• toplumun en alt kesimleri üzerinde büyük yük yaratan tuz vergisini protesto etmek ve ingilizlerin tuz tekelini kırmak amacıyla mahatma gandhi tarafından başlatılan satyagraha. 12 mart 1930'da başlayıp 6 nisan'da sona eren, ahmedabad'dan dandi'ye yaklaşık 400 kilometre boyunca süren yürüyüşte gandhi'ye denize kadar binlerce köylü eşlik etmiştir. britanya idaresine karşı en rahatsız edici kampanyanlardan biri olmuş ve 60.000 kişi hapse atılmıştır. yürüyüşün sonunda denize ulaşıldığı zaman gandhi bir avuç tuz ve çamur karışımını yerden alıp "bununla, britanya imparatorluğu'nu temellerinden sarsıyorum" diyerek aldığı tuzu deniz suyunda kaynatarak teknik olarak illegal tuz üretmiş ve takipçilerini de kendi tuzlarını üretmeye teşvik etmiştir. tuz yürüyüşü, daha sonra bağımsızlığa yönelik siyasal hedeflerin elde edilmesi için sürdürülen bir mücadeleye dönüşmüştür.
  • 60 000 hintlinin ingilizler tarafindan tutuklanmasina yol acmis protestodur. tabii gandhi de bu bahaneyle tutuklaniyor ve fakat bir yil sonra serbest birakiliyor.
  • bir hintlinin dhandi yatra olarak tanimlayacagi protestodur. dhandi = deniz, yatra = yol oluyor. (bkz: deniz yolu)
  • gandi hindistan'da alınan britanya tuz vergisine karşı 1930'da yaptığı 400 kilometrelik gandi guz yürüyüşü ile ülkesinin britanya'ya karşı başkaldırmasına öncülük ettiği pasif eylem 1942'de britanyalılara açık çağrıda bulunarak hindistan'ı terk etmelerini istemiş ve amacına ulaşmıştır.
  • ingilizce'de salt march denilen bu prostesto esnasinda cekilmis bir fotograf icin tiklayiniz dedigim yuruyus.
  • ingilizlerin ilk adımda küçük görmeleri neticesinde amacına ulaşmış yürüyüştür.

    ingilizler, yaşlı ve ancak bastonla yürüyebilen gandi’nin herhangi bir yere varamayacağından o kadar emindiler ki, hareketini kurnazca yavaş yavaş dinsel ve kutsal temeller üzerine kurduğunu, böyle davranarak desteğini arttırdığını göremediler. üstelik herhangi bir reaksiyonla karşılaşılması durumunda yapacağı tek şey hindistan’ın geleneği olarak şiddetten kaçınacak ve karşılık vermemek olacaktı. zaten yapılabilecek en mantıklı hareket de bu olurdu zira hem hindistan’ın ingiliz ordusuyla gerilla savaşına girecek takati yoktu hem de böylesi bir durumda ingilizler onları ezecek ve kendilerini savunduklarını iddia edeceklerdi, dolayısıyla yarattıkları uygar insanlar topluluğu imgesi de zarar görmeyecekti.

    farkettiklerinde ise her şey için artık çok geçti. yürüyüş amacına ulaşmış, kitleler farkındalık kazanmış ve elleri kuvvetlenmişti. üstelik en ufak bir taşkınlık yaratmadan. ingilizler ise söz konusu topluluğa müdahale edemiyordu çünkü bu sefer fakir ve zayıf bir topluluğa saldırmış olacakları için gandi daha fazla sempati kazanacak ve eli daha da kuvvetlenecekti.

    sonunda dayanamayıp müdahale ettiler, gandi’yi tutukladılar ve olaylar tam da bu şekilde gerçekleşti. en nihayetinde hindistan genel valisi lord edward ırwin in de yapabileceği çok bir şey kalmadı ve 1947'de ingilizler mücadele etmeden hindistan’dan ayrıldılar..

    (sömürgenin bitmesi bir kaç yıl daha aldı gerçi)

    yani; çok kurnazca planlanan ve çok da önemli değilmiş gibi lanse edilen bir yürüyüşün hindistan'ın bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktası haline gelmesidir.
  • kendini bilmezlerin kılıçdaroğlu'nun güvenpark yürüyüşünü benzettiği efsane yürüyüş.
  • "mahatma gandhi* beraberindeki az sayıda insanla birlikte denize doğru bir yolculuk başlattı. bir ayın sonunda, kat edilen bayağı bir mesafenin ardından, ona eşlik edenlerin sayısı bir hayli artmıştı. deniz kıyısına vardıklarında, her biri eline bir avuç tuz aldı. böylece her biri yasayı ihlal etmiş oldu. bu yapılan britanya imparatorluğu'na karşı sivil bir itaatsizlikti.

    bir çok itaatsiz makineli tüfek ateşiyle ölürken yüz binden fazlası da tutuklandı.

    o sırada ulusu da tutukluydu.

    on yedi yıl sonra sivil itaatsizlik kurtaracaktı onu." eduardo galeano - espejos una historia casi universal

    (bkz: adalet yürüyüşü/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap