kazanmis ve bu memlekete hicbir sey vermemistir!!!

    yahu, gercekten a) bu soylemin zamaninda yahudiler icin kullanilan nazi soylemleriyle benzerligini goremiyor musunuz? b) gayrimuslimlerin mal edinmesinde, mulk ve yerlesim haklarinda osmanli doneminde, 19. yy'a kadar hep bir kisitlama oldugunu bilmiyor musunuz? c) "amele taburlari"ni ve bu taburlarda olen insanlari da mi hic duymadiniz? d) canakkale'deki osmanli uniformasiyla olmus gayrimuslimlerin mezarlarini da mi gormediniz? d) hic bir azinlik vakfina, okuluna, hastanesine de mi gidip insanlarin ne durumda olduguna sahit olmadiniz? e) sadece istanbul icin konusacaksak, zamaninda yaklasik 350-400,000 olan gayrimuslim nufusunun yekten zengin olmasi fikri size hic mi mantiksiz gelmedi? f) "bu vergi neden "20 kur'a askerlik" uygulamasini takip etmistir" diye de mi sormadiniz hic kendinize?

    bu tur tarih okumalarinin ne insanlikla ne de bilimsellikle bir alakasi vardir.

    imza: bir "azinlik kirintisi"
  • türkiye'de çok partili demokrasiye geçilmesinin hızlandırıcı sebeplerinden biridir. varlık vergisi;türkiye modernleşme paketinin milli burjuvazi yaratma ayağının önemli bir halkası olarak,gayrimüslim burjuvaziye handikap yaratmak için çıkarılmışsa da,türk hukuk sisteminde genel olarak "herkes eşittir,ama bazıları daha eşittir" anlayışına uygun olarak,daha varlıklı olan gayrimüslimler bu yasadan çok fazla etkilenmemişlerdir. aşkale'ye gönderilenler,maddi manevi eziyet yaşayanlar,varlıksız gayrimüslimlerdir. tek parti döneminin bu uygulaması,politika üzerinde gücü olan varlıklı gayrimüslimlerin huzursuzluğunu körüklemiş,milli burjuvaziyi de etkileyerek,ülkenin bir an önce çok partili demokratik yapıya geçmesini teşvik etmiştir.kurulan demokrat parti'nin kurucu üyelerinin geniş toprak sahibi olan kişiler olması (bkz: adnan menderes), (bkz: celal bayar),olayın bu ekonomik huzursuzluk boyutunu ve benzer tek parti yanlışlarından duyulan korkuyu açıklaması bakımından oldukça anlamlıdır.
  • her şeyden önce, vergi genel konsept gereği gelir üstünden alınır ve mantığı da "ben sana bu mevcut düzeni kurmasaydım sen bu parayı kazanamazdın benim ülkemde" anlamına gelir. yani devlet ekonomik ortam, pazar, sosyal güvenlik, ticari güvenlik, hukuk vs vs gibi şeyleri sağlamasına karşılık olarak kazançtan pay talep eder, ki bu da gayet mantıklıdır. sonuç olarak kazancı oluşturan faktörlerden bazılarını arz etmiştir. bi nevi hak sahibidir.

    ama varlık vergilendirilemez. saçmadır. zaten vergilendirilmiş kazançlar sonucu varlık denen şey oluşur. ayrıca mevzu bahis varlık başka ülkede kazanılmış ve orada vergilendirilmiş de olabilir.

    varlık vergisinin hukuki veya ekonomik hiçbir dayanağı yoktur.

    ekonomik olarak biraz daha irdelemek gerekirse, bu vergi income (y) üstünden değil de assetlerden kalıcı bir azalma şeklinde toplandığı için, tüketim gelire uygulanan verginin arttırılmasına nazaran çok çok fazla düşer. ekonomik durum daha da kötüleşir ve devletin uzun vadede sağlayacağı vergi gelirinin de belirgin miktarda azalmasına sebep olur. tabi ki, bu varlık vergisinin amacı tam olarak devlete kaynak sağlamak olmadığı için bu gibi bir handikap göz önünde fazla bulundurulmamıştır.
hesabın var mı? giriş yap