• 26 yaşında, kısa saçlı bi genç olan travis, geceleri uyuma sorunu olduğundan ve boş boş gezmek yerine, iş yaparak gezmek kararı aldığından ötürü "taksicilik" yapmaya karar vermiştir. askerliğini "denizci" olarak yapmıştır, hayal gücü geniş, sakin, sevdalı ama yüzünden "spastik gülümseme"si eksik olmayan, genç bi abidir.

    engin bir kültürü yoqtur, diğer sinemalarda neler oluyor, bilmediğinden porno filmlere gider, ayrıca akli dengedesini yer yer kaybeden, bazen çocuk beyinli, bazen psikopat patlamalı bi kişidir, günlük tutar, yapar, basar.
  • kanal d'nin dizisi akasya durağında kendisine ait bir afiş olduğunu görse saçlarını kesip orayı dağıtacak rol model.
  • bir martin scorsese başyapıtı olan taxi driver filminin sorunlu başkişisidir. senaryonun yazarı olan paul schrader bu karakteri şöyle tanıtır;

    'travis bickle 26 yaşında, sıska, sert, kendi yolunda giden; tam anlamıyla yalnız biri. iyi görünümlü, hatta güzel, yakışıklı biri sayabiliriz onu; sakin, dümdüz bakışları ve karşısındakini silahsızlandıran, nereden geldiği belli olmadan birden ortaya çıkıp bütün yüzünü kutsal bir ışıkla aydınlatan bir gülümsemesi vardır. ama bu gülümsemenin arkasında, kara gözlerinin çerçevesinde, çukur yanaklarının içinde, örtük, gizli bir korkunun, boşluğun ve yalnızlığın içinde debelenen bir hayatın izlerini görürsün. hep soğuk olan bir ülkeden gelmiş gibidir; sakinlerinin sadece susmayı bildikleri bir ülkeden. başını çevirir, yüzünün ifadesi değişir, fakat gözleri her zaman donuk, hareketsiz, bir boşluğu delercesine bakar. travis, new york'un hayatına amaçsız dalar, öteki karanlık gölgeler arasında bir gölgedir. kimsenin dikkatini çekmez; kimsenin onu farketmek için bir nedeni de yoktur zaten; travis çevresiyle kaynaşmış, çevre içinde eriyip kaybolmuştur. rider-jeans giyer; kovboy çizmeler, yün bir western gömleği ve eprimiş bir ordu ceketi vardır. ceketin üzerinde 'king kong company, 1968-70' etiketi görünür: onun çevresinde seksi hissedersin, hasta seksi, bastırılmış seksi, yalnız seksi; ama işte bütün bunlara rağmen inadına bir seks kovalamaz o. çiğ, ham erkek gücüdür o; öne itilmiş kaba şiddet; ne amaçla bilinmez. derken daha dikkatli bakarak kaçınılmaz olanı keşfederiz. saatin yaylarını kurdukça kurabiliriz, sonsuza kadar. yeryüzünün güneşin çevresinde dönmesi gibi travis bickle patlamanın çevresinde dolanıp bekler.'

    bu şekilde tanıtılan karakterin filmdeki yansımasına baktığımızda, robert de niro'nun karakteri ne kadar başarılı canlandırdığını görüyor ve neden robert de niro olduğunu bir kez daha anlıyorum.
  • suç ve ceza'nın raskolnikov'unu andırıyor travis bickle. hatırlanacağı üzere raskolnikov dahil olduğu toplumu ahlaksızlıkla, karaktersizlikle suçluyor, bu gidişata dur diyebilmek adına kişisel olarak erke sahip olup olmadığını (ilk başta kendine) ispatlamak için tefeci kadını öldürüyordu. vietnam'da halkı için savaşmış travis bickle da döndüğünde uğruna savaştığı insanların aslında ne kadar yozlaşmış olduklarını farkeder. hatta bu minvalde "bu şehrin sokaklarında ahlaksızlık ve pislik yüzüyor. birinin sifonu çekmesi gerekli..." türünden bir tespitte bulunuyor. tam da bu nedenle başkan adaylarından birini öldürmeye kalkıyor kendi çapında.

    yine suç ve ceza'da raskolnikov cinayeti işledikten sonra kendisi gibi günahkar olduğuna inandığı küçük fahişe sonya'ya yaklaşıyor. taksi şöförü'nde ise travis başarısız bir suikast girişiminin ardından çocuk yaşta sokağa düşmüş iris'i bataktan kurtarmaya çalışıyor.

    son bir benzerlik de "are you talking to me?" hadisesi. suç ve ceza'nın parça parça yayınlandığı 1866'da, kitabın bir bölümünde, iyice sıyırmış raskolnikov'un razumihin'e defalarca "bana mı diyorsun anam babam?" dediği bir kısım olduğu iddia edilmekte kimi kaynaklarda. ancak dostoyevski (benim gibi) konuyu bir yere bağlayamadığı için sonraki baskılarda o bölümü çıkarmış kitaptan. travis'in meşhur repliği de buradan gelmekte olabilir pek tabi.
  • robert de niro 'nun taxi driver'de canlandırdığı, kendini şehirdeki kötüleleri yok etmeye adamış vietnam gazisi, taksici karakter.

    kendime ps: hatalı bkz'dan dolayı silindiği için değiştirdim.
  • sinema yazarı robert kolker’e göre o, sapkınlığı, karanlığı, şiddetinin paranoid evreni ile son noir kişisidir. aslında distopik bir sosyal hayatın realitesidir travis bickle’nin yaşamı. travis ise, yalnızlıkla şekillenmiş, deliliğe yakın bir dimağın kölesidir.
    (bkz: film noir)
    (bkz: neo-noir)
  • nicki çoktan alınmış neo noir halk kahramanı...

    biraz önce baktım, yazarın hiç hareketi yok. ulan allahsız senin yüzünden sesli harflerden olduk.
  • sicili de ahlakı gibi tertemiz bi abimizdir.
  • travis bickle, nietzsche'nin übermensch'i ile doğu mistisizmindeki insan-ı kamil'in sentezidir. insan ya kendisinden daha yüce bir varlık yaratacak ya da hayvanlaşacak.

    (bkz: taxi driver)
  • travis bickle: one of these days i gotta get myself organizized.
    betsy: organizized? dont you mean organized?
    travis bickle: no, organizized.
    betsy: oh, like that sign that says "thimk."

    taxi driver da diyalogunu dikkate alırsak ve film boyunca robert de niro nun efsanevi oyunculugunu göz önünde tutarsak.. o bir peygamberdir.. yarı kurgu yarı gerçek.. ayaklı bir aykırı..

    "the days go on and on... they don't end. all my life needed was a sense of someplace to go. i don't believe that one should devote his life to morbid self-attention, i believe that one should become a person like other people.."

    bir bıkkınlık bir çare arayan herifçi..

    "all the animals come out at night - whores, skunkpussies, buggers, queens, fairies, dopers, junkies, sick, venal. someday a real rain will come and wash all this scum off the streets"

    muhafazakar da aynı zamanda..
hesabın var mı? giriş yap