• standart safsatalar ve buradaki fikirler üzerinden bir davranışsal ekonomi semineri veriyorum, kahneman'ın örnekleri sayesinde üniversitenin en popüler dersi oldu. hocalar filan geliyor artık. üstelik, her dakka adama referans vermeme rağmen beni de bir halt sanıyorlar, o araştırmaları ben yapmışım gibi saygı görüyorum.

    (ki bu da, the art of thinking clearly denen ve kahneman'ın araştırmalarına bolca atıfta bulunan bir başka benzer kitapta, "şoför etkisi" olarak tanımlanmıştı.

    oradaki hikayeye göre max planck sağda solda kuantum dersleri verir, ilk zamanlarıdır, her konuşma aynıdır ve artık şoförü bile ezberlemiştir. bir gün planck'e der ki, "hocam bugün de ben konuşayım, zaten senin tipini bilmiyorlar, sen önde otur". eleman çıkar anlatır orjinal uzman kendisiymiş gibi, sonra biri buna bir soru sorar. bu da hazırcevap, "bu kadar basit soruları soracağınızı düşünmemiştim, bunu şoförüm bile cevaplayabilir" diyerek ön sırada oturan planck'e söz verir)

    lise öğretmenlerinin bir özgürlükleri olmadığını farzediyorum ama eğer bir üniversitede hocaysanız, sırf şu kitaptaki deneyleri sınıfta yaptırıp, sonra 10 dakika boyunca o deneyi tartıştırsanız, sadece son iki dakikasında da olayı özetleyen bir nutuk çekseniz, vallahi dünyanın en zevkli dersi olur. (bir de borsa simülasyonları var, onlara kaydolun).

    benim bu system 1 (hızlı, sezgisel, vs) ve system 2 (yavaş, mantıksal) adını verdiği düşünce sistemleri hakkında bir fikrim var: bunlar böyle binary sistemler değiller. kolay anlayalım diye böyle ayırmış. gerçekte beynin sadece iki modu olmasına gerek yok. daha "analog" biçimde çalışıyordur, yani bir nevi "ara geçiş formları" vardır, aynı anda aktiflerdir.

    neyse, diktatör olsam zorunlu ders yapardım. zorunlu ders kitabı değil, tek başına ders. behavioral economy'nin veya cognitive psychology'nin, taa üniversitede öğretilmesi (o da meraklıysan) tam bir kepazelik.
  • non-fiction okumam pek, psikoloji bilhassa da cognitive psychology bilimini de pek guvenilir bulmam, bunlara ragmen severek okudugum bir kitap oldu. psikolog adama niye ekonomi nobel vermisler yahu diye dusunmustum, cevabimi aldim kitabi okuyunca.

    psikolojiye ilginiz varsa, veya genel olarak karar verme mekanizmanizi merak ediyorsaniz siddetle tavsiye ederim. yoksa da iyi yazilmis bir bilim kitabi okumak istiyorsaniz yine tavsiye ederim.
  • nobel ekonomi odulu sahibi daniel kahneman'in insanin dusunce yapisi, karar alis mekanizmasi ve genel olarak beynimizin nasil isledigi konusunda yazdigi muhtesem kitap.
  • kitapta bahsedilen deneylerin her biri birbirinden enteresan, insanoglu ne garip yahu dedirten turden. insan beynini system 1 ve system 2 olarak tanimlayan bu kitabi okudugumdan beri, her davranisimda system 1 ve 2 yi gorur oldum. ekonomist ne yazabilir ki diye elime alip evirip cevirdigim kitabi, arkasinda "buy it fast, read it slowly" yaziyor diye satti yazar. parayi oder odemez tamam dedim ekonomist yazmis bunu, psikolojiden de anliyor. hakkaten hizlica aldim, yavas yavas okuyorum. aldigima da degmis.

    bunlara ek olarak, bir de kitaptaki kissadan hisselerden bahsetmek isterim ki bir tanesini alintilamadan edemeyecegim:
    "the world in our head is not a precise replica of reality, our expectations about the frequency of events are distorted by the prevalence and emotional intensity of the messages to which we are exposed."
  • türkçeye çevirip neşredecek yayın evi olsa da okusak dediğimiz,merak uyandıran kitap.
  • yaşayan herkesin okuması gereken bir kitap.

    kitap nasıl karar verdiğimiz ve kararlarımız üzerinde bize çaktırmadan etkisi olan olgular üzerine.

    thinking fast and slow, “hiç bitmeyecek sanılan şeyler” listemde, askerlikten sonra ikinci sırada yer alıyor.

    okuması oldukça zor olan bu kitap, okuduğunuz her sayfaya değiyor.

    okunmasının zor olmasının sebebi ise her bölümde sizin bakış açınızı değiştiren yeni bir bilgiyle karşılaşmanız.

    dan pink, dan ariely veya malcolm gladwell gibi yazarlar böyle bir bilgi birikimine sahip olsaydı, bununla bir ömre yetecek kadar -yaklaşık 34- kitap yazardı.

    ama daniel kahneman, tüm bilgi birikimini tek kitapta toplamış ve söyleyebileceği her şeyi bu kitapta söylemiş.

    o yüzden bu kitabı “şu an hayatta olan herkese” tavsiye ediyorum.
  • benim için en vurucu yerlerinden biri, insanların 'doğru öngörülerde bulundukları' illüzyonuna kapılmalarıydı. ilgili bölümlerden biri aşağıda:

    https://blog.wealthfront.com/…-stock-picking-skill/

    yani al-sat yapan birinin başarısı aslında yeteneğe değil, tamamen şansa bağlı. ve bu gerçek onlara kanıtlarıyla iletilse bile bunu görmezden gelip aynı şekilde yaşamaya devam ediyorlar.

    konunun devamı daha da ilginç. büyük oranda şansa bağlı öngörülerde yalnızca 2 parametre kullanan algoritmalar, daha fazla parametre/bilgiyle beslenen insanlara karşı daha başarılı oluyorlar. çünkü insan düşünceleri hem vücut kimyalarına göre çok fazla değişkenlik gösteriyor, hem de daha fazla bilgiyle beslendikçe özgüvenleri, dolayısıyla aldıkları riskler artıyor ve daha kolay kaybediyorlar.

    bu şu demek, örneğin x-y takımları arasında bahis oynarken x takımının kazanma ihtimalini x'in son 5 maçta aldığı puan ve son 5 sezonda y takımıyla oynadığı maçlarda aldığı puan üzerinden hesaplayan basit bir algoritma, uzun vadede bu iki bilginin ve o maçta sakat/cezalı durumunun, hava durumunun, taraftar sayısının ve hakemin kim olduğunu bilen bir insandan daha başarılı oluyor.

    bu yüzden markov zincirlerini kullanan algoritmalar para basarken havanın güneşli olmasından etkilenip daha iyimser tercihlerde bulunan amatörler devamlı para kaybediyor.

    çıkarılacak bir başka sonuçsa, makinelerin daha az bilgiyle daha başarılı olduğu gerçeği. bu da onları insanlara göre daha üstün yapıyor. insanlar henüz onlara gösterilen istatistiksel gerçekleri bile idrak etmekten -kabullenmekten- aciz. hâlâ aklımızın bize oynadığı illüzyonların esiriyiz.

    elon musk ve stephen hawking belki de haklıdır, iş işten geçmeden bir de bu gözle baksak fena olmaz mı ne :)
  • "kafamızdaki dünya, gerçekliğin bire bir kopyası değil; maruz kaldığımız mesajların yaygınlığı ve duygusal yoğunluğu, olayların sıklığıyla ilgili beklentilerimizi çarpıtıyor."
    kitap, buna benzer tespitler ve deneye dayalı sonuçlar ile algı ayarlarınızı kontrol etmenizi sağlıyor.
    yavaş okunuyor ama hızlı düşündürüyor...
  • okuyucusunu bilgi bombardımanına tutan kitap.

    yazarın kitabıyla ilgili '' hızlı al ama yavaş oku '' diye bir mottosu vardı. isteseniz de istemeseniz de yavaş okuyorsunuz çünkü her satır bilgi verici,dolu dolu. bu kitap yaklaşık iki yıldır kütüphanemde okunmayı bekliyordu. hemen başlamadığım için kafamı skym dedim. genelde bu tip kitapları hep not ala ala okurum. al al bitmiyor .

    okunması gereken kitaplar arasında mutlaka ve mutlaka olması gereken bir kitaptır. bunu da kitabın neredeyse ortasındayken diyorum o derece iyi .
  • 2002 nobel ekonomi ödüllü daniel kahneman'ın kitabı. beynimizdeki karar verme mekanizmaları üzerine, birçok psikolog ve araştırmacının deneylerine yer veren güzel bir kitap. beynimizi 2 kısma ayırıyor kitap: 1. kısım otomatik olarak düşündüğümüz, farkettiğimiz, karar verdiğimiz şeyler. 2. kısım ise enerji harcamayı gerektiren şeylerde devreye giriyor mesela kafadan 29x17 yi hesaplamaya çalışmak gibi.

    yazarın sıkça vurguladığı şey beyninizin 1. kısmına güvenmeyin. gördüğün ne ise hepsi odur gibi bir düşünme mekanizmasını öğütleyen güzelim kitap. hale etkisi, çıpalama etkisi gibi ufuk açıcı şeyleri de incelemekte.

    kişisel gelişim tarzı saçma bir kitap değil merak etmeyin. tavsiye edilir.
    ayrıntılı incelemesi şurda: tık
hesabın var mı? giriş yap