tv on the radio
-
new york'lu yeni gruplardan bana acikcasi gina geldi biraz. interpol'den sonra soyle "vay anasini" dedirten, icime isleyen bir gitar grubu cikmadi. the yeah yeah yeahs falan ozellikle fena baydi. bugunlerde cikan iki album, herseyin tam anlamiyla muzik medyasi sisirmesi olmadigini gosteriyor. biri the rapture'un echoes albumu, biri de tv on the radio'nun young liars ep'si. uc gun once edindigim bu touch and go etiketli ep, beni daha ilk dinleyiste ilk sarkida epey carpti.
grup, brooklyn'de ikamet eden nijerya gocmeni olmasi muhtemel tunde adebimpe adli solistten ve david sitek adli multi-enstrumantalistten olusuyor. sitek, the yeah yeah yeahs'in ve liars'in albumlerinde produktorluk yapmis, ama bu albumdeki muzik, iki grubun albumunden de epey farkli. tv on the radio, shoegazer gruplarina ozgu dalga dalga ustunuze gelen gitar drone'larindan, distorsiyondan, karanlik denilebilecek elektronik beat'lerden, viziltilardan yararlanmis bolca. grubu ozel kilan sey ise, adebimpe'nin, agzimi acik birakan gospel/soul vokali. bazi yerlerde, genesis'in iyi oldugu donemdeki peter gabriel'e benzetmisler, ama bana daha guzel, daha ozgun geldi. grup da, bazi yerlerde talking heads'e benzetiliyor, ama o da biraz zorlama.
grup full-length debut albumunu subat 2004'te cikaracakmis. simdiden heyecanla bekliyorum ben. -
yeni albumleri desperate youth blood thirsty babes bir kac gun evvel touch and go etiketi ile plakcilarda yerini almistir. gruba kyp malone isimli bir siyahi eleman daha katilmis. grubun 3 elemanindan 2'si siyahi olduguna gore [konserlerde bunlara eslik eden basci ve davulcunun da siyahi oldugunu gorduk] "zenci" rock grubu diyebiliriz herhalde..
-
album daha bi fanki olmus sanki ep'ye goren.
-
(bkz: poppy)
-
mtvde demin şans eseri dinlediğim ve gerçekten de bayıldığım grup. şarkıyı hatırlayamayacağım ama şarkıda verse-chorus-bridge durumu mevcut değildi ve vokal harikaydı. gitar tınısı filan da iyiydi. gerçektende yeni rock-müzikte-eskiye-dönüş-furyasının artık fazlasıyla baydığı bu dönemde, rock- müzikte-eskiye-bakıp-yenilikler yapalım düşüşncesinin iyi bir örneği gibi geldi bu grubun dinlediğim şarkısı.
ne yapıyoruz? dahasını arıyoruz. -
(bkz: blind)
-
(bkz: young liars)
-
-
staring at the sun sarkisi bangır bangır loop ta dinlenilmekte. bak:
you're staring at the sun
you're standing in the sea
your mouth is open wide
you're trying hard to breathe
the water's at your neck
there's lightning in your teeth
your body's over me
yerimmm ben bunu, o ayrı... -
nedenini tam olarak benim de çözemediğim bir şekilde özellikle staring at the sun şarkısında dipten dibe bir marilyn manson havası sezmiştim ilk dinlediğimde. boşluğa uzanan uğultular ve ince vokaller sırasında sanırım. neyse... güzel sonuçta.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap