• (bkz: kabilecilik)
  • bir kimsenin beceri, kabiliyet, başarı ve eğitim düzeyi vb. faktörler (liyakat) dikkate alınmaksızın sadece aynı kabile veya aşiretten olması esas alınarak bir devlet görevinde istihdam edilmesi ya da tayin edilmesidir.
  • kabile anlayışı türkiye başta olmak üzere pek çok ülkenin en büyük sorunlarının başında gelir.

    1) din: dogmatizm (inanç ağırlıklı ideolojik doktrinler).
    2) millîyetçilik: ırk, etnik vs.
    3) teşkilatlanma: takım, tarikat, örgüt, ocak vs.

    kabileyi koruma içgüdüsünün ve aidiyetinin evrimsel algoritmasına vs. girmeye gerek yok türkiye'yi ayrıştıran olay bu üçünün radikal savunuculuğudur. kutuplaşma, hatalı ikilem vs.

    rasyonel, kritist, skeptik ve empirik yani bilimsel olmak ve barış içinde özgürce yaşamak ve özgürce bilimsel ve felsefi olarak tartışmak ve bunu eğitim ile gerçekleştirmek varken birbirinize giriyorsunuz. çok güvendiğiniz siyasiler de bunu destekler nitelikte ortam hazırlıyorlar. işlerine geliyor.

    aidiyet duygusu, 21. yy.da gerekli değildir! nokta. bir fikrin mi var? neden bunu triballeştirmek yerine bilim insanlarından oluşan aristokrat diyebileceğimiz bir senatoya götürüp teyitlettirmek istemiyorsun?

    “en önemli görevimiz eğitim işleridir.”
    -kemâl atatürk

    “bir gün atomun enerjisini serbest bırakacağız, gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz, ömrü uzatıp, kanseri ve tüberkülozu tedavi edeceğiz; ama en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz.”
    -jean rostand
hesabın var mı? giriş yap