• romanın içinden akıp geçen nehir. romalılar kendisine "tevere" der ve üzerinde yer alan onlarca köprü -kabaca- pagan roma ile hıristiyan roma'yı birbirine bağlar.

    efsaneye göre, eski roma'da hayvanların kurban edildiği sapo dağı'nda biriken hayvan kül ve yağları, yağan yağmurla tiber nehrine karışarak köpüklü bir karışım oluşturur. bu karışım, bugün kullandığımız sabunun ilk doğal şeklidir ve "sabun" adı da sapo'dan gelir.

    efsaneden ayrı, tiber üzerindeki köprülerin bazılarında (çoğunda) çinli ve afrikalı arkadaşların elele dizdize işporta mal sattığı, pazarlık yaptığı, eminönü'nü aratmayacak sokak pazarları kuruludur.
  • (bkz: trastevere)
  • çevresindeki yüksek duvarlar nedeniyle paris'te seine nehrinden aldığınız keyfi tiber'den almanız mümkün değil. kıyısında da yürüseniz, tekne ile de gezseniz şehri görme imkanınız yok. aynı şekilde sokakta yürürken de sokak seviyesinden aşağıda kaldığı için nehrin tadını çıkaramıyorsunuz. yine de nehir boyunca su seviyesinde konumlanmış cafelerde sessizliğin tadını çıkarabilirsiniz. yalnız bu mekanların neredeyse tamamı 6'dan önce açılmıyor. dolayısıyla aperitivo saatinde gitmenizi öneririm. kıyıda yürüyüşünüzü yaptıktan sonra bir kadeh prosecco eşliğinde roma'da değil de sakin bir kasabada oturuyormuş gibi kalabalıktan uzaklaşıp manzaranın tadını çıkarın.
  • daimi diktatör sezar’ın m.ö. 44 yılında ölü bir şekilde boyladığı nehir.
  • akşam vakti vatikan sarayını yansımasıyla fotoğraflayabileceğiniz nehir.
  • efsanelerde adı albula olarak geçen nehir.
  • protestan'lar tarafından roma katolikliği'ne geçenler için kullanılan bir terime adını vermiştir.

    (bkz: swimming the tiber)
  • bu nehir üzerindeki küçük tiber adasını almak istiyorum. küçük ama bence bu adada her şey mevcut. birkaç tane birahane ve restoran, bir dondurmacı, iki tane köprü, sanırım bir de ibadethane var. sokakları çok tatlı zaten iki tane sokak var kaybolmak çok zor. adanın ucunda küçük bir yeşil alan bile mevcut. bazen orada oturup kafa dinlerim bazen balık varsa olta atarım. yoksa bile yine de olta atar çekerim maksat kafa dinlemek, belki nehir yakalarım.

    sadece sevdiğim insanları misafir ederim onlarla eğlenir parti veririz adada. kimse de karışamaz sonuçta benim adam. roma belediyesi ile sorun yaşarsam köprüleri atarım ya da patlatırım sonuçta adada ihtiyacım olan her şeyin dükkanı var, aç kalmak mümkün değil. bilmiyorum ya düşündükçe daha da heyecan verici ve bir o kadar da mantıklı geliyor.

    roma belediyesinde tanıdığı olan varsa lütfen iletişime geçelim, reddedemeyeceğiniz bir teklifim var. (merak etmeyin karşılığında yozgat falan teklif etmeyeceğim)
  • geceleyin çok güzel görünen, etrafındaki çarşıları türkiye'deki yazlık sahil mekanlarındaki çarşıları anımsatan, ortasındaki adada nargile bile bulunan, roma'nın içinden geçen nehir.
  • (bkz: tiber septim)
hesabın var mı? giriş yap