• "japon balıkçılık şirketleri, avladıkları balıkları taze ve diri tutmak için içinde su bulunan büyük tanklara koyarlarmış.
    ancak son zamanlarda çok ilginç bir uygulamaya başlamışlar.
    bu büyük tankların içine bir de köpekbalığı koyuyorlarmış.
    köpekbalığı içindeki balıklardan bazılarını yiyormuş, ama öteki balıklar eskisine göre çok daha diri kalıyormuş.

    neden?

    çünkü tanktaki balıklar kendilerini tehdit eden büyük bir ‘‘meydan okumayla’’ karşılaşınca salgıladıkları hormonla dokuları daha diri kalıyormuş."

    ertuğrul özkök
    hürriyet, 10 temmuz 2003
    http://www.hurriyetim.com.tr/…~9@nvid~288993,00.asp
  • "batmamak için 27.000 kişiyi kovacağım, söz." diyor hp ve hisselerinin değeri %11 artıyor. öfkelenen kaldı mı? üzüyor artık sadece.
  • çalışır durumdaki hiçbir sorunu olmayan bilgisayarın hiçbir işe yaramamasıdır. arabaların içine sıkılan "yeni" kokusudur, mısır şurubudur, petroldür, full hddir, yeni teknolojidir, önceden olmayan sorunlarımızın çözümüdür, sigaradır, yeni salgınlardır...

    kapitalizm, açlıktan birbirini yemiş insanların korkularıdır. hayatta kalma mücadelesidir. doyumsuzluktur. farktır.

    dünyanın kabuğunu kaç zamandır yiyoruz da, bu kadar vahşileştik?

    kapitalizm insandır. ilk insanın geldiği noktadır.

    allah bizi affetsin. başka hiçbir seçeneğimiz kalmadı çünkü.
  • akepe döneminde ülkemizde tavan yapmış bir ideolojidir.

    patronların yararına olacak kanunları/yasaları ardı arkasına çıkaran hükümet, patronlara ucuz işçi bulmak amacıyla en az üç çocuk gibi bir söylemle de ailelerin kanına girmiştir.

    son soma maden faciasında da gördüğümüz üzere, vahşi kapitalizm yüzünden insanlar sadece ama sadece eve ekmek götürmeye güdülenmişlerdir.

    yani ülkemizde büyük bir çoğunluk ekmek parası kavgasına düştüğü için, çalıştıkları ortamın iyiliğini/kötülüğünü düşünmeden sadece iş olsun da ne olursa olsun gibi bir düşünce içine itilmişlerdir.

    gençliğin özgürlük, baskı, sosyal haklar, parasız eğitim gibi istekleri ise halkın çoğunluğunda "biz evimize para getiremiyoruz, insanlar neyin peşindeler" gibi bir düşünce ile karşılık bulmakta, ve bu da zamanla bu tür hak arayanlar hakkında şımarık, oyunbozan, vatan haini gibi söylemler geliştirmelerine neden olmaktadır.

    ayrıca son soma faciasında da gördüğümüz üzere, diğer madenlerde çalışan işçiler "yarın benim de başıma bir kaza gelirse ve ben ölürsem" kaygısını bile yenen "işim var çok şükür, aman kaybetmiyim, sesimi çıkarmıyım" mantığıyla hareket etmektedir.

    diğer ölen işçi kardeşlerinin hakkını aramak isteyen diğerleri ise, bunun ucuz kahramanlıktan öteye gidemeyeceğine, olanın kendisine olup, işsiz kalacağından korkmakta ve sesini çıkartamamaktadır.

    yine bir çok kesim de aman işim var gücüm var, şimdi hükümet değişirse ekonomik kriz olur, işsiz kalırım korkusuyla oyunu mevcut hükümete vermeye devam etmektedir.

    sonuçta bu tür bir ortamda ekmek parası savaşı veren bir insana sizin özgürlük, laiklik, haklar, demokrasi, eylemler, sesini duyurma, projeler gibi kavramlardan söz etmeniz beyhude bir çırpınıştan öteye gidememektedir.

    vahşi kapitalizm ülkemizde görevini layıkıyla yerine getirmektedir.

    tanrılar kan istiyorlar!!!
  • kapitalizmin kendi öz regülasyonlarını dahi tanımadığı durumdur, kapitalizmin içsel vahşetini ifade etmez...

    şöyle diyeyim; devletin sana "paran yoksa geber, gebermesen de evsiz-barksız kal sürün" dediği yerde kapitalizm egemendir, bu vahşet kapitalizmin özündendir, olmazsa olmazıdır...

    ha bir de bunun yanında evsahibinin kiracıya göre kira belirlediği, her bokun bir mafyasının her işin bir taşeronlar ağının olduğu, gerekli önlemler alınmadığı ve bunların alınıp alınmadığının kontrolü yapılmadığı için işçilerin patır patır iş cinayetlerine kurban gittiği, çalışanların iş tanımlarının çok çok dışında işlere de koşulduğu, vatandaşın her daim "fişini almazsam ne kadara olur?" dediği, sendikaların toplu görüşme hakkının dahi olmadığı, her ürünün bir de çakmasının bulunduğu, çok satan her kitabın korsanının basıldığı, internet yoluyla yurtdışından ısmarlandığında 30 birime malolan ürünün yurtiçindeki mağazada 50 birimlik etiketle durduğu, fazla mesailerin ücretlendirilmediği, zırt pırt kodamanlara vergi affının çıktığı, başbakan'ın kendi ağzından ülkede göçmen kaçak işçi çalışmasına göz yumduğunu itiraf ettiği ve dahi sadece belirli bir milletten göçmen kaçak işçileri geri kışkışlamakla başka bir devleti tehdit edebildiği yerdeysen hoşgeldin vahşi kapitalizm egemenliğine... böyle bişey yani...

    bir de şuna bakıverin; (bkz: komprador burjuvazi)
  • 19. yy'da ve 20.yy in basinda gorulen versiyonu insanliga dunya savaslari, afyon savaslari, great depression, boer savaslari, somuru vs. olarak geri donmus, ikinci dunya savasi sonrasi ozellikle keynes sayesinde bir miktar ehlilesmekle birlikte gunumuzde yine birakiniz yapsinlar, birakiniz gecsinler desturuyla geri donmustur. ilk icraatlarini asya, arjantin, rusya ve de elbette turkiye krizlerinde gorduk. dunyanin en guclu kapitalist ulkesinin basinda kendini tanrinin elcisi sanan bir baskan, ki dolayisiyla kendisi bile inanamamaktadir amerikan baskani olabildigine, ve dunyayi gerekirse savasla degistirmeye andicmis bir tarikat varken gelecege umitle bakmak kolay degil.
  • gelecegin yöneticilerine asilanan "ne olursa olsun daha fazla kâr at" ögretisinin daha da vahsilestirecegi bir kavram. bu -afedersiniz- orospu çocuklari için ekolojik dengenin amina koyan çevre kirliligi etkinlikleri hiç sorun degildir. çünkü fakir halklarin yasadigi bölgelere sallanir zararli atiklar. gida üretiminde de bolca rastlanir vahsi kapitalizmin neferlerinin cinliklerine. ölümcül olabilen bitkisel ve hayvansal gidalarin üretimini onlar için daha fazla kârdir. deli dana kendiliginden mi üremistir, hayir! havayi, suyu, denizi, topragi kirletmek sorun degildir. insan sagiligini ve ekosistemi tehdit eden risklerin (doganin kendiliginden gelisen zararlari çok küçük bir oran) büyük kismi bu serefsizlerin basinin altindan çikiyor. tamamen gögüsten olusan ucube tavuklar, hayvansal gida yedirilmis danalar (deliriyorlar hayvancagizlar böyle), balik unu ile beslendirilen piliçcagizlar ve üretiminde bin türlü hile yapilan sebze-meyveler ortaya kendiliginden çikmiyor. bu isleri düsünen ve hala utanmazca -yasalari ve insanligi hiçe sayarak- yapanlar sik takim elbiseleriyle boy gösteren kimi isadamlaridir. vahsi kapitalizmin sivri disleridir bu insanlar*.
    (bkz: isyanım var ulan)
  • tercihte bulunmanızı sağlar, seçenekler sunar, size kendinizi özgür hissettirir. en iyi pazarlama size bir ürünü zorla satmak değil sizin o ürünü cidden istemenizi sağlamaktır. sorular sordurtur. apple mı samsung mu? ios mu android mi? macbook mu pc mi? tablet mi laptop mu? xbox mı playstation mı? ölüm mü insanca yaşamak mı? son soru cidden ölümcüldür zira sizin için olmasa da bu soruların ardında birileri için bir çizgi hayatın tam ortasından geçer ölüm mü kalım mı?

    http://www.hurriyet.com.tr/planet/19664493.asp
  • vahşi kapitalizm yoktur. önek getirerek bakın ne kadar vahşisi var, normaliyle sikilmeye devam derler.
  • 1- kredi kartından/kartlarından kurtul.
    2- ihtiyacından fazlasını asla tüketme, satın alma.
    3- alışveriş merkezlerinden uzak dur.
    4- "lüks" kavramı adı altında pahallı satılan metalardan uzak dur, "lüks" tuzaktır.
    5- teknolojiden sadece ihtiyacın kadar olanı kullan.
    6- "sosyal medya"adı altında sunulan ve bilinçaltına sahip olmak için tasarlanmış internet sayfalarındaki hesaplarını kapat, uzak dur.
    7- saksıda bile olsa toprakla uğraş, sebzelerini yetiştirebildiğin kadar kendin yetiştir. meyve ağaçları dik ve onlarla zaman geçir.
    8- imkanın varsa bahçeli bir eve taşın, yoksa küçükte olsa bir yer satın almak için yatırım yap, paranı bu yönde biriktir.
    9- sık sık tabiatta yürüyüşler yap, kendine bir alan belirle ve orayı düzenli aralıklarla temizle, bakımını yap.
    10- her yıl bir kaç tane ağaç dik.
    11- çocuklara tabiat ve hayvan sevgisi aşıla, hayvanlara karşı korkun varsa o korkuyu yen.
    12- arkadaşlarınla, eşinle güzel ve kaliteli dostluklar kur, çok içli dışlı olma; haftada bir kez mutlaka onlar uzak bir yerden gelmişler ve uzun zamandır görüşmüyormuşsun gibi onları karşıla, onlara hizmet et.
    13- kimyasalları hayatından çıkar, alternatif temizleyiciler, ilaçlar, kokular bul.
    14- bu dünya'ya çok para kazanmak için gelmedin. dünya'da geçicisin unutma. bu süreyi dünya'ya ve sevgi diline hizmet ederek geçir.
hesabın var mı? giriş yap