• şimdiki zamanda çok gülünürse gelecek zamanda mutlaka ağlanır, haydan gelen huya gider vesaire.
  • çadırlarda, obalarda yaşadığı orta asya platolarını terkederek vahşi kısrak başı gibi asya'dan avrupa'ya uzanan anadolu'ya gelip, burada kah yerleşik hayata geçmiş kah göçebeliğini devam ettirmiş, müşlüman olduktan sonra arap kültürlerinden çokça etkilenmiş bir halkın batil inanç kültüründe yeretmiş öğretilerde, zıtlıkların bir arada bulunması ve bu zıtlıkların önceden belirlenmiş kurallara uyarak ilahi bir akıl tarafından çözümlenebilecek sonuçlar üretmesi hali.
  • halk dilinde çok güldük ağlamayalım şeklinde karşımıza çıkan kavram...
  • bugün sabah erken kalktım, kahvaltımı yapıp kahve içmeye dışarı çıktım. daha sonra estetik cerraha gidip iğneli bir işlem yaptırdım.
    sonra kuaförde saçını boyatmakta olan arkadaşımın yanına gidip saçımı kestirdim, fön çektirip manikür-pedikür yaptırdım. özellike bu son işler adeta bir ayin gibi geçti, o kadar rahatladım ki birkaç defa uykuya dalacakken ayıldım. çıkışta ojelerim bozulmasın diye cüzdanımdan para çıkarma görevini ifa eden manikürcünün benim kart vermeyi akıl edememem nedeniyle 5 lira eksik almanın burukluğunu yaşadığını gözlemledim. bir dahaki sefere bahşiş bırakırım diye düşündüm.

    dışarı çıktığımda artık sokaklar çok kalabalıktı ve çişim gelmişti, en yakında gloria jeans vardı ama ben o adama bir kuruş bile kazandırmak istemiyordum. fakat çıkarcı karar vermem gereken bir doluluk oranına sahip sidik torbam bana gidip tuvaleti kullandıktan sonra bir şişe su alıp çıkmamın temiz iş olacağını söyledi.
    tuvalette sıra olduğu için normalden fazla süren işim nedeniyle çıkışta su almayı unutup adeta senin kahvecine de sana da der gibi çıkıp gittim gloria'dan.

    otoparktan arabamı alırken bu unutuşu hatırlayıp az sonra yemeğe götürdüğüm arkadaşıma vicdan azabımı anlattığımda, hadise'ye bir robot süpürgeyi bile çok gören herife az bile yaptığımı, hadise'nin duysa beni en birinci kankası ilan edeceğini söyledi, rahatladım.

    sonra tatlı-kahve faslı için gittiğimiz yerde çok iyi fal bakan bir müşterisinden bahsedip kahve falımın fotoğrafını kadına göndererek yorumlamasını istedi. kadın ara ara ses kayıtları atmaya başladı ve süreç o kadar uzun sürdü ki, bu esnada arkadaşımın zart zurt işlerini yapmak için arabayla ordan oraya gitmeye başladık.

    bir yerde kontağı kapatmadan onu ve diğerlerini bekledim, geldiklerinde aracın freni kaskatı kesilmişti, frene azıcık bastığımda herkes öne doğru uçuyordu. arabayı tamamen durdurup anahtarla kitleyip açınca düzeliyor, ancak her durduğumuz yerde yeniden bunu yapmak gerekiyordu. hava karardıktan sonra girdiğimiz bir mahallede elektrikler kesik olduğu için kaos hakimdi ve kaldırım olduğunu ümit ettiğim bir şeyin üstünden geçtim. en son eve giderken önden giden külüstür arabadan gelen dumanı bizden çıkıyor sanıp kenara çektik.

    işte orda artık mistik diyalektiğim öttü ve sabahtan beri yediğim bokların (eksik para, bedelsiz işeme ve fal baktırma) cana geleceğine mala gelmeye karar verip arabayı bozduğuna dair kanaatimi belirttim.
    arkadaşım ise güzel bir gün geçirdiğimiz için şimdi bu stresle bedelini ödediğimizi düşünüyordu.
    diğeri ise mutluluğumuza nazar değdiğini.

    eve gelince aracın manueline baktım ve frene uzun süre ayak basılı tutulunca ısınmadan kaynaklı bir tribe girmiş olabileceğini öğrendim.

    tuvalet kağıdını kullandım, sifonunu çektim, musluğunu açıp sabununu sıkıp elimi yıkadım ve beş kuruş vermedim memet!
    bu da sana ders olsun!!!!!!
  • dördüncü bin yılda evrimini tamamlayacak sancı süreci. daha çok var.
hesabın var mı? giriş yap