• orhan asenanın yazdığı bir tiyatro oyunu
  • istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatrolarında oynanan tarihi içerikli iki perdelik orhan asena oyunu. oyunun yönetmenliğini engin alkan yapmakta. iii.selim'in katledildiği günden başlayıp, alemdar mustafa paşa'nın katledildiği güne kadar olan zaman diliminde geçen olaylar konu alınmakta. ilk andan itibaren büyüleyici bir osmanlı atmosferinin içerisinde buluyor seyirci kendini. mumlar, ateşler, kostümler, dekor, sahne.. hepsi birbirini tamamlıyor. ayrıca ilginç bir sahne şekliyle de seyirciyi fazlasıyla içine çekiyor oyun. şahsen en başarılı bulduğum bölüm bayburtlu süleyman'ın sorgulandığı bölümdü. bayburtlu süleyman'ı canlandıran ümit taşdöğen hem aksanıyla hem de performansıyla çok başarılıydı. osmanlı tarihi konulu ya da tarihi içerikli oyunları sevenlere mutlaka tavsiye ederim.

    http://www.ibb.gov.tr/…ayfalar/oyun.aspx?oyunid=368

    edit:imla
  • feministim diyen kadının okumadan geçmemesi gereken çalışma. islam, anadolu ve köy hayatı üzerine toplumsal cinsiyet merkezli bir okuma yapmak için birebir.

    delaney, tek tanrılı din doktrini ile tek kaynaklı üreme arasında tohum-tarla, tanrı-doğa,
    yaratan-yaratılan, erkek-kadın bağlamlarında paralellik kurarak ortaya çıkarttığı simgesel bütünlüğü
    dinsel kaynaklar ve mitlerden gündelik hayat pratiklerine değin farklı biçimlerde ilişkilendirmeye
    çalışıyor.

    delaney’in saha araştırmasına odak olarak seçtiği yer başkent ankara’ya yaklaşık iki saat
    uzaklıkta olmasına rağmen görece izole ve bozulmamış bir köy hayatının geçerliliğini sürdürdüğü
    sünni bir türk köyü. köy nüfusu yaş ve cinsiyet açısından veri sağlayabilecek yeterli çeşitliliğe sahip.
    etnografik merkez, dinsel ve etnik köken olarak ülkenin ‘resmi’ profilini iyi yansıtan bir yapıda
    olmasına rağmen etnografın büyük bir talihsizlik eseri olarak faşist darbeye denk gelen bir aralıkta
    bölgede bulunmuş olması; köylülerin politik hayatlarının ve resmi ideolojinin köye yansımalarının
    aktarılmasında ciddi bir eksiklik olarak göze çarpıyor.
  • --- spoiler ---

    öfke varsa vicdan uyuşur.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    toprak her zaman can verdikleriyle anılır, altında boğduğu tohumlardan bahsetmek kimsenin aklına gelmez.

    --- spoiler ---
  • carol delaney - erkeğin tanrısallığa kadının dünyeviliğe nasıl mahkum edildiğini, toplumların semavi dinleri algılama ve yaşayış biçmi onların geleneklerdeki izdüşümlerinin üzerinde yürüyen oldukça da başarılı bir sosyal antropoloji incelemesi
  • bu sene bursa dt tarafından sahnelenen orhan asena oyunu.

    --- spoiler ---

    oyunun yönetmeni tayfun eraslan ve mottosu: "her toprak, her tohumu barındırmayacaktır."

    oyun ilginç bir şekilde başladı ve giriş kısmı çok ilgi çekiciydi. ilerledikçe sıkıcı bir hal aldı bunda oyunculukların payı büyük. *

    sağlam bir metindi ama hakkıyla oynanmadığını düşünüyorum. ***

    metnine hürmet edilesi bir oyun oldu benim için.

    --- spoiler ---
  • "türk köy toplumunda cinsiyet ve kozmoloji" altbaşlığını taşıyan carol delaney kitabı. orta anadoludaki bir köy üzerinden erkeğin kadın biçimine girmiş toprağı tohumlama biçimlerinin ardındaki dünya görüşünü çözümlemeye, anlamaya çalışan delaney, çok sevimli bir hanımdır aynı zamanda. vaktiyle bu sözlükte arz-ı endam etmiş olan misafirin türkçe öğrencisi olmuştu. bana da gülümsemişliği vardır.
    tek tanrılı dinlerin yaratılışla ilgili kuramlarının köylülerin gündelik hayat pratiklerini, beden tanımlarını, mekan/zaman telakkilerini nasıl dönüştürdüğüne bakar.
  • carol delaney'e ait, ankara civarındaki köylerin kültür yapısını incelediği orjinal ismi "the seed and the soil gender and cosmology in turkish village society" olan etnografik çalışma. yazarın teoloji kökenli oluşu, çalışmasındaki kavramları derinden etkilemiş.
  • ankara yakınlarında gökler köyünde 1980 yıllarında yapılmış alan araştırmasıdır. yazar, doğru tespitlerinin yanında bol bol da yüzeysel genellemeler yapmıştır. köydeki çocukların kuran kursuna gittiğini, ama kuran'ı öğrenmek için değil, ezberlemek için gittiğini, okullardaki ezberci eğitimin de islam'a dayandığını düşünmüştür. türkler sorgulamadan ritüelleri uygulayan, dünyayı da böyle algılayan insanlardır demiştir. ha bütün dedikleri yanlış mı? pek sanmıyorum..
    ayrıca yazarımız gittiği hiçbir ülkede türkiye'deki kadar aydın kesmin kendi köylüsü hakkında bu kadar cehaletten, gerilikten bahsettiğini görmediğini de belirtmiştir.
hesabın var mı? giriş yap