• kral arthur efsanesindeki kahramanlık, erkeklik, hede hödö gibi şimdiye kadar bize dayatılmış temaların aynı zamanlarda can çekişmekte olan pagan kültü bakış açısından, efsaneye kadını da ekleyerek veren başarılı eser.
  • marion zimmer bradley tarafindan yazilmi$, kral arthur efsanesinin mukemmel bir anlatimi . $imdilik toplam 4 kitap: buyu ustasi, yuce kralice, geyik kral, me$e agacindaki tutsak .

    genelde siyaset ve din agirlikli, ayrica ortacag'daki kadin kavrami da cok iyi anlatilmi$ . zaten kitap tamamen kadin kahramanlarin baki$ acisindan anlatilmakta . bu yuzden sava$ sahneleri arayanlar hayal kirikligina ugrayabilir . $amanizmle ilgili goru$ler de kesinlikle tadilmali ..

    fantezi insanlarinin kesinlikle okumasi ve kendinden gecmesi gereken bir seri .

    (bkz: mordred)
    (bkz: mordreds song)
    (bkz: morgaine)
    (bkz: lancelet)
  • marion z. bradley'in kral arthur efsanesini farkli bir acidan yansitmaya calistigi ve turkceye inanilmaz kotu cevrilmis kitaplari.
  • kral arthur efsanesi'nin, her yerde kötü kızkardeş, pis büyücü olarak irdelenmiş arthur'un üvey kızkardeşi mogaine ya da nam-ı diğer morgana açısından irdelendiği dört kitaplık serinin ilk kitabı. efsanenin anlatılışı boyunca üzerinde durulmuş en ilgi çekici hususlardan biri, hristiyanlığın britanya yarımadasına gelmesiyle, bağnaz görüşlerin artması ve anaerkil bir yaşam biçimi benimsemiş, döneme göre oldukça uygar* bir yaşam süren halkın, inançlarını zorla değiştirmeye itilmesidir. bu esnada cahil, dargörüşlü, sofu gwenhwyfar'ı, ne istediğini bir türlü çözememiş lancelot'u, adil olmaya çalışan, kızkardeşine duyduğu aşkla gwenhwyfar ve devlet meseleleri arasında kalan arthur'u, toplumunu yozlaşmaktan kurtarmaya çalışan ama kardeşi arthur'la girdiği ilişkinin ve törelerin istediklerinin etkisinden kurtulamayan güçlü, zarif, zeki morgaine'i, yuvarlak masa şövalyelerinin kişiliklerini, babasını öldürerek efsaneyi sonlandıran mordred'ın, anne-baba çelişkilerini, druid rahiplerini, avalon rahibelerini, vs.. leziz bir biçimde anlatılır.
  • pagan-hristiyan geçiş döneminde bizim kadın kahramanların yün eğirirerek, adet kanaması geçirirerek, hamile kalıp çocuk yetiştirirerek geçirdikleri günlerin arkasındaki fonda bilinen kral arthur, excalibur, yuvarlak masa şovalyeleri, kutsal kase efsaneleri gerçekleşmesini okuduğumuz, türün tüm örneklerinden kadın bakış açısındaki (erkekler için) farklılıkla ayrılar fantastik kitap dizisi.
  • paganizmin,o dönemdeki britanya'yi hatta avalon'u tam anlamiyla hissettirebilen bir seri. karakterlerin hicbirinin masalsi iyilik ve kötülük icermemesi seriyi daha da gercekci yapiyor. okuyan pek cok kiside oldugu gibi bende de gwenhwyfari sacindan sürükleyip gölün sularina atma istegi uyandirdi o ayri.

    ayriyetten kadinlarin gücünü ön plana cikarmasi da takdir uyandirici. dönemin kadin karsiti hatta kadini seytan olarak gören görüslerine viviane ve morgaine dimdik ayakta durup, kadinin degerini tekrar hatirlatiyorlar.
  • king arthur efsanesi ile ilgili yazilmi$ en iyi kitap, eser, metin.
    hic acik vermiyor. bunu okuyan insan bir daha konuyla ilgili bir $ey okuyamiyor, izleyemiyor.
  • roman ne kadar güzelse, filmi de -eğer roman aklınıza gelmezse- bir o kadar güzel. en azından muhteşem pagan bilgeliğinin sislerin arasına girişine ağıt yakmak için.
  • arthur efsanesine pek bir hayranlığım yoktu, yuvarlak masa şovalyeleri, excalibur gibi efsanevi temalar kulağıma devamlı hoş gelse de çok bir merakım da yoktu. tuğla ebatlarındaki kitabı alışım da indirimde görmemle gerçekleşti. kitap epey bir süre kitaplıkta kaldıktan sonra birkaç bölüm merlin adlı diziyi izledim. tabi kitabı okumaya başlamam dizinin gazıyla olmadı; dizi o kadar kötüydü ki kendi kendime arthur'un hikayesi bu kadar kötü olamaz dedim ve kitabı kitaplıktaki kadim yerinden çekip üstündeki tozları üfledim, grotesk şekilli şamdandaki mumları yaktım, druid cübbem çoktan üstümdeydi. kapımın altından ve çift bölmeli penceremin çerçevelerinden loş odama girdaplar halinde bir sis aktı ve kendimi ejder adası'nda buldum. (oeh)

    en son bir fantastik kurgu kitabı okuyup da bu kadar keyif aldığım zaman amber yıllıkları'nı okuduğumdaydı sanırım. kitap çok hoşuma gitti, tanrıçaya sevgiyle bağlanıp hristiyanlardan nefret ettim, beltane ateşlerine ruhumu gönderdim, merlin taliesin'in bilgeliğine hayran kaldım, viviane'e üzüldüm, morgain'e acıdım, gwenhwyfar'dan ölesiye nefret ettim, lancelet'e kıl oldum, arthur'un iradesine şaşırdım, mordred'e hem hak verdim hem küfür ettim, yuvarlak masa'nın iyi yürekli şovalyelerine özendim, avalon'da tanrıçanın kutsadığı kırlarda dolaştım. kitap beni içine aldı ve zaten benim de bir kitaptan beklediğim budur. arthur efsanesi hakkında yuvarlak masa şovalyeleri ve excalibur dışında hiçbir şey bilmemem ise aldığım keyfi arttırdı.

    kitap efsaneyi kadınların gözünden anlatıyor. baş karakter perilerin morgaine'i ama bunun dışında morgaine'nin annesi igraine, gölün leydisi viviane, cahil, bağnaz, korkak ve kıt gwenhwyfar'ın anlattığı ve yaşadığı olaylar da oldukça fazla. zaman çizelgesi olarak oldukça uzun bir döneme yatırılmış hikaye, konu arthur henüz ana rahmine düşmeden başlıyor ve perdeler kapandığında arthur dahil bir çok karakter gitmiş oluyor. fantastik öğelerle bezenmiş bir tarihi hikaye gibi ve bu en çok hoşuma öğelerden biri oldu. kitabın kadınların gözünden anlatılması olayların akışındaki hareketliliği azaltıyor mutlaka, ama zaten bir aksiyon kitabı beklenmemeli.

    kitap aslında tanrıça ve hristinyanlık kapışmasını konu alıyor ve arthur efsanesi bu dinsel çatışma ardında şekilleniyor. hristiyanlığın yaygınlaşmasıyla artan baskıyla birlikte druidlerin ve tanrıçanın rahibelerin yaşadığı avalon adası güçlü bir büyüyle britanya'dan koparılıyor ve sislerin ötesinde başka bir düzleme kaydırılıyor. dünyadan avalon'a geçiş ya da tersi, gölün üstünde sisleri kaydırarak yapılan bir büyü aracılığıyla oluyor. farklı düzlemlerin ya da multiverse temasının işlendiği hikayeler ağzımın suyunu akıtmıştır her zaman... paganizm başlarda hala güçlü, avalon'da gölün leydisi olarak kudretli viviane oturuyor ve britanya'nın merlin'i ünvanını taliesin taşıyor. bu iki karakter oldukça güçlü ve bilge, ve arthur'un geleceğin kralı olarak dünyaya gelip avalon'u sislerin arasından çıkarması onların planı. ama beklenmedik olaylar, avalon'da yanlış verilmiş kararlar, hristiyanlığın önlenemez yükselişi ve cahillerin hristiyan rahipler tarafından kuklalaştırılması hikayeyi trajik bir noktaya götürüyor. tüm ihtişamı içinde, arthur efsanesi bir trajedi olarak işleniyor.

    karakterler çok iyi işlenmiş. morgaine'i çok sevdim, bazı yerlerde kınadım ve laflar hazırladım, bazen tüm kalbimle acıdım -ne de olsa bu trajedinin baş karakteri o-, gwenhwyfar'dan gerçekten nefret ettim, öyle ki; gerizekalı bağnaz düşünceleri kitabın bazı yerlerinde öyle yoğunlaşıyordu ki içime sıkıntı düşüyordu ve kitabı bir kenara koyasım geliyordu. tüm protagonistler karşı cinsim olmasına rağmen hepsiyle iyi ya da kötü yönlü empati kurabildim, bu da marion zimmer bradley'in başarısı olmalı.

    daha bir çok şey yazıp kitabı övebilirim, bir ömürlük zamanı konu alan kitapta bahsetmeye değer o kadar çok şey var ki. paganizm ve hristiyanlık kapışması için bile okunur, bunun dışında bir efsaneyi anlatıyor, mutluluk, zafer, ihtişam, cahillik, bilgelik, ihanet ve en çok da acı ile hüzün barındırıyor. şimdi düşününce, bu kitaba ne fantastik kurgu ne de epik kurgu diyebilirim, en doğru kelime mistik olacaktır. bu mistik bir kitap ve okuduğum için oldukça mutluyum.

    ve kim bilir kitapçılarda, raflarda kenarda köşede kalmış, şans vermediğim böyle kaç kitap vardır... amber de böyleydi, sisler de...

    --- spoiler ---

    özellikle son kitapta, tanrıçanın yuvarlak masa şovalyelerini kutsal kase'yi bulmak üzere rüzgar gibi ülkenin dört bir yanına dağıtışı oldukça ilginçti. hem üzüldüm hem sevindim. kitap öyle güzel işlenmiş ki olaylara farklı duygularla yaklaşabiliyorsunuz. arthur'un devri de böylece çöküyordu, yuvarlak masa artık boştu, şovalyeler uzak diyarlarda kasenin peşinde bir bir düşüyorlardı ve arthur sarayda sakat beyinli gwenhwyfar'la ve morgause'un kuklası hain mordred'le kalmıştı. lancelet deliliğin pençesindeydi. barbarlar kuzeyde kıyılara çıkmaya başlamıştı. saksonlar halkın arasına karışmıştı ve artık dost olsalar da krallık zayıflarken her zaman bir tehdit oluşturuyorlardı. bir zamanların kudretli arthur'u ve lancelet'i artık yaşlıydı, ölümüne dost olan yuvarlak masa şovalyeleri arasındaki bağ artık zayıflamıştı, çoğu yaşlanmıştı zaten. bir zamanlar saksonları defetmiş olan bu kahramanlar artık yaşlanmışlar, güçsüzleşmişler ve dağılmışlardı. avalon'a ihanet etmiş olsalar da, hüzünlenmemek elde değil...

    avalon içinde durum aynı. olayların akışı avalon'u dünyadan neredeyse tamamen koparmış, yaşlanmış, kederler içindeki morgaine, küçük halk dışında orada tek başına kalmıştır. avalon ve camelot artık çökmüştür ve efsane bitmiştir...

    --- spoiler ---
  • marion zimmer bradley'in kral arthur efsanesini tersyüz ederek yazdığı roman serisi ve bu seriden uyarlanmış birer saatlik üç bölümden oluşan televizyon filmi. bradley efsaneye hep kötü kalpli cadı olarak lanetlenen morgaine'ın gözünden bakıyor. mükemmel bir britanya'nın doğuşu portresi çizerken, başka bir dünyanın -pagan dünyasının- kayboluş ağıdını insanın yüreğinde bir sızı hissederek okutuyor. bugüne kadar okuduklarım içinde en iyi kral arthur hikayesi.

    bu hikayeden uyarlanan film ise kitabın gücünü tam anlamıyla vermekten uzak. iyi oyunculukları ve hikayenin gücü filmi izletiyor. amerika'lıların çevirdiği bir filmde paganizmin bu kadar hasıraltı edilmesi normal ama özensiz bir yönetmenlik-görüntü yönetmenliği çalışması filmin değerini düşürüyor. gene de izledikten uzun zaman sonra geriye bakınca aklımda romanı gibi bir başyapıt olmasa da izlemeye değer bir film kalmış. 7/10
hesabın var mı? giriş yap