• tanım: bir steve harris & janick gers başyapıtı. hallowed be thy name'den beri gözlerimi yaşartan ilk maiden şarkısı. son zamanlarda iyice kafama yerleşmiş bu adiliğin içinden siktir olup güneşin battığı yöne gitme isteğimin sözcüsü.

    yıl 1999: bruce dickinson'a sorulur: iron maiden'a dönme sebebiniz nedir?
    cavap: dünyanın en iyi heavy metal grubunu kurmak istiyoruz.

    grup bu süreçte sona yaklaşıyor yavaşça. heavy metal dememek lazım, iron maiden kendi eşsiz tarzını yaratmış bir oluşumdur artık. grup hakkında çok yazılacak yer değil bir şarkının altı, ama fikrimi söylemek isterim ki bu şarkı maiden'ın yıllarca süzgeçten geçen müziğinin vardığı en saf, en tanımlayıcı, son noktadır.

    maiden'ın çoğu parçasına hala sözlerini bilmeden hayranım. ancak bu o kadar dolu bir parça ki, elimden geldiğince türkçeleştirip ingilizce bilmeyen arkadaşların da bu tadı almalarını çok istedim. şarkıyı dinlerken eş zamanlı okunması daha etkili olur diye düşünüyorum.

    ---

    iskeleye doğru bakarken doğrulduğum yerden
    hayatım üzerine düşünüyorum,
    yurttaşlarımı bir daha hiç görebilecek miyim?
    kaptan güverteye çağırırken bizi
    eşyalarımı alıp liman tarafına yürüyorum,
    arkama bakıyorum
    son bir defa…

    vatanımızı terkediyoruz,
    sorunlarımızı arkada bırakıyoruz.
    on kat büyük gemiler akıntıyla yol alıyor.
    dışarıda olduğumuz için mutluyuz
    ve açık denizi bağrımıza basıyoruz.
    dertlerimizden kurtulmuşuz
    ve dahası sizden de uzağız.

    karşılıksız kalan varislerin gerekçeleri arkamızda.
    neyse ondan kaçıyoruz,
    olacaklardan değil.
    topraktan kaçıyoruz,
    ve acı gerçekliğimizle yüzleşiyoruz.
    ölüm alçaklara çökmüş sis mi olacak,
    denizin üstünde bekleyen?

    kaçıyoruz kem dillerden, düşüncesiz yargılardan,
    bencil insanlardan.
    bu kıyılarda bir daha asla görünmemek üzere.

    okyanusa açılıp
    kara gözlerden kaybolurken.
    etrafta ferahlamış yüzler
    bahtımızı aramak için yola çıkmışız artık,
    hayallerimizdeki topraklara…

    ---

    dalgalara karşı giderken fırtına tepemizde,
    rüzgar yelkenleri kırbaçlıyor ama gergin halatlar tutuyor onları!
    uzaklardan kara bir bulut yaklaşıyor,
    neyin gelmekte olduğunu kimse hayal edemiyor.

    hayır, kimse geri dönmeyecek,
    hayır, ikinci bir şans yok!
    kendimizi bordaya kayışlarla bağlarken
    tanrıya dua ediyoruz ölmemek için.

    azgın denizlerde yol alırken,
    okyanus dalgalarından sırılsıklam kalırken,
    hayatlarımız için umudumu koruyorum
    ve kurtulmak için dua ediyorum.

    dört gemi kayıp fırtınalı koşullarda.
    sular altındaki tayfaların ruhları,
    hayaletleri bizim peşimizde!

    canlarımız, yelkenler, bizi ileri götüren onlar
    şiddetli dalgaların arasından.
    ölüm soğuk, silahımız yok
    hiç böyle hırçınlaşmamış denize karşı…

    dört fersah, ve on, ve yine fırtınalara yakalanıyoruz.
    fırtınanın gözünden bir türlü çıkamıyoruz!

    kuşlar hırçın fırtınadan uzaklara yükseliyorlar,
    ama biz kaçamıyoruz.
    terkedip de şimdi can attığımız toprak
    çokça fersah uzaklarda…

    canımız pahasına dayanıyoruz
    ve bir kez daha dua ediyoruz.
    talihsizlik mi yoksa uğursuzluk mu?*
    muska avcumun içinde.**

    dermansız kollarımız bacaklarımız soğukta titriyor
    deniz serpintisinin tuzundan körleşmişiz.
    ne bulursak sıkıca tutunuyoruz,
    cennetin yağmuru üzerimize yağıyor.

    yemeksiz yirmi gün,
    ve on gün de içilecek susuz.
    fırtınadan sağ çıkanlar,
    diğer alçaklar yaptılar kıyımı!***

    batıya doğru akıntının yönü.
    batıya doğru yol alıyoruz.
    batıya doğru akıntının yönü.
    muskayla yol alıyorum.

    ---

    okyanusun öteki tarafına yaklaşıyoruz
    bir kez olsun yararımıza olan akıntıyla birlikte.
    selamlıyoruz bizi karşılayan yeni vatanımızı.
    kalbimizde sevinç, damarlarımızda heyecan
    sahil şeridinden geçerken
    vaadedilen altın topraklarımızın.

    ---

    bitkin uzuvlarım yorgun düşmüş,
    can kalmamış artık içimde.
    ne verecek birşeyim, ne gücüm var.
    yaşama hevesini bulmalıyım.

    hiç başarabileceğimizi düşünmemiştim.
    sahil manzarası gerçekten mükemmel.
    beni öldüren bu illet,
    böyle bitmesini hiç istemezdim…

    batıya doğru akıntının yönü.
    batıya doğru yol alıyoruz.
    batıya doğru akıntının yönü.
    muskayla yol alıyorum.

    batıya doğru akıntının yönü.
    batıya doğru yol alıyoruz.
    batıya doğru akıntının yönü.
    muskayla yol alıyorum.

    ---

    *uğursuzluk - jonahed: peygamber yunus'un ingilizce'deki adı jonah'dan türetilmiş, tam bir karşılığı olmayan, uydurma bir kelime. mitolojideki bir balina tarafından yutulup ilahi bir şekilde tekrar karaya dönme hikayesi ile ilgisi olabilir. tam ve saçma karşılığı "yunusmak, yunus gibi olmak" oluyor sanırım. (bkz: #823992)

    ** muska - talisman: tam karşılığı tılsım olan kelimeyi uğur getirdiğine, koruduğuna inanılan ve genelde boyuna asılan muska olarak çevirdim. tüm bu can pazarında muskasını avcunun içinde sıkıca tutarak dua eden bir adam daha tamamlayıcı geldi bana. the talisman, aynı zamanda 1883 yılında fas ve portekiz'i keşfe çıkan bir fransız gemisinin adıymış, bununla bağdaştıranlar da var, bir pusulayı temsil ettiğini düşünenler de.

    *** alçaklar - scurvy: (bkz: iskorbüt) burayı zor çevirdim ve bu halinden de emin değilim. scurvy hem alçak, iğrenç insan anlamına geliyor, aynı zamanda eskiden uzun süre denizde yolculuk eden insanların yakalandığı iskorbüt hastalığının adı. burada insanların açlıktan birbirini yediği anlamı çıkıyor ama fırtınadan kurtulan insanlar hastalananları mı katlettiler, herkes birbirini mi öldürdü tam anlamadım. bu hastalığın semptomları nedir, yakalanan kişi başkasını öldürecek dermanı bulabilir mi bunları bilmediğim için tam bir çeviri yapamadım, daha iyi bilen biri yardımcı olacaktır. ayrıca vokalliğin sadece notalara inip çıkmaktan ibaret olmadığının kanıtıdır, bir slaughter vurgusuyla milletin birbirini nasıl yediğini hissetirmek.

    şarkının insan hayatını, hedefe ulaşırken karşılaşılan zorlukları vb. anlatan bir metafor olduğunu düşünenler de var, ki ben buna katılmıyorum ya da katılmak istemiyorum (her ne kadar janick gers bunu destekler gibi konuşmuşsa da). çünkü zaten bu haliyle ülkesinden kaçmaya çalışan bir insanın gemi yolculuğunu fazlasıyla mükemmel anlatıyor. bahsi geçen yolculuğun 1800'lü yıllardaki irlanda göçü, mayflower yolculuğu olduğu fikirleri internette dolanmakta.

    bütün bu varsayımlar bir yana, bir filmden bile almadığım hazzı yaşatmıştır bu şarkı. söylenecek çok şey var ama hissetmedikten sonra sadece bana kıymeti olacağı için, diyorum ki, dinleyin, dinlettirin.
  • iron maiden'in the final frontier albümünün en güzel şarkılarından biri. sözleri aşağıdaki gibidir.

    when i stand and look
    about the port
    and contemplate my life, will i
    ever see my countrymen again?
    as the captain calls us on the deck
    i take my things and walk
    to the harbourside, i glance back
    one last time.

    fleeing our nation, our problems
    we leave behind.
    ships by the tenfold sail
    out on the tide.
    we are pleased to be out and
    embracing the open sea.
    free from our troubles
    and more free from thee.

    inheritors unfulfilled reason
    behind us.
    we flee from what is not what
    is will be.
    we flee the earth and face our
    harsh reality.
    will death be low mist that
    hangs on the sea?

    we run from the evil tongues, rash
    judgements, selfish men.
    never to be seen on these
    shores again.

    as we sail into oceansize
    and lose sight of land
    a face of contentment
    around in the air.
    we're off now to
    seek all our fortunes.
    to the land of our dreams.

    riding the waves and the storm
    is upon us.
    the winds lash the sails but
    the ropes keep them tight.
    off in the distance a dark cloud
    approaching.
    none could imagine what there
    was to come.
    no, there's no one going back.
    no, there's not a second chance.
    as we strap onto the side
    we pray to god that we don't die.

    as we ride the rough seas,
    as we soak from the ocean waves,
    i just hope for all our lives
    and pray that i survive.

    four ships are lost in the
    stormy conditions.

    the spirits of the sunken crews,
    their phantoms follow us.

    spirits, sails, they drive us on
    through the all consuming waves.
    cold mortality, no weapon
    against these ever raging seas.

    four leagues and ten and we
    hit storms again.
    we just can't get away from
    the eye of the storm.

    the birds outsoar the raging storm
    but we cannot escape it.
    abandoned earth that we
    now crave
    is many leagues from safe.

    holding on for our dear lives
    and we're praying once again.
    rotten luck or just jonahed?
    the talisman is in my hand.

    limbs fatigued, trembling with cold.
    blinded from the sea spray salt.
    clasping anything we can hold.
    heaven's rain upon us falls.

    twenty days without a meal
    and ten without fresh water still.
    those that didn't die in storms
    the scurvy rest did slaughter.

    westward the tide.
    westward we sail on.
    westward the tide.
    sail by the talisman.

    we approach the other side
    of the ocean with the tide
    in our favour just for once.
    welcome greeting, our new land.
    the elation in our hearts,
    the excitement in our veins
    as we sail towards the coastline
    of our golden promised land.

    weary limbs fatigued away.
    i have no life left in me.
    no more strength and nothing
    left to give.
    must find the will to live.

    never thought that we could
    make it.
    truly sight of shores divine.
    the sickness i am dying from.
    never wanted it to end this way.

    westward the tide.
    westward we sail on.
    westward the tide.
    sail by the talisman.

    westward the tide.
    westward we sail on.
    westward the tide.
    sail by the talisman.
  • biraz the legacy biraz rime of the ancient mariner biraz da ghost of the navigator karışımı olduğunu düşündüğüm, iron maiden'ın her şarkısı gibi şimdiden efsane olmaya aday olan şarkılarından biri. yalnız sözlerini akılda tutmak gerçekten çok zor, bruce dickinson paşamız 19 haziran'da bunu söylerse (ki söyleyeceğini düşünüyorum) ayrı bir hoş olacaktır. bruce ciddi anlamda vokal dersi vermektedir bu şarkıda. ve sanırsam iron maiden'ın en fazla lyric içeren şarkısı, bu kadar lyric'i bu neredeyse sıfır tekrarla yazmak her yiğidin harcı değil.
    ayrıca bruce çok hoş "slaugther" demektedir şarkıda.

    1 yıl sonra gelen edit; hala gözlerimi doldurmaktadır her dinlediğimde.
  • janick gers ve steve harris ortak çalışmasıdır. the final frontier albümünün en iyilerindendir. albümün en güzel nakarata sahip olan şarkısıdır kanımca. inanılmaz coşkulu ve hayat doludur nakaratı. bruce şöyle girer nakarata (hep beraber söylüyoruz, ilk notaya çıkamayanlar bir oktav pesden söyleyebilirler):

    weeeeeeeestward the tiiiiiiiide!
    weeeeeeestward we saiiiiil on!
    weeeeeeeestward the tiiiiide!
    saaaaaiiiiiiiil by the talisman!
  • stephen king'in en başarılı yapıtı olarak değerlendiriir mi bilemem. ama çok başarılı olduğu kesin. özellikle -ben yapamadım- ama fazla uzatmadan kısa sürede okunabilirsek, insanın territories-world arası gidip gelmeye başlaması işten değil. başları biraz yavaş gitse bile, sonrası acayip zevkli ve merak uyandırıcı oluyor. özellikle territories betimlemeleri ve jack'in gittiği diğer yerlerin anlatımları çok etkileyici. her ne kadar hikaye çok net bitiyor olsa da, bence seri bile çıkarmış bu temelden. kast ettiğim black house değil de, bu kitaba yakın bir zaman dilimini konu alan başka bir hikaye. her şekilde, çok yaratıcı çok dolu ve okunası bir hikaye.
  • çocuk yaşta okuyunca, çocuk karakterin yaşadıkları ve annesi için duyduğu endişe daha bir ürkütücü gelen kitap.

    (bkz: wolf)
  • kac kere basildi bilemiyorum fakat bazi basimlar benim elimde tuttugum kitaptan cok daha ince olabiliyor. demekki kisaltilmis versiyonlari da var , dikkatli olunup adam gibi tum romani icinde barindiran kitap alinmali. harf bile atlanmadan okutulmali , ilerde ebeveyn olundugunda cocuklariniza okutulmali , onlarin da dus ve fantezi dunyalarinin sekillenmesinde yardimci olunmali. fakat soyle de bir sey var: (bkz: #7063646)
  • stephen king'in en iyi kitaplarından biri. devamı black house yeni çıktı. bunu da yine peter straub'la beraber yazmışlar ve kitabın kara kule ve kızıl kral'la ilgili bölümleri varmış. bu gidişle yavaş yavaş bütün kitapları birleşip koca bi kara kule serisi olucak...
  • the final frontier'in en iyilerinden, o ne güzel slaughter demektir lan bruce..
  • --- spoiler ---
    bir kurtadamın ölümünün okuyucunun yüreğini burktuğu belki de tek eser.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap