• tek bir sahnesiyle birçok şirketin nasıl kâr elde ettiğini özetleyen filmdir.

    --- spoiler ---

    filmde müşterilerine sağlık sigortası sunan bir şirket var. tanık sandalyesine oturan eski bir şirket çalışanı ifadesinde şirket işleyişini anlatıyor. sağlık sigortası yaptıran müşteri hastalanınca masraflarının karşılanması için şirkete başvuruyor. şirket ise kendisine gelen tüm başvuruları ilk etapta reddediyor. burada şirketin para kazanma yolu "ihtimal" kavramı ile açıklanıyor. yani, müşterilerin bu ret cevabını sineye çekip bir avukata danışmama ihtimali. sene sonunda reddedilmesine rağmen hakkını aramayan müşterilerden kazanılan para şirketi zengin ediyor. acı ama gerçek.

    --- spoiler ---
  • bakırköy belediye tiyatrosu'nda 'yağmurcu' adıyla sahnelenen oyunun özgün metninin adı.
  • o kadar enfes bir filmdir ki bu film. damakta hani kalın ve hafif pişmiş bir kırmızı etin bıraktığı yağ gibi bir tat bırakır. üstelik köprüdekiler gibi bir filmin üstüne izlenince tam anlamıyla bir yaylı çalgılar dörtlüsü etkisi bırakıyor.

    uzun zaman sonra beni ağlatmış da bir filmdir. ne öykünün anlatımında bir duraklama, ne karakter analizlerinde ne karakterlerde ne de öykü içerisinde sürüklenen karakterlerde bir tutarsızlık bu filmde var. sinema dili dünya kalitesinde kullanılmış, oyuncu yönetimi muhteşem. 2 saat 5 dakika hayatınızda bu denli manalı olmamıştır.
    sağolasın cappola!
  • francis ford coppolanın yönettiği şimdilik son filmidir.avukatların karanlık dünyasına dair bir john grisham romanından uyarlanmıştır. aynı yıl gösterime giren the devil's advocate filminin temelini oluşturan, şeytanın dünyayı kirletmek için işe hukuktan başlamasının nedenini de açıklayan filmdir aynı zamanda. filmdeki bazı quotelar:

    "what's the difference between a lawyer and a hooker? a hooker'll stop screwing you when you're dead."

    "how do you know when a lawyer is lying? his lips are moving."

    "i'm just another lawyer. just another shark in the dirty water."
  • ya hukuk benim düşündüğüm kadar evrensel birşey değil ya da bu filmin hukuk danışmanı serdar ortaç.

    --- spoiler ---

    1-sigorta şirketinin, bizimkine(davacının avukatı) ifadesini verdirmemek için alelacele kovaladığı şirket çalışanı mahkemeye tanık olarak çağırılıyo.bu kız şirketten ayrılırken bazı evrakları yürütmüş.bizimki de bunları delil olarak mahkemeye sunuyo.davalının avukatı ilgili evrakın yine ilgili yasa gereğince, hırsızlama olması sebebi ile delil olarak kabul edilemeyeceğini söyleyerek itirazda bulunuyo.hakim bunu kabul ediyo.
    sonraki duruşmada bizimki bir içtihatı(yasa tarafından hüküm belirtilmemiş bir konuda, daha önceki bir mahkeme kararının esas alınması)örnek göstererek evrakın delil olarak kabul edilmesi gerektiğini mahkemeye kabul ettiriyo.
    yani mahkeme, yasa tarafından hüküm verilmiş bir konuda, birincil olarak hukukun esas kaynaklarından ve ilk etapta göz önünde bulundurmsı gereken 'yasayı' göz ardı edip yardımcı kaynaklardan olan 'içtahata' bakıyo.

    2-10 milyon dolarlık tazminat davası açılıyo.davanın neticesinde iyi yürekli jüri meblayı az bulup 50 milyon dolar ödenmesine karar veriyo.jürinin böyle bir yetkisi olabilir mi?jüri ancak ilgii konuda ihmal ya da suç unsuru olup olmadığına karar verebilir.jüri 'evet' ya da 'hayır' der.müeyyidenin miktarı üzerinde tasarruf hakkı olabilir mi?davacının talep ettiğinin üstünde bir meblanın ödenmesine jüri karar verebilir mi?neyse, sigorta şirketinin sahibi olacak dürzüyü kurşuna dizdirmiyolar bari.
    not:amerikan hukuk sisteminde, tazminat davalarında jüriye böyle bir yetki veriliyorsa da ben bu işi beğenmedim.hemen düzeltsinler.

    3-film içerisinde başka bir davalık hususta -ki cinayet- kocasını öldürdüğü için göz altına alınan kadın, bizimkinin savcıyla görüşmesi -bakın mahkeme falan değil, sadece savcı ile görüşmesi- sonucunda meşru müdafa gerekçesi ile serbest bırakılıyo.dikkat edin, beraat ettiriliyo demiyorum, serbest bırakılıyo, çünkü yargılanmıyo.ağır cezada yargılanması gereken kadın öyle mahkemesiz falan kıçı kırık bir mütala ile serbest bırakılıyo.
    not:serbest bırakılıyodan kasıt, kadının tutuksuz yargılanması ise bu madde kendi kendini yok ede...yok, öyle birşey olmayacak.çünkü her halukarda filmde bu konu kasıtlı olarak geçiştirilmiş, muallakta bırakılmış.

    --- spoiler ---

    neyse, başta da söylediğim gibi, belki serdar ortaç'ın bir bildiği vardır.
  • güzel bir mahkeme filmi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. matt damon, jon voight, danny glover ve danny de vito ile bir kadrosu var, bu ekibe de yakışan bir yapım. roy schneider ise filmdeki ekipte bonus üye gibi. ayrıca the rainmaker'da mickey rourke'un insana benzediği son hallerinden birini de görmek mümkün.

    filmin üzerinde durduğu sigorta konusu bence önemli. çünkü sigorta şirketi dediğimiz firmalar, gerçekten bazı masraflarda felaket çingeneleşebiliyorlar. the rainmaker da biraz bu durumu seyircilerin gözüne sokarak iyi yapıyor. amerikan hukuk sisteminde kabul edilmiş bazı yozlaşmalar da espri şekilde işlenmiş. ayrıca başroldeki karakterin özel hayatını da hafif hukuksal bir süreçin içine sokularak, paralel iki hukuki olayın izlenilmesi gibi mantıklı bir hareket de filmde mevcut. tabii hollywood'un birçok mahkeme filmlerinde olduğu gibi the rainmaker'da bazı abartılar var, ancak çok göze batmıyorlar.

    sonuç olarak the rainmaker'ın netflix türkiye'nin bugünlerde 90'lı yıllardan sunduğu en iyi filmlerden biri. zamanında ıskaladıysanız veya yaşınız yetmediği için izlemediyseniz, size bu karantina günlerinde seyretmek için işte size fırsat.
  • filmi de çekilmiştir. hukuk sistemine ve hukukçulara eleştirel bir bakış açısıyla bakmayı başaran bir eserdir.

    filmden bir alıntı:

    "sworn in by a fool and vouched for by a scroundrel, i am a lawyer at last."

    rudy bayler
  • john grisham romanından uyarlanmış bir filmdir. daha önce de romandır tabi.
  • francis ford coppola'nin yonettigi, tahminen 97-98 yapimi film. basrollerinde matt damon, danny devito ve suyundan da claire daines var. hukuk fakultesini bitirdikten sonra 3 yil boyunca garsonluk yapan rudy bayler * adli arkadasmizinin uc kagitci bir avukatin yaninda ise basladiktan sonraki ilk davasini izliyoruz filmde. film boyunca ask, kan, nefret, ihtiras, memphis masallah hepsi var.

    sonuc: bu dunya islerine elini veren kolunu kaptirir-imis.
  • duzeni kuranlarin nasil keyiflerince at oynattiklarini ve insanlarin hayatlariyla nasil oyuncak gibi oynayip bu isten yirttiklarini gozler onune seren, bunu yaparkende adalet kavraminin bile aslinda yetersiz ve caresiz kalabilecegini gosteren film. resmen aci ama gercek filmi. ızleyiniz mutlaka.
hesabın var mı? giriş yap