• evirdiğim çevirdiğim ve fakat bir türlü hakkında tutarlı bir karara veremediğim bir kitaptir. sağdan da soldan da çok rahat eleştirilebilir bu kitap. bir takim liberaller çıkıp mesela ‘liberalizm özünde tekelleşmeye karşıdır, klein’in anlattığı bir global tekel kurma hikayesi’ diyebilir, başkaları ‘friedman ırak savaşına karşı çıkmıştı ama!’ diyebilir. soldan biri çıkıp, gramscian bir bakış açısıyla‘bu analiz iktidara riza gösterme ihtimalini içermiyor, bu yüzden yetersiz’ diyebilir. ve daha pek çok şey denebilir, klein’in bahsettiği şili, arjantin, ırak, çin, polonya ve daha bir çok ülkede yaşananlar bambaşka bir perspektifle değerlendirilebilir.

    bütün bunları bir kenara bırakalım ve şu soruyu soralim: bu kitabi kimler okuyacak? kuvvetle muhtemel akademik bir kitle olmayacak bu. dünyadan bihaber batı (özellikle amerikan) nufusu okuyacak bu kitabi. klein’in analizi doğru mu yanlış mı eksik mi tam mi akademide ayrintili tartışılır ama bu kitabi okuyan ve özel olarak siyasetle ilgilenmeyen biri neoliberalizmden nefret edecektir. friedman’dan, thatcher’dan, bush’dan nefret edecektir. eh bunun neresi kötü arkadaş? bizim akademik analizcilerimiz bin dereden su getirip aynı sonuca varıyorsa klein’i alnından öpmek gerekir. herkes gramsci, foucualt, lacan, zizek, negri okuyup neoliberalizme dair sofistike analizler üretmek zorunda değil. kene gibi yapışmış liberal tayfadan kurtuluş belki de ancak shock doctrine gibi popüler kitaplardan geçiyor.
  • hükümetimizin sağlık endüstrisini (eczane - hastane - sigorta) toptan kendi destekledikleri özel sermaye sahiplerine aktarmak için günümüzde uyguladıkları ve sistemi krize yönlendirmekten başka amacı olmayan tam gün yasası, sgk ilaç fiyatlandırmaları, sosyal sigorta'yı çökertme, eczaneleri zorla zarar ettirme gibi eylemlerinin daha rahat anlaşılmasını sağlayan kitap. bir sonraki genel seçimle beraber "sağlık endüstrisi krizdedir ve bunu çözmenin tek yolu toptan özelleştirmedir" derlerse şaşırmayacağım. hem ölümü görüp sıtmaya razı geleceğiz, hem de değişim seçimle beraber geleceği için "demokratik bir değişim" ilüzyonu yaratılarak bu değişimi desteklemeyenler demokrasi düşmanı olarak yaftalanacaklar.

    yakın türkiye tarihinde mikro ölçekli buna benzer pek çok uygulama yapılmıştır. en bariz örnek doğal kriz olan deprem sonrası inşaat sektörünün alıp yürümesidir. kitapta bulunan örnekler bundan çok daha kapsamlı bir ülkeyi toptan değiştirmeye yönelik eylemleridir.
  • türkçesi ne zaman, kim tarafından çevirilip, basılacak çok merak ettiğim kitap.

    edit: yaklaşık 1.5 sene sonra an itibariyle agora yayınları tarafından türkçesi basılmıştır.
  • belgeselini izleyince "ah bi türkiye eksik" diyor insan. belki de gerek bile yok. hep aynı hikaye. üç aşağı beş yukarı aynı senaryo.
  • film pek guzel olmus insan o kadar ulke arasinda turkiye de olsun, 12 eylul olsun, 24 ocak kararlari olsun istiyor... yoksa film sahane...
  • etkileyici biçimde filme alınmış kitap. şili'de, rusya'da, ingiltere'de, ırak'ta olanları başka bir narrative'den aktarıyor. film boyunca klein ısrarla, tarihi unutmamamız gerektiğini vurguluyor. naomi klein, leonard cohen gibi kadın, ondan da en az 100 tane lazım* şu dünyaya.
  • neoliberal politikaların uygulanabilmesi için öncül bir şok uygulanması gerektiğini, insanların ancak bu şekilde bu acı reçeteyi kabul edebileceğini savunan ve çeşitli örneklerle gösteren güzel bir belgesel. belgeselde değinilmese de ortalama bir türk'ün aklına hemen 12 eylül 24 ocak ve 2001 krizi kemal derviş ilişkilerini getirmesi muhtemeldir.
  • türkiye'de yaşadıklarımızın provalarının nerelerde yapıldığını öğrendiğimiz eser.

    latin amerika halen daha bir laboratuvardır. 15 temmuzun da izlerini venezuela'da izlemek gerek bence.
  • korku ve güç* unsurlarının kullanılarak toplumların yaratılmak istenen koşullara razı edilmesi diyebiliriz bu kavram için. bir nevi ekonomik saldırganlığın amacına ulaşabilmek için politik saldırganlık ve trajedileri kullanması durumu.

    kitabını okumadım ancak sadece belgeseli bile oldukça etkileyici ve ilgi çekiciydi. insanların uygulanması istenen ekonomik programlara razı gelebilmesi için kullanılan öncül şok süreçlerinin anlatımı izlemeye değerdi. belgesel teması ağırlıkla ekonomi ve politika kavramların üzerine oturduğu için içeriği haliyle tartışmaya açık olacaktır. ancak verilen ayrıntılar ve örnekler irdelendiğinde şok doktrini kavramının varlığına topyekün karşı çıkan fazla insan olacağını sanmıyorum. zira düşünüldüğünde gerçekten etkili bir taktik.

    gelecekte bir gün imkanını bulup kitabını da okuyabilirsem daha ayrıntılı bir entry için bir editleme yapabilirim.
  • şili'de 1973 yılında gerçekleşen pinochet darbesinden, ırak'ın işgaline kadar olan süreçte yaşananları konu alan belgeseli aşağıda bulabilirsiniz.

    - türkçe 1 / 2 / 3 / 4
    - ingilizce

    edit:
    ayrıca bkz: bir ekonomik tetikçinin itirafları
hesabın var mı? giriş yap