• karantina günlerinde erişime açılan gösterimler dahil olmak üzere online olarak izlenebilecek oyunları şuracığa bırakayım;

    ankara devlet tiyatrosu
    - reis bey
    - leyla ile mecnun
    - osmancık
    bornova şehir tiyatrosu
    - bir anarşistin kaza sonucu ölümü
    - işgüzar bir tekerrür
    - küheylan
    - kral lear 1 , 2
    istanbul devlet tiyatrosu - bir nefes dede korkut
    eskişehir şehir tiyatroları
    - bir şehnaz oyun
    - gergedan
    - keşanlı ali destanı 1 , 2
    - ağır roman
    van devlet tiyatrosu - kahvede şenlik var
    nilüfer kent tiyatrosu
    - şark dişçisi-1 , 2
    - romeo & juliet
    - iki efendinin uşağı-1 , 2
    - tersine dünya
    - iii. reich'ın korku ve sefaleti 1 , 2
    - titanik orkestrası
    - cambazın cenazesi
    - kanlı düğün
    - çöl oyunu
    trabzon şehir tiyatrosu
    - 444
    - kafes
    - dokuz canlı
    afyonkarahisar belediye şehir tiyatrosu
    - bana bir şeyhler oluyor
    - haybeden gerçeküstü
    - yaşar ne yaşar ne yaşamaz
    tiyatro pangar - kozalar
    dostlar tiyatrosu
    - marx'ın dönüşü
    - sivas'93
    - nazım'a armağan
    - yalınayak sokrates
    levent üzümcü - anlatılan senin hikayendir
    haluk bilginer - şekspir müzikali
    levent kırca tiyatrosu - azınlık
    nejat uygur tiyatrosu - zamsalak
    kadro pa - macbeth mutfakta
    proje no2 - hizmetçiler
    mekan artı
    - 80'lerde lubunya olmak
    - şiddet üçlemesi 2 - şeker
    - üçkişi
    itü müzikal topluluğu - sidikli kasabası 1 , 2
    nazım hikmet kültür merkezi - en gerçek masal - ç.o
    galataperform - aksak istanbul hikayeleri
    tiyatro ak'la kara;
    - karımın kocası
    - patron kim?
    - yargı
    - kadın aklı erkek aklı
    - audition
    - kelebekler özgürdür
    tiyatro oyunevi - tiyatro öldü
    tiyatro mundus
    - beckett
    - marat sade
    - akıl defteri
    hareket atölyesi
    - ahhval
    - ülke - yolculuk - hafıza
    - insan(lık) hali
    - kül kadın
    - ruhiye
    fulya peker
    - dem
    - veba
    fmv ışık müzikal topluluğu
    - lüküs hayat 1 , 2 , 3
    - hisseli harikalar kumpanyası 1, 2
    - istanbul efendisi 1 , 2
    - tosunpaşa 1 , 2
    enka tiyatro kulübü
    - yedi kocalı hürmüz 1 , 2

    içimizden bir ekip: risus sanat

    bonus: küçük kara balık :')
  • 5 yaşındaki oğlumu, kreşle gittikleri okul gezileri dışında sinemaya hiç götürmedik biz. yüksek ses, hızlı akan görüntüler, gişe filmlerinin konuları ve ver(me)diği mesajlar nedeni ile uzak tuttuk...

    ama şehirdeki her tiyatroya götürdük. daha anne sütü alırkenden beri gider tiyatro salonlarına. devlet, belediye, özel tiyatroların, hepsinin, tüm çocuk oyunlarını gördük.

    götürmediğimiz haftalar, popüler tv kahramanlarının (pepe, caillou gibi) gösterilerinin olduğu haftadır.

    dün, gideceğimiz yere, şehir tiyatrosunun önünden geçerek gittik. oğlum binaya bakıp durdu:

    - anne? biz neden tiyatroya gelmiyoruz artık? tatil bitmemiş hala?
    dedi.
    daha once sezon tarihlerine internetten bakmıştım zaten,
    - birkaç hafta daha varmış, daha. tiyatroyu seviyorsun değil mi? neyini özledin tiyatronun?, dedim.

    oğlum şöyle cevap verdi:
    -çünkü gerçek anne. sahnedeki kuklalara, ağaçlara, abilere, ablalara gidip dokunabiliriz, konuşabiliriz. onlar da bizi görüyor, bize soru soruyor, çok eğleniyorum.

    5 yaşındaki bir çocuğun tiyatroyu sevmesinin nedenleri her şeyi açıklıyor sanırım:
    tiyatro canlıdır... yaşar, güler, ağlar, sever, sizi çağırır, dokunmanıza izin verir.
    arada bir enerji akışına olanak sağlar...
    tiyatro canlıdır...
  • günlerden bir gün, devlet tiyatrosu oyuncusu olan bir arkadaşın arkadaşı -dıdının dıdısı-, sohbeti mükemmel bir abimiz anlatmıştı nasıl bir yardımlaşma olduğunu sahnede. abi izmirli. üniversite için eskişehir'e gidiyor. son sınıfta mezuniyet öncesi galiba bir oyun hazırlıyorlar. önemli bir olayı vardı oyunun ama tam hatırlayamıyorum şimdi. mezun olmaları mı bağlıymış neymiş bir şeyler. o sırada babası çok hasta. bu abi de oyundan sonra izmir'e gitmeyi planlıyor. lakin patavatsız bir teyzesi var. nasıl olsa haber vermişlerdir diye, babanı kaybettik falan diyor. abi yıkılıyor tabi. fakat sahneye çıkmak zorunda. o halde nasıl oynamış, ne yapmış kendisi de tam hatırlamıyor. kendisi oğul rolünde, finalde babayla sarılma sahneleri var. arkadaşına tam sarıldığı an, dizlerinin bağının çözüldüğünü hissediyor. gözlerinden akan yaşları artık tutamıyor ve bırakıyor kendini. baba rolündeki arkadaşı tam zamanında durumu kavrıyor ve bizim abiyi sıkıca tutuyor. kollarından kaymasına fırsat vermiyor, destek oluyor koltuk altlarından. güçlü olmasını söylüyor. abi toparlanana kadar çaktırmadan uzatıyorlar sahneyi. zaten diğer oyuncuların da vefattan haberi var. oyun bitiyor, abiyi tutamıyorlar artık eskişehir sokaklarında bağıra ağlaya koşuyor... haberdar olduğu oyunları kaçırmamaya çalışan bir seyirci, tiyatro hakkında doğru dürüst bir şey bilmeyen, ilkokulda bir oyunda ağaç dahi olmamış bir insan olarak, hayatta en çok imrendiğim hatta kıskandığım insanlar bir şekilde tiyatroyla iç içe yaşayanlar. sanki sadece yaşayanın hissedebileceği ama asla uygun kelimelerle anlatamayacağı bir mucizenin, rüyanın, gizemin işte adı her neyse bir şeyin içinde gibiler. biz de böyle ot gibi yaşıyoruz işte.
  • büyük ihtimalle ülkemizde hiçbir zaman gereken değeri göremeyecektir.
    az önce show haber de verilen haberden anladığım olay bu

    haber aynen şöyle;

    --- spoiler ---

    yunanistan da tiyatro biletleri makarna ve yağ ile alınmaya başladı, işte yunanistan'ın içinde bulunduğu ekonomik krizin boyutu ve insanların içler acısı durumu!

    --- spoiler ---

    ne denir ki yuh! dan başka? adamın takıldığı şeye bak, ekonomik krizi haber etmiş, adam o halde tiyatroya gidebilmek için resmen evde ki erzakını bile veriyor ulan daha ne olsun daha ne???
    şimdi bakıyorum da cebimizde ki bize ait olmayan 3 kuruşla mı yaşamak, yoksa yunanistan gibi kriz mi yaşamak?
    cevap fazlasıyla yunanistan değil mi?
  • annemi anımsatan.

    küçükken 12-13 yaslarındayken annem hafta sonları ankara'da devlet tiyatroları'nın oyunlarına götürürdü beni. oyun arasında çantasından muhakkak bir gofret çıkarır verirdi bana.

    büyülenirdim salonun tavanındaki süslemelere kadife perdelere bakarken. kimi zaman perde, koşuşan oyuncular yüzünden aralanır ve belli belirsiz görünürlerdi.perdenin arkasında nasıl bir telaş olduğunu canlandırmaya çalışırdım çocuk gözlerimde.

    sonraları ara ara fırsatlar çıktı o perdenin diger tarafından salonda oturan izleyicileri kestiğim de oldu. tersine cevirdim yaşananları. o kadife perdeyi aralayıp baktım. belki bir küçük çocuk görür ve kocaman meraklı gözleriyle yakalar gözlerimi diye.

    güzel günlerdi... şimdi tiyatroyu seviyorsam annemin sayesindedir. artık ben götürüyorum arada annemi. tiyatroya. her seferinde çok heyecanlanıyor. bu kez çantamdan çikolata da çıkarsam mı acaba ara verildiğinde?
  • dizilerde herkes oynar,sinemada bazıları; ama tiyatroda sadece sanatcılar
  • insanı,insanca,insanla anlatan en lazım sanat dalı.
  • canlı kanlı performans izlemeyi seven bir insanım. insanlar da sevsin, seyretsin, eğlensin, üzülsün vs vs isterim de arkadaş tiyatroya da bara, yemeğe gider gibi gelmeyin ne olur. bir şeyleri sahiplenip, belirli insanlara özgü hale getirmeye çalışan biri de değilim ama bugün bir oyuna gittik. girişte bir kaos.

    25-30 kişilik bir grup ne içeri giriyor, ne kapının önünden çekiliyor neyse bunları yara yara içeriye girdik, geçtik yerimize. ardından bunlar toplaşıp içeri girdiler. şakalar komiklikler, arkada kalanlara el sallamalar, yan tarafındakilerden "arkadaşımız geride kaldı yer değiştirir misiniz" demeler..

    ota boka sinirlenen biri de değilim ama ulan işten çıkmışız, maksat aklı az biraz dağıtıp, eve temiz bir kafa ile dönmek. hayır eşine dostuna çok hasretsen çıkar bir yemeğe gidersin ne bileyim o kadar insan toplaşmışken fasıl yaparsın. ama tiyatroya o kadar kalabalık gelmeyin be kardeşim. okul öğrencilerini zorla getirmişler de onlar da haşarılık yapıyor gibi oluyor ki 30 yaş üstü insanda bu tavır hoş olmuyor.

    ya da ben tahammülsüz karının teki oldum çıktım bilemiyorum.
  • bambaşka bir zevk, olağanüstü bir sıcaklık. sahne tozunu yutmanın hazzını başka hiçbir şey vermemeye başlayacaktır kendisine alıştıktan sonra. sahnede oynarken hiç heyecanlanmayıp, sonrasında "vay be nasıl olmuş da elim ayağım titrememiş" deme sebebidir. çok zevkli bir şeydir, çok, arkada küçük ve aynalı odalarda dakikalar içinde bambaşka bir kılığa bürünmek. gayet kolaydır fakat usta tiyatrocu olmak, diğerlerine sevdirecek kadar bu işi iyi yapmak çok emek ister eminim. benim gibi yabancı dilde* oynasanız bile o havaya girmeniz kaçınılmazdır. sahnedeki yardımlaşmayı hissetmek fevkalededir. birisi söyleyeceği şeyi unutunca onun açığını kapatmak, onun rahatlamasını görmek falan paha biçilemez.

    imkanı olan herkesin oynamasını ve izlemesini, bunun ne kadar zevkli olduğunu en azından bir hatırlatmak istedim.
  • tiaytro çalışması sırasında hocamızın bize söylediği bir şey wardı
    bunu paylaşmak istedim bende,

    - ingilizcede "if i were you" diye nitelendirdiği olayın yansıtılmasıdır tiyatro.
hesabın var mı? giriş yap