• clint'in çocuklarının isimleri will ve penny'dir, will penny isimli unutulmuş bir westerne saygı ifadesidir.
    bu filmle beraber sarışın emekliye ayrılır ve bizlere efsanelerin palavradan ibaret olduğunu, insanın neyse o olduğunu, en iyi katilin en güçlü veya en hızlı olan değil ölmekten en az korkan olduğunu, ateş eden bir adama ateş etmenin neredeyse imkansız olduğunu, herkesin bir sınırı olduğunu ve başka bir insanı öldürmenin insanın kendisini de öldürmesi kadar zor olduğunu anlatır, pek çok başka şeyle birlikte.
    bir tokat kadar gerçektir.
    munny barın kapısından girdiğinde gelen saf kaderdir, aynadan yansımayan iblisin elinden gelecek olan ölümdür.
  • --- spoiler ---

    rahmetlinin (william munny'in ölen eşi) neden azılı bir katili seçtiğini filmin başlarında anlıyoruz ki hatun kişi için adam öldürmeyi ve içkiyi bırakan william munny filmin sonunda da en yakın arkadaşı için gözü kapalı beş kişi öldürüyor. bu da demek oluyor ki bu adam sevdiği için her şeyi yapıyor ve kadınların da aradığı en büyük husus bu değil midir arkadaş?

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    clint dayı silahını gene hackman'a doğrultur;
    -böyle ölmeyi haketmedim.
    -bunun haketmekle bir ilgisi yok.
    ve silah sesi.

    al sana hayat dersi, üç beş saniye içinde hem de.

    --- spoiler ---
  • eastwood, unforgiven'la o güne kadar çekilmiş western filmlerinin üzerine çıkan ve western çıtasını yükselten bir film yaratmıştı. zaten film bazı açılardan western kriterlerine uymuyor.
    david web peoples’ın yazdığı orijinal adı "the cut-whore killings" olan senaryo, 20 yıl boyunca hollywood’da dolaşıp durdu ve birçok profesyonel hollywood'luya göre "çöp"tü.
    eastwood, yeni bir proje gündeme gelince, senaryoyu okudu ve o kadar beğendi ki, adından başka hiçbir şeyi değiştirmedi.

    1970 yılında yaptığı bir konuşmada "ben asla oscar alamam. peki neden biliyor musun? ilk olarak yahudi değilim. ikincisi çok fazla param var. üçüncü ve en önemlisi ise umurumda değil." diyen clint eastwood, bu filmle 95. oscar ödüllerinden en iyi film, en iyi yardımcı erkek oyuncu(gene hackman), en iyi yönetmen ve en iyi kurgu ödüllerini kazandı. daha sonra da kazanacaktı.

    bazı film eleştirmenlerinin "katman katman" dedikleri bir tabir var; daha sonraki filmleri sinemaseverlerle eastwood arasında bir mesafe oluştursa da, unforgiven, hakkını yememek gerekir, seyrettikçe katmanları açılan, açıldıkça hayranlık uyandıran bir film.
    1800'lü yılların amerikası erkek olmanın öldürülen adam sayısı ile ölçüldüğü, bu uğurda yalan bile söylendiği zamanlar. adalet kovboylar eliyle sağlanıyor.
    hikaye, vahşi batı sürecinin sonlarına denk gelen 1880'lerde kuş uçmaz kervan geçmez yerdeki bir kasabada ve çevresindeki kırsalda geçiyor.
    mekandan söz etmişken, filmde görülen tüm yapıların aslına uygun olarak yeniden inşa edildiğini de not düşelim.
    munny karakteri ile önce bir anti-kahramanı simgeleyen eastwood, filmin sonunda kahramanlığın kitabını yeniden yazıyor. fakat munny'nin kendisiyle hesaplaşması aralıklı olarak tüm film boyunca sürüyor.
    bir yanda silahla ve kaba kuvvetle yaşayan diğer yanda silahı doğrultup ateş edemeyen, ama ateş etmeye mecbur hisseden insanlar..
    film, karakterler arasındaki tezatı, insani korkuları, pişmanlıkları mükemmel bir mekan ve atmosferde, mükemmel görüntü yönetimiyle seyirciye aktarırken, iyi-kötü nedir, adalet nedir, bir insan değişebilir mi, dostluk nedir, sadakat, vicdan nedir sorularını soruyor.
    ve affedilmeyen nedir?

    filmin ruhuna uygun çoğu yağmur altında çekilmiş uzak plan efsane kareler, görüntü yönetmeni jack n. green'in eseri.
    müzikleri eastwood’un sık sık iş birliği yaptığı lennie niehaus’un imzasını taşıyor. ancak filmin ana melodisi claudia's theme, clint eastwood - lennie niehaus ortak ürünü.
    unforgiven, 2004 yılında kongre kütüphanesi tarafından "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek, filmin abd ulusal film arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verildi.

    unforgiven insan onuru, affetme ve erdem üzerine western enstrümanları kullanılarak yaratılmış destansı bir sinema örneği.
  • --- spoiler ---

    - sir, you're a cowardly son of a bitch! you just shot an unarmed man.
    - he should've armed himself, if he's going to decorate his saloon with my friend.

    --- spoiler ---
  • clint eastwood tarafından yönetilmiş, en iyi yönetmen, en iyi oyuncu, en iyi yrd. oyuncu we bir kaç oscar daha almış pek kaliteli western.

    clint kötü ama iyi adam, eski bi herif, gene hackman kötü şerif, morgan freeman acınası insan rollerindeyken, bir para dawası onu bunu yakalamaya niyetlenmiş, bozuk gözlü eski kafa avcısını anlatır.

    morgan'ın en iyi tabut performansını verir bu filmde. clint bayağı bi sabreder ama sonunda patlar, genç arkadaş ölür ölmez bilemem, yaralandığı kesin...

    sinema tarihi'nin ve özellikle 90'lar sinemasının en iyilerindendir, sen bilmezsin bir western klasiğidir. clint'in oynadığı karakterin acımasız olması dikkate değerdir, direkt vurur karşısındakini.

    (bkz: william munny)
  • --- spoiler ---

    clint baba bardan içeri girer ve barı işleten adamı vurur.. "silahsız bir adamı vurdun lavuk!" diyen gene hackman üstada "dükkanını benim en iyi arkadaşımın cesediyle dekore ediyorsa silah taşımalıydı" der.. clint abiye hak verir, ayağa kalkar selam dururuz..

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    filmde racon olayına son noktayı koyan efsanevi sözler aşağı yukarı şöyledir:
    _ çıkıyorum dışarı. gözüme ilişeni vururum. bana ateş edenin kendisini de vururum, eşini dostunu da. evini de yakarım. aklı olan ateş etmez.
    clint babayı vurmaya yeltenip götü yemeyen birkaç kendini bilmez konuşup en doğru olana karar verirler. baba devam eder:
    _ aklınız varsa ned'i gömersiniz. orospuların da kılına dokunayım demeyin. yoksa gelir hepinizi siker atarım puştlar.*
    ve yavaaş yavaaş uzaklaşır yağan yağmurla beraber. oyunculuğun ve karizmanın ne olduğunu ders verir gibi anlatmıştır şu 3-5 dakikalık sahnede clint eastwood.

    --- spoiler ---
  • aslında biraz tutarsız gibi duruyor ama ben bu filmin western mitine iki yönlü yaklaşımına hastayım. yani hem hafiften anti-western hem de klasik western yolunu ayna anda işletiyor film.

    şimdi western filmlerinin bazı kuralları vardır yazılı olmayan. sadece dönem filmi işlevi görmezler. mesela açılış sahnesi önemlidir bu filmlerde, hikaye bunun üzerine kurulur. çoğunlukla filmdeki en karizmatik kişi kötü adamdır, esas adam filmin başlarına hor görülür bu kötü adam tarafından, sonrasında bir şekilde yemini bozar ayarı verir kötü adama. iyi adam dediklerimiz de gri karakterlerdi ama western'i western yapan özellik gri de olsa karakterlerin enin sonunda "delikanlı olma" şeklinde açıklanabilecek yolu geçici de olsa seçmeleridir. filmin başında dostlarını satan adam filmin sonunda onları kurtarmak için kendini ölüme atabilir, budur western.

    unforgiven bize önce gerekli olan açılış sahnesini veriyor, filmdeki konuyu başlatan fahişe dayağı sahnesi. sonrasında film esas oğlanımız william munny'nin ne kadar "düştüğünü ve yaşlı olduğunu" gözümüze sokarak "yazık adama ya :(((" hissini kabartıyor izleyicide. öteki tarafta şerif daggett bill ile olan takışmasıyla karizmasını yükseltiyor ve beauchamp üzerinden bizim kafamızdaki vahşi batı tribini kıtır kıtır doğruyor. şerif silahı hızlı çekmekten ziyade o heyecanda doğru yöne ateş edebilmek temelli düello tarifleri ile kafamızdaki "nası lan? hani attığını vuran tommiks falan?" diye hafiften izleyicinin yüzüne soğuk su serperken öte tarafa william munny de çömezi üzerinden "o işler öyle kolay işler değil" dersleri vererek kafamızı iyice karıştırıyor. bu zaten bir zamanlar william munny'nin aynı anda üç şerif yardımcısını hakladığı efsaneleri bilinçaltımıza işleniyor ki ileride buna sıra gelecek. bu ortam hazırlama işleri sonrasında bizim dedeler gayet dandik bi şekilde aksiyona girip "bu işler bizden geçmiş" hacı mesajını net bir biçimde bize verirler. o arada şerifle yolları kesiişir ve western tribine uygun olarak şerif esas oğlan william munny'yi madara eder yollar.

    munny'nin çömezinin öldürdüğü adama verdiği tepki tabuta çakılan son çivi gibidir filmin anti-western duruşunda ki özellikle hastasıyım o kısımların: adam öldürmek o kadar da güzel, övülünecek bir şey değildir. bu vahşi batıda bile böyleydi. filmin anti-western hali morgan freeman'ın ölümüyle biter. bundan sonra klasik western kısmı başlar. esas oğlanımız yeminini bozar, filmin başında "yazık :((" dediğimiz sevimli dede silahsız barmeni çifteyle öldürecek hale gelir. gençliğinde kendisini efsane yapan "3 şerif yardımcısına karşı tek başına durma" işinde de level atlar bu sefer aynı anda 5 şerif yardımcısına karşı üstün gelir. bu esnada film boyunca şeriften duyduğumuz düelloların gerçek yüzlerini de bizzat görmüş oluruz, silahını kılıfından bile çıkaramadığı için telef olan adamlar falan derken. sonunda ne olur, filmin başında "yazık dedeciğe :((" dediğimiz adam filmi bildiğin badass formatlı bitirir.

    bu film neden bur kadar muhteşemdir? o noktaya gelene kadar bütün western klişelerini tuz buz edip sonra aynı klişeleri bu kadar iyi toparlayıp bize sunabildiği için. evet her düelloda silahlar birebir hedefini bulmaz ama bazıları da william munny'dir ve onlar hedeflerini bulmakta zorlanmazlar.
  • --- spoiler ---
    filmin basinda beli bukulmus ihtiyar rolundeki clint sonunda dayanamayip gencliginden enstantaneler sunuyor, bunun icin birkac yudum yetiyor.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap