• öldüren şaka'da* batman'e güzel bir nutuk çekmektedir. görelim;

    "...anlıyorsun ya, beni yakalayıp akıl hastanesine geri yollamanın bir önemi yok. gordon delirdi. kendimi kanıtladım. benim ve diğer herkesin arasında hiç bir fark olmadığını gösterdim! hayattaki en aklı başında adamı deliliğe indirgemek için sadece tek bir kötü gün yeterli. işte dünya benim bulunduğum yerden ancak bu kadar uzakta. sadece tek bir kötü gün. bir keresinde kötü bir gün geçirmiştin, haksız mıyım? haklı olduğumu biliyorum. kötü bir gün geçirdin ve her şey değişti. yoksa neden uçan bir sıçan gibi giyinesin? kötü bir gün geçirdin ve bu seni diğer herkes gibi delirtti... sadece bunu kabul etmezsin ki! hayatın bir anlamı varmış, tüm bu mücadelenin bir amacı varmış gibi davranmak zorundasın! tanrım, kusmak istememe sebep oluyorsun. demek istediğim... senin derdin ne? senin sen olmana ne sebep oldu? belki kız arkadaşın mafya tarafından öldürüldü... erkek kardeşin bir haydut tarafından doğrandı... eminim bu tür bir şeydir. bunun gibi bir şey... bana da bunun gibi bir şey oldu biliyor musun... ben ne olduğundan tam olarak emin değilim. bazen bir şekilde hatırlıyorum, bazen başka bir şekilde... eğer bir geçmişim olacaksa, bunun çoktan seçmeli olmasını isterim! hahaha! fakat demek istediğim... demek istediğim şu ki, ben delirdim. dünyanın ne kadar karanlık, berbat bir şaka olduğunu gördüğüm zaman bir yaban ördeği gibi delirdim! itiraf ediyorum. sen neden edemiyorsun? yani, sen aptal değilsin! durumun gerçekçiliğini anlamalısın. bilgisayar ekranının başındaki bir grup gerizekalı yüzünden üçüncü dünya savaşına kaç kere yaklaştığımızı biliyor musun? son dünya savaşını neyin tetiklediğini biliyor musun? almanya'nın savaş borcu alacaklılarına kaç adet telgraf direği borcu olduğuna dair bir tartışma. telgraf direkleri! hahahahaha! hepsi bir şaka! değer verilen ve uğruna mücadele edilen her şey... hepsi devasa, kaçıkça bir şaka! öyleyse neden komik tarafını görmüyorsun? neden gülmüyorsun?"

    işte böyle.. kafayı rastgele adaletsizliğe takmıştır, eğer bir gece bir yabancı evinize gelip kızınızı vurabiliyorsa, bu rastgele adaletsizlik sizi delirtebilir. normal bir insan çok trajik bir gün geçirir, delirir ve ortaya kötü bir adam çıkar. böyle bir ihtimalin olduğu dünyada her şey normalmiş gibi davranmak, olayı kuralına göre oynamak ona göre saçmadır. bu açıdan batman'in kötü ikizidir; o bu trajediye karşı savaşırken joker bunu saçma bulup karşı tarafa geçmiştir.
  • batman'in baş düşmanı, okey.

    dikkat ediniz, batman serilerindeki her süper kötünün aslında şöyleymiş sonra böyle olmuş da süper kötüye dönüşmüş gibi bir hikayesi var, joker'in yok. (aslında bir tane var, eskiden komedyenmiş, asit çukuruna düşmüş karısına bakıyomuş bilmemne şeklinde, ama o hikayenin ne kadar gerçek olduğu seri içinde de hep bir muamma olarak korunuyor.) bu haliyle spesifik bir suçlu karakterini değil, suçun kendisini temsil ediyor.

    bilinmez, kestirilmez bir karakter, ne yaptığı belli değil. bu yüzden de 70 yıldır batman kendisini yenmeyi bir türlü başaramıyor. ama başaramadıkça ne yapıyor? devletin hem kendisi, hem sahibi, hem de emniyet gücü, kolluk kuvveti, hem yasa koyucusu, hem yargılayıcısı hem infazcısı, hem bir burjuva hem de bir süper kahraman olan batman, bir süper kahraman olarak varlığını, (aynı zamanda da süper kahraman olmasını mümkün kılan sınıfsal konumunun meşruiyetini) jokerle olan bitmeyen mücadelesinden türetiyor, yenemedikçe yeniden üretiyor. (hatta cevval liberal nolan da, göz göre göre, "joker"le mücadelede insanların kişisel haklarının askıya alınabileceğini, icab ederse liberal demokrasilerde herkesin telefonunun dinlenebileceğini bağırıyor filmde, liberteryen kaygılarını da morgan freeman'ın "yaparım ama bir daha olmasın"ıyla geçiştirigeçiştiriveriyor. bunu da neden hatırlattım? neyi alkışladığınızı bilin diye.)

    işte zurnanın zırt dediği yer burası. sorun şu ki, batman evreninden kendi dünyamıza döndüğümüz zaman bizim dünyamızda bruce wayne/batman'in "reel" bir karşılığını bulabiliyorken, joker'in gerçek bir karşılığını bulamıyoruz. yani, burjuva iktidarı, devlet, sınıflı toplum, yasal şiddet tekeli, yasanın ve suçun yönetici sınıf tarafından tanımlanması olgusu her iki dünyada da geçerliyken, evveli, ahiri olmayan, nedensiz, amaçsız, yönelimsiz suç diye bir şeyle karşılaşmıyoruz. (ya da, karşılaşılan suçların çok ama çok önemsiz kısmı bu tanıma giriyor diyelim de liberal dostlarımız gücenmesin, ki yönelimsiz suçun bile bir kez suç olarak tanımlandıktan sonra önce suç olduğunu, sonra yönelimsiz olduğunu anlayabiliyoruz, kıps.) aksine suçun toplumsal olarak inşa edilen, yasa koyucu zümre tarafından tanımlanan bir şey olduğunu görüyoruz. yani suç yoktan var olmuyor, sınıflı katmanlı toplum tarafından üretiliyor, burjuva tarafından tanımlanıyor. sebebi sonucu belli olan suçu batman dünyasına import ettiğimizde ise sınıflılığın günahı otomatikman örtülmüş, (suç) bütün sınıfsal/toplumsal bağlamından koparılmış oluyor. egemenin, yasaları koyanın, dünyayı yönetenin suçla savaşması kalıyor geriye, bir başka deyişle yasaları koyma erkine sahip olmayanla.

    buradan baktığımızda, batman'in yalnızca meşruiyetini değil, varlığını da, suçun (özellikle de mülkiyete karşı suçun) mümkün olduğu bir nizamın bekçi köpekliğini (aynı zamanda da, sahipliğini) yapmaya borçlu olduğunu görüyoruz. batman joker'in joker olmasını mümkün kılan bir düzenin işletmecisi olduğu için batman olabiliyor. yani batman batman olmaya devam ettikçe joker de aynen, joker olmaya devam ediyor. batman'le joker arasındaki paradoksal ilişkinin sırrı da burada yatıyor. hem anlatılan batman'in hikayesi, bu yüzden joker suç'a, kötülüğe imliyor, hem de jokerin (fakirin, ibnenin, yoksulun, kadının, zencinin, kürdün olarak okuyun) neden suçlu olduğunu anlamak demek bunun sorumlusunun batman olduğunu anlamak demek olduğu için batman'in anlatısı bunu göz göre göre görmezden geliyor, jokerler hep meçhul kalıyor. istedikleri, yaptıkları bir nedene bağlanamayan belirsiz/anlamsız kötülüklere indirgeniyor. (bkz: ideoloji)

    yani öyle taytlı pelerinli gavatlara pek güvenmeyin. joker joker karttır, bugün ben olurum, yarın sen, öbür gün bir başkası.
  • ***

    kahkahalar atan kötü adam modeli ne kadar klişe değil mi? üçüncü sınıf amerikan filmlerinden kara muratın savaştığı bizans imparatorlarına kadar pek çok filmde bu tarz karakterler görmüşüzdür. ama bunlar izleyicide bayat bir tat bırakırlar, filmin sınırlı olduğu bir buçuk saat haricinde zihninizi meşgul etmezler. peki 71 yıl önce çizgi roman karelerinde doğan the joker neden bu zaman dek yaşamayı başardı? ne oldu da popüler kültürün vazgeçilmez bir parçası haline geldi?

    karakterimiz, batman çizgi romanlarında 1939 senesinde görünür ve ardından batman 'in bir numaralı düşmanı haline gelmekle kalmaz, onu tamamlayan bir parça olur. yaratıcısı, aynı zamanda batman 'in de yaratıcısı olan bob kane dir. eserin ilham kaynaklarından biri 1928 yapımı "the man who laughs" filmidir ve bu film, 17. yüzyılda kral tarafından yüzüne bir gülümseme kazınarak cezalandırılan bir adamla ilgilidir. aslında bu film bir victor hugo hikayesinin farklılaştırılmış adaptasyonudur. yani joker 'in izlerini victor hugo 'ya kadar takip edebiliyoruz.

    batman çizgi romanları sağdan soldan edindiğim bilgilere, çizgi roman kapaklarına ve okumayı başardığım bir iki ufak hikayeye göre başlangıçta karanlık bir tona sahiptir. bir suç filmi gibi denebilir. ancak ikinci dünya savaşı başladıktan sonra tüm çr kahramanlarının bu savaşta halka mesajlar iletmek için kullanılmaya başlamasının ardından batman'in içeriği de sulandırılmış duruma gelir. çevresinde koskocaman bir aile kurulur, robin, batgirl ve hatta batmite bile vardır *. savaş bittikten sonra da bu içerik sürer ve batman deyim yerindeyse sıradanlaşır. batman 'in 60 larda çekilen dizisi tadında bir karaktere dönüşür ve o dizide batman; robin 'le popüler bir ekip kurmuş, korku unsurunu tamamen dışlamış, teknolojik ıvır zıvır ve plastik bir görsellikle sunulur olmuştur. evet batman sıkıcıdır. aynı dizide bir çok ünlü villainı da görürüz. tabiki joker 'de oradadır. cesar romero tarafından canlandırılmaktadır. ama bunun tatsız bir deneyim lduğunu söylemek isterim. en azından benim açımdan *

    ardından 70 li yıllarda batman evreni tekrar oluşturulur. batman'in çevresinde toplanan absürd aile dağıtılır ve 40' lı yıllarda ki karanlık ton geri döner`: bunu yapan ekip:`**. ardından joker 'de tekrar olması gerektiği gibi psikopat bir katil şeklinde canlandırılır. batman yeniden bir efsane haline geleceği bir döneme girer. çr endüstrisinin en baba isimleri şahane batman öyküleri anlatmaya başlarlar. onlara şöyle bir göz atalım.

    the dark knight returns isimli hikaye frank miller 'ın , ki onu şu anda sin city 'den tanırsınız kolayca, hikayelerinden biridir. bu hikayede batman emekli olmuş, joker ise bir akıl hastanesinde deyim yerindeyse inzivadadır ve hiçbir biçimde gülmemektedir. şehirde suç oranı artmıştır. bir de harvey dent tedavi edilip mahkumiyetine son verilir. evet bu tedavi hem psikolojisini hem de yüzünü tedavi etmiştir. ancak bu sadece bir yanılsamadır zira two face öyle görünmese de hala oradadır. bu yüzden 50 li yaşlarındaki batman aksiyona tekrar döner. hikaye gelişir ama buradan anlatmamı beklemiyorsunuzdur herhalde *. joker' e dönecek olursak, burada batman' a "sevgilim" diyerek hitap eden bir karakterle karşılaşırız. batman' in tekrar ortaya çıkışıyla tekrar gülmeye başlayan bir adamdır çünkü ve üstelik medya kendisini anında bir pop yıldızına çevirir ama o öncesinden daha korkunç bir katile dönüşmüş durumdadır. the dark knight returns her yönüyle enfes bir hikayedir ve joker 'e verdiği rol ile karakterin geleceğine de oldukça şekil vermiştir. en azından ben öyle düşünüyorum sözlükçü.

    1986 da yayınlanan the dark knight returns ten sonra 1988 yılında alan moore yeni bir hikaye yazar, tek sayılık bir hikaye. the killing joke, joker'in hikayesini anlatma misyonunu yüklenir, ona bir geçmiş verir, başarısız bir komedyenin karanlık hikayesini bir batman-joker çatışması içinde verir. anlatmamak için kendimi zor tuttuğum hikayede batman ve joker 'in diyalektik bir bağ ile bağlı olduğunu görürüz, kopmaz bir bağ. sonu muammadır hikayenin ve aslında sonu önemli bile değildir. alan moore böylesine deli bir yazardır işte şahanedir, her yerinden öpüyorum alan moore, her yerinden. eheh. öhöm.

    88-89 yılları arasında okuyucular tarafından istenmeyen robin ,jason todd , joker tarafından levyeyle dövülmek ve annesiyle birlikte havaya uçurulmak suretiyle öldürülür. bu noktadan sonra joker 'in çeşitli batman hikayelerinde batman' e karşı bu psikolojik motivasyonu devamlı kullandığını görürüz. kimi zaman "i killed jason todd" tişörtü giyerek etrafta dolaşır sevgili psikopatımız. böyleyken böyle işte.

    1989 yılında cesar romero 'nun gereksiz performansından sonra batman beyazperdeye gerçek bir usta tarafından geri döndürülür. jack nicholson, tim burton 'ın yönettiği batman filminde joker 'i canlandırır ve bu unutulmaz bir performanstır. filmin yönetmeni pek sevdiği gotik tarzı, batman 'in zaten sahip olduğu karanlık havayla birleştirip mükemmel bir sentez yaratır. bu filmde joker ihanete uğramış bir gangsterden doğar. aslında joker 'in kendine güveni olmayan bir karakterden doğmuş olması fikri karakterin yapısına daha çok uygun görünsede , kadına ve paraya doymuş bir karakterden doğan joker 'li bu film şahanedir. zaten filmin başarısının ardından yeni batman filmleri gelir. bu filmde joker fiziksel olarak çok ta doğru bir biçimde ifade edilmemiştir, harika yüz makyajına rağmen! çünkü çizgi romanlarda hafif kambur ve sıska olan karakter filmde şişman ve kısa boyludur. ama kim takar? eğlenmenize bakın yahu harika bir joker var elimizde! gayet ciddiyim. çünkü kahkahaları ve oyunculuğu ile iyi iş çıkarmıştır jack. evet pek sıkı arkadaşız hatta arada kendisine "cekiiiii" bile derim. o derece yani.

    evet nerede kaldık. hah gelelim jeph loeb ve tim sale takımının çıkardıkları işlere. ben bu adamları çok seviyorum ya, yarattıkları "the long halloween" ve "dark victory" hikayeleri, godfather filmlerinin batman evreniyle buluşmasıdır. hatta yabancı diyarlarda when godfather meets batman derler bunlar için. bu hikayelerde joker' in pek büyük bir rolü yoktur, harvey dent' in hikayesidir bunlar. ama hikayede yer alan joker karakteri muazzam eğlencelidir ve hikayelerin sonunda da bir role sahiptir. hatta burada ettiği "harvey saftı ve anlamadı, her şeyin bizim gibi olduğunu göremedi; sen ve ben gibi" gibisinden bir lafı vardır. şimdi tam hatırlayamadım ama geçmişten gelen mirasa saygı duruşu gibidir. çünkü batman çizgi romanları esasında bir aşk hikayesidir. bir nefret aşkı. batman ve joker arasında. evet biraz aşırı bir iddia ama ben hikayeleri okurken böyle bir bakış açısından bakmayı seviyorum. neyse işte bu hikayelerde bir mafya üyesi parodisi vardır joker 'in orada yarılmıştım. fazla spoil ettik bea.

    gelelim son çekilen filmimize. the dark knight. heath ledger ve christopher nolan ikilisinin yarattığı joker, the man who laughs taki gibi suratına bir gülümseme kazılmış bir karakterdir. izleyici joker 'in geçmişini bilmez hatta yönetmen izleyici ile dalga geçer çünkü joker her seferinde farklı bir trajik hikaye anlatır. bu sayede geçmişsiz, kimliksiz karakter kendisini eylemleri ile anlatmaya başlar. ironilerle ve çelişkilerle doludur. ne yapacağı tahmin edilemeyen ve ne istediği de bilinemeyen bir karakterdir. sadece eğlenmeye bakıyor gibidir. herkesin içindeki kötülüğü uyandırmaya ve onları kuralsız, otoritesiz bir kaosa sürüklemeye çalışır. kendisini tırnak içinde "anarşist" olarak portre eder. feci çizmiş durumdadır kafayı. makyajıyla oyunculuğuyla sözleriyle bunu çok iyi hissederiz. kahkaha atan yanı biraz bastırılmış bir psikopattır. nolan 'ın yarattığı batman evreni içinde bayılırız joker 'e. neden çoğul konuşuyorsam artık. seviyorum epey. onu demek istiyorum. öf.

    son olarak brian azarello isimli arkadaş bir joker öyküsü yazdı. arkham 'den salıverilen joker 'in kaybettiği şehrini tekrar geri alma hikayesidir bu. the dark knight filmindekinden daha da psikopat bir joker 'le karşı karşıya kalırız. özür dilemekten nefret eden bir karakterdir. yine geçmişsizdir, bilinemezdir, epey ürkütücüdür. beni ürküten ve rahatsız eden tek joker budur yani. yani güzel bir hikayedir sözlükçüler okumalısınız.

    eh klişelerin anlam bulduğu bir karakterdir joker. kahkaha attığında siz de istemsizce gülersiniz. karanlığı sizi sarmalar, istediği hiçbir mantıklı şey yoktur, her role bürünür hatta bir ara birleşmiş milletler büyükelçisi bile oldu. ciddiyim. hikayesini yaşar, suratlarda gülümsemeler bırakır etrafındaki neredeyse herkes suratlarında bir gülümseme ile ölür. batman rip hikayelerinden birinde elinde kasap bıçağıyla kurduğu düşleri görürüz, kafasının içi korkunç olmalı. ama aynı zaman da kara mizahla dolu olmalı. amaçsız ve çelişkili. tam bir bilinemez. tam bir joker!

    bu yüzden tüm çizgi roman tarihinin en şahane karakteridir. evet bu kadar da iddialıyım*.

    kimin son sözleri bir fıkra olabilir ki?

    **
  • the dark knight'taki versiyonu bir "kötü adam" olarak gerçekten kusursuzdur. kötü bir adam, bildiğin kötü. hani en kötü adam için bile yeri geldiğinde "aa o da insanmış lan.." dersin ya, joker için bu mümkün değil. tam bir delimanyak. öyle para güç peşinde filan da değil ki elde edince dursun. sadece oynamak istiyor psikopat. partiye gelip çiçek filan yiyor, çaldığı paraları yakıyor .. yüzünü boyuyor, şovunu yapıyor.
    kazanmak da istemiyor bu savaşı çünkü o zaman oyun da biter. mesela batman'i öldürmez asla. öyle uyuşturucu filan gibi sıradan suçları normal mafya yapar nasıl olsa. kendisi daha büyük bir şey peşinde. kaos istiyor, adilmiş çünkü. insanların da suça katılmasını istiyor, birbirlerini öldürmelerini, çıldırmalarını istiyor, hatta kendi "kötü adamı"nı bile yaratıyor. işte böyle, etkileyici kötü adamlar listemde turuncu aslan scar'ı geçmeyi başarıyor the dark knight'ın sunduğu joker.. kendisi unutulmaz karakterlerden biri olmayı başardı bile, sanıyorum yıllar, yıllaar boyu da hatırlanacak; en çok da "here's my card" deyişiyle .. heath ledger'a da selam olsun..:(
  • bugun uzun zamandan sonra batman: dark knight isimli filmi tekrar izleme firsati buldum, ve bu filmde herkesin ilgisini cekmis olan joker karakteri uzerinde dusunmeye basladim.

    oncelikle joker neden bu kadar tutuldu, ve herkes bu adama butun yaptiklarina ragmen bir sempati besledi? bunun sebebi aslinda tamamen jokerin ideolojik bir altyapisi olmasinda. ve artik supermen’in eskisi kadar populer olmamasi onun yerine batman ve orumcek adamin daha cok sevilmesi de ayni sebepten. bu karakterler bir ideoloji bir felsefe icin mucadele ediyorlar. once ornek verdigim diger kahramanlari aciklayayim:

    orumcek adam, iyilik melegi birisi degil, sadece buyuk guc buyuk sorumluluk getirir dusturuyla hareket ediyor. aslinda bir kahraman olmak bile istemiyor, hatta zaman zaman insanlari kurtarmaya muktedir oldugu icin kendini lanetlenmis sayiyor, normal bir hayata ozlem duyuyor. cizgi romanlarini takip edenler bilirler ki, bir cok defa guclerini yok etmek icin deneylere girismistir.

    batman ise adalet ve dogruluk kavramlariyla bir ornek olmaya calisiyor. aslinda tek tek kisileri degil, butun sistemi kurtarmaya calisiyor. (en azindan son donem batman filmlerine gore- ki bunlar cok populer olup cok begenildiler). insanlarin adalete olan guvenlerini saglamak istiyor. hatta bir gun sistemin batman’e ihtiyaci olmamasi icin calisiyor. orumcek adam gibi o da aslinda kendisini yok etmeye calisiyor. son filmde de bu yuzden harvey dent ve daha dogrusu onun sembolu oldugu idealler icin kendisini ve ismini feda eder. bir suclu olarak anilmaktan korkmaz, eger ki sonucta sistem isleyecekse, kahraman olarak anilmasina gerek olmadigini bilir.

    supermen ise kahraman olmaktan mutludur, zaten insan ustu bir yaratiktir ve bu yuzden insanlari yonetme ve duzenleme hakki olduguna inanir. her zaman goz onunde olmak ister ve guclerini kaybetmek onun icin cok korkunc bir seydir cunku o zaman hakir gordugu insanlardan bir farki kalmayacaktir. bir nevi gonullu polistir ve bu isten zevk alir. mutlak iyi olmaya bile calismaz, zaten tanimi geregi mutlak iyidir. hicbir felsefi alt yapisi yoktur. mutlak kotuleri doven mutlak iyidir. bu yuzden artik gunumuz insanina cok hitap etmemektedir. (cizgi romanda supermenin olduruldugu daha sonra gelen nostaljik tepkilerle tekrar diriltildigini hatirlatmak isterim.)

    iste butun bu sebeplerden oturu gunumuz insani orumcek adam, batman gibi kahramanlara daha cok sempati duyuyor. supermen ise bir cesit balona donusuyor.
    kotu adamlar arasinda bir ideoloji icin savasanlar hemen goze carpiyor. bunun en buyuk temsilcileri suphesiz ki imparator palpatine ve darth vader. fakat bu iki karakteri de artik hepimiz taniyoruz. 6 film yapildi izledik ogrendik. yeni bir kotu adam lazimdi bize?

    sovyetler birliginin dususunden sonra hollywood’daki kotu adam sikintisini da hepimiz biliyoruz. son donem hollywood filmlerindeki butun kotu adamlar dikkat ediniz soyguncular veya intikamcilar (istisnalar kaideyi bozmaz). cok basit durtuler icin savasiyorlar, para icin ve intikam icin. joker ise tam tersine koca koca para tomarlarini gozunu kirpmadan yakiyor. ve de bu hareketi aptalca bulanlara tokat gibi bir cevap yapistiriyor: “bu sehir daha klasik bir kotu adami hak ediyor.”. bu baglamda batman’in tam zitti oldugunu gosteriyor. hatta filmin son kisminda, batman ile yuzyuze geldiklerinde, joker basasagi, batman ise duz duruyor ve o sekilde konusuyorlar (hero ve anti-hero). fiziksel konumlari da birbirinin zitti. ve hatta batman bir maskenin arkasindan dovusurken, jokerin butun benligi bir maske olmus durumda. taktigi bir maske bile yok. kendisinin amaci sistemi cokertmek. batman agir aksak giden sistemi duzelterek cozum bulmak isterken, joker bu sistemi tamamen yok ederek cozum bulmak istiyor. insanlara soyle yada boyle bir cozum oneriyor. ayni batman gibi. amaci paralari calip gitmek degil, veya kendisine zulum edenleri cezalandirmak hic degil. bize hitap ediyor. icinde bulundugumuz agir aksak sistemi cozmekle ugrasmak yerine tamamen yok edelim teklifini yapiyor. iste bu yuzden joker seviliyor. bir haydut soyguncu tecavuzcu degil. bir mesaji var ve aslinda bu mesajini yaymaya calisiyor. sonuc olarak joker kesinlikle "kotu adam" degildir, tam olarak bir anti-kahraman (ters-kahraman)dir.

    (dip not: bu analiz aslinda kismen matrix filminde o mister anderson diyen ajan icin de gecerli simdi farkettim, sonra yuzuklerin efendisinde uzun kulakli bi adami oynamisti bak.)
  • heath ledger'dır..
  • batman the animated series'de christmas with joker bölümünde batman'i köşeye sıkıştırmış, her türlü şantaj ve ipneliği yapabilecek durumdayken batman'e bir hediye verip açmasını ister. robin "bomba falandır sakın açma" der ama batman amcam soğukkanlılığını korur ve paketi açar. içinden bir pasta fırlayıp batman'in suratına ekleşir. joker bütün kötü adamlığı hırsı vs.yi unutup anıra anıra gülmeye başlar. işte kötü adam da olsan böyle ufak anların mutluluğunu çıkaracaksın der adeta bizlere. ha batman arkham'a postalar joker'i o ayrı ama joker enseye indirmiş bir kere...
  • sinema tarihindeki kötü karakterlerin, en iyisi.

    --- spoiler ---

    ''planı olan bir adam gibi mi duruyorum?
    benim ne olduğumu biliyor musun? ben arabaları kovalayan köpek gibiyim.
    yakalasam bile, ne yapacağımı bilemem.
    anlarsın ya... ben sadece yaparım.''
    --- spoiler ---

    *************
    --- spoiler ---

    ''onlardan biriymiş gibi konuşma, değilsin...
    olmak istesen bile değilsin, onlar için bir ucubesin. tıpkı benim gibi...
    şu anda sana ihtiyaçları var, ama olmadığında cüzzamlı gibi dışlarlar seni.
    onların ahlakı, yasaları kötü bir espri gibi.
    ilk sorun belirtisinde defedildin. ancak dünyanın izin verdiği kadar iyiler.
    sana göstereceğim.
    işler yolunda gitmediğinde şu medeni insanlar birbirlerini yer.
    yani ben canavar değilim...
    sadece herkesten öndeyim!''
    --- spoiler ---
  • hermann broch, 'bir olguyu anlamanın en iyi yolu, onu karşılaştırmaktır', der. broch asiyi suçluyla karşılaştırır. suçlu kimdir? kurulu düzene bel bağlayan, hırsızlıklarını, sahtekarlıklarını kendisinin de herkes gibi bir yurttaş olmasını sağlayan bir meslek olarak görerek bu düzen içinde yer almak isteyen tutucu biridir. asi ise, kendi egemenliği altına almak için kurulu düzenle savaşandır. joker bir suçlu değildir. joker, bir asidir.
  • özellikle freudyen bir üçlemeye (joker id, dent ego, batman süperego) oturtulmaya çalışılan the dark knight ta joker olabildiğince id çizilmiş. bilinçdışı düzeyde hareket eder. mantıksızdır. tek amacı o anda zevk aldığı işi yapmaktır. mafyanın karşısında parayı yakar. partiyi bastığında işi gücü bırakıp yemeklere dalar. kendini "arabaları kovalayan bir köpek" olarak tanımlar ve "arabaları yakalasam ne yapacağımı bilemem..." der "...sadece birşeyler yaparım"

    peki ben favori kahramanımın basit bir id olmasını kabul edebilir miyim? mümkün değil.

    id lik joker gibi bir kahramana yakışmaz. joker asla karnı acıktığında ayağını yemeye çalışan bir bebek değil. peki joker bu kadar id çizilmesine rağmen neden id değil?

    çünkü freud'un üçlemesinde süperego id'in dengeleyicisidir. sonradan oluşur. id'in bencil isteklerine karşı ahlaki bir temel oluşturur. id ise süperego'yu takmaz, kendi havasında takılır. the dark knight'ta ise sıralama tersinedir.

    joker önceden gelmez, geldiğinde tartışılmaz süperego batman zaten ortadadır. joker sahneye bir anti-süperego olarak çıkar. id gibi anlık zevk peşinde koşmaz. amacı mantık yoksunu süperegoyu yıkmaktır.

    süperego ahlaki şartlanmalarını temellendirmez, sadece uygular. batman öldürmez, neden öldürmediği önemsizdir, mantığıyla, sonuçlarıyla ilgilenmez. joker'in yapmaya çalıştığı ise amacına uygun olarak batman'i öldürmek değil, kendini batman'e öldürtmektir. çünkü idden yoksun bir süperego için ölmek kolaydır, kendinden memnun bir şekilde yok olur. ama kendine ters düşemez, böyle bir yeteneği yoktur, süperego şartlanmadır, mantık bulundurmaz. joker zaten savaşına yenik başlamıştır. saf bir süperegoyu hiç bir kuvvet değiştiremez.

    ama aslında joker batman'i yenmek istemez. çünkü batman, joker'in varlık amacıdır. batman'i yenmesi, kendini yok etmesi demektir. "you won’t kill me because of some misplaced sense of self-rightousness. and i won’t kill you because…you’re just too much fun. i get the feeling that you and i are destined to do this forever"

    joker'in trajedisi bu cümlede saklı. joker seyirciyi kandırabilir ama kendini kandıramaz. süperegonun varlığı amaçsızken, joker'in varlık amacı süperegoyla mücadeledir. ve süperego kendisine gelen tehdit yok olduğu an her şeye aynen devam edecekken, joker için böyle bir şans yoktur, o rakibiyle vardır. ama hiç bir savaş sonsuza kadar süremez ve joker tanım gereği bu savaşı kaybetmeye mahkumdur. kazılı gülümseyişindeki hüzünün de sebebi budur işte.
hesabın var mı? giriş yap