• --- spoiler ---

    hatunların efendi adam yerine piç tercihi'ni de sorgulayan filmdir aynı zamanda.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    "we accept the love we think we deserve" diyerek beni vuran kitap ve film olmuştur.
    --- spoiler ---
  • film gayet iyi de, ezra miller'ın da filmi bir level yukarı taşıdığını unutmayalım. olm o yamuk saat neydi lan, hâlâ gülüyorum.
  • stephen chbosky tarafindan yazilmis , son zamanlarda yayinlanmis amerikan edebiyatinin en iyi orneklerinden bir kitapdir.

    kitap lise ogrencisi charlie nin ,kim oldugunu hic bilmedigimiz, bir arkadasina lise deki ilk yilini anlatigi mektuplardan olusmaktadir. kitap amerikan gencligine, ozelliklede lise hayatina cok karanlik ve depresif bir bakis acisi ile bakmakta, kitapdaki lise hayati vahset, uyusturucu, ve kalpsiz ogrencilerle dolu; fakat yine de tum bu karanligin icinde charlie halen gelecek icin umutlu. tabi eger charlie lisedeki ilk yilini sag salim bitire bilirse.

    ayrica, kitap bir cok elestirmen tarafindan 21. yuzyilin catcher in the rye' i olarak nitelendirilmektedir.
  • leziz ''çekme kaset'' soundtrack listesi şu şekildedir:

    1. the samples - `could it be another change2.dexys midnight runners` - `come on eileen3.galaxie 500` - tugboat
    4. new order - temptation
    5. the innocence mission - evensong
    6.the smiths- asleep
    7. cracker - low
    8. sonic youth-[http*
    9. xtc - dear god
    10. pearly dewdrops'drops- `cocteau twins11.michael brook` - charlie's last letter
    12-david bowie- `heroes`
  • "amerika ve lise kelimelerini aynı cümlede kullanan bir konudan ne hayır gelebilir ki?" ön yargısıyla izlemeye koyulup göt oluşlar eşliğinde bitirdiğim film. fena koydu, hiç beklemiyordum..
  • tanitim fragmanini gordukten sonra cok izlemek istedigim ama bunu isterken biraz da kendimden utandigim bir filmdi bu. kitabi okumamistim, adini bile duymamistim. film de iste bildigin amerikan genclik filmi gibiydi ama farkli biseyler vardi sanki, icime isleyen bir iki replik duydum ve gosterildigi son gun zar zor yetiserek gittim ben buna. solumda filme tek basina gelmis 60 yaslarinda oturakli bir amca, sagimda 40'li yaslarda bir kari koca vardi, biraz rahatladim yayildim koltuga, sasirdim da tabii... sonra iste birseyler oldu, sanki charlie'ye oldugu gibi bana da bir blackout oldu ve kendimi filmin son 10 dakikasinda hem aglayip hem gulumserken, hem usuyup hem terlerken, hem hayatin beyhudeligine inanip hem icime umut dolarken buldum...

    yani diyorum ki, gidin siz buna. son on dakikaya dikkat edin, filmdeki repliklere dikkat edin. ozellikle ogretmeninin charlie'ye, charlie'nin sam'e soyledigini siz de hayatiniz boyunca kendinize ve duymaya ihtiyaci olan herkese soyleyin... bir de "we are infinite" deyin ara ara, inanarak ama... ben bu filmi izledikten sonra en umutsuz ve sacma anlarda bile "i am infinite" diye dusunmemin sacma olmadigini farkettim mesela, siz de farkedin. bi de emma watson'u cok sevin. cimcimeye bak sen ya, neler de yaparmis dunun hermione'si, peh deyin. paul rudd'un gozlerinin nasil oyle tatli bi isikla parladigina sasirin, keske ezra miller'le iki bira icebilseydim diye hayiflanin, logan lerman'a "sen de bos degilmissin haci" bakisi atin, eve gelip tunel sarkisini bulun manyak gibi dansedin falan... ben oyle yaptim misal.

    ozet: icinde yetenekli ve guzel insanlari barindiran, muhtesem muzikli super film. bonus olarak bir de surpriz son var, daha ne olsun. izleyin izlettirin.
  • boğazımda bir yumruyla izlediğim filmdir. charlie benim yapamadığım, yapmaya cesaret edemediğim her şeyi yapar, atamadığım her adımı atıp kendisini başka bir dünyaya, kendisininkinden çok uzak gözüken bir dünyaya bırakırken ben boğazımdaki yumruyla hayranlıkla onu izledim. müziğe önem veren, hatta müziği anlayan işleri hep çok sevmişimdir. filmin bu noktada da beni fethettiğini söylemem gerek. ezra miller başta olmak üzere herkesin şahane oyunculuğu bu güzel hikayeye eklenince... gerçekten de kaçırılmaması gereken bir deneyim olmuş. uzun zamandır bir filme bu kadar kendimi vermemiştim. tekrar izleyeceğim zamanı iple çekiyorum. neden kimseyi kurtaramayız? çok güzel bir soru yahu! cevap?..
  • çok güzel lan, öyle böyle değil.

    rica ediyorum, eğer "pff sıkıcı filmdir şimdi" "aksiyon veya komedi mi açsak bunun yerine" düşüncesindeyseniz o düşüncelerinizi atıp başlayın izlemeye.

    edit: ayrıca bu filmi türkiye'de vizyona sokmayanların vizyonsuzluklarına sıçayım. gayet de ilgi görebilecek bir filmdi.

    edit 2: filmdeki tünel pittsburgh şehrindeki fort pitt tunnel'mış.
  • bu filmde şöyle bir replik geçer;

    "- ve kendime soruyorum, neden ben ve sevdiğim herkes bize bir hiçmişiz gibi davranan insanları seçiyoruz?
    + hakettiğimizi düşündüğümüz sevgiye razı oluyoruz."

    ne haklı bir cümle değil mi? yaşadığımız acıları sorgularsak şayet, kendimize verdiğimiz değerin azlığından kaynaklandığını fark edeceğiz.
hesabın var mı? giriş yap