the gallery
-
-
bu dünyaya ait olmayan bir albüm.
tüm zamanların en mükemmel melodik death metal albümü.
hatta belki de tüm zamanların en mükemmel albümü?. bilemiyorum. bildiğim tek şey; şu ana kadar dinlediğim en güzel albüm. -
tüm zamanların en iyi yeni akım isveç melodik death metal albümüdür.
melodi ile melonkoliyi en iyi şekilde harmanlar var eşşiz bir şekilde sunar.
1995 yapımı olması, yaşlandığınıza delalettir ayrıca.
(bkz: new wave of swedish death metal) -
dark tranquillity'nin en sanatsal albümü. her şarkı şiir gibi akar zihninizden. punish my heaven ile açılır, mikael'ın it's the choice between heaven and hell demesiyle, albümle artık tanışmışsınızdır. sonra silence and the firmament withdrew gelir, soloların içinde yüzersiniz, melodilerin içinde boğulursunuz. ardından edenspring'de çift gitar atışmasına şahit olursunuz ve sonra bir darbe de the dividing line'dan gelir. ve eva-marie larsson'dan, the gallery'de female vocal dersi alırsınız. the one brooding warning'deki melodileri de sindirdikten sonra, death metaldeki en efsane şarkılardan birine gelir sıra, midway through infinity başlar kulaklığınızda, şarkının sadece başında ve sonunda çalınan o soloyu duyunca, bir melodi bu kadar güzel olabilir mi diye kendi kendinize sorarsınız. daha sonra diğer efsanelerle devam eder albüm, lethe'dedir sıra. introyu duyduğunuz anda heyecanlanmaya başlarsınız ve 1.20'den itibaren hayatınızda duyabileceğiniz belki de en anlamlı, en melodik, en güzel şarkıyı dinlemeye başlarsınız. daha sonra mikael'ın, what can be extracted from nothing, what can be found within the emptiness demesiyle, the emptiness from which ı fed ile tanışırsınız. bu şarkıda, mikael'ın ağlayarak yaptığı o scream vocalleri duyunca hasss.. dersiniz, olayı hazmedebilmek için başa sararsınız. ardından gelen, albümün enstrümental şarkısı olan mine is the grandeur ile hayallere dalarsınız. ve en sonunda, en büyük darbeyi punish my heaven, lethe ile aldığınızı sanarken, birden of melancholy burning çalmaya başlar. eva-marie larsson bir kez daha dersini verirken, 6.17' dk boyunca melodinin biri biter, diğeri başlar, üst üste dinlemiş iseniz, dayanamaz, ağlamak istersiniz ve mikael, always and never, you're the nail dedikten sonra, albüm melodiler eşliğinde kapanır. daha sonra hiç ara vermeden punish my heaven ile, tekrar kapısını çalarsınız albümün, zira bu albüm artık sizin lethe'niz olmuştur.
-
come and dance through my vanity's halls
welcome to my exhibition
ornaments fall
the fate of my art, condemned
and the creative seed
that grows to the tune of the harvest song
embody my lifelong passion
intertwine with the structures of my art
those empty frames staring at me
one lonely portrait covers the lovestarved canvas
in honour of the birthless rebellion within me
every picture holds a tale
every shade tells of a thousand words
the artistry of living chaos
is pictured in the poets tears
because everything burns
the final concept
is all but a thought away
be gone, you foul enchantress of decay!
my thoughts and words will come to right
in my chamber where chaos conveys
kneel down to my desire
deep in the vaults of my carnal agony
emptiness! orchestration through colours
the gallery
to never return to my guidance
burning my art -
ben bu albümün 3-5 dakikasina degil 47 dakika 31 saniyesine asigim ya. bu nasil sanatkarliktir, bu nasil yaraticiliktir, bu nasil dehadir be anam. nasi yaptiniz siz bu albümü, yaparken ortaya neler çikacaginin farkinda miydiniz? ooof of. mükemmel.
-
tek kelimeyle mükemmel albüm.
dark tranquillity'nin dünyaca tanınıp underground ortamlardan çıkışını sağlayan albüm olmakla birlikte, gavurların "break-thru" dediği olayın dark tranquillity için tek nedeni.
daha ilk dakikadan insanın ruhunu ele geçiren, kulaklıkla kulak arasına başka hiç bir şeyin girmesine izin vermeyen, yerlerde süründüren, çoşturan, duygu selinde boğan, dark tranquillity'nin en mükemmel çalışması. (ya da çalışmalarından biri).
mikael stannenin vokale geçmesiyle dark tranquillity tarihinde bir albümden sonra atılmış en büyük adım. skydancer'dan daha progresif, daha duygusal, daha gaz. öyle bir çıta ki, aşılması çok güç. -
ölümsüz albüm. kalbimde her zaman farklı bir yeri olacak.
-
in flames'in whoracle'ını (belki) kıl payı geçen, hissiyatı ve ruhu olan ve şu dünyanın, şu tarihin en iyi albümlerinden biridir. akar gider bir kere. her şarkı, her eser, bir birine akar, sürükler ama sürüncemede bırakmaz, yaşatır. yaşamın nasıl bir serüven olduğunu anımsatır, öğretir tekrar. death metal'in, hele melodic death metal'in (ya da isterseniz swedish death metal'in -aslında belki de sadece metalin) nasıl da bu yaşamın tutkusunu alıp, onu besleyip, büyüttüğünü sunar bize. neresinden tutulup zerk edilirse edilsin bünyeye, vurur ve alır başını dolaşır durmaksızın içeride -dışarı, öteye çevirirek; insana yaşama, eyleme, sevme gücü verir.
aynı ismi taşıyan şarkı hakkında daha özel, ayrı bir yorum yapmak bazen yerinde, bazen yersiz olacaktır fakat eva marie larsson'a dikkat çekmek anlamlı olabilir. hele bir kadının kendi dili olmayan bir dilde konuşmasının yabancılığını bu kadar yaşamın içinden vermesi pek çok şey anlatır insanlarla kurduğumuz ilişkinin romantikliğine dair.
daha da kişisel takıntı düzeyinde bakarsak hatta, be kadın, o nasıl "picture" demetir -rrr. -
her şeyiyle bir başyapıttır bu albüm. benim bir grubum olsa ve bu albümdeki riffleri biz bulmuş olsaydık başka hiçbir şey yapmadan bir 10 albüm çıkarırdık. araya da bir iki best of üç beş single ekledin mi ömür boyu yan gel osman.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap