• the others'a taparım, el orfanato yüzünden 1 hafta yalnız uyuyamamışlığım da mevcut otobiyografimde, fakat bu film o kadar sikimsonik ki anlatmaya kelime bulamıyorum lan :/

    kasaba ortamı ok, oyunculuklar güzel, harry'nin çocuğu var hatta karısı varmış ölmüş asdfghfgh ben buna ağzımla gülemiyorum adam iç anadolu gebekler köyü usulü 13 yaşında filan evlenmiş sanırım, neyse her şeyi geçtim de feci yarım yamalak ve ehh artık pek de korkutmayan bir konu.

    --- spoiler ---

    lan, woman in black sana söylüyorum, sen ne doyumsuz bi karıymışsın be, sen mutlu ol da defol git diye harry o boklu bataklığa bile girdi, iyi ki gebermişsin.
    bence senin derdin evlat falan değildi, senin derdin:

    - ille de koca, koca koca kocaa..

    --- spoiler ---

    izlemeyin.
  • the woman in black senaryosundan veya konusundan ziyade başlangıcından itibaren ince detaylarla örülmüş atmosferiyle beni kendine hayran bıraktı.

    evet film tam bir korku filmi klişe geçidi. robadan giymiş şirin kız çocuklarından tutun da aynadan görülen hayalet yansımalarına kadar her şey daha önce binlerce filmde kullanılmış standart öğeler. zaten belli ki eden lake ile türe iyi bir giriş yapmış yönetmen james watkins'in "süper özgün olacağım kanka! daha önce yapılmamış bir film yapacağım" gibi bir derdi de yok. hikayesini kurduğu muhteşem atmosfer eşliğinde ince ince dokuyarak ilerletiyor ve güzel bir şekilde sonuçlandırıyor. sinema böyle bir şey aslında. ne anlatırsan anlat özgürsün. ama anlattığını güzel bir şekilde anlatmalısın.

    öncelikle başrol seçimiyle çok büyük bir kumar oynanmış. bir rol üzerine yapışmış bir aktöre üstelik de filmin büyük bir kısmında tek başına oynaması gereken bir rol verilmiş. ilginç bir yaklaşım olsa da ben hem bu görevi daniel radcliffe'e verenin hem de bizzat daniel radcliffe'in zatının bu kumarda kazandığını düşünenlerdenim. çünkü filmde gördüğüm kişi harry potter değildi. daha ilk sahneden itibaren rolünün hakkını en iyi şekilde eda etmeye gayret eden oyuncunun oscarlık bir performans sergilemese de oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    film eşini oğlunun doğumunda kaybetmiş genç bir avukat babanın 1900'lü yıllarda bir konut satış işlemini tamamlamak üzere ingiltere'nin ücra yerlerinden birine gitmesiyle başlıyor. mezkur muhitteki metruk evin içinde araştırmaya koyulan genç avukat klasik terkedilmiş hayaletli ev klişeleriyle uzunca bir süre boğuşuyor. şimdi buradaki incelik şu: filmin bir yerinde başrol kahramanımız arthur doğaüstü olaylara inandığını ancak buradan çıkan neticelerin şimdiye dek sadece hayalkırıklığı olduğunu vurguluyor. yani kendisi korkusuz bir kahraman. bu yüzden evdeki onca "ben olsaydım altıma kaçırırdım"ların üstüne üstüne gidiyor. ve olay neyse onu görmeye çalışıyor. burada filme penetre olmayı başarmış izleyiciler arthur kadar korkusuz olamıyor ve film bu özdeşleşememeyle, bu arada yer yer harikulade sakinliğiyle yer yer de ucuz korku filmi numaralarıyla gerilimin dozunu arttırdıkça artırıyor.

    filmi klasik kılmamak adına konan şaşırtıcı finalinin ise "garip bir hayalet hikayesi" oluşturmuş ve izleyiciye biraz olsun 2012 yapımı olduğunu hatırlatmak maksatlı yapılmış bir son olduğunu düşünüyorum. buna rağmen ben finali hikayenin gidişatıyla uygun, tatmin edici bulduğumu söyleyebilirim. ilginç bir şekilde yaşanan vuslat da oldukça mutluluk vericiydi.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    kısaca klasik bir korku olarak filmi oldukça başarılı buldum. alıyor ve sonuna kadar sürüklüyor. kendini izletmeyi başarıyor. ama standart izleyici için "bu da ne böyle?" seviyesinde bir film de olabilir. bu yüzden beğenmiş olsam da kolaylıkla da tavsiye edebileceğim bir film değil.
  • gösterime girdiği gün gidip izlediğim film.
    alt metin: o kadar dört gözle bekliyordum yani!

    korku filmi tutukunları gitsin izlesin tabii çünkü gerçekten de korkunç bir film olmuş. ama -büyük harflerle- ama bir o kadar da olmamış bir film. bizimlandiğılsın

    şimdi spoiler mı demem gerekiyor? üşenmiyorum: (sen yine de oku gitmeden)

    --- spoiler ---

    ah harry vah harry, there is something about harry
    iki sakal bıraktı aile babası oldu. tebrik ediyorum. çok hoşuma gitti, o ayrı. bir de o zaman erken evlilik falan.. düşününce normal. neyse zaten iyi oynamış, olmuş. -hortlaklı evde kağıtların başında uyuklama sahnesi hariç-

    filmin olmayan yanı sonuydu. neye bağlamaya çalışmışlar anlamadım. hani garez marez bitmeyen bir kin vs hepsi bunda da var. kadının çocuğu ölmüş anladık ama onca çekilen çile dökülen kan yetmedi mi? bu ne bitmez nefret?? bence sonunda huzur da bulmalıydı -"karabiber" demeyeceğim, hiç homik değil-.

    ayrıca neden herkes hala o lanet yerde yaşamaya devam ediyor? bence defolup gitmek lazım zaten hiçbir şey yaptıkları yaşadıkları da yok, yasla geçen bir hayat. yok sıra kimin çocuğunda yok bizimkini ağaca bağlayalım.. çok aptalca. ha, diyeceksin ki kaçıp kurtulabilecekler mi?! kim bilir.. ama neden olmasın? kaldı ki bizim avukat gelene kadar ortalık sakinleşmişti anladığım kadarıyla. yani ortalıkta bir sürü çocuk vardı hala ve büyümekteydiler?

    ve filmin en can alıcı noktasına geliyorum: elde baltayla kovalanan hayalet, genconun üstüne saldırdığında eğilip kurtulmak nedir hocam? nolur biri açıklasın! şahsen orda çok güldüm. hiç ama hiiiççç olmamış!

    filmdeki en büyük mantık hatası da avukatın ille de o lanetli yerde gecelemek istemesi. ilk akşam o kadar korktun sözde, madem niye bütün kağıtları toplamadın ayrılırken??

    ve son olarak: son sahnelerde hoca odada kilitli kalınca sandım ki asıl çıbanın başı bu, öcü de gelip gerçek intikamı alacak. ama adam sadece orada iki dk mola verdi. ha, "belki yukarı çıkamasın yardım için diye kilitlendi" desem ona gerek yok ki. (az önce anlattığım eğilme yamulma sahnesi)

    --- spoiler ---
  • film boyunca tam 4 kere filmden komple kopup, dakikilar boyunca başka şeyler düşündüğümü fark ettim. bildiğin sığ hatta sığır bir film.

    --- spoiler ---
    dedim, yıl olmuş 2012, bir film bu kadar düz olamaz. sonunda kesin terş köşe var, bir yerlerde ''vay amk'' dedirtecek bana. yok arkadaş yok.
    gerçi sonunda çocuk ''bu kadın kim baba'' deyince, ''anan amk'' dedim. harbiden anası çıktı, o da tam oldu.

    --- spoiler ---
  • dün izlediğim ve her dakikasında gerildiğim muhteşem korku filmi. gerçek anlamda "klasik bir korku filmi" diyebiliriz. klişelerle dolu olması kötü olduğu anlamına gelmiyor bence. saw, hostel gibi iğrençlik ve kan üzerine kurulan filmleri "korku filmi" olarak kabul edenler; elbette beğenmeyecektir.

    örneğin 1408'i beğenmiş olanlar bunu da beğenecektir. ve de yeterince gerilmek için sinemada izlenmeli tabii ki.
  • filmle ilgili başarılı bulduğum noktaları sıralamak isterim değerli okuyucu. öncelikle ortam ya da arka plan çok güzel o karanlık bulutlu gökyüzü, eski kasaba şehir ve köy dokusu, taş binalar, ihtişamlı iç mimari, ihtişamlı dekorasyon, eski demir yolları ve trenler, eski otomobil, at arabaları vb hepsi harika. kıyafetler şahsen bayıldığım bir dönemi yansıtıyor daniel radcliffe kardeşimizin kıyafetlerinden bulursam giyer dolaşırım hiç utanmadan o derece. bir de erkek çizmesi ve onunla uyumlu kıyafetlerle ilgili bir takıntım vardır ama konuyla ilgisi olmadığından geçiyorum. filmle ilgili kamera açıları, kullanılan filtreler ve renkler oldukça başarılıydı. özetle gotik tabir edebileceğimiz ortamlara bayılan bir yapınız varsa o ortamın içinde kendinizi hissetmek isterseniz gidip seyredebilirsiniz bu filmi. yalnız filmin amerikan zeka seviyesine göre hikaye anlatma konusunda ısrarcı olduğunu bilerek gidin gidecekseniz.

    bundan sonrası henüz filmi seyretmemiş olanları bozabilir.

    --- spoiler ---

    evet şahsen en büyük eleştirim filmdeki seyircisini geri zekalı yerine koyma tavrına olacak. daniel'in evde bakıcısı ve oğlu ile olan hallerinden zaten karısının ölmüş olduğu belli. bunu ortaya çıkartan pek çok detay var zaten. ne diye durup durup bununla ilgili ayrıntıları tekrar tekrar gözümüze sokuyorsunuz?

    evet seyircimiz anlamaz şimdi bu kadının öldüğünü, doğum sırasında ölme sahnesi de ekleyelim en iyisi filme. ah hala anlamamış olanlar vardır hiç ilgisi olmayan bir sahnede çocuğuna sarılarak annene ne kadar da benziyorsun desin daniel. yetmez ama mutlaka bir şeyler daha koymalıyız tamam bulduk saatine fotoğrafını koyalım durup durup baktıralım.

    bunun gibi çok basit ve ilk imada anlaşılacak o kadar çok olay tekrar tekrar anlatılıyor ki filmde resmen bu kadar da olmamalı artık demenize neden oluyor.

    ayrıca artık perili köşk hayaletli ev hikayeleri gerçekten çok sıkıcı geliyor çünkü size sunabileceği yeni hiçbir şey yok dolayısıyla da korkutmuyor. aksine çoğu yerde gülüyorsunuz yeter artık hep aynı şeyler diye.

    daniel'in (filmdeki ismini unuttum, arthur muydu neydi, hayri pıtırcık demediğime mutlu olsun) gözü pek bir şekilde terk edilmiş eve gidişi bu korkusuzluğu anlaşılmamış önceki yazılardan okuduğum kadarı ile... aslında filmde bununla ilgili bir alt metin vardı. ruh çağırma, ölen yakınlarınızla sizi buluşturalım gibi gazete ilanlarını okuyordu bir şekilde ölen karısı ile iletişime geçebilme isteği vardı hatta kasabanın zengini olan amcamızla bir konuşmasında "en kötü yanı bu seansların sonunda hep hayal kırıklığı yaşamanız çünkü gerçekte hiçbir şey olmuyor." dedi. demek ki sadece ilan okumakla kalmıyor sürekli bu şarlatanlara para kaptırıyor. o yüzden gerçekten bir hayaletle karşılaşma ve iletişim kurma fırsatı artık ona çok korkutucu gelmiyor olsa gerek. hatta eğer gerçekten hayalet varsa, ölen eşi ile de bir şekilde iletişim kurabileceği ihtimali ortaya çıkar ki bu da ona mutluluk vermiş olmalı. özetle hem işinden kovulmamak ve çocuğunu aç açıkta bırakmamak hem de karısı ile tekrar iletişim kurma şansı için bu kadar istekli ve cesaretle olayların içine dalıyor.

    seyircisini aptal yerine koyma olayı siyahlı kadının (jeanette miydi) mektuplarının okunma sahnesinde de kendini gösteriyor. ilk 2-3 mektupta olayın ne olduğu anlaşıldığı halde defalarca aynı şeyler tekrar ediliyor. resmen seyircinin gözünün içine sokulmaya çalışılıyor.

    köylülerin daneil'e olan düşmanca yaklaşımları çok anlamsızdı. bu adam köyünüze gelmeden önce olan olmuş biten bitmiş. çocuklarınızı korumak için bodrum katına kilitlemeye başlamışsınız. bu adam mı yani sizin düşmanınız. terslemeler. otelde yer vermemeler. yemek vermemeler. yolunu kesmeler. bağırmalar. kovmalar. resmen saçmalık!

    demiştim ki bir mesaj aldım "köyden kovmak istemelerini filmde bir yerde belirtiyor. o malikaneye ne zaman biri gitse bir çocuk ölüyormuş. malikaneye gitmesin bir an önce buralardan gitsin diye böyle yapıyorlar. daniel 2 kez gidiyor, ikisinde de köyden 2 çocuk ölüyor. 3. gidişinde de kural bozulmuyor, bu sefer danielin çocuğu ölüyor." diyor ignitedvengeance... hmm o kısmı da ben atlamış olabilirim ama bana kalırsa kimse o malikaneye gitmese bile çocuklar ölmeye devam edecekti...

    gelgitlerle kapanıp açılan yolda hiç mi yapısal bozukluk oluşmaz hiç mi çukur açılmaz hiç mi taş toprak birikmez. maşallah kaymak asfaltta gider gibi gidiyor araçlar deniz suları çekildikten sonra.

    ah bir de filmin o en son sahnesi nedir yahu artık resmen seyirci ile dalga geçmek istemişler herhalde. daniel çocuğunun peşinden atlar tren rayına ezilip ölürler böylece anne çocuk karı koca yeniden kavuşmuş olur. peki sonra... sonra siyahlı kadın bütün ekranı kaplar... gözleri kapalı şekilde sakin sakin durur. kamera yaklaşır yaklaşır... birden başını bir yana çevirip gözlerini açıp çığlık atar sahne kapanır yazılar geçmeye başlar! bu ne şimdi yahu bu ne? film boyunca sizi korkutamadık bu son saniyede bir korkunç suratla yerinizden zıplatalım dedik. bu mu yani? komikler sizi!

    güzel olan şey ortam ve kıyafetlerdi dediğim gibi. ayrıca o gelgitlerle ulaşımı kesilen ada ve terk edilmiş malikane de çok güzeldi. özellikle uzak çekimlerdeki görüntüler çok hoştu. tabi kasabanın zengininin evi de bir şahaneydi.

    --- spoiler ---
  • daniel radcliffe'ın harry potter rolünden sıyrılması üzerine kurulu bir film. bu filmi yapanlar daniel radcliffe'ın kapısını çalmışlar. menajeriyle konuşmuşlar ve sonra menajerle daniel radcliffe arasında şöyle bir diyalog geçmiş.

    - daniel bir film teklifi daha geldi. the woman in black kitabının uyarlaması.

    - süper. kabul et.

    - daniel korku filmi ve bütün klişeler kullanılıyor.

    - ne olacak ben performansımla bu eksileri artıya çeviririm.

    - 5 yaşında bir çocuğun olacak filmde.

    - olsun harry potter'in sonunda da oğlum olmuştu gayet de yakışmıştı.

    - hani diyorum biraz daha genç bir rol olsa daha iyi olmaz mı?

    - gelen teklifler arasında harry potter i unutturacak en iyi film bu.

    - canın cehenneme daniel; ne bok yersen ye

    aynen bu konuşmalar yaşanmış gibi bir durum sezdim filmi izlerken. çok samimi bir şekilde söylüyorum daniel radcliffe filmin hakkını vermiş. güzel oynamış. ama o tip, o kalıp o rolü kaldırmadı. rolün yaşından çok küçük gösteriyor. film tam bir klişeler geçidi zaten. kısacası filmde daniel radcliffe'ten başka hiçbir şey yok.
  • klişeden öteye gidememiş bir "korku" filmidir.
    saat 3 olmuş ve ben bu saatte korku filmi izlemişim ve herhangi bir etki bırakmamış. korku filmi izlemeyi severim, bu film korkuttu mu, evet ama sürekli olarak ani çıkan sesler korkuttu bu saatte. yok efendim musluk açılmış, yok karalar bağlamış bir abla böğürmüş falan. onun dışında filmde bir cacık yok.
    --- spoiler ---

    anlamadığım şey, sürekli olarak etrafta hatta evin içinde bir kadın, çocuk hayaletleri falan görüyorsun da nasıl oluyor da aynı eve yeniden adım atabiliyorsun? gören de ömrü boyunca hayaletlerle yaşamış sanır. sürekli olarak hayaletin göründüğü yere gitmeler, sonra karşısına çıkınca da tırsmalar falan, ne bekliyordun acaba??
    sonra da efendim, bu gariban kadın çocuğuna kavuşamamış, hadi bir el atalıma döndü olay. yahu kadın hayalet olup millete musallat olmuş, çocuğu da hayalet zaten, sırf çocuğunun bedeni toprağa kavuşamadı diye mi yapıyor yani bunları? ne salak bir mantık bu arthur'daki? gebertir tabi filmin sonunda hem seni hem çocuğunu. gayet de tahmin edilebilir bir sondu.
    filmle ilgili hoşuma giden tek şey, arthur'un elinde mumla ilerlerken oyuncak bebeklerin gözlerinde mum ışığının yansıması ve sanki onu takip eder gibi görünmesi oldu.

    --- spoiler ---
  • klişeleri falan geçtim de tam olmamış gibi. yani para verip sinemada izlenmese de olur. korktum mu? hayır. tırstım mı? ufaktan. amerikanların ingiliz aksanı fena olmamış.

    --- spoiler ---
    daniel radcliffe ın oğlu var kocaman, o hiç olmamış. karısı, ablası gibi olmuş.
    daniel, elini cama dayıyor, suratı birden o kadının çığlık atan suratına dönüyor orada bi zıpladım. bir de tren sahnesinde ölü çocuk ruhlarını gösterirken bu siyahlı kadın yine çığlık atıyor orası da çok hoş olmuş.
    --- spoiler ---
  • ilk filmde baş rol olarak james potter oynamıştır.
hesabın var mı? giriş yap