• diziye bayıldım. yorumlarımı bitirince yazacağım ama bir sahnedeki şu cümleleri herkesin görmesini istiyorum

    +hayat sana limon vermişse…
    -limonata mı yaparsın?
    +hayır. önce basında bir kampanya başlatıp limon sayısının azaldığına herkesi ikna edersin. tabi önce limon depolaman lazım. arzı eline geçirince kampanyayı patlat.
    nişanlına veya eşine onu sevdiğini söylemenin tek yolu limon olacak. gül gidecek, limon gelecek. reklam panolarında 'limonunuz yoksa sevişmez' yazacak.
    de beers ürün çıkaracak. limon bilezikler, 'limon damlası' adlı limon elmaslar…
    applı'ın yeni işletim sistemi 'os-lemòn' olacak. o'da vurgu olacak.
    organik limon %40, katkısız limon %50 pahalı olacak.
    mecilse lobicileri dolduracaksın.
    kardashian'lardan biri sızıntı bir sevişme videosunda limon yalayacak.
    timothee chalamet cannes'da limon ayakkabı giyecek.
    etiket başlatacaksın. bir şey çok 'kıyak', 'afili' veya 'şahane' olmayacak, 'limon' olacak. 'o filme gittin mi?', 'o konsere gittin mi?' 'limon gibiydi be!'
    billie eilish… 'aman tanrım! #limon'
    doktor öz günde dört limon yemeni ve toksinleri atman için limonlu fitil önerecek. 'toksin' dedin mi akan sular durur.
    tohuma patent alacaksın. memeye çok benzeyen limonlar üretmek için genetik kodlarını yazacaksın. sonrada o limonun patentini alıp diğerleriyle tozlaştıracaksın. o tohumları doğaya salacaksın. sonra da tarlasında o kodu taşıyan limon çıkan çiftçilere telif davası açacaksın.
    arkana yaslanıp gelen milyonları sayacaksın. ve sonra işin bitiğinde 'limparatorluğunu' birkaç milyara satacaksın.
    işte ancak o zaman limonata yapabilirsin.

    günümüz işletme biçimini ve pupüler kültürün ticaret üzerine kurulu olduğunu eleştiren güzel bir voice line burası.
    mike flanagan yapımlarını bu yüzden seviyorum. sevdiğim korku tarzına güzel derinlik katan hikayeler ortaya çıkarıyor. dizi güzel bir uyarlama gibi duruyor şimdilik.

    edit: diziyi bitirdim ve yorumlarımı yazmak için döndüm. diziye tek kelimeyle bayıldım arkadaşlar. derin ve iyi bir anlatım var. neredeyse hiçbir diyalog boşa değil ve gerçekten iyi monologlar var. bu diziye korku dizisi demek yerine korku temasıyla anlatılmış toplumsal eleştiri gösterisi denilebilir. dehşete düşüren ölümler ve ara ara gerilim yaratan sahneler dışında korkuyu hissetmedim. hangi ölümün daha kötü olduğuna karar veremiyorum gerçekten.

    tepedeki ev ailenin değerini
    bly malikanesi aşkın gücünü
    gece yarısı ayini kör inancın tehlikesini
    midnight clup ölümün gerçekliğini
    ve
    usher house ise hırsın getirdiği acizliği anlattı benim için.

    insanlar gerçekten de bu dünyanın virüsü. bitmek bilmez açgözlülüğümüz, birbirimizin üzerine basarak yükselme çabamız aslında kimsenin yararına değil. her şeyin sonunda ölüm var.

    --- spoiler ---

    ayrıca dizideki ölen herkesin yedi büyük günahı temsil ettiğini fark ettim (lenore hariç, kızın tek suçu dedesinin richard usher olması);
    perry, şehvet. adam devasa bir orgy yapacakken öldü.
    camille, haset. kardeşini o kadar çok kıskanıyordu ki hasetinden kardeşinin açığını ararken öldü.
    leo, tembellik. tek yaptığı kafayı çekip evde oyun oynamak olan biriydi.
    victoria, açgözlülük. babasının gözüne girmek için o kadar açgözlü davrandı ki bir insan üzerinde prototip bir kalp cihazını deneyecekti.
    tamerlane, kibir. kadın tam bir ben yaptım, benim sayemde buradasınız, ben bir usher'im havalarındaydı. son gördüğü şeyin aynada kendi yansıması olması…
    frederick, öfke. karısına o kadar öfkeliydi ki ilaç verip işkence ediyordu manyak
    ve
    richard ile madeline, oburluk. başarıya, servete kafayı takmış, bunu elde etmek için insan öldürmüştü bu ikili. şeytanla anlaşma yapacak kadar ileri gittiler bunun için.
    edit2: adamın ismi richard değil abiler ablalar roderick. zengin olunca herif kafamda karakteri richard diye kodlamış olabilirim *
  • s1.e3 - murder in the rue morgue

    --- spoiler ---

    when life hands you lemons, make lemonade? no. first you roll out a multi-media campaign to convince people lemons are incredibly scarce, which only works if you stockpile lemons, control the supply, then a media blitz. lemon is the only way to say “i love you,” the must-have accessory for engagements or anniversaries. roses are out, lemons are in. billboards that say she won’t have sex with you unless you got lemons. you cut de beers in on it. limited edition lemon bracelets, yellow diamonds called lemon drops. you get apple to call their new operating system os-lemón. a little accent over the “o.” you charge 40% more for organic lemons, 50% more for conflict-free lemons. you pack the capitol with lemon lobbyists, you get a kardashian to suck a lemon wedge in a leaked sex tape. timotheé chalamet wears lemon shoes at cannes. get a hashtag campaign. something isn’t “cool” or “tight” or “awesome,” no, it’s “lemon.” “did you see that movie? did you see that concert? ıt was effing lemon.” billie eilish, “omg, hashtag… lemon.” you get dr. oz to recommend four lemons a day and a lemon suppository supplement to get rid of toxins ‘cause there’s nothing scarier than toxins. then you patent the seeds. you write a line of genetic code that makes the lemons look just a little more like tits… and you get a gene patent for the tit-lemon dna sequence, you cross-pollinate… you get those seeds circulating in the wild, and then you sue the farmer for copyright infringement when that genetic code shows up on their land. sit back, rake in the millions, and then, when you’re done, and you’ve sold your lem-pire for a few billion dollars, then, and only then, you make some fucking lemonade.
    --- spoiler ---

    hail to the king roderick !

    cheers mate
  • dizi çıkmadan evvel, yabancı sitelerde övgü dolu o kadar çok haber okuyunca, cuma günü bizde oturduk tv başına eşimle, bi şans verelim dedik.. netflix’in normal pazarlama projesi sandık; çıkmadan evvel kritik yapan sitelere donation ile cafcaflı yazılar yazmalarını sağlamak..

    değilmiş aga; gerçekten keyifli bir mini seri yapmış mike flanagan herifciği! edgar allan poe hikayelerinin hakkını vermiş adam, bravo!

    izlememişler için şu yazıyı okumanızı tavsiye ederim; flanagan’ın işçiliğini seri bittiğinde daha iyi kavrayabilirsiniz böylece..

    zamanında supernatural izlemişler için, crossroad demon figürü sıradan bir karakterdi; her sezon bir iki defa ekrana yansırdı.. bu seride de kesişen yol anlaşmasındaki verna adındaki oyuncuya (carla gugino) hayran kaldım aga! kadın resmen rolüne aşık olarak oynamış! neredeyse tüm oyuncular muhteşem bir performans sergilemiş ama, verna?!! bundan sonra takibindeyim bacı!

    dizinin son bölümünün, son 15 dakikasında; madeline ve roderick usher arasındaki konuşma resmen hayran olunası! üşenmedim, srt dosyasını bulup, o kısımları entry’ye ekliyorum..
    bir ilaç firması için ağrı çeken bir insan, hasta değil müşteridir. ilaç endüstrisinin insanların sürekli müşterileri olmasını sağlamak konusundaki finansal güdüsünün, muhteşem bir şekilde anlatıldığı konuşma!
    hayran olunası!

    --- eser miktarda spoylır içerir ---
    (roderick usher) - hazineleri öbür dünyaya götüreceğiz.
    (madeline usher) - hazineymiş. o ne demek yahu? altın sadece bir geçiş metali. hiçbir özelliği yok. para bile artık altın değil. sıfırlar ve birler. evrensel bir yalandan ibaret. bir hayat kurduk. pislik ve travmadan, boş ceplerden ve kırık kalplerden yapılma, ayrıcalıklı bir hayat. yaptığımız şey bu. bu azımsanacak şey değil.
    (roderick usher) - doğru.
    (madeline usher) - bardaki kadının gerçek olduğuna inansak herhangi bir şeyi farklı yapar mıydık? geriye kalan tek soru bu bence. buna inandın mı? ben...
    (roderick usher) - inan ben neye inandığımı hatırlamıyorum.
    (madeline usher) - spiral taktıracak kadar inandım. ama sen hosteslerle yatarken korunmadın.
    (roderick usher) - neysem oydum.
    (madeline usher) - bu hâlini seviyorum. insanlardan fenalık geldi artık roderick.
    ligodone'u istemiyorsan alma. bağımlı olacak kadar kullanma. herkes ulaşabiliyor ve istiyor diye kızgınlar. flaş haber. işimiz bu ulan. kahrolası insanlar. beş dolara beş dakikada mükellef bir öğün istiyorlar. sonra içindeki malzemeden yakınıyorlar. insanlar lahana salatası yiyor olsa mcdonald's gece gündüz onu servis ederdi. ulaşabiliyorlar ama almıyorlar. ihtiyarların sikini birkaç dakika daha sert tutmanın yolunu bulunca aıds, diyabet ve kalp hastalığı araştırmalarını fonlayacağız. inik siklerin pazar payı ne roderick? sağlık hizmetleri sektörünün %60-70'i. pentagon geçen yıl viagra için 83 milyon dolar harcadı. bu arada anayasa mahkemesi de üstüne düşeni yapıp kadınların özgürlüklerini elinden aldı. geleceklerini, potansiyellerini hiç etti. erkekleri döl çeşmesine, kadınları fabrikaya dönüştürüyoruz. doğurdukları çocuklar yoksul iş gücüne katılıyor. didinip duruyorlar ve kazandıkları parayı tüketime harcıyorlar. onlara ne istemeyi öğretiyoruz? alamayacakları evler. havayı zehirleyen arabalar. tek kullanımlık plastik, üçüncü dünya ülkelerindeki aç çocukların diktiği giysiler. bunları o kadar istiyorlar ki yalvarıp duruyorlar. bağırıp çağırıyorlar. ısrar ediyorlar. ve sorun biziz, öyle mi? bu siktiğimin canavarları, siktiğimin tüketicileri. siktiğimin ağızları. sorun bizmişiz gibi sana, bana saldırıyorlar. bizi onlar icat etti. bizim için yanıp tutuşuyorlar. o yüzden başımızı dik tutalım kardeşim. faturamız kesildi. utanacak bir şey yapmışız gibi bodrum katında saklanmayalım. olmaz. ikimiz her şeye göğüs gereriz. isterse o şey ölüm olsun. madeline usher'ı istiyorsa gözlerimin içine bakmak zorunda.
    --- eser miktarda spoylır içerir ---
  • bu eseri okuldaki derslerinizde işleyecekseniz sakın "okumaya ne gerek var, filmi varmış izleriz" hatasına düşmeyin. çünkü 1960 yapımı filmi bize sadece evin karanlık havasını yansıtmaktadır. bu konuda yine de oldukça başarılıdır fakat hikayede belirtilen karakterler arasındaki ilişkiler oldukça yüzeysel kalmıştır ve hikayedeki karakterlerin özellikleriyle filmdekiler arasında farklar mevcuttur. beleşe edebiyat okuyan arkadaşların dikkatine arz ederim!
  • adamın* 184 yıl önce yazdığı zamansız bir kısa öyküden resmen bizim milenyuma bile uygun daş gibi bir dizi çıkarmışlar lan aferin heriflere..
  • flanagan elevated horror'un namusunu korumaya devam ediyor. her işinde mahareti, kalitesi artıyor adamın.

    edgar allen poe'nun öykülerini okumuş insanlar için orgazmik bir zevk bu dizi. dizinin tamamı poe külliyatı üzerine kurulu. dizi üzerinize referans, metinlerarasılık atıyor. prospero'sundan tutun dupin'nine, maymuna, kedisine vs. neresinden öveceğini şaşırıyor insan...

    diziye adını veren minicik bir öyküden yola çıkarak, modern bi tragedya kurup, hikayeye poe'nun karanlığını nakış gibi nasıl işledin be böyle kardeşim...

    netflix yapımı olan bu zamana kadarki en iyi 5 işten biri.
  • (bkz: mike flanagan)'ın stand by modundaki zihnimizi yine ve yeniden silkelediği enfes yapım. edgar allan poe ismini duyunca dahi saygı duruşuna geçen bünyemi ziyadesiyle doyuran bir iş çıkartmışlar. bölümlere bağımsız olarak poe hikayelerinin isimlerini verip, bölüm temasını hikayelere bağlamaları üzerine fazlasıyla düşünüldüğü hissini veriyor. dizi boyunca poe'den mısraların havalarda uçuşması ise ayrı bir zevkti. roderick usher ve dupin'in köhnemiş usher evinin ürkütücü atmosferinde giriştiği diyaloglar ilgi çekiciydi. örneğin roderick'in dupin'i limonata muhabbetinde ezmesi, örselemesi güldürdü. korku elementleri nadir ama tam yerinde kullanılmış. roderick'in hayatının nasıl bir azaba dönüştüğü izleyiciye çok güzel yansıtılmış. usherlerin geçmişindeki meşhum gizemi son bölüme kadar sündürmeleri merak cezbeden bir diğer faktör olmuş. (bkz: carla gugino) rolü ve oyunculuğu ile ruhumu cezbetti diyebilirim. özellikle "kuzgun" bölümünde muazzam bir etki bırakmış. uzun lafın kısası, netflix bu sefer "bana böyle yapımlarla" gelin dedirtmiştir. beğendim, şukusunu verdim.
  • --- spoiler ---

    verna'nın gece kulübünde odada yatakta durduğu pozisyon, gerald's game'e bir gönderme mi acaba ?
    carla gugino yıllara meydan okumuş gibi.

    gerald - görsel
    usher - görsel

    --- spoiler ---
  • sevgili mike flanagan, "konsepte çok uymasa da the fall of the house of usher bekliyorum." demiştim (bkz: #114168703), ricamı kırmadığın için teşekkür ederim king, duygulandım.

    geliyor gelmekte olan: https://www.instagram.com/p/cxggbvtm_f1/
  • (i) prelude
    (ii) arrival
    (iii) intermezzo
    (iv) pavane
    (v) fall

    olarak 5(bes)e ayrılmıs alan parson saheseri..
hesabın var mı? giriş yap