• daha önce mabel matiz'in gözlerine adlı şarkısını ve klibini incelemiştim. bu adamın tarzını seviyorum.
    gözlerine/ passenger28

    başlamadan önce bir uyarı: ulan youtube'da gözlerine klibinin altında benim yazımla hayvanî beğeni alıp " ya ne kadar iyi bir edebiyatçısınız " diye kendisine yazan hâtunlara yürüyüp " yaa bunlar benim için çocuk işi " minvalinde cevaplar veren yavşak, bunu da çalarsan seni bulur, şarkı eşliğinde döverim.

    ~ toy ~

    gözlerine şarkısının sözlerindeki kadar derin mânâlar ve göndermeler yok ama ben ezgisini de klibini de çok beğendim.

    toy; kelime anlamıyla farklı manalara gelse de şarkıda, " henüz olgunlaşmamış " anlamında kullanılmış.

    şarkı,

    " hay dedim böyle bahta "

    dizesi ile başlıyor.

    hay; birinci manada azarlama, şaşırma anlamında kullanılmış.

    ikinci mânâda ise allah'ın isimlerinden biri olan ve " diri olan " anlamına gelen hay ismi kullanılmış.

    yani şarkı kadere karşı bir yakarış ve allah'a sığındığını belirten bir yalvarış ile başlıyor.
    nitekim görüntüler de bir nevi zikir görüntülerini andıran figürlerle başlıyor. bunu daha önceki kliplerinde de yapmıştı.
    (bkz: mendilimde kırmızım var)

    yine şarkıda semazenlerin sema yapmalarına ve bektaşîlerin sağ ellerini yumruk yapıp göğüslerine vurmalarına dair göndermeler de var.

    daha sonra hasta olduğundan ve şifaya ihtiyaç duyduğundan bahsediyor. ondurmak, kelimesi şifa vermek anlamına gelir.
    aslında hastalık dediği, yaratılmak! daha doğrusu dünya'ya gönderilmek. acı çekiyor bu dünya'da.
    erişmek istediği mertebeden çok uzak olduğunu anlatmak için açmamış bir çiçek benzetmesi yapıyor. doğu edebiyatının en çok kullanılan mazmunlarındandır.

    toy görünüyorum ama içimde açmayı bekleyen büyük bir sevda, aşk var diyor. direkt insana göndermedir.
    ya hayvandan aşağı olacak ya meleklerden daha yukarı.

    " açmadım ki daha şu serden geçeyim " derken de henüz ölümden korkmayacak, onun bir kurtuluş, şeb-i arûs olduğunu idrak edebilecek seviyede olmadığından bahsediyor.
    nitekim klipte de sürekli bir can çekişme hali var dans figürlerinde. hem doğumu hem de ölümü temsil eden figürler.

    " güzeldim ağlatıldım
    ol dedi, ol dedi, ol dedi allah
    olmanın yükü başka
    ölmedim, ölmedim, ölmedim vallah "

    artık şikayeti daha da açık ama artık toyluktan kurtulmuş!

    " ... bir şeyin olmasını istediğinde ol der, o da oluverir! "

    bakara sûresi'nin 117. âyet-i kerimesine bir telmih var.

    kendisini var eden allah'ın aynı zamanda ona büyük bir yük de yüklediğini söylüyor.
    fakat her şeyin önünde sonunda hay'a yani hep diri olan allah'a varacağını idrak etmiş. ölümün bir yok oluş anlamına gelmeyeceğini söylüyor böylece. biraz da vahdet-i vücud anlayışına telmih var.

    nitekim klibin 2.45'inci dakikasında da açan çiçek sembolizasyonu bulunmakta. nihayet insan, varlık gayesini idrak ediyor.
    o ana kadar sürekli bir can çekişme halinde olan kişilerin de artık durulduğunu görüyoruz böylece.
    ve bu görüntülerle de klip sonlanıyor.

    güzel iş.
  • söz konusu mabel matiz'in yeni şarkısıysa

    --- spoiler ---

    içerde zikir var
    --- spoiler ---
  • orta asya türk devletlerindeki iki meclisten biridir.diğeri için (bkz: kurultay).
    başarılı bir göçten ya da bol kazançlı seferlerden sonra hükümdarın devletin üst kademesindekilere yemeli-içmeli,çalgılı-çengili ziyafet düzenlemesidir.muhtelif sorunlarında konuşulup karara varılmaya çalışıldığı bu şölenlerin sonunda hükümdar evini yağmalatmaya mecburdur.(bkz: hanı yağma geleneği)
    böylece;
    -sosyal dayanışma sağlanırdı.
    -hükümdarın maddi olarak ulaşılmaz bir zenginliğe ulaşması ulaşılamaz hale getirilirdi.(bkz: ulaşamadıklarımız)
  • ya şarkı güzel de mabel matiz gibi bir adama neden autotune yaptınız acaba sayın dj artz? adam doğuştan autotune'lu gibi zaten..
  • klibi yine bizleri şaşırtmayacak derecede mükemmel olan şarkı. şarkı için diyeceklerim ise ben açıkçası maya'nın üzerinden 2 yıl geçmiş ve yeni şarkısında dj artz ile çalıştığını duyurmuşken tamamen farklı bir yol çizdi yeni albümü için ve bu şarkı tıpkı maya'yı müjdeleyen öyle kolaysa gibi yeni albümündeki yola dair bize ipucu verecek diye düşünmüştüm. ya yanılmışım, mabel hala maya sularında yüzerek üzerinde çalıştığı albümden çok 2018'e yakın bir iş üretti ya da maya vol2 gibi bir albümle gelecek 2021'de. bu yüzden elimde bir mendilimde kırmızım var örneği varken bu şarkı öyle çok heyecanlandırmadı beni, en azından o şarkıyı ilk dinlediğimdeki gibi ''yuh, napmış bu çocuk'' dedirtmedi. ha kötü bir şarkı olduğundan mı, kesinlikle hayır ama duyduk işte bunu daha önce. şimdi 2021'de çıkaracağını tahmin ettiğim albümünde hangi yoldan ilerleyecek daha merak eder oldum, elimizde bir ipucu yok şu anda çünkü. maya gibi albümler etkili bir el bombasıdır, devamı her türlü riskin altına girmeyi gerektirir. burda da öyle olacak gibi, ya ''ben bu yoldan gideceğim, adım etnik şarkıcıya çıkabilir ve şarkılar maya'nın üstüne çıkmayabilir'' riskiyle maya vol2 gibi bir şeyle gelecek ya da ''tutmazsa 'maya nerde bu nerde, bu tarz sana hiç gitmemiş' linci yer miyim'' riskiyle bambaşka bir tarz deneyecek. her ikisinde de yolu açık olsun, daha fazla mabel matiz'lere ihtiyacımız var.
  • müziğine ayrıca bayılmamla birlikte şarkıyı sevdim diyebilirim ama ben tarzını çok fazla değiştirmemesi taraftarıyım.

    içimize derinden derinden dokunan o güzel şarkıların ayrı bir hastasıyız.
  • beni mabel matiz ile tanıştıran şarkı.

    dürüst olacağım; zirâ sonunda cezalandırılsanız dahi dürüst olmak mühim. ben mabel matiz'i senelerce aysel gürel ve nazan öncel'in eski şarkılarına kendince yeni yorumlar getiren yeni yetme bir popçu sandım. 2020 senesinin ekim ayına kadar hissiyatım hep bu yöndeydi.

    sonra bu şarkı geldi. hatırlıyorum; bilhassa klibiyle sosyal medyada oldukça kuvvetli bir dalga yaratmıştı. popülerleşmişse hemen bakmamalıyım düşüncem sebebiyle şarkıyı dinlemeyi ve klibi izlemeyi epeyce ertelemiştim. derken, 2021 senesinin yılbaşına doğru pandemi nedeniyle masa ve koltuk sayısı seyreltilmiş bir cafede otururken bu şarkı çalmaya başladı ve bir anda "dur, şunu bir dinleyeyim alıcı kulakla" dedim kendi kendime. iyi ki de öyle yapmışım.

    ilk fırsatta da klibini izleyince, hem sözler hem de klip zihnimde bir yerlere oturmaya başlamıştı. genel kanının aksine şarkıdaki autotune kullanımı ve bunun sonlara doğru aşırıya kaçmış gibi görünmesinin dahi bir mantığı var diye düşündüm.

    çünkü bu şarkıda dergâha yeni girmiş bir talebenin, dergâhta gördüklerinden etkilenip kaçma, daha doğrusu kendi yolunu çizme arzusu gözüme çarpmıştı. sözlere odaklandıkça güfte daha da anlam kazandı. zaten, daha sonraları dinleyeceğim şarkılarında da mabel matiz'in esas kuvvetli yönünün beste ya da enstrüman kullanımı değil güftekârlığı olduğunu idrak etmeye başladım. işte kendisinin güftekâr ve feylesof yönünü ilk fark ettiğim eser de toy olmuştu.

    şarkıyı tekrar tekrar dinledikçe; seyr u süluk yoluna revan olmaya gelmiş toy bir talibin sürmelisini bulduğunda ne yapacağını bilememesi, esasen revan olacağı yolun göstereceği çabaya değip değmeyeceği hususunda belki de en başından beri yaşadığı kuşkunun sürmelisiyle birlikte tetiklenmiş oluşu, sürmelisinin kendisine hemen sarılmasını ve ondan kendisini derhal iyi etmesini dilemesi, klipteki dans figürlerinde sürekli bir doğum ve can çekişerek fâni hayatın nihayete ermesi ikileminin gözlemlenmesi, bahtına ve hatta hastalık olduğuna inandığı fâni dünyadaki özvarlığına adeta sövmesi* ve bunu da ezelî ve ebedî varlığı sembolize eden kutsal bir ismi* istimâl etmek suretiyle gerçekleştirmesi, ikinci dörtlükte toyluktan sıyrılmış olduğuna dair emareler barındırsa da şarkının adeta çıldırdığı ve autotune ile yoğrulduğu son bölümünde yine güftenin en başa dönmesiyle birlikte varlığının ve ruhunun içinde bulunduğu doğup da ömürler boyu can çekişme hâlini yine isyan ederek ve sürmelisinden yardım dilenerek anlatmaya çalışırken bir yandan sesini kontrol edemeyip iyiden iyiye delirmeye başlaması ve etrafında leşe üşüşen martıların seslerinin duyulması ve filvâki fiziksel varlığı sapasağlam olsa da ruhunun çoktan üzerinde leşçillerin ziyafet çekeceği kadar mevt vaziyette olması gibi kendimce bir anlatılar silsilesi çıkarmıştım. bunların ne kadarı doğrudur, sanatçının kafasından bunun ne kadarı geçmiştir, onu bilmek mümkün değil. ne var ki sanatçıyı tanıdıkça ve mendilimde kırmızım var ile divân edebiyatı ve tasavvufî anlatıyı mezcettiğini, karakol ile aşkın kerte ve yollarını anlatırken buna teolojik ve yer yer kristolojik felsefeyi eklemlediğini, bir hadise var'ın klibinde devasa bir kilisede reform dönemi anlatısı terkip ettiğini gözlemledikçe işin düşünce tarafına görsel sanatlar, ama en çok da güfte tarafıyla eğildiğini anlamış oldum ki bu da matiz'i sesinden, ortaya koyduğu performanslardan ve arada çıkardığı fan ya da kahrettim gibi çerezlik işlerden çok daha ayrı değerlendirmeme yol açmış oldu.

    son tahlilde bu şarkı, pek de dinlemediğim bir müzik janrına ve bunun ülkedeki icracılarından birine karşı ön yargılarımı kırmakla kalmayıp beni görebildiğim kadarıyla yetenekleri dahilinde her şeyiyle sanat ve felsefe yapmaya uğraşan ve asrî zamanlarda sayıları her geçen gün daha da azalmakta olan esaslı sanatçılardan biriyle tanıştırmış oldu. ne de iyi oldu!
  • mabel matiz'in bugün yayınladığı yeni şarkısı.

    mendilimde kırmızım var şarkısının potansiyelini iyi fark etmiş olan mabel, yeni albümü için tarz arıyor adeta. önce gözlerine şarkısındaki arabesk tavırla anadolu pop albümü olan maya albümünü ikinci bir albümle devam ettirebilir miyim diye piyasayı yokladı. sosyal medya ikiye bölündü, kimisi arabesk olduğu için yerin dibine soktu kimisi her şeyiyle şarkıyı çok sevdi. maya gibi bir albüm yapmış, anadolu popu adeta literatüre kazandırmış olan mabel, elbette bu türün efsanesi olmadan, daha ekmeğini tam yemeden 180 derece tarz değiştirecek değildi.

    aha işte toy şarkısı da mabel'in piyasayı ikinci yoklayışı. bu sefer maya'nın en güçlü hitlerinden mendilimde kırmızım var şarkısının izinden gidiyor. arabesk değil, bol anadolu motifli. ama günümüzün popüler akımı trap üzerine. bana öyle geliyor ki çok tutacak, hele o muhteşem klibi. çok konuşulacaksın mabel. seni çok seviyorum <3

    ha bana sorarsanız, auto-tune duyunca biraz üzüldüm, şarkıda bir patlama bekledim. tavrını biraz karışık buldum. ama türk dinleyiciyi tanıyorsam bu şarkı çok tutacaktır :)
  • mabel'in son klibinden ziyade turgut uyar'ın ustalık mı acemilik mi ikilemine verdiği cevaptır.

    "belki de asıl ustalık budur; her zaman acemi olmayı bilmek."
  • şu sözlere de tırt demek de hani ne bileyim


    güzeldim, ağlatıldım
    ol dedi, ol dedi, ol dedi allah
    olmanın yükü başta
    ölmedim, ölmedim, ölmedim vallah
hesabın var mı? giriş yap