• maskülenliğin önemli çıktılarından bazılarının eksik olma durumudur.
    maskülen erkek, bir kadının ve ailesinin sorumluluğunu alabilecek ve onları koruyabilecek erkektir.
    maskülen erkek, etrafında saygı gören sözü geçen erkektir.
    maskülen erkek, entellektüel birikime sahip kendini geliştirmiş erkektir.
    maskülen erkek, stres ve öfke ile başedebilen, yaşayacağı sorunları şiddete başvuramasına gerek olmadan da çözebilen erkektir.
    bunlar masküliniteden gelen gücün çıktılarıdır. maskülenmiş gibi yapan herkesin becerebildiği şeyler değildir. gerçekten maskülen olmayanların yaptığı davranışlar yüzünden barzolar ile maskülenlerin karıştırılma durumudur.
  • kadınlar 12 ay askerlik yapsınlar bak bakalım bir 10 seneye o masküliniteden eser kalıyor mu ama nerede o göt sizde…
  • bu kavram genelde kısıtlayıcı erkekler için veya duygularını kontrol edemeyip şiddet gösteren erkekler için kullanıyor. ancak gerçek bir maskülen erkek duygularını kontrol eder, dışarıya yansıtmaz. asla bir kadını kısıtlamaz zaten ihtiyacı yoktur onun yerine kendi sınırlarını çizer uymayan kadına da kapıyı gösterir.
  • bu ülkedeki erkeklerin hemen hemen hepsini oluşturur. dolayısıyla, kaç senedir konuşulan bu terimi hiç duymadıkları veya duyup da anlamadıkları için götünden uydurmak olarak geçiştirirler.
  • en güzel bir şeydir, hastasıyım. sjw'leri üstüne kutsal su sıçratılmış vampir misali çılgına çevirir. erkek adamın testislerine borçlu olduğu bir şeydir. ılık takılmak isteyenler bir zahmet gidip hadım olsunlar.
  • başlığın altı ayak kokuyor
  • doğal masküleniteye karşı açılmış postmodern savaşın kurbanları olan şaşırtılmış, korkutulmuş, erkek olmaktan utandırılmış erkek cinsi homo sapien üyelerinin içine sürüklendiği yozlaşmış savunma/uyum refleksi davranışlarının tümü.

    duygusal denge içsel olarak oluşmadığında, dışarıdan enjekte edilen rol karmaşasının bireyi iki aşırı uçtan birine sürüklemesiyle ortaya çıkar.

    böyle coping mekanizmalarıyla ortaya çıkan her şey gibi, toksik maskülenlik de alt kültür ve kişilik oluşumu süreçlerinin bileşim durumuna göre kişiyi ya bir uçtaki saldırgan ve dramatik eril gösterilere, ya da diğer uçta yer alan kadınlaşmış davranış ve söylemlere sığınmaya iter. toksik maskülenlikle savaştığını sanan meriç tayfasının sadece bu ikinci uçta yer aldıklarını farketmemeleri de ayrı bir komedi.

    sosyopolitik bağlamda, binlerce yıldır başarıyla kullanılmış böl ve yönet stratejisi, patlama yaparak artan global iletişim imkanları yüzünden artık kullanılamaz hale gelince onun yerini alan kutupları birbirine yaklaştır ve nötralize et stratejisinin insanları getirdiği yerlerden biridir toksik maskülenite. büyük ortadoğu projesinin ılımlı islam'ı, üçüncü dalga feminizmin kadın erkek eşitliği temasından koparılıp kadın-erkek aynılığı'na dayalı yine toksik bir sosyopolitik manipulasyon aracı haline getirilmesi, her yarım akıllı zırcahilin sosyal medya sayesinde her konuda söz sahibi olduğu sanrısına kapılıp entellektüel çöp üretmesi gibi patolojik dinamiklerle ortaya çıkan post-truth kültürü vs. hep aynı sürecin parçaları. duygusal ve bilişsel sağlığı elinden alınmış bireyler de topluluklar da sürü refleksleriyle böylece güzel güzel güdülüyor ve bazıları da ortaya çıkan total toksisitenin içinden kendi beğendiğini savunup hoşuna gitmeyene de saydırıyor. bütün bunlardaki görüş derinliği mansplaining şikayetinden ibaret, kritik düşünme yetisi de kat sekreteri seviyesinde.

    tanım: bir çeşit trajikomedi
  • okudum okudum tek anladığım yalaka erkek oluyor herhalde.

    aklıma şu sahneyi getirdi
  • size toksik maskulinite diye bir kadından koşarak uzaklaşın. muhtemelen bütün bozuk huylar, toplumsal normların her türlüsüne karşılık, hazcılığın en yüksek demleriyle doldurulmuştur.
  • kötü hede. bir insan bir cümleye "erkek dediğin..." ile başlayabiliyorsa, "erkek adam" diyebiliyorsa ya da ciddi ciddi delikanlılığı bir erdem sanıyorsa böyledir. kadın-erkek ayrımı yoktur.

    toksik maskülenite olan davranışlar:
    - toplu taşımada kadınlara yer vermek/verdirtmek.
    - erkeklerin önünde küfürleri saydırıp kadınların önünde sus pus olmak.
    - kadınlarla aynı ortamda bulunmaktan rahatsız olmak ya da kendi varlığından kadınların rahatsız olacağını düşünmek/bilmek.
    - erkek olarak kadınsı olmayı bir hakaret olarak algılamak. en küçük kadınsı davranışı tuhafsamak.
    - duygularını saklamak.
    - kendinden daha zengin bir kadınla takılmayı kabullenememek. kadının her şeyini kendi ödemek.
    - bir kadın tarafından saldırıya uğrayınca kendini savunmamak.
    - bir erkek tarafından saldırıya uğrayınca kadınları arkaya almak.
    - bir çiftle konuşurken yalnızca erkekle konuşmak.
    - regl gibi sözcükleri ayıp sayıp erkek sünneti gibi sözcükleri bağırarak söylemek.
    - kadınları uğruna çalışacak bir ödül olarak görmek; arkadaş, eşit sevgili ya da iş ortağı olarak asla görmemek.
    ...
hesabın var mı? giriş yap