• spor müsabakalarında favorilerin her zaman çekindiği, ancak genelde ikincilik, üçüncülük gibi basamaklarda takılan kişilere de underdog denilir.
  • ing; kalitesi anlasılamamıs, ya da potansiyeli olup da bunu gerceklestirememis insan, grup, olusumlara verilen genel ad...
  • bir spor müsabakası ise söz konusu olan güçsüz ve biraz da mazlum taraf. underdog'un biraz mazlumu makbuldür. başarılı olması, güçlü olanı yenmesi, olaya taraf olmayan insanları bile mutlu eder. türk toplumunda özellikle daha az güçlü olanın kazanmasına yönelik bir beklenti hep oluyor. tamam bir tek bize özgü bir olay değil, hollywood filmlerinde falan da var. bir ingilizin underdog olayına futbol takımı üzerinden bakışı da şu şekildeymiş;
    türkiye a milli futbol takımının avrupa şampiyonası'nda yarı finale kalması sonrasında bir ingiliz, türkiye'nin bu aşamaya gelmesine çok sevindiğini, aynı şekildegalatasaray'ın uefa kupasını almasına ve fenerbahçe'nin şampiyonlar liginde çeyrek finale çıkmasına da aynı sebeple (underdog bir takımın başarılı olması) çok sevindiğini anlatmıştı uzun bir ne olacak bu premier ligin ve ingiltere milli takımının hali konulu sohbette.
  • bahiste favori olmayan tarafa denir
  • underdog olayını çok değerli buluyorum. underdog, favori olmayan yahut kazanma şansı daha az olan şeydir. şey diyorum çünkü burada bir yanlış anlaşılma var. çoğu kişi spor takımıyla sınırlamış. ancak hayatın her yerinde underdog şeyler vardır. misal filmde ezik bir karakterin başarılı olmasını istemek underdogdur. bu şekilde birçok örnek verilebilir.

    gelelim underdogu değerli kılan şeye. insanların büyük bir bölümü hayatlarında istedikleri şeyleri yapamazlar. hedeflerini gerçekleştiremezler. vasattırlar. underdog tam burada devreye girer. bize seslenir. kendimizle özdeşleştiririz onu. otoriteye karşı bir haykırıştır, yapamadıklarımızı yapacak olandır underdog. bu yüzden sempati besleriz onlara.

    filmlerde bolca karşımıza çıkar underdog karakterler. bil baltaya sap olamamış gariban mehmet'in iyi yerlere gelmesini isteriz. kemal sunal'ın oynadığı karakterler güzel bir örnektir mesela. sporda da bolca karşımıza çıkar underdog. misal, dünya kupasının finalinde honduras ve almanya oynasa honduras'ı destekleyecek kişi sayısı oldukça fazla olacaktır.

    bana kalırsa sol edebiyat kuşağının bu kadar büyük kitlelere ulaşmasının nedeni de underdog psikolojisidir. insanlar yaşamlarının büyük kisminı bir otoriteye bağlı şekilde yaşadığı için kitaplardaki karakterlerle özdeşim kurarlar. ve bu da onları hayattaki baskıdan uzaklaştırır. john steinbeck'in bitmeyen kavga kitabı, jack london'un demir ökçe'si bence güzel örnekler olacaktır bu olaya.
  • sporu insana sevdiren insan/takımlardır.
  • genellikle ya lige yeni çıkmış bir takımdır. ya play-off'lu organizasyonlarda play-off'a son sıradan kalmış bir takım. veyahutta teniste seribaşı olmayan tenisçi, yine veya bir sporda en kötü dereceyle finale kalmış sporcu. kazandı mı cinderella hikayesi olur. kaybetti mi hayat öylece devam eder.

    ama genelde bir olayda tarafsızlar varsa underdog'u tutarlar. (türkiye'de çok daha fazla)
  • minyonların sevgilisi, şampiyon ve star olamasa da imkânı kısıtlıların mülayim kahramanı.
  • (bkz: ummadık taş)
  • tek kelimelik türkçe karşılığı bulunmayan kelime. içerisinde iddiasız olma manası barındırsa da gaza getirme, coşku verme anlamı da vardır. iddiasız ise bunları karşılamaz. you are such underdogs, ismail abi tarafından söylenen 'siz var ya siz, ne anasının gözüsünüz', aslansınız, kaplansınız demektir.
hesabın var mı? giriş yap