• 6 7 eylül olaylarında bu civarda yüzyıllardır yaşayan rumların ermenilerin levantenlerin mal varlıklarına tecavüz edip evlerini gaspederek buraya yerleşen gerçek yağmacı çapulcuların günümüzde sahiplenip kabadayı gibi ahkam kesen torunlarının yaşadığı mahalle. bütün cehaletleriyle tayyip bizim emirül müminimiz biz ona biat ettik de diyorlar. allah sizi beraber haşretsin e mi.

    özellikle siirt ve bitlis'ten yoğun göç almış. sizin doğulu yobazlığınıza sıçayim ben, bi de karınca dahi incitmeyiz diye yalan söylüyorlar.

    (bkz: http://t24.com.tr/…n-desin-taksimi-dagitiriz/233843)
  • direnişçilere karşı taşla sopayla saldıran mahallenin pijjlerine lafım.

    "olm tayyip iki gün sonra sizi de kentsel dönüştürüp atar ordan. benden söylemesi. rahat durun azcık."
  • çocukluğum, gençliğim, her köşesinde bir başka anım. bakırköy'e taşındığımda dumur olup kıymetini anladığım. "tophane'liyim" dediğimde "ooo" nidalarında yakaladığım gurur.
    istanbul'un işgal edilemeyen tek semti. "boğazkesen" ordan gelir. geceleri boğazlarını keserlermiş harbiden ingilizlerin. kadirler yokuşunda hakatten kadiri tarikatının dergahı vardır. o yokuştan aşağı inen taksim-karaköy dolmuşlarının ha bire frenleri patlardı. o koca chevrolet'ler en yakın yere toslardı. çok asılmıştık kuyruklarına. firuzağa'dan takılıp boğazkesen'e kadar inerdik. bana kaç kere çarptıklarının sayısını unuttum. iki tanesinin izi hala alnımda.
    karabaş'a (boğazkesen'in alt tarafı) gitmemiz yasaktı. gene de giderdik. arap nasri vardı son külhanbeylerinden. oflular vardı. mafya demezdik onlara. saygı hatta sevgi duyardık. amerikan pazarındaki metal oyuncaklara hayranlıkla bakarken vitrine yapışırdık. eski türk filmlerinin vazgeçilmez mekanı roma çaybahçesi'nin önündeki meydanda en iddialı maçlar olurdu. seyircili meyircili. top kaçtı mı aşağıdaki caddeye kadar iner, hatta şimdiki nargilecilerin bulunduğu yere kadar giderdi.
    tam 12 evde oturduk o semtte. bizimkiler hala 12. sinde.

    edit: imla.
  • bazı akp yandaşları ile neden boy ölçüşemeyeceğimizi gösteren semt. (tabi ki tek değil sadece bir örnek.)

    zira birçoğumuz elimize bugüne ne sopa aldık ne de kesici bir alet.

    bırakın saldırmayı, yıkmayı, devirmeyi kendimizi nasıl koruyacağımızı bile bilmiyoruz.

    karşımızda, elinde sopalarla, bıçaklarla nereden çıktıkları belli olmayan tipler var. vurup, kesip kaçıyorlar. kayboluyorlar tophanenin karanlık sokaklarında.

    ne sıradan bir direnişçinin polise kafa tutan delikanlılığı var onlarda ne de yardakçısı olmaya çalıştıkları başbakanın ruh sağlığı bozuk “dünya yansın” cesareti.

    sadece ve sadece vur kaç yapacak kadar onların yüreği.

    söyleyecek bir sözleri yerine edecek küfürleri var sadece. onlar da ağızlarına yakışmayan bayağılıkta.

    huzurumuz kaçtı bahanesinin altında vandallıklarına devam ediyorlar.

    gün gelecek biz onların da şehirdeki rengini korumak için bir iki kelam edeceğiz bir yerlerde. ama böyle devam ederlerse ne bizim ne de kendilerinin sesinin çıkmayacak kadar kısılacağını görememeleri çok acı.
  • birkaç sene içinde şehrin dışında bir yere sürülüp huzuru, rahatı bulacakların ve milleti rahat bırakacakların semti.
  • eskisi gibi olmayan semt. kafeler adına konuşuyorum tabiki. eskiden düzen vardı, esnaflık vardı. şimdi esnaflığı unutmuş cafe sahipleri ve çalışanları. nargile ile 15 çay ittirmeye çalışmakta kendileri nedense. ulan sevmiyorum belki sıvı birşey tüketmeyi nargile ile. türk kahvesi yetiyor yani. hatta keyifli nargilede şöylede bir anım vardır. 14-15 yaşımdan beri keyifliye giderim 21 yaşındaydım sanırsam, nuri diye götün teki vardı orda. sürekli gittiğimiz yer, hani haftada bir gidilen değil, sürekli! maç var diğer cafelerde, keyiflide lig tv cart curt olmadığı için sakindir epey diğer yerlere yöre.

    nuri: nargile, çay ne istersiniz?
    çağtay: yok nuri abi nargile almayacaz bugün, çay ver yeter.
    nuri: nargile içmeyecekseniz masayı işgal etmeyin kalkın gidin.

    böyle bir yer olmuş meğer tophane, şimdi daha kötü. nerde çokluk orda bokluk.

    bu yüzden zerre üzülmüyorum tophanenin göte gelmesine, hani kendim de nargile cafe işletiyorum (yazlık) ama acımıyorum yani. komple kapatırlar inşallah. tek keyifli vardı tophanede keyif alabileceğimiz orası bile değişti. parma mesela müşteriye inek gözüyle bakıyor, nasıl sağalım nasıl geçirelim onun peşindeler. ali baba mesela, ısmarlamadığınız tuzlu fıstığı koyar masaya ikram zannedersin 5 lira yazar sonra 3-5 tane fıstığa. yıllarca sömürdükleri yeter herhalde insanları. ne kaldırım kaldı, ne saygı. kapanın toptan.
  • üsküp'ün müslüman mahallelerinden biri.
    küçük bir mahalle sayılır.
    romanlar yaşar.
    tabhane olarak da geçer.
    vefa baba tekkesi tophane’de bulunur. ne zaman kurulduğu bilinmiyor ancak en az 110 yıllık bir tekke olduğu kesin. sadi tarikatının tekkesidir. (bana kadiri olduklarını söyledi şu anki şeyhi ali rıza) tekkeyi kuran ve ilk şeyhi olan şahıs vefa baba’dır. yerine ikinci şeyh olarak mehmed ali gelmiştir. 1963 depreminden sonra bir tek bu tekke hizmete açık kalabildiğinden diğer tekke dervişleri tarafından da ziyaret edilirmiş. tekkede bir türbe ve vefa baba’dan sonra şeyhlik yapan birçok şahsın mezarı bulunmaktadır. bugüne kadar korunabilmiş iki mezar vardır.

    mah0alleli daha çok romanca konuşmakta.
    tekkenin şeyhi ali rıza bey ise gayet iyi türkçe konuşuyor, çünkü karısı türkçe konuşan romanlardanmış.

    tekke yanındaki cami çok bakımlı ve pırıl pırıl adeta.

    mahalle ise bildiğimiz roman mahallelerinden.
    mahallenin türkiye popüler kültürüyle ilginç bir bağlantısı var:
    sibel can'ın babaannesi bu mahallede yaşamış ve
    o da çok başarılı bir müzisyenmiş.

    eskiden üsküp türkleri, düğünleri kadınlar ve erkekler olarak iki ayrı yerde yaparmış.
    kadınlar bölümünde de kadın müzisyenler müzik yaparmış.
    işte sibel can'ın babaannesi de üsküp düğünlerinin vcazgeçilmezi,
    yetenekli bir kemancıymış.
    bu anektodu ise bana üsküp türklerinden bir abim anlattı.
    kendisi bahsi geçen babaanneyi defalarca dinlemiş,
    özellikle çocukken annesiyle gittiği düğünlerde.
  • içinde sekiz sene okuduğum okulu barındıran semt. anılarımdan hatırladığım kadarıyla en büyük hobilerinden biri 12-19 yaş arası kızları taciz etmek olan semt sakinlerinin, -bugün öğrendik ki- alkolle araları pek iyi değilmiş.
  • istanbul'un göbeğindeki rize, yozgat, erzurum, konya filan...
  • insanları beyaz türk diye aşağılayıp sonra da neden ses etmiyorlar diye sitem etmelerine neden olmuş batakhane.

    sergi basan, kılıçla adam kovalayan bir semt işte, umarım kentsel dönüşümle beşiktaş'a biraz olsun benzeyebilir.
hesabın var mı? giriş yap